23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 3 Ocak 2018 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN / TAMER KAYAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK İran’da Ruhani’yi destekliyorum Benim desteğimin herhangi bir “kıymeti harbiyesi” olmadığını elbette biliyorum. Dahası İran’da olup bitenleri doğru ve derinlemesine analiz edebilecek bilgim yok. Zaten bu mesleğin bulaşmadığım dalı kalmadı, dış haberler servisi hariç. Ülkenin dış politik çizgisi üstüne ya da meslek dilinde “dış haber” dediğimiz, dünyada olup biten güncel olaylar üstüne cevaplayamadığım soruları, Cumhuriyet’teki ilk dönemimde Ergun Balcı arkadaşıma danışırdım; bugün de mesela Kadri Gürsel’e danışırım. Ama yine de nereye evrileceği henüz belli olmayan İran’da, Cumhurbaşkanı Ruhani’yi desteklemek gerektiğine kesinlikle inanıyorum. Tekrar edeyim: Sizin bilmediğiniz ve benim bildiğim herhangi bir haber almışlığım, çok derin bir analiz okumuşluğum filan yok. Destekleme kararım İran kaynaklarına filan değil, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın İran’da olup bitenler üstüne yaptığı resmi açıklamaya dayanıyor. Gerçi AKP Reis’i de aynı konuda her konuda olduğu gibi konuştu ama ben resmi açıklamayı temel alıyorum. Bütün bakanlar ve başbakanlar gibi siyasi ve diplomatik kerterizlerini Reis’lerinden alan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının can alıcı paragrafını aynen aktarıyorum: “...Türkiye, dost ve kardeş İran’ın toplumsal huzur ve istikrarının korunmasına büyük önem atfetmektedir. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin halkın barışçıl gösteri yapmaya hakkı olduğu, ancak kanunların çiğnenmemesi ve kamu malına zarar verilmemesi gerektiği yolundaki açıklaması dikkate alınarak şiddetten kaçınılması ve provokasyonlara kapılınmaması lazım geldiğine inanıyoruz...” Nasıl ama? Ruhani’nin ağzından çıkan ve siyah dizerek dikkatinizi çekmeye çalıştığım cümleciğe katılmayan sahici bir demokrat, siyasal özgürlüklere önem veren bir siyasetçi olabilir mi? Ruhani, “halkın barışçıl gösteriler yapmaya hakkı olduğu”nu söylüyor ve AKP iktidarının Dışişleri Bakanlığı da bu sözlerin önemini, değerini ve haklılığını benimsediğini açık seçik belirtiyor. Daha ne isteriz? Koskoca AKP iktidarı İran halkı için istediğini Türkiye Cumhuriyeti’nin biz yurttaşlarından esirgeyecek değil herhalde? Bundan böyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yla dayanışmak için Ankara Yüksel Caddesi’ndeki “barışçıl protesto gösterileri” hiçbir polis müdahalesi ve devlet zorbalığı ile karşılaşmadan düzenlenebilecektir. Aynı caddede İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni okuyan bir kadın figüründen ibaret İnsan Hakları Heykeli’ni kapatan polis barikatları da derhal kaldırılacaktır. Ülkemizdeki bütün barışçıl gösteriler serbest bırakılmıştır ve polis gösterileri önlemekle değil, göstericilerin, mesela HÖH yiğitlerinden gelebilecek, olası bir saldırıdan korunması ile görevlendirilmiştir. Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere herhangi bir şiddet olayına karışmadıkları ve şiddet çağrısı yapmadıkları bağımsız yargı erkimiz tarafından tespit edilen tutuklu HDP milletvekilleri derhal serbest bırakılacak ve yasama etkinliklerine katılmaları kısıtsız, sınırsız sağlanacaktır. Enis Berberoğlu arkadaşım da yasama faaaliyetine yeniden katılmak üzere yapılan hukuksal haksızlıktan dolayı resmen özür dilenerek serbest bırakılacaktır... Sizler de kentinizde, semtinizde, sokağınızda yasaktır korkusu ve kaygısı ile uzak durduğunuz bütün barışçıl gösterilere serbestçe katılabilirsiniz. Demokrasinin ve hukuk devletinin egemen olduğu bir ülkede bunlar olağandır ve yatın kalkın böyle bir ülkede yaşadığınız için sevinin, şükran hisleri ile dolun... Doldunuz mu? Şimdi olaysız dağılın... Hemen dağılmazsanız... Anladınız di mi?.. Nevin Yıldırım davası yeniden başlıyor Isparta’nın Yalvaç ilçesinde 29 Ağustos 2012’de kendisine cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla Nurettin Gider’i öldüren ve yargılandığı davada müebbet hapis cezası bozulan Nevin Yıldırım’ın yargılanmasına bugün Yalvaç adliyesinde yeniden başlanacak. Dava öncesi kadınlar tarafından yapılan çağrıda, “2017; bizler OHAL’in altında nefes almaya, sesimizi yükseltmeye çalışırken bir yandan tüm dünyada kadınların isyanı ve itirazının, tecavüze, tacize, şiddete başkaldırarak ‘Ben de’ (#MeToo) demesinin yılı oldu. 2018 de; Nevin’in özgür kaldığı, hayatlarımıza sahip çıkacak gücü ve dayanışmayı bulduğumuz yıl olsun diye... #BenDeNEVİN’in sesini duyuyorum, #BenDeNEVİN’e özgürlük diyorum, #BenDeNEVİN’in yanındayım!” denildi. l Yurt Haberleri Yeni heyet ‘hükümlü’ yaptı Enis Berberoğlu’nun dosyasına bakan istinaf mahkemesi heyeti değiştirildi. Göreve başlayan heyet cezaevine yazdığı müzekkerede Berberoğlu için ‘hükümlü’ dedi CANAN COŞKUN MİT TIR’ları haberleri nede istinaf mahkemesi heyeti, cezaevine yazdığı müzekkerede Berberoğlu’nu hükümlü yaptı. CHP milletvekili Enis Berberoğlu, ga sinde yayımlanması nedeniyle gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama suçunun unsurlarının oluşmayacağını kaydederek hük niyle 25 yıl hapis ceza zetemizde yayımlanan mühimmat yük mü bozmuştu. Bozma kararının ardın sına çarptırılarak tutuk lü MİT TIR’larına ilişkin haberler ne dan dosyanın yollandığı İstanbul 14. lu yargılanmaya de deniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mah Ağır Ceza Mahkemesi kararının yasa vam eden Enis kemesi tarafından 25 yıl hapis ceza ya aykırı olduğu gerekçesiyle dosyayı Berberoğlu’nun sı verilerek tutuklanmıştı. Söz konu iade etmişti. dosyasına su mahkumiyet kararını bozan İstanbul İadenin ardından yargılamanın istinaf bakan ve Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Daire mahkemesinde yapılmasına hükmedil geçen gün si de TIR’lardaki mühimmata ilişkin fo mişti. Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza lerde de toğrafın gazetemizde yayımlanmadan Dairesi’nden 1 Aralık 2017’de görülen Enis Berberoğlu ğiştirilen önce 21 Ocak 2014’te Aydınlık gazete ilk duruşmada savcı, eksikler gideril Eskiden adalet meden müebbet hapis cezasının onanması yönünde görüş bildirmişti. Heyet, Berberoğlu’nun tutukluluğunun devamına karar vererek bir sonraki duruşmayı 16 Ocak’a ertelemişti. Bu kararın ardından 28 Aralık’ta heyetin başkanı ve kıdemli üyesi görevlerinden alındı. Tutukluluğunun devamına hükmedilen Berberoğlu’nun avukatı Yiğit Acar, 28 Aralık’ta bu karara itiraz etti. İtiraz 29 Aralık’ta reddedildi. Ret kararını veren heyetin başkanı ve kıdemli üyesi 2. Ceza Dairesi’ndeki görevlerine bir gün önce getirilmişti. l İSTANBUL vardı 41 yıllık meslek yaşamı boyunca hakkında açılan 168 davanın 23’ü hâlâ devam eden gazeteci Hacı Boğatekin, avukat oğluyla birlikte adalet arıyor SEYHAN AVŞAR Gazeteci Hacı Boğatekin, Adıyaman’da, Gerger Fırat Gazetesi’nin sahibi olarak dünya çapında tanınmış bir isim. 41 yıllık gazeteci. Yaptığı haberler nedeniyle birçok kez tehdit edildi, silahlı saldırıya uğradı. Hakkında 168’i aşkın dava açıldı. Bunlardan 23’ü hâlâ devam ediyor. Boğatekin, hukuk mücadelesine insan hakları savunucusu oğlu avukat Hüseyin Boğatekin’le birlikte devam ediyor. Gazeteci Boğatekin’le oğlu Hüseyin Boğatekin’in Bakırköy’deki ofisinde bir araya geldik. n Bize kendinizden biraz bahseder misiniz? 1950 doğumluyum. 1976 yılında gazetecilik yapmaya başladım. Gerger’in sorunları çoktu. O sorunları duyurabilmemiz gerekiyordu. Hürriyet ve TRT’nin Gerger muhabirliğini yaptım. 10 Temmuz 1992’de kendi gazetemi kurdum. Cumhuriyet’e, Milliyet’e ve Türkiye gazetesine haberler gönderdim. Gergerliler gurbetçidir. 25 bin insan kendi ilçesinde yaşıyor. Diğer Gergerliler ise çoğunlukla İstanbul’da. Gergerlileri abone yaparak işleri döndürüyoruz. 3 bin 500 abonem var. Devletten hiç yardım almadım. Devletten para alsam özgür olamazdım. n Otoriteler değişse de yerel basında çalışan bir gazeteci olarak her dönemin sanığısınız... Hakkımda bugüne kadar çok fazla dava açıldı. Bunlardan en önemlisi Fethullah Gülen’e “FETO” dediğim için açılan davaydı. 2008 yılında tutuklandım. 5 ay hapiste kaldım. Bir kelimeden dolayı hakkımda 138 dava açıldı, 13 yıl 7 ay hapis cezası verildi. Gazetecilik hayatım boyunca AKP dönemi gibi sıkı bir dönem görmedim. Kısıtlamaların bu kadar çok olduğu bir dönem hiç yaşamadım. Eskiden biraz da olsa adalet vardı. Eleştiri sınırı daha genişti. Şimdi yazdığın her şey suç unsuru. ‘Hacı Boğatekin olmazsa rahat ederiz’ diyorlar. Gerger’in Bodin köyündeki okulda çocukların 30 yıldır tuvaleti yok. Dereye gidip tuvaletlerini yapıyorlar. Yıllar sonra bir prefabrik tuvaletleri oldu. Kurban Bayramı öncesi, Kaymakam Ömer Bilgin tarafından alınıp götürüldüğünü öğrendik. İlçeye koştum, kaymakamla gö rüşmek istedim. Görüşmek istemediğini söylediler. Epey bekledim merdivende kendisine sordum, Kaymakam, “Şahintepe’de açılış var. Vali gelecek. Acilen WC’ye ihtiyaç vardı, ben de gelip sizin köyünkini aldım. Ben Kaymakamım” dedi. Ben de haber yaptım. Haberimde, “Valinin kıçı sahipli de öğrencilerin kıçı sahipsiz mi?” ‘Bodin öğrencilerinin kıçına WC gerekmez mi?” dediğim için dava açıldı. Neyse ki Anayasa Mahkemesi bu davada da lehime karar verdi. n Anayasa Mahkemesi’nin AKP’li Mehmet Metiner’le ilgili yazınızdaki “Dönek misin inek misin” sözlerinin ‘hakaret’ olmadığına hükmetti. Bu kararı değerlendirir misiniz? Ben oğluma acıyorum. Keşke onu bu işlere bulaştırmasaydım. Boylu poslu bir çocuk. Saçlarına jöle sürüp takılsın istiyorum. O da bana baktı ve yoksulların avukatı olmayı tercih etti. Adıyaman 4 cemaatin arasında kalmış bir il. Muhalif olduğum için çok zorluklar yaşadım. Çocuklarım da bunlardan nasibini aldı. Bu yaşımdan sonra cezaevine giremez dim. Bu davalar nedeniyle yurtdışına gitmeyi düşünürken Anayasa Mahkemesi, Mehmet Metiner için sarf ettiğim sözlerin ifade özgürlüğü olduğuna karar vererek bana tazminat ödenmesine hükmetti. Bu karar bana umut verdi. Yaptığım işin doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Bana verilecek olan tazminatla Gerger’deki çocuklara kıyafet ve bot alacağım. Hacı Boğatekin ve Hüseyin Boğatekin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. KURTULUŞ ARI BABAMDAN YAŞAMI ÖĞRENDİM n Hukukçu olmanızda babanızın uğradığı saldırıların etkisi var mı? HÜSEYİN BOĞATEKİN: Hikâyem diğer Kürt ve sosyalist ailelerin hikâyesiyle benzer. Doğduğum andan çekirdek ailemde bir muhalefet vardı. Çocukken çok şikâyet ettiğim bir durumdu. Okulda Hacı Boğatekin’in oğlu olduğu için dışlanıyor, sıkıntı yaşıyordum. İlk aklıma gelen şey avukat olmaktı. Bunun sebebi tabii ki babam. Sürekli bir adliye önü, hapishane önü, ev baskını gibi süreçler var. Ceza Mahkemesi Kanunu’nu evimizde yaşadık. n Küçük bir ilçede muhalif bir gazetecinin oğlu olmak nasıl bir duygu? Hacı Boğatekin, Adıyaman’da hatta dünyada özel bir profil. Çocuklarına yaşama dair bir perspektif kazandırdı. Hâlâ başlık parasının alındığı, kan davasının çok yoğun yaşandığı klasik bir Kürt şehrinden geliyoruz. Her tarafta merkez sağ partilere oy verilen bir yerde Hacı Boğatekin gibi bir muhalifin oğlusunuz. Bizim bölgenin Ape Musa’sı babamdır. Hapishaneye girdim, hapishaneleri öğrendim. Annelerle görüştüm barışı öğrendim. Babamdan ise yaşamı öğrendim. İyi ki böyle bir babanın eğitiminden geçtim diyorum. Müthiş bir hazineydi. Babama saldırdılar ben de vuruldum n Babanızın bugüne kadar kaç davasına baktınız? Babamın kaç davasına baktığımı ben de bilmiyorum. Hacı Boğatekin’in yaşadığı yerde muhalefetin biraz zayıf kalması ona tek kişilik bir muhalefet görevi yüklemiş. Önüne gelen herkes bürokratı, köy ağası hepsi bir şekilde baskı olarak adliyeyi kullanmışlar. Babama silahlı saldırı oldu. İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum. Kolumdan yaralandım. Türkiye’nin yedi bölgesinde yüz lerce dava takip ettim. Bunların çoğunluğu ifade özgürlüğü kapsamındaydı. Ama Hacı Boğatekin’in adliye yoluyla uğradığı saldırı gibi bir saldırı görmedim. İstanbul’da benzer daha sert bir açıklamadan beraat kararı alırken, Hacı Boğatekin ile ilgili bir dosyadan şartları oluşsa bile beraat alamıyoruz. n Neden? Hacı Boğatekin’in basın yasalarından yararlanma gibi bir şansı yok. Adil yargılanmayı etkilemeye teşebbüs ve kamu görevlilerine hakaretten tutuklanan ilk ve tek gazeteci kendisi. FETO dediği için babamı siyasetçisi, polisi, savcısı önüne gelen herkes şikâyet etmiş. Anında bir dava açılmış. Bu davalar karara bağlandı. Babam üçüncü yargı paketiyle 15 yıla yakın hapis cezasından kurtuldu. Şu an devam eden 23 davası var. Avukat olarak insanlara derman olmaya çalıştım. Ama babama derman olamadım. Yetişemedim. Kulaklarınız bu çığlığan3u0r0iy.eGGÜÜNLMMEENS’DAEJNI OHAL KHK’leri ile ihraç edilen eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, işlerine dönmek için başlattıkları açlık grevinde 300. günü tamamladı. Gülmen, CHP’li milletvekillerinin ziyaretinde, “Biz Türkiye halklarından istiyoruz ki, kulaklarınız bu çığlığa alışmasın. Çığlığımız bizi zafere taşısın” çağrısında bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ile birlikte milletvekilleri Şenal Sarıhan, Necati Yılmaz, Murat Emir ve Utku Çakırözer, açlık grevlerinin 300. gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı ziyaret etti. Ağbaba, “OHAL Komisyonu’nu bir kez daha Nuriye ve Semih ile ilgili kararlarını derhal açıklamaya davet ediyoruz. Bu vebali kimse alamaz” dedi. Ağbaba ve Sarıhan, OHAL Komisyonu’nun kararını bir an önce vermesi için TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na başvuruda bulunduklarını da anımsattı. Akademisyen Nuriye Gülmen görüş mede ‘Türkiye halklarına kulaklarınız bu çığlığa’ vicdanınız bu adaletsizliğe alışmasın diyoruz” ifadelerini kullandı. Komisyona çağrı: Karar verdiyseniz açıklayın Gülmen, “Açlık grevi yapan bir insan için açlığın saati farklı işler. 300 günün de bizim için farklı bir anlamı var bu yüzden. Bu bir çağrı. En başından beri söylediğimiz buydu, bu bir çığlık demiştik, açlık grevini böyle tarif etmiştik. O çığlık 300 gündür sizin kulaklarınıza ulaşmaya devam ediyor. Biz Türkiye halklarından istiyoruz ki, kulaklarınız bu çığlığa alışmasın. Bu adaletsizliğe alışmayalım. Çığlığımız bizi zafere taşısın” dedi. Gülmen, OHAL Komisyonu’nun kararını verdiyse açıklamasını, vermediyse kendilerini derhal işlerine iade etmesini istedi. 43 kiloya düşen öğretmen Semih Özakça ise, “300 gün boyunca sadece sıvı ve B1 vitamini alarak direndik ama asıl olarak kazanacağımıza olan inancımız bizi ayakta tutuyor” dedi. Gülmen ve Özakça’ya destek için açlık grevine başlayan Esra Özakça da 225. günü, 41 kilo olarak geride bıraktı. Sosyal medyadan da destek Gülmen ile Özakça’nın açlık grevinin 300. günü dolayısıyla sosyal medyadan da destek geldi. CHP’li vekil Veli Ağbaba, “Tam 300 gündür adaleti açlıkla bekliyorlar. Bugün ziyaret ettiğimiz Nuriye ve Semih, bu çığlığı herkes duysun ama sakın kimse alışmasın, çünkü alışmak en büyük yenilgidir diyorlar. Artık bu çığlığa kulak verilsin, Nuriye ve Semih işlerine iade edilsin” dedi. Yüksel direnişçisi Veli Saçılık iş talebini yinelerken Acun Karadağ, “Nuriye size ne yaptı da bu kininiz 300 gündür dinmedi? Bir devlet vatandaşına kin duymaz. İşlerini geri verin” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet alışmasın Sultan Özakça’yı yerde sürüklediler Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça ile Nuriye Gülmen’in kardeşi Beyza Gülmen, seslerini duyurmak için dün Güvenpark’a geldi. Sultan Özakça, iktidarın hiçbir açıklama yapmamasına tepki göstererek “Çocuklarımız ömründen yiyor. Bir anne olarak nasıl dayanabilirim, nasıl katlanırım” dedi. Beyza Gülmen de “Daha neyi bekliyorlar” diye sordu. Açıklamanın ardından Gülmen ve Özakça’ya polis müdahale etti. Müdahale sırasında darp edilen ve yerlerde sürüklenen Özakça, hastaneye kaldırıldı. l Ankara / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle