19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SURİYE CEHENNEMİ Perşembe 15 Kasım 2018 Vekiller gitti asiller kapışıyor İrili ufaklı ne kadar küresel aktör varsa sahneye çıktı Ortadoğu, yıllardır büyük küresel güçlerin savaş alanı oldu. Ortadoğu’da sekiz yıldan beri süren, merke zinde Suriye’nin olduğu bir güç ler savaşı var. Suriye’deki kaos, çıkarları olan güçler adına kimi unsurlarla sürdürülen bir savaş olduğu için “vekalet savaşı” ola rak adlandırıldı. Son iki yıldır ar tık “vekillerin” değil, doğrudan “asillerin” de kendini gösterdik leri bir kapışma alanına dönüştü. Şimdi artık irili ufaklı ne kadar küresel aktör varsa, Suriye’deler. ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Su udi Arabistan, Türkiye. Rakamlar top Silah lobisi işbaşında lam miktar içindeki yüzdelik oranları Neden peki? Ortadoğu’dan ya ifade etmektedir. pılan silah alımları, küresel si lah alımının yüzde 32’sini oluş turuyordu da ondan. Tek değil se de ilk neden bu. Başka neden ler de var kuşkusuz. Genel ola rak ABD’nin Ortadoğu politika sı hakındaki bilgilerimizi tazele mek yararlı olabilir. Ortadoğu’da petrol siyasetine dalmış ilk em peryal güç, yani İngiltere, ilk kez ABD NEDEN ŞİMDİ SURİYE’DE? 1914’ün sonuna doğru, güney Irak’ta Basra’ya komşu İran’dan gelen petrol kaynaklarını koru mak için Ortadoğu’dadır. Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu petrolüne ya da bölgeye ilişkin emperyal planlardan henüz uzaktır. O sırada daha çok Latin Ame Ortadoğu’nun hâkimi rika ve Karayipler’e, Doğu Asya ve Pasifik’e yönelik bir ilgisi vardır. Hatta öyle ki, İngiltere, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşılma PETROL TEKELLERİ sını teklif ettiğinde, dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson bunu reddedecektir. ABD’nin Ortadoğu’ya dalışı Truman yönetimi sırasında başladı, günümüzde de devam ediyor bu. ABD’nin bölgeye intikali! Her şey sanıldığı gibi “Arap Baharı” ile başlamadı. Hatırlayalım; “Bahar” sürecinden çok önce ABD’nin Ortadoğuyu yeniden “tasarlamayı” planladığı, Bush dönemi Dışişleri Bakanı Condole doğalgaz hattı oluşturulacaktı bu projeye göre. Proje uyarınca güneydoğu Anadolu’nun en büyük gaz toplama rafinerileri bölgede inşa edilecekti. Hem Türkiye’nin güneydoğu vilayetlerine do la kalmayıp aynı zamanda “tüm dünyada uluslararası terörizmin diğer büyük destekçisi İran İslam Cumhuriyeti rejimi ile de pek uyumlu”. Bu nedenle “hem dünya barışı” hem de “ABD’nin güvenliği” adına II. Dünya Savaşı sırasında, Sovyetler Birliği’ne karşı askeri kaynak aktarma ve İran petrolünü korumaya yardım etmek için İran’a Amerikan birlikleri Truman döneminde yerleştirildi. 19531960 dönemdeki Dwight Eisenhower yönetimi Orta Doğu politikasını üç büyük olayla şekillendirdi. 1953’te Eisenhower, CIA aracılığıyla, ülkesinde millileşşetirmeler yapan, böylelikle ABD çıkarlarını tehlikeye sokan Başbakan Muhammed Musaddık’ı devirdi. ABD’nin Ortadoğu’ya fazla karışmadığı bir dönem olarak Kennedy dönemi gösterilir. Kennedy de bölgeye ekonomik yardım (!) aktardı. Jimmy Carter döneminde (19771981) ABD’nin Ortadoğu politikasındaki en büyük zaferi İsrail ile Mısır arasında yapılan Camp David Anlaşması (1979) oldu. Ronald Reagan dönemi (19811989) boyunca, ABD İsrail’in işgali altındaki topraklarda Yahudi yerleşimlerinin genişlemesini destekledi. 19801988 İranIrak ezza Rice’ın “Ortadoğu’da harita yeniden çizilecek” sözleriyle duyurulmuştu. İran’ı etkisizleştirmek, ABD ile iyi geçinen bir ılımlı İslam yaratmak, Ortadoğu’yu hem askeri hem de ekonomik anlamda kendisine bağlı pazar haline getirmek bu planın ana hatlarını oluşturuyor. Suriye’ye yönelik “ilgi”nin asıl nedeni şu: Arap Gazı projesi. Mısır, Sudan, Ürdün üzerinden Suriye’nin Humus bölgesine oradan da Antep’e kadar uzanan bir ğalgaz sevkıyatı buradan yapılacak, Yumurtalık bölgesine aktarılacak olan doğalgaz, buradan da Avrupa pazarlarına sunulacaktı. Bu, ABD ile batılı petrol tekellerinin çıkarlarına aykırı bir projeydi. Çıkarılan krizle bu proje hayata geçirilemedi. ABD bunu önleyen güçtü. ABD’li yetkililere sorarsanız Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimi, “Arap dünyasında uluslararası terörizmin en büyük destekçisi”. Sadece bunun RUSYA’NIN İLGİSİ YENİ DEĞİL Suriye’de. Sıradan ABD’li için pek ikna edici olan bu gerekçelerin hiçbirinin dayanağı yok tabii ki. En büyük müşteri Başka? ABD’nin küresel çaptaki silah satışının son beş yılda yüzde 25 arttığını anımsatarak, yaptığı silah ihracatının yaklaşık yarısının Ortadoğu’ya yönelik olduğunu söyleyeyim. Suudi Arabistan, ABD’den silah alan en büyük ikinci ülke. Mart ayında Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (Sipri) bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre 2013 ile 2017 yılları arasında küresel silah satışı bundan önceki beş yıllık döneme kıyasla, yüzde 20 oranında artmış. Dünyanın en büyük silah ihracatçısı olan ABD, bu iki dönem arasında çoğu Ortadoğu’dan olmak üzere 98 ülkeye silah sattı. Bu küresel silah satışının üçte birinden fazlası demek. Ortadoğu silah ambarı Savaşı’nda Saddam Hüseyin’e destek verdi, buradaki motive, Saddam’ın İran rejimini istikrarsızlaştırıp İslam Devrimi’ni yenebileceğine inanılmasıydı. George. W. Bush döneminde (19891993) ABD on yıl boyun Dünyanın ikinci en büyük silah ihracatçısı olan Rusya’nın toplam silah satışında yüzde 7.1 düşüş görülmüşken, ABD silah satışı Rusya’nınkilere göre yüzde 58 daha fazla. Ortadoğu’ya silah ca destek verdiği Saddam Hüseyin’e karşı, satan Fransa, Almanya ve Çin de ilk beş Kuveyt’i işgal edişinden sonra, Çöl Kalkanı Operasyonu başlatıldı. Clinton yönetiminde (19932001) ABD, İsrail ile Ürdün arasındaki 1994 barış anlaşmasına aracılık ettti. Clinton’un Ortadoğu’ya yoğun ilgisi 1993’te Oslo Anlaşması’nın kısa ömürlü olmasıyla ve Rusya’nın Suriye’ye, Rusya, Sovyetler Birliği iken, Yom Kippur Savaşı olarak da bilinen 1973 Arapİsrail Savaşı’nda İsrail’e karşı savaşan, Suriye başta olmak üzere Arap kuvvetlerinin destekçisi oldu. 1990 yılında, Güney Yemen ile Kuzey Yemen’in arasında Rusya’nın en büyük silah alıcıları Ortadoğu’daydı. “Arap Baharı” Ortadoğu’da silah talebini artırırken Rusya’nın Ortadoğu ülkeleri olan müşterileri, özellikle alımlarını yüzde 600 artırmış olan Suriye, silah taleplerini daha da artırdı. Muhammed Mursi hü ihracatçı arasında yer alıyor. İngiltere de altıncı büyük silah ihracatçısı. Ortadoğu hepsi için bulunmaz bir pazar. ABD’nin bölgede istikrarsızlıklara, dolayısıyla bölge ülkelerinin birbirlerine güven duymamaktan kaynaklanan silahlanmaya dönük savunmacı politikalarına ih Aralık 2000’de Camp David anlaşmasının birleşmesiyle o bölgedeki önemli kümetinin devrilmesiyle Rusya, Mısır tiyacı var. Sadece bu değil tabii ki. Böl çöküşüyle artmış oldu. George W. Bush müttefiğini, Güney Yemen’i kaybet ile de anlaşmalar imzaladı. gedeki enerji koridorlarında söz sahibi (Oğul Bush 20012008) döneminde ABD, 11 Eylül saldırılarından sorumlu tuttuğu El Kaide’nin sığındığı Afganistan’a Taliban rejimini devirmek için Ekim 2001’de operasyon düzenledi. Bush 2003’te “teröre karşı savaş”ı Irak’a kadar genişletti. Saddam Hüseyin’in devrilmesine yol açan operasyon süreci başlamış oldu. ABD’nin Ortadoğu seriveni en özet haliyle bu. ti. Bölgedeki artan ABD nüfuzu, Sovyetler Birliği’nin bölgedeki kontrolünü daha da kötüleştirdi. 1991’de Sovyetler Birliği’nin hukuki varlığı sona erdiğinde Ortadoğu’daki Rus etkisi büyük oranda geriledi. Bunan sonradır ki Rusya bölgeye, Amerika’ya alternatif bir silah tedarikçisi olarak geri döndü. 2006 ve 2009 Rusya ile Suriye ilişkileri zaman zaman gerginleşse de hep müttefiktiler. Bu ilişki yıllar önce, imzalanan askeri sözleşmelere dayanıyordu. İlişkileri, Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’nin Esad’ı görevden alma kararını veto etmesinden sonra 2010’da daha da güçlendi. O zamandan beri, Rusya Suriye’nin en güçlü destekçisidir. olmak, buraları Rusya ile Çin’e kaptırmama politikası da var. Suriye’de ABD karşıtı bir yönetim ABD için istenen bir durum değil. Suriye’de ABD ya da Suudi destekli, İsrail’in de benimseyeceği bir rejimin kurulması ABD için bu koridorlara sahip olması açısından büyük avantaj. ABD’nin neden Suriye’de olduğunun bir diğer gerekçesi de bu. dizi 11 Kaşıkçı cinayetinin sonuçları! Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti çözüldükçe düğümlenen bir sürece girdi. Suudi Arabistan’daki saray oyuncularının yanı sıra ABD, Almanya, Rusya, İngiltere, Fransa, Kanada ve cinayet mahalli olarak da Türkiye olayın takipçileri konumunda bakış açısı üretiyor.  Temel kaygı, cinayeti aydınlatmak olmaktan çıktı. Her ülke kendi çıkarına uygun bir perde üretip “Bu korkunç olay bir an önce çözümlenmeli” diyor. Türkiye’nin durumunu özetleyelim... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından anlıyoruz ki, son dönemde ülkeler arası resmi görüşmelerin programı şöyle: 1 Konuk cumhurbaşkanına Kaşıkçı cinayetinin ses kayıtlarının dinletilmesi.  2 Vahşi, insanlık dışı olarak nitelenen cinayetin işleniş şekli üzerinde görüş alışverişinde bulunulması. 3 Vahşeti tekrar dinlemek isteyenlere ikinci seansın düzenlenmesi. 4 Korkunç cinayet üzerine yorumların yapılması. 5 Cinayette Suudi Kralı’nın rolünün olmadığının özenle vurgulamasından sonra cinayetin bir an önce aydınlatılmasının istenmesi. Bu protokolden vazgeçilmeli. Cinayeti kimlerin, hangi makamların soruşturacağı bellidir.  HHH Kaşıkçı cinayetinin üzerinden bir buçuk ay geçti. Suudi Arabistan’ın durumu ise şu: Bir an önce bu cinayetin üstünü örtmek, ses çıkarabilecek ülkelere yeni ihaleler verip tatmin etmek. Suudi yönetimi bunun kendine göre olumlu sonuçlarını almış görünüyor. ABD 110 milyar dolarlık ihaleden sonra 50 milyar dolar daha gelirse, aklına “Kaşıkçı” deyince cinayet değil, “kaşıkçı elması” gelecek. Cinayetin ses kayıtlarını resmi görüşmeler sırasında dinleyen öteki ülkeler için de benzer dengeler söz konusu. Suudi gizli servisinin başı cinayet kayıtlarını dinleyince şu yorumu yapmış: “Bunu ancak eroin almış kişi yapabilir.” Cinayeti işlemeye Suudi Arabistan’dan 15 kişi geldi. Onlar arasında eroin alan olabilir mi? Suudi gizli servisinin başındaki kişide böyle bir yorum yapmaya götüren deneyim mi var? Çengelli sorular... HHH Cinayetin sonuçlarına gelince... Başkent Ankara’da olayı bütün yönleriyle anlamaya, yorumlamaya çalışanların kimi çıkarımları şöyle: Cinayet yerinin İstanbul olarak seçilmesi; Suudi yönetimine muhalif olanların son yıllarda bu şehri merkez olarak kullanmaya başlamasından kaynaklanıyor. Onlara, “Sizi en güvende hissettiğiniz şehirde de yok ederiz” mesajı verildi. Bu mesaj bir ölçüde “alınmış” görünüyor. Kimi Suudi muhaliflerinin İstanbul’u terk ettiği dikkati çekiyor. Cinayetin işleniş şekli korkunç. Bunun bir mesajı var mı? Konuyla ilgili uzmanlar, Kaşıkçı’nın öldürüldükten sonra  bacaklarının kesilmesinin “herkes ayağını denk alsın” anlamına geldiğini söyleyip, öteki vahşi işlemlerin her birine bir mesaj imal ettiler. Dinlerken aklımıza, 2000 yılında dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın bizlere filmini izlettirdiği Hizbullah vahşetleri geldi. Orada da kan akıtmadan öldürme esastı. İnsandan aklı ve vicdanı aldığınız an neler olur sorusunun yanıtlarını yaşıyoruz. ALİ KOÇ UYARDI: Tehlikeli şeyler oluyor, dikkat... Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, SarıLacivertli takımın taraftarı olduğu iddia edilen kişilerin sosyal medyadaki milli ve manevi değerlere hakaret içeren videosuna sert tepki gösterdi. Videoda Fenerbahçe taraftarı olduğu iddia edilen kişilerin yüzlerinin görülmediğini vurgulayan ve videonun eski tarihli olduğunu kaydeden Koç, şu ifadeleri kullandı: “Arkadaşlarımız videoyu inceledi. Bu video, 23 Temmuz 2018 tarihinde bir video paylaşım sitesine yüklenmiş. Fenerbahçemizin o tarihte herhangi bir müsabakası yok. Dolayısıyla videonun kaydedilme zamanı da meçhul. Belki de yıllar önce kaydedilmiş bir içerik. Bazı hesaplar ise video paylaşım sitesinden bu videoyu alarak sanki 11 Kasım Pazar günü oynadığımız Alanyaspor mücadelesinden önce çekilmiş gibi paylaşıyor. Aslında daha detaylı incelemede 2016 yılında Twitter’da benzer içerikli paylaşımlar bulunduğu da görülüyor. Bu videoları kim paylaşırsa paylaşsın ben bunları taraftar diye tanımlamıyorum. Fenerbahçe taraftarı olarak kabul etmiyorum.” Ülke olarak çok dikkatli olunması gerektiğini aktaran Koç, “Birileri bir şeyler kaşıyor. Tehlikeli şeyler dönüyor. 10 Kasım günü yaşananlar, daha sonra Atatürk büstlerine yönelik saldırı... Birileri bir şeyleri kaşıyor sanki. Ülke olarak uyanık olmamız lazım. Fenerbahçe değerlerine yakışmayacak hareketler” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle