25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 29 Ekim 2018 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı TASARIM: SERPİL ÜNAY AYFER YÜKSEL ÇYDD Ankara Şubesi Başkanı Binlerce yıl boyunca Anadolu topraklarında kadın; bilgeliğin, üretkenliğin, çalışkanlığın, bereketin, sevginin ve barışın simgesi olarak anılmıştır. Bu anlayış günümüze dek yaşatılmışsa da zamanla bazı bağnaz kesimlerin kadını yalnızca çocuk doğurup ailesine hizmet etmekle yükümlü bir varlık olarak nitelemesiyle büyük bir kadın nüfusu eve hapsolmuş, erkeklerin izin verdiği ölçüde yaşamın içinde yer alabilmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu kadını, mayasında varolan cesaretini, yurdunu koruma inancını ve gücünü büyük bir kahramanlıkla ortaya koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında Mustafa Kemal’in önderliğinde gerçekleşen tüm devrimlerin ve çalışmaların içinde onurla yer almıştır. Cumhuriyet ve kadın Cumhuriyet Devrimi’yle Türk kadını, özgür bir kimlik kazandı. Bu kimliğinin kazanımlarıyla yorulmadan çalışmayı, başarmayı amaç edindi. Cumhuriyet’in ve Türkan Saylan’ın bizlere mirası aynıdır. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesiyle kadınlar önlerinde açılan yeni kapıların hakkını vermek için yorulmaksızın çalışmaya ve üretmeye başlamıştır. Genç Tür kiye Cumhuriyeti’nin bütün olanaksızlıklarına karşın kadınlar her alanda eğitim almaya, yalnızca erkeklerin yapacağı düşünülen onlarca mesleği gereğince yapmaya başlamıştır. Günümüzde Cumhuriyet kazanımlarından atılan geri adımlar, eğitim sisteminde sıklıkla yapılan değişiklikler ne yazık ki yine en çok kadınların zarar görmesine neden olmaktadır. 4+4+4 eğitim sistemi ile daha çok çocuğun örgün eğitim sisteminden uzaklaşmasına tanık oluyoruz. Bu sistemin, çocuk yaşta kızların eve kapatılmasına ve erken ev liliklere zorlanmasına neden olduğunu bilmek ise hepimiz için büyük bir acıdır. Atatürk’ün bulunduğumuz coğrafyada olanaksızı başararak yarattığı “Aydınlanma Devrimi”nden uzaklaştıran her adımın sonu karanlık olacaktır. Çağdaş, laik, demokratik hukuk devleti olma yolunda inanç ve kararlılıkla yürümek ise Cumhuriyet aydınlarına düşen bir görevdir. Saylan’ın mirası Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD)’nin bir üyesi 23 olarak unutulmaz Genel Başkanımız Prof. Dr. Türkan Saylan’ın “Her eğitimli kadının bu Cumhuriyet’e borcu var!” sözünü anımsatmak isterim. O, bir hekim, eğitimci ve sivil toplum önderi olarak ömrünü bu borcu ödemek için harcadı. Şimdi bizler bayrağı devraldık. ÇYDD’nin binlerce gönüllüsü, ülkenin dört bir yanına dağılmış şubelerde, aydınlanma ışığını yaymak için çalışıyor. Türkan Saylan Hoca’mızın yolundan yürüyerek kızların okuması için çalışıyoruz. Cumhuriyet ışığı ile gönülleri aydınlanmış bursverenlerimizle el ele veriyor, her yıl binlerce kızımızın eğitimini sürdürmesine destek oluyoruz. Onların meslek sahibi, kararlarını kendi veren, ayakları üzerinde duran yetişkinler olarak yaşama atılmaları için çaba harcıyoruz. Bu çabamızı hep sürdüreceğiz. Umut, inanç ve kararlılıkla Cumhuriyet Bayramımızı kutlarım. FİKİRLER GÜÇ VERİR TAYLAN ÖZBAY, Yazar “Zafer bir amaç değildir. Zafer ancak kendisinden daha büyük olan bir amacı elde etmek için gereken en belli başlı araçtır. Amaç, fikirdir. Zafer, bir fikrin elde edilmesine hizmeti oranında değer ifade eder.” Böyle der Mustafa Kemal. Kurtuluş Savaşı bir zaferdir; Cumhuriyet Devrimi bir fikirdir. Buradan başlar yol. Devrimcinin adımları böylece çoğalır gider. Bir fikre hizmet eden zaferlerle, her gün daha güçlü daha kararlı yürünecektir. “Mustafa Kemal, bütün savaşları, atılımları, devrimleri bir ‘fikir’ uğruna yaptı” der Oktay Akbal. Cumhuriyet kurucusu, fikri gençliğe emanet etmiştir; emanet, gençliğin omuzlarındadır. Devrim, gençliğe bağımsızlığını verir, aklını özgürce kullanma şansını, insanca yaşamayı, yurttaşça dayanışmayı, birlikte hak aramayı, güzel günleri düşleyebilmeyi, yarını kurmaya cüret edebilmeyi… Cumhuriyet, sadece alsın kullansın diye vermemiştir bu hakları gençliğe; korusun, kollasın, daha da güçlendirsin, geliştirsin, yarına taşısın istemiştir. Emanete sahip çıksın… Devrim ancak böylece ayakta kalır, böylece yol alır. Bir bayrak yarışıdır bu; başlangıcı Kurtuluş Savaşı’nın barut kokan günleri; bitişi fikrin sahipsizsavunmasız bırakılışı dır; biline. Fikir; özgürlüktür, bağımsızlıktır, aydın lanmadır; laikliktir, halkçılıktır, devrimciliktir; bu ülkenin yurttaşını her gün bir öncekinden daha mutlu, daha iyi yaşatabilmektir. Kim ki onun hakkına, hukukuna göz diker, ona izin vermemektir. Fikir, safını en başından halkın yanında bilip, mücadele etmektir. Zordur bu fikri savunmak, kim kolay demiştir ki? Ankara Halkevi’nde gençlerle bir araya geldiği bir toplantıda, “Yorulmadan onu takip edeceklerini” söyler günün gençleri. Mustafa Kemal hemen düzeltir, yorulmamak değildir mesele, çok daha zordur: “Yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman bile durmadan yü rümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.” Mustafa Kemal’in bahsettiği o kuvvet, fikirdir. Fikir; yeni zaferlerle yüceltilmeyi bekler. Hem bugün hepimizi esir almış bu karanlığa karşı tek panzehirdir. Hatırlamak ve bunun sorumluluğuyla silkinip, ayağa kalkmak zorundayız. Bu ülkeyi ortaçağ artığı bir kültüre ve azgın bir kapitalizme terk edemeyiz. Yorulsak da yürümenin vaktidir. Cumhuriyet kurucusunun, Türk gencine en büyük ödevi; Türk gencinin, halkına en büyük sorumluluğudur bu… C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle