19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 15 Kasım 2018 EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Papağan’cılar gönderildi haber 5 ‘Andımız’a yönelik hakaret içeren dilekçeyi hazırlayan iki avukat, bir bürokrat görevden alındı Hükümet, ‘Andımız’a hakaret içeren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) değerlendirmelerinin kontrolsüz bir biçimde, özensizce ve “keskopyalayapıştır” yöntemiyle hazırlandığını itiraf etti. Öğrenci Andı’nı çağdışı ilan eden MEB, muhalefetten gelen tepkilerin ardından Danıştay’a sunulan temyiz dilekçesini hazırlayan Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ile iki avukatı görevden aldı. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, sadece geç uluslaşma konusuna tepki gösterirken MEB’in “çağdışı”, “faşizm ve komünizm uygulamaları” ve “papağan gibi tekrarlanan sözler” değerlendirmelerini görmezden geldi. Cumhuriyet’in kamuoyuna “Andımıza hakaret” başlığı ile duyurduğu ve MEB’in Öğrenci Andı’na ilişkin iddialarının sıralandığı temyiz dilekçesinin ardından gelen tepkiler üzerine bakanlık harekete geçti. Bakanlık, “Öğrenci Andı”na ilişkin Danıştay’a sunulan temyiz dilekçesi metnini hazırladığı belirtilen 3 kişinin görevden alındığını duyurdu. MEB, “kusuru bulunan” diyerek işaret ettiği Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ve iki avukatı görevden aldı. Ayrıca temyiz dilekçesinde yeni düzenlemeler yapılacağını belirten bakanlık, gerekli düzeltici açıklamaları “ek beyan” şeklinde mahkemeye sunma kararı aldı. Bakanlık görüşü değil CHP, MHP ve İYİ Parti liderlerinin MEB’in ‘Andımız’a yönelik hakaret içeren ifadelerine tepki göstermesinin ardından dün de AKP Sözcüsü Ömer Çelik değerlendirmelerde bulundu. Görevden alınmalara dikkat çeken Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuya ilişkin sözlerinin sorulması üzerine, “Sayın Bahçeli’nin eleştirileri haklıdır, bu eleştirilere biz de katılıyoruz” dedi. Bahçeli, partisinin önceki günkü gurup toplantısında, MEB dilekçesinde Türkler’in geç uluslaştığı değerlendirmesine tepki göstermişti. Çelik, “Anlaşıldığı kadarıyla Batı’da üretilen ‘ulusdevlet’ teorilerinden etkilenerek ‘kes kopyalayapıştır’şeklinde bir anlayışla bu buraya zerk edilmiş” dedi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un görüşleri ile bakanlık adına hazırlanan dilekçenin farklı içerikleri olduğunu aktaran Çelik, “Bakanımız tarafından bir görüş oluşturuluyor, bu temyiz dilekçesine dönük olarak. O temyiz dilekçesindeki görüşte, şimdiye kadar sahiplendiğimiz millet tanımı, milli bilincimiz, kimliğimiz, varlığımızla ilgili son derece kapsamlı bir değerlendirme yapılıyor. Fakat bakanımızın ve bakanlığımızın oluşturduğu görüşe rağmen, oradaki avukatlar tarafından bu paragraf bu şekilde oraya ekleniyor. Netice olarak bu avukatlarla ilişik kesilmiştir, bu bürokratlar da görevden alınmıştır” dedi. Temyiz dilekçesinde ‘Andımız’ için, "Papağan gibi tekrarlatılan sözler" ifadeleri kullanılmıştı.l ANKARA/Cumhuriyet Erbaş, ‘takdir’ ediliyor AKP Sözcüsü Çelik, her fırsatta Atatürk aleyhine konuşan Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sahip çıktı AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Atatürk’e hakaret eden Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sahip çıkarken, “Ortaya koyduğu çalışmalar taktir edilmektedir. Bu ziyaret insani bir ziyarettir” dedi. AKP Sözcüsü Çelik, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Atatürk’e hakaret eden ‘fesli’ Kadir Mısıroğlu’nu ziyaretine yönelik tepkileri ve muhalefet liderlerinin istifa çağrılarını değerlendirdi. Çelik, “Diyanet İşleri Başkanımız, FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine karşı son derece gayretli bir ilim adamıdır. FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin de hedefindedir. Ortaya koyduğu çalışmalar takdir edilmektedir. Bu ziyaret insani bir ziyarettir. Siyasi sonuçlar çıkarmaya başlarsak sonu gelmez. Hasta ziyaretinin ideolojisi ve siyaseti olmaz. Diyanet İşleri Başkanımız hükümet ve Cumhurbaşkanımız tarafından takdir edilen bir ilim adamıdır” dedi. Çelik, Mısıroğlu’u ziyaret eden Erbaş’ın başkanı olduğu Diyanet’in Atatürk’ü anmadığı yönündeki eleştirilere, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili her konunun tartışmaya dönmesini doğru bulmuyoruz. Her zaman hak ettiği saygıyı görecektir” karşılığını verdi. ‘Üç dönem’de istisna olabilir’ AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, üç dönem seçilenlerin bir daha seçime girememesi ile ilgili üç dönem kuralının büyük oranda uygulanacağını söyleyerek “Belki istisnai anlamda bazı illerde bazı arkadaşlarımızın devam etmesi için bir karar alınabilir. Çok başarılı olan arkadaşların bir kısmının bir şekilde devam etmesi olabilir. Ama kural uygulanacaktır. Bunun esnetilmesi istisna olur” dedi. Bir televizyon kanalına konuşan Kurtulmuş, bütün şehirlerde temayül yoklaması ve kamuoyu yoklamaları yapacaklarını söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın ziyaretinin insani olduğunu söylerken, Diyanet’in Atatürk’ü anmamasına yönelik eleştirilere, “Atatürk’le ilgili her konunun tartışılmasını istemiyoruz” yanıtını verdi. AKP’de İzmir stresi CHP doğru yaptı Çelik, Türkçe ezan tartışmasını başlatan CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın disipline sevkedilmesini doğru bulduğunu belirterek, “CHP’nin, bu şahsa karşı olması Türkiye’nin geldiği nokta açısından anlamlıdır” dedi. Oda yönetimlerinde; seçilemeyen yöneticilerin odaya dönüşünün yolunu açan düzenlemeye yönelik odaların AKP’nin arka bahçesine dönüşeceği eleştirisine de Çelik, “Öteden beri gelen bir talep var. STK niteliğinin güçlenmesi için yapacağız. Sadece AK Parti değil, tüm partiler yararlanacak” karşılığını verdi. Çelik, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplanan paraların şehitlere verilmediği yönünde eleştirilerini yanıtlarken de “bahsedilen miktarın cüzzi” olduğu iddiasında bulundu. Çelik, “Bu miktarla ilgili olarak bunun nasıl değerlendirileceği konusunda bir vakıf kurulmak üzeredir. Vakıf kurulduğu zaman bunun misyonunu göreceksiniz” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet Başkan Özgener, kendisine biçilen gömleği giymeye niyetli değil. Spekülasyonun kendisi dışında geliştiğini vurguluyor HAKAN DİRİK AKP’de “İzmir stresi” yaşanıyor. 16 yıllık iktidarında İzmir seçmenini bir türlü kendine çekemeyen AKP, yerel seçime kentte kabul görecek bir isimle girmek için her yolu deniyor. Merkez sağdaki boşluğun üzerine oturan AKP, İzmirlilerin önemli bölümü tarafından “dinci parti” olarak görülüyor. İktidar partisi, bu imajı yıkabilmek için İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in adaylığını değerlendiriyor. Hatta bunun için oda başkanları için yasa değişikliğini bile gündeme getirirken, Özgener’in bu gömleği giymeye istekli olmadığı biliniyor. Uzun süredir kulislerde Özgener’e konunun ile tildiği, ancak aday ol mamak için baskıla ra direndiği dillendi riliyordu. Önceki gün AKP’nin, TOBB ile oda ve borsa başkanları Özgener nın seçilememeleri durumunda görevleri ne geri dönmelerine olanak sağla yan öneriyi Meclis’e sunması, bas kıyı iyiden iyiye ortaya çıkardı. Tasarının “kişiye özel” hazırlan dığı değerlendirmeleri yapılırken Özgener, “İsmim üzerinde yapılan spekülasyonlar benim dışımda ge lişmektedir” açıklamasıyla üzerin deki baskıyı doğruladı. Tasarıyı doğru bulmadığını dile getirerek, şu açıklamayı yaptı: “İzmir Belediye Başkanlığı için hakkımda uzun süredir devam eden spekülasyonların, ismimin siyasi tartışmalara alet edilmesinin beni çok üzdüğünü belirtmek istiyorum. İzmir Ticaret Odası Başkanlığı, kentimizin ve bölgemizin büyük bir teveccüh göstererek beni layık gördüğü, kendim ve odamız adına hedefler koyduğum, devam etmekten büyük bir mutluluk duyduğum bir görev. Bu önemli göreve konsantre olduğumu, odamızın bütün organlarıyla ve değerli üyeleriyle başlattığımız değişim hamlesine odaklandığımı, ismimin çevresinde yapılan spekülasyonların tamamen benim dışımda geliştiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.” l İZMİR Kati Piri: Türkiye’deki Başkanlık sistemi Kopenhag Kriterleri’ne aykırı ‘Müzakere dursun’ raporu HÜSEYİN HAYATSEVER Avrupa Parlamentosu, (AP) fiilen durmuş durumda olan Türkiye ile AB arasındaki katılım müzakerelerinin askıya alınması yönünde tekrar çağrıda bulunmaya hazırlanıyor. AP Türkiye Raportörü Kati Piri’nin dün açıkladığı taslak raporda “Türkiye’de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı sisteminin Kopenhag Kriterleri’ne aykırı olduğu” gerekçesiyle AB’ye Türkiye ile müzakereleri durdurma çağrısı yapılıyor. Şubat’ta AP’de oylanması beklenen rapor onaylansa da müzakerelerin devamı konusundaki son söz AB Konseyi’nde olduğu için bağlayıcı bir niteliği bulunmuyor. Dün AP’ye sunulan 2018 Türkiye raporunda Venedik Komisyonu’nun değerlendirmesine atıfta bulunuluyor. Venedik Komisyonu, yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı sistemininin “kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı, yeterli denge ve denetim mekanizmalarından yoksun olduğunu” belirtmişti. Cumhurbaşkanlığı sisteminin, Kopenhag Kriterleri’nin temel taşlarından biri olan kuvvetler ayrılığına aykırı olduğu vurgulanan raporda, bu koşullarda Türkiye’nin AB ile müzakere sü recini devam ettirmesinin mümkün olmadığı belirtildi. Piri, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili olarak “Cumhurbaşkanı, tüm bakanları ve yargıçları atama ile ülkeyi kararnamelerle yönetme yetkisini elde etti. Bu da AP için kırmızı çizgidir. AP, son raporunda yeni sistemin yürürlüğe girmesi durumunda müzakerelerin resmen durdurulması çağrısı yapacağı uyarısında bulunmuştu” dedi. Raporda OHAL KHK’leriyle 152 bin kamu görevlisinin ihraç edildiği, OHAL İnceleme Komisyonu’nun ise ihraçlara yapılan itirazlarla ilgili etkili bir hukuk yolu olmadığı kaydedildi. Temel haklar ve özgürlükler alanında sürekli bir geriye gidiş yaşandığının da vurgulandığı raporda, Osman Kavala’nın bir yılı süredir “keyfi” bir şekilde tutuklu olduğuna dikkat çekildi. Raporda, terör örgütü PKK’nin “şiddet sürecine” dönmesi kınanırken Türkiye’ye de Kürt sorununun barışçıl çözümü için yeni bir siyasi sürece başlama çağrısı yapıldı. Selahattin Demirtaş’ın devam eden tutukluluğu kınandı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tezlerinin yinelendiği raporda, Akdeniz’de Rum yönetiminin ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi Türkiye’nin tanıması gerektiği savunuldu. Sağlık personeline fidye uygulaması Tamam anladık her şey satılık; askerlik görevi yapmamak için bedelini ödeyip bir yılınızı satın alıyorsunuz. Kaçak kat çıkıyorsunuz, gecekondu ve hatta büyük kondu yapıyorsunuz, imara karşı suç işliyor, ama sonra bunu yasallaştırmak için para ödüyor ve haksızlığınızı satın alıyorsunuz. En son icat; sağlık personeli için çıkarıldı. İnsanlar 7 yıl tıp okumuş, mezun olmuş, doktor olarak göreve başlayacak, niyeyse, güvenlik soruşturmasını geçememiş. Durumuna göre 75 bin ila 120 bin TL ödeyerek çalışma hakkını satın alacaklar! Şimdi bu doktorlar sakıncalıysa bırak çalışmayı, hesap versinler. Yok sakıncalı değiller, çalışabiliyorlarsa, ne parası, niye para alıyorsunuz? Bunun herhangi bir hukuk devletinde açıklaması yok. Bunun tek açıklaması var, kardeş, para bitti. Batıyoruz, bir zahmet bir sakal at! Yoksa, yetki bende, benim hastanelerimde çalışamazsın. Mafya devleti mi burası? Bir de bunu yasaya yazıyor, pes. Para da niye bitti? Kötü yönetimden. İsraftan. Yöneticilerin lüks tutkusundan. Sokağa çıkması 40 araç. Kaç uçağı var unuttum. Her devlet dairesinde dıdının dıdısının altında özel araç. Biz metroda koşturuyoruz, kamudaki danışmanın eşi bile Mercedes’e biniyor! Köprü yaptırıyor müteahhitine, kimse geçmiyor, parasını biz metroya binenler ödüyoruz. Bunu yazdığın zaman suç. Yandaş medyada yazamazsın, yazarsan gözünün üstünde kaşın var diye bir bahane uydurup tazminatsız atıyorlar. Güvensizlik bu 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra yaşanan hukuksuzluk ortamının en büyük gerekçesi güvenlik değil mi? Hain FETÖ ile mücadele. Gerçek FETÖ’cüler yüksek mevkilerde, sıradan insanlar bedel ödüyor. Bunun için çıkarılan KHK’lerle yüz binlerce kişi, eften püften gerekçelerle soruşturmasız, raporsuz, savunmasız işlerini kaybetti. Bir kısmı içeri atıldı. Bir kısmı “sivil ölüm” dediğimiz biçimde açlığa mahkum edildi. Şimdi Meclis’te kavga gürültü çıkarılmaya çalışılan torba yasanın içindeki 5. madde, sağlıkçıları sivil ölüme mahkum ediyor. Güvenlik gerekçesiymiş. Türkiye’de bin kişiye bir doktor düşerken binlerce doktor adayını, uzman doktoru “güvensiz” diye hastanelerde çalıştırma ya da çalıştırmak için bir tür fidye iste, duyulmuş görülmüş şey mi? Hastalandığında kim bakacak sana? O AKP’li milletvekillerine hiçbir doktor bakmasın kapılarına geldiğinde. Yasaların hukuka aykırılığı hiç bu kadar görünür olmamıştı. Çalışmak anayasal haktır, nasıl engel olursun? Oluyor. Güvenlikmiş. Asıl güvensizlik bu! Haa, bu arada, bunları konuşmayalım diye, Atatürk düşmanlığı hortlatıldı, meczuplar ortalarda yine, bir sarıklı bir fesliyi ziyarete gitti tiyatrosu sergileniyor, onun da parası bizden çıkmıyor olsa gülüp geçeceğim de... Kitap okumak da yasak Büyük bir darbe girişimi olduğunun en büyük açıklaması büyük tutuklamalar, kitlesel cezalandırmalardır. İşte bunun için hiçbir sorumlulukları, hiçbir şeyden haberi olmayan erleri, askeri öğrencileri, uzman çavuşları, teğmenleri darbeci ilan edip müebbetle cezalandırdılar. 28 aydır tutuklu, gün yüzü görmeden yatıyorlar. Mahpusta gün geçer mi, öğrencilerin tek dayanakları okumak. Silivri 2 No’lu Cezaevi Müdürü yeni karar almış, içeri ders kitabı dışında kitap almıyor. Oysa ailelerin getirdikleri kitaplar, klasikler. Gardiyanlar, Anayasa Mahkemesi kararı diyormuş, gülemiyorum bile. Gerekçe güvenlik herhalde! Eziyet değilse tabii.   C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle