18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Barış’ için AB’ye güvenleri tam Alman Bertelsmann Vakfı’nın yaptırdığı bir araştırmaya göre, AB vatandaşlarının çoğunluğu birliği, barış ve istikrarın garantörü olarak görüyor. Küreselleşmeye ise büyük bir kesim kuşkuyla yaklaşıyor. 10 bin 755 kişinin katıldığı ankete göre Avrupa’nın öncelikle çözmesi gereken sorunlarının ba DUNYA şında terörizm ve göç konusu geliyor. Araştırmaya göre AB vatandaşlarının yüzde 56’sı küreselleşmeyi bir fırsat, yüzde 44’ü ise tehdit olarak algılıyor. Kurz aşırı sağı aklama turunda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’u önceki gün Paris’te ağırladı. Lideri olduğu muhafazakâr Halk Partisi ile aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi arasında geçen aralıkta hükümetin kurulmasının ardından ilk yurtdışı gezisine çıkan Kurz, “Bizi hükümetimizin uygulamalarına bakarak yargılayın” dedi. Macron ise aşırı sağın yükselişine en iyi yanıtın AB’nin ilerlemesine ilişkin hedefleri öne çıkarmak olduğunu belirtti. Trump’a tepki istifasıPazar14Ocak2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: EMİNE BİLGET [email protected] 7 ‘SAĞLIKLIYIM’ POZU Göreve gelmesinden bu yana ilk kez resmi sağlık kontrolünden geçirilen Trump’ın “son derece iyi” olduğu bildirildi. Kontrol, Trump’ın akıl ve fiziksel sağlığının görev için uygun olmadığı spekülasyonlarının gölgesinde Beyaz Saray’ın doktoru Ronny Jackson tarafından yapıldı. ABD Başkanı’nın tartışmalı söylemleri diplomasi çevresinde de yankı buluyor. Panama elçisi, ‘politikalarıyla uyuşmuyorum’ diyerek görevinden ayrılma kararı aldı ABD Başkanı Donald Trump’ın, Haiti, Afrika ve El Salvadorlu göç yönetimine mevcut politikalarıy ve El Salvadorlu göçmenleri kastedela hemfikir olmasam dahi kendi rek “Bu b.k çukuru ülkelerden niye bu siyasi görüşümü katmadan hiz insanları kabul ediyoruz” dediği iddia menleri kast ederek söylediği id met edeceğime dair bir yemin sı basına yansımıştı. dia edilen ve “ırkçı” tepkilerinin merkezindeki ifadelerinin yankı ettim. Ancak beni eğiten insanlar bana bir şeyi yapamayacağı ‘Özür dilemeli’ ları sürerken önceki gün de gündeme ABD’nin Panama Büyükel Feeley ma inandığım zaman, onurlu biçimde istifa etmeyi öğrettiler” New York’ta bir toplantı gerçekleştiren 54 Afrika ülkesinin BM temsilcile çisi John Feeley’nin istifa haberi düş dedi. Feeley’in istifa dilekçesinin Dı rinin “ABD Başkanı’ndan iğrenç, ırk tü. Elçinin Dışişleri’ne sunduğu mek şişleri Bakanlığı’na 27 Aralık tarihinde çı ve yabancı düşmanı açıklamaların tubunda, bundan böyle ilkeleri gere ulaştığı; önceki günden bu yana günde dan dolayı özür talep ettikleri” açıklan ği Trump yönetimine hizmet edemeye mi meşgul eden Trump’ın sözleri ile il dı. Haiti Cumhurbaşkanı’nın, Trump’ın ceğini belirttiği kaydedildi. Feeley ko gisi olmadığı belirtiliyor. sözlerine açıklık getirmesi için ABD nuyla ilgili açıklamasında, “Dışişleri Trump’ın Oval Ofis’te göçmenlik po Maslahatgüzarı Robin Diallo’yu Bakanlığı’na katıldığımda, Başkana ve litikası konulu görüşmede Haiti, Afrika makamına çağırdığı bildirildi. Kim’le konuşma bilmecesi... ABD Başkanı Donald Trump’ın Wall Street Journal gazetesine yaptığı, en son “kimin nükleer düğmesi daha büyük” tartışmasına girdiği Kuzey Kore lideri Kim Jongun ile ilgili açıklaması kafaları karıştırdı. Trump, “Kim Jongun ile muhtemelen çok iyi bir ilişkim var. İnsanlarla ilişkilerim var. Sanırım buna şaşırdınız” ifadelerini kullandı. Kim ile konuşup konuşmadığı sorulduğunda ise “Bu konu hakkında yorum yapmak istemiyorum. ‘Konuştum’ ya da ‘konuşmadım’ demiyorum. Sadece yorum yapmak istemiyorum” dedi. Daha fazla nükleere doğru ABD Savunma Bakanlığı’ndan sızan bir belgeye göre Başkan Donald Trump nükleer silah envanterini geliştirme peşinde. Huffington Post sitesinin haberine göre, ABD’nin 2018 nükleer doktrininde Washington, Rusya’yı nükleer silah üretiminde ABD ve müttefiklerinden çok daha avantajlı görüyor. Rusya’nın stratejik yeni nükleer savaş başlıkları ve bombardıman uçakları, deniz ve karadan fırlatılan füzelerin yer aldığı fırlatma rampaları geliştirip konuşlandırdığı belirtilen metne göre, Moskova ayrıca en az iki yeni kıtalararası füze sistemi, bir hipersonik uçak ve bir kıtalararası nükleer güçlü torpido geliştiriyor. ‘Pekin de tehdit’ Çin, Kuzey Kore ve İran’dan “Washington için başlıca tehdit olarak” olarak bahsedilen metinde, “caydırıcılığı arttırmak için” ABD’nin nükleer kapasitesini geliştirme çağrısı da yapılıyor. Bu doğrultuda 2019’a kadar W76 termonükleer savaş başlığı geliştirme programının tamamlanacağı varsayımında bulunuluyor. Metinde, Pentagon’un 2024’e kadar stratejik bombardıman uçaklarında kullanılabilecek B6112 güdümlü füzesini almayı planladığı belirtiliyor. İran’a BM’den Yemen suçlaması Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlarının, İran’ın Yemen’de Husilere verdiği destekle 2015’te uygulama kararı alınan silah ambargosunu deldiğine işaret eden bir rapor hazırladıkları, bunun Güvenlik Konseyi’ne sunulacağı iddia edildi. AFP ajansının haberine göre, raporda silah tedarikçisinin kimliğine ilişkin net bir ifade kullanılmasa da, düşen füze parçalarına yönelik yapılan araştırmalarda malzemelerin İran kaynaklı olduğunun tespit edildiği kaydedildi. Raporda, Suudi Arabistan’a yönelik füze saldırılarında kullanılan silahların edinilmesinden İran’ın sorumlu olduğunun da rapora yansıyan iddialardan olduğu belirtildi. Söz konusu füze veya insansız hava uçaklarının İran tarafından 2015’teki silah ambargosu sonrasında Husilere verildiği görüşü de aktarıldı. Yemen, Körfez’in Sünni lideri Riyad’la Şii Tahran arasında “vekâlet savaşı”na sahne oluyor. Riyad cephesi İran’ı Husilere destek vermekle suçlarken 2015’ten bu yana da liderliğini yaptığı koalisyonla birlikte Yemen’e uluslararası tepkilerin merkezine de oturan çok sayıda sivil ölüme yol açan saldırılar düzenliyor. Son dönemde Husiler’den atılan füzelerin arkasında İran’ın olduğu suçlamasında da bulunuyor. Hükümete ‘sarı kart’ çıkardılar Cumhurbaşkanının düzenlediği toplantıya Ennahda lideri Gannuşi de katıldı. Ekonomik kriz, yüksek işşizlik verileri, hükümetin yeni yılla birlikte daha da ağırlaşan kemer sıkma politikalarına karşı yaklaşık bir haftadır ülke genelinde yoğun protestolara sahne olan Tunus’ta yönetim tepkileri dindirme arayışında. 2011’deki “Arap Baharı”nın fitilini ateşleyen Tunus’ta tansiyonun yeniden yükselip öfkenin sokağa taşmasıyla birlikte dün Devlet Başkanı Beci Caid Essebsi ülkedeki siyasi parti, sendika ve iş dünyasından temsilcilerle bir araya geldi. Yoksullara ek yardım Toplantıya katılan isimler arasında İslamcı Ennahda Partisi lideri Raşid Gan nuşi de vardı. Ardından ise gündeme yönetime yakın kaynaklara dayandırılarak hükümetin yoksul ailelere ek destek sağlama yönünde plan yaptığı haberleri yansıdı. Ancak bunun nasıl yaşama geçeceği konusunda ayrıntı verilmedi. Kuzey Afrika ülkesinin başkentinde önceki gün ve gece de eylemler vardı. Ordu güvenlik güçlerine destek için gerekli bölgelerde sokağa ineceğini duyururken İçişleri Bakanlığı kaynakları, son bir haftada gözaltına alınanların sayısının yaklaşık 800 olduğunu bildirmişti. Başkent Tunus ve sahil kenti Sfax’ta meydanlara çıkan yüzlerce kişi hükümetin kemer sıkma politikalarına, her ge çen gün artan hayat pahalılığına karşı ellerinde ekmek, sarı kartlarla yürüdü. Bazı protestocular sosyal adaletsizliğe işaretle, “Halkın parası saraylarda, çocuklar hapiste” yazılı pankartlar taşıdı. AFP ajansı, ülkenin kuzeyindeki Siliana bölgesinde çoğu gençlerden oluşan eylemcilere polisin gözyaşartıcı gazla müdahalede bulunduğunu aktardı. Protestolarda gözaltına alınanlar arasında muhalefet partilerinin yerel sorumlularının da olduğu yönünde haberler geliyor. Geçen pazartesi gerçekleşen protestolar sırasında çıkan olaylarda bir kişinin yaşamını yitirdiği duyurulmuştu. Krize ertelemeTAaBhDçrK’yiaızrengmt’dieımzapıiknzi: ABD Başkanı Donald Trump’ın, Tahran’la nükleer anlaşmayı “son bir şans, revize gerekli” vurgusuyla uzatma kararı ancak diğer yandan da aralarında İran’daki yargı erki başkanının da yer aldığı 14 kişilik yeni bir “kara liste” adımı İran’ın sert tepkisine yol açtı. İran Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, nükleer anlaşmanın “hiçbir şart altında” yeniden müzakereye açık olmadığı belirtildi. Ayrıca, Washington’ın yeni yaptırım uygulanacak şahıs ve kuruluşlar listesinde, İran Yargı Erki Başkanı Ayetullah Sadık Laricani’nin yer almasına tepki gösterildi. Bunun “uluslararası toplumda tüm kırmızı çizgilerin aşılması” olduğu görüşü vurgulandı. Tahran’ın bu karara misilleme yapacağına da işaret edildi. “ABD Başkanı Trump’ın İran halkına yönelik düşmanca tutumuna devam ettiği” tepkisi yükseldi. ABD yönetiminin Körfez’in Sünni lideri Suudi Arabistan ve İsrail’le ittifaklıkla İran’ı hedefe oturtan adımları sürerken Trump, kampanya döneminden bu yana selefi Obama yönetiminin de altına imza attığı Tahran’la varılan nükleer uzlaşıyı çöpe atma yönünde çabalarını açıkça sürdürüyor. Ancak ABD’yle birlikte 2015’te Tahran’la an CUBEYRİ’DEN ABD ÇIKARMASI Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyri’nin önceki gün resmi ziyaret kapsamında gittiği Washington’da ABD’li mevkidaşı Rex Tillerson’la bir araya geldiği belirtildi. Görüşmede, bölgesel ve uluslararası konuların ele alındığı duyuruldu. laşmaya imza atan P5+1 cephesi (Britanya, Çin, Fransa, Rusya ve Almanya), Avrupa Birliği’nin de güçlü desteğiyle uzlaşıdan yana olduklarını her platformda dile getiriyorlar. Son olarak geçen çarşamba günü İranli mevkidaşları Cevad Zarif’i gerek nükleer anlaşma gerekse İran’daki son gelişmeleri ele almak üzere Brüksel’e davet eden AB, Almanya, Fransa, Britanya dışişleri bakanları ortak basın toplantısıyla, Trump’a “biz uzlaşının arkasındayız” şeklinde güçlü bir mesaj vermiş, Washington’ın çöpe atma söylemine rest çekmişti. Bir gün sonra ise Trump’ın merakla beklenen İran kararında nükleer anlaşmaya “son bir şans” daha verilerek yaptırımların 120 gün daha ertelenmesinin öngörüldüğü duyuruldu. Rusya’dan ABD’ye tepki Trump, anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi, hataların giderilmesi ve İran’a daha sert koşulların getirilmesi gerektiğini de savundu. Aksi takdirde yaptırımların bir kez daha ertelenmeyeceğini ve ABD’nin nükleer anlaşmadan çekileceğini de belirtti. Aynı gün ise gündeme ABD Hazine Bakanlığı’nın İran’da insan hakları ihlalleri, sansür ve silahlanma faaliyetlerine destek verdiği gerekçesiyle, aralarında Laricani’nin de bulunduğu 14 kişi ve kuruluşa yaptırım uygulanacağı açıklaması yansıdı. Laricani mahkumlara kötü muameleden sorumlu tutuldu. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Moskova’nın Trump’ın İran ile nükleer anlaşmanın son kez uzatılmasına ilişkin kararını son derece olumsuz değerlendirdiklerini söyledi. Anlaşmaya engel olunması yönündeki her türlü girişime karşı çıkacaklarını belirtti. 10 günde 1500 sığınmacı... Akdeniz, geçen yıl olduğu gibi 2018’de de “umuda yolculuğun” rotası olmayı sürdürüyor... Libya kıyılarından Avrupa ülkelerinde yeni bir yaşam için çoluk çocuk yüzlerce kişi derme çatma botlarla ölümü göze alarak derin sulara açılıyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre, 111 Ocak arasında yaklaşık 1500 sığınmacı deniz yoluyla Avrupa’ya ulaştı. Ancak gündeme onlarcasının derin sularda yaşamlarını yitirdiği haberleri de yansıdı. Rapora göre, on günün felaket bilançosu en az 192 sığınmacının yaşamını yitirmesi oldu. 600 sığınmacının İtalya ve Yunanistan’a, geri kalanının ise İspanya’ya gittiği aktarıldı. Wolff’un kitabındaki Türkiye “Geçiş döneminde Türk hükümetinden kafası karışık üst düzey bir yetkili, ABD iş dünyasından önemli bir şahısla Türkiye’nin hangi durumda daha etkili (leverage) sahibi olacağını araştırmak için temas kurdu: Acaba ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığına baskı mı konmalıydı? Yoksa çiçeği burnundaki Başkan’a Boğaz’da gıpta edilecek bir otel yeri mi sunmalıydı?” Michael Wolff’un “Ateş ve Öfke, Trump Beyaz Sarayı’nın İçinden” adlı kitabında yok yok... Kitapta “Türkiye”nin adı da geçiyor. Trump’ın dış politikasının anlatıldığı “Abroad and At Home/Dışarda ve İçerde” adlı bölümde, Türkiye’nin Trump Amerikası ile yaşadığı şaşkınlık ve pusula kaybı çok kestirme bir özetle böyle kaydediliyor. Bu bölümde anlatılanlar, kitabın gerisi gibi, eğlenceli olduğu kadar ürkütücü. ‘Trump usulü reel politika’ “Beyaz Saray duvarlarında uçuşan bir sinek gibi” yönetim koridorlarına dalan ve adeta naklen yayın yapan yazar, “Trump’ın nevi şahsına münhasır bir reel politika” benimsediğini vurguluyor. “Trump versiyonu reel politika” sözleriyle anılan bu politikanın Ortadoğu’ya ilişin iki düsturu var: 1. Güç kimde? Onun numarasını bana getirin! 2. İran’ın düşmanı benim dostumdur. Bu yalın, karmaşık olmayan yeni reel politika mucibince Başkan 4 oyuncu belirlemiş: İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve İran... Yeni Osmanlılık iddiasını sahiplenen Türkiye’nin bu çerçevede adı geçmiyor. Başkan ilk 3 oyuncunun bir araya gelerek İran’a arzulanan baskıyı koyacağını, Mısır ve Suudi Arabistan’ın da Filistine’e baskı uygulamak suretiyle devrim çapında muazzam bir Ortadoğu barışı gerçekleştirilebileceğini düşünüyor. Kendiden önceki Başkanların temin edemediği başarıyı bizzat böylece kendisinin yakalayabileceğini varsayıyor. Wolff çözüm formülüne(!), “Trump’ın ideoloğu” diye namlanan eski baş stratejist Steve Bannon’ın “izolasyonizmciliği”, sabık ulusal güvenlik danışmanı Flynn’in İran karşıtlığı ve damat Kushner’in Kissinger’dan aldığı feyizle ulaşıldığını ifade ediyor. ‘Darbe yaptık’ itirafı Kendisine emanet edilen Ortadoğu dosyası hakkında aslında hiçbir fikri olmayan damat Kushner 94 yaşındaki “kara kutu” Kissinger’a teslim olmuş. Tamamen onun “girdileri” ile hareket etmekteymiş... Wolff, Kissinger’ın bu şekilde kendisini yeni yönetime başarıyla iliştirmekte hiç güçlük çekmediğini bildiriyor. Michael Wolff, Trump ailesinin 75 milyon dolara mal olan müthiş bir resepsiyonla ağırlandığı, “altın golf arabaları” içinde gezdirildiği ve 350 milyar dolarlık ABD silah satış anlaşmasıyla biten Suudi Arabistan gezisine de geniş yer ayırmış. Gezinin ardından Riyad’da MBS marifetiyle yaz başında gerçekleştirilen saray darbesine de değinen yazar, Başkan’ın bu meyanda arkadaşlarına “Biz bu işi (damat) Jared’le birlikte gerçekleştirdik. Adamımızı başa getirdik!” diye övündüğünü naklediyor. Wolff, ABD Başkanı’nın her gece Beyaz Saray’dan milyarder dostlarına yaptığı telefon konuşmalarında böyle ne var ne yoksa anlattığını ilave ediyor. Ve kitapta Beyaz Saray’dan sızan bilgilerin çoğunun kaynağının gerçekte bizzat Trump olduğunu vurguluyor. Herkesin birbirinin altını oyduğu yönetimin iç iktidar kavgalarına Ateş ve Öfke’de ayrıntılı yer ayrılmış. Özellikle kendisini “Trump’ın beyni” diye tanımlayan ve “2020 seçimlerinde doğrudan Trump’ın karşısına Başkan adayı olarak çıkmayı planlayan” Bannon hakkında alabildiğince etraflı bilgi var. Bunun bir sebebi de, Bannon’ın “Trumpizm”in bir numaralı sözcüsü ve ruhu olması. “Siyaseti uzlaşma yerine çatışma sanatı olarak gören” Trumpizm hakkında Wolff’un değerlendirmelerini okurken ekranlara Trump’ın Afrika ve bazı Latin Amerika ülkelerini hedef alan “bok çukuru” tanımı düştü. Irkçılık, darbecilik.. ne ararsanız bu “çatışma sanatı”nda var. Ateş ve Öfke, “Trumpizm”in Beyaz Saray’daki ilk yılını özetliyor. Bu henüz başlangıç. Serde daha kim bilir neler var, neler göreceğiz. Pakistan: İhanet gibi Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı General Kamar Cavid Bajva, ABD yönetiminin İslamabad’ı terörü desteklemekle suçlamasına tepki gösterirken bunun “halkta ihanete uğramış hissi uyandırdığını” söyledi. Bajva’nın ABD’li Orgeneral Joseph Votel ile telefonda görüştüğü kaydedildi. Bajva’nın görüşmede, ABD’nin, geçen hafta Pakistan’a yapacağı askeri yardımı askıya alma kararına değinerek “Biz bu yardımların yeniden gözden geçirilmesini istemiyoruz, sadece teröre karşı mücadelede verdiğimiz katkıların onurlu şekilde kabul görmesini istiyoruz” dediği aktarıldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle