18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 1 Ocak 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ havaBlaizrimbuahgvüeztetliKürfezirsomerllauıslyaıonrrıma Bu kış havaların sıcak gitmesi tekstilciyi olumsuz etkiledi. Firmalar kış ürünlerini sezonunda satamadıkları için indirim kampanyalarıyla stokları eritmeye çalışıyor Kış sezonunda havaların sıcak gitmesi hazır gi Bizde hızlı modada ise şubat ayı itibarıyla yeni sezon ürünler mağaza yim ve ayakkabıda stok lara giriyor. Kışlık ürün ları şişirdi. Mağazalar ler bedeli ağır olan ürün da ilkbahar yaz sezonuna geçmeye sayılı günler kalırken firmalar, ŞEHRİBAN KIRAÇ ler. Üretim maliyetleri de yüksek. Kışlık ürün ler olan bot, mont gi kış ürünlerini sezonunda sata bi ürünlerin sezonunda indi madıkları için indirim kampan rimli satılması, sektörde za yalarıyla stokları eritmeye çalı ten düşük olan kârlılığı daha şıyor. Sektör temsilcilerine gö da olumsuz etkiliyor. Soğukla re hazırgiyim firmaları ciroları rın geç gelmesi kış ürünlerinin nın yüzde 60’lık bölümünü kış indirim dönemine denk geliyor. sezonu ürünlerinden yapıyor. Kış ürününü indirim döne Kışın sıcak geçmesi ve ürün minde satmak kârlardan gö lerin satılmaması şirketlerin türüyor ” dedi. kârlılıklarına olumsuz yansıyor. Stoklarda sıkıntı Her sezon için ürün Şu anda bot, mont, eldiven, Küresel ısınma sadece su ve bere ve çizmelerin raflarda bek enerji kaynaklarını tüketmekle lediğini bunların mağazalar kalmıyor hayatın tüm alanını et da çok büyük yer de işgal etti kiliyor. Havalar ısındıkça giyi ğini dile getiren Öncel, Orhan len kıyafetler de inceliyor. Üste Veli’nin şiirine de atıfta buluna lik sadece yazın değil, artık kı rak, “Bizi bu güzel havalar mah şın da ince ve doğal kumaşlar fetti. Geçen yıl başta Avrupa ol dan üretilen giysiler tercih edi mak üzere birçok ülkede yüzyı liyor. Bununla beraber, hava lın soğuğu yaşanmıştı. Marka lar soğumaya başladığında ‘yaz lar küresel iklim değişikliği ne lıkları kaldırıp kışlıkları çıkar deniyle mevsimi öngöremedi ma’ geleneği de yavaş yavaş ta ği için ona göre ürün bulundu rihe karışıyor. ‘Kışlık’ satışları ramıyor. Her sezona göre üre yüzünden kâr edemeyen tekstil tim yapıyor. Hızlı modada hep ciler, artık ince kışlıklardan olu yeni ürünler olmak zorunda. De şan yeni koleksiyonlara yöneli polarda sıkıntı olduğu yor. Birleşmiş Markalar Der için yeni ürünlere neği (BMD) Başkanı Sinan yer bulmak da zor Öncel, kışın sıcak geçme laşıyor. Kış ürün si nedeniyle kış sezonun lerinin birim fi dan kaynaklı stokların şu yatının yüksekli anda sıkıntı verecek bo ğinden dolayı ci yutta olduğunu belirterek, roların yüzde 60’ı “Uluslararası büyük mar bu dönemde yapı kalar ocak ayın lır. Özellikle aralık dan itiba ayı yeniyıl alış ren ilkba verişlerinin har yaz de etkisiyle sezonu 1.52 ay gi ürünle bi hesapla rini ma nır. En faz ğazala la satışın ra getirme Sinan Öncel yapıldığı aydır” ifa ye baş desini kul lıyor. landı. Kumaşlar inceliyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meclisi Başkanı Şeref Fayat, iklim değişikliği nedeniyle kumaşların inceldiğini belirterek, “Artık yüksek gramlar yerine daha düşük hafif gramlık kumaşlar kullanılıyor. İhracatta da iç tüketimde de son 10 yıldır kumaşlar ve kullanılan hammaddeler küresel ısınmaya göre şekilleniyor” dedi. Küresel ısınma nedeniyle kumaş gramajları önemli oranda azaldı. Kumaş dokulamaları inceldi. Firmalar küresel ısınmaya göre iş planlarını da değiştiriyor. Bahar ve geçiş döneminde satılması planlanan ürünlerin çeşit ve miktar olarak üretimi çok azaldı. Bunun aksi ne örneğin ayakkabı söktöründe daha sıcak yaz aylarında satılması planlanan açık ayakkabılar ve sandaletlerin üretimi ve çeşitleri ise geçmiş yıllara oranla daha yüksek adetlere çıktı. Ayakkabıya daha fazla yer verilirken, bot ve çizme modellerinin sayısı azalıyor. Kaynak tükeniyor Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği tarafından hazırlanan Türk Hazır Giyim Sektörü İçin Yol Haritası Ufuk 2030 Raporuna göre, küresel sürdürülebilirlilik eğiliminin etkisi altında hazır giyim tüketimi ile üretiminde kullanılan doğal kaynakların korunması arasında yeni bir denge kurulması gerekiyor. Tekstilin ana maddesi olan pa muk, dünya su tüketiminin yüzde 2.6’sını kullanıyor. Mevcut hızıyla 2030’da pamuk için su talebi potansiyel arzını yüzde 40 aşacak. Endüstriyel kirli su atıklarının yüzde 1720’si tekstil yıkama ve boyama ile baskı işlemlerinden geliyor. Elyafın nihai ürüne kadar olan üretim sürecinde yaklaşık 8 bin sentetik kimyasal ürün kullanılıyor. Tekstil sektörü doğal kaynak bağımlılığı en yüksek sektörlerden biri. Hızlı moda üretimiyle tüketimin hızlanması doğal kaynak kullanımını da arttırıyor. Gelecek yıllarda yenilenebilir geri dönüşümlü dayanıklı elyafların kullanımı ve üretimi artacak. Yıkama yani su ihtiyacı en az olan ürünler tercih edilecek. İkinci el tüketimi yaygınlaşacak. Vodafone’den 20 milyar TL yatırım geldi Türkiye’de 10 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteren Vodafone’un toplam yatırımları 20 milyar TL’yi buldu. 2017’de toplam 88 milyar dakika konuşan Vodafone’lular, ayrıca 34 milyar SMS gönderdi ve 598 milyon GB data kullandı. Faaliyet gösterdiği 36 pazarda birden marka stratejisini, sloganını ve görsel kimliğini yenileyen Vodafone, 2009’daki ‘Power to you’ sloganından bu yana ilk kez marka kimliğinde büyük bir değişime giderek ‘Gelecek heyecan verici. Hazır mısın?’ söylemine geçti Vodafone’un Türkiye’de işletmelerin dijital haritasını çıkarmak üzere geliştirdiği “Yarına Hazırım Platformu” kapsamında 53 bin işletme Dijitalleşme Endeksi’ni hesapladı. Kasım ayında “Çocuklarımızın geleceği için koşuyoruz” temasıyla düzenlenen Vodafone 39. İstanbul Maratonu’na Türkiye dahil 111 ülkeden 30 bine yakın çipli koşucu katıldı. Toplumsal değişimin ve gelişimin öncüsü olma amacıyla önemli çalışmalar yürüten Türkiye Vodafone Vakfı, ‘Vodafone Önce Kadın’, ‘Düşler Akademisi’, ‘Yarını Kodlayanlar’ gibi projeleriyle 10 yılda toplam 4 milyona yakın kişinin hayatına dokundu, 29 milyon TL’lik sosyal yatırım yaptı. l Ekonomi Servisi Bu para insanı hasta eder Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 20122016 dönemini kapsayan 5 yılda kişi başı sağlık harcamaları hızlı arttı. 2012’de kişi başına 987 lira sağlık harcaması yapılırken, bu rakam 2016 yılında yüzde 54.4 artarak 1524 liraya yükseldi. Bu dönemde sağlık yatırımları da artış gösterdi. 2012’de 3 milyar 901 milyon lira olurken 2016’da yüzde 85 artarak 7 milyar 216 milyon liraya çıktı. l Ekonomi Servisi 2018 zamla başlayacakCMK davaları ve trafik sigortaları yeni yılda zamlı Zorunlu trafik sigortasında her bir araç grubu ve basamak bazında hesaplanan azami primler, 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere, Aralık 2017 azami primlerine yüzde 5 eklenerek uygulanacak. Hazine Müsteşarlığı’nın ‘Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönet melikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği’, Resmi Gazete’de yayımlandı. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) gereğince görevlendirilen müdafi ve vekillere yeni yılda ödenecek ücret tarifesi de zamlandı. CMK gereğince yapılan hukuki yardımlara yönelik işlemlerde müdafi ve vekillere, soruşturma evresinde takip edilen işler için 280 TL, sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için 436 TL, asliye ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 479 TL, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 861 TL, çocuk mahkemelerinde takip edilen davalar için 479 TL, çocuk ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 861 TL ödenecek Askeri mahkemelerde takip edilen davalar için 479 TL, icra ceza ve fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi gibi mahkemeler ile infaz hâkimliklerinde takip edilen davalar için 479 TL, bölge adliye mahkemelerinde görülen duruşmalı davalar için 861 TL ve Yargıtay’da görülen davalar için de 969 TL ödeme yapılacak. Tarife, bugün yürürlüğe girecek. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 19382018 “Ahlaksızların kötülükleri, erdemlilerin zayıflıklarıyla beslendi. Onlar, günü gününe yaşadılar. Ve bir seçimden ötekine... Yakında iyi niyetli toplantıların zayıf sloganları da artık yankılanmayacak, verdikleri oylar artık sayılmayacak. Felaket gelişmeye devam ediyor”. Churchill bunları, 1938’de, II. Dünya Savaşı başlarken, Hitler’e ilişkin olarak söylemiş. Bu uyarılar, 2018’e başlarken Türkiye için de söylenebilir. Siyasal İslamın, toplumu ve devleti yavaş yavaş dönüştürme süreci, 15 yıldır, AKP liderliğinde Gezi isyanı, Haziran seçimleri, son referandum sonuçları gibi engelleri de, şiddet uygulayarak ya da olağanüstü yöntemlerle aşarak ilerliyor. Sİ, toplumun çoğunluğunun rızasını alamayacağını, laik, cumhuriyetçi direnci söndüremeyeceğini kavradığından bu yana artık, OHAL ile, Meclis’i işlevsizleştiren KHK’lerle yönetmeye çalışıyor. Sİ, 696 sayılı KHK ile taraftarlarına, şiddet uygulama ayrıcalığı vererek, Almanya’da NAZİ milislerini andıran grupları da iktidarının araçları arasına alıyor. Fantezi ve gerçek... Önümüzdeki seçimler bu koşullarda yaşanacak. Ana muhalefet partisinin lideriyse, ilk seçimlerde “yüzde 60 alırız” diyor. Fantezi olan yüzde 60 değil! Buna yakın bir muhalefet oyu var. Bunu son referandumda anladık. Fantezi olan, gelecek seçimlerde bir yenilgiyi, AKP liderliğinin kabul edebileceğini varsayması. Muhalefet, tam da Churchill’den yapılan o alıntıdaki gibi: Günü gününe ve bir seçimden öbürüne yaşıyor. İyi niyetle düzenlediği mitinglerin (15 Temmuz arkasından Taksim mitingi, Adalet Yürüyüşü, Maltepe mitingi vb.) yankıları çoktan söndü. Referandum sonuçlarının gösterdiği gibi aldıkları oylar da artık sayılmıyor. CHP, önünde duran “yüzde 50+” oy potansiyeline odaklanması gerekirken, siyasal İslamın tabanından kendine, ekonomik vaatlerle, adalet talebiyle, oy devşirmeye çalışıyor. Her seçimde kaybediyor ama taktiğini değiştirmiyor. Bu ısrarın aklındaki istikrarsızlığın arkasında, AKP’nin ve Siyasal İslamın tabanının özelliklerini kavramakta çekilen zorluk var. Salt CHP değil, genel olarak muhalefet, başından bu yana hep, AKP’nin sıradan bir düzen partisi olduğunu varsayarak çalıştı. AKP’nin özellikleri hâlâ, tam olarak kavranmış olmasa da, sıra dışı bir “şey” olduğu artık kafalara dank ediyor. Ancak muhalefetin siyasal İslamın tabanına ilişkin görüşleri açısından aynı şeyi söylemek zor. Perşembe günü vurguladığım gibi, din, AKP tabanının büyük çoğunluğu (ne yazık ki genelde emekçi sınıflardan gelenler) açısından, türban siyasi bir obje yapıldığından bu yana, artık bir kimlik sorunudur: Dün, din (etnik, cinsel kimlik değişemez ama inanç değişebilir) kimliği oluşturan parçalardan yalnızca biriyken, bugün, o parçaları disiplin altına alarak bir arada tutan bir “ana gösterge” konumuna yükselmiştir. Bu “ana gösterge” adeta bir “simgesel kalkan” oluşturuyor. 696 sayılı KHK bu “kalkanı”, ona bir de şiddet uygulama meşruiyeti ekleyerek pekiştiriyor. Böylece, bu kimliği edinmiş seçmenin kulakları, siyasal İslamın dinci evreninin dışından, muhalefetten gelen ekonomik vaatlere, adalet çağrılarına kapalı kalıyor. Ancak bu kimlik (etnik ve cinsel kimliklerin aksine) istikrarsızdır, fantastik varsayımlarla, kesinliklerle, bastırılan çelişkilerle doludur. Toplumun, yaşam dünyasında “öteki” kimliklerin varlığının yeğinliği artarak, bu “varsayımları”, kesinlikleri sorgulayan bir toplumsal güç sergilemeye başlaması halinde, bu kimlik çözülerek, yeniden şekillenmeye başlayabilir. Bu nedenle, muhalefetin, özellikle CHP’nin, AKP tabanını etkileme çabalarını şimdilik bir kenara bırakarak AKP tabanı dışındaki muhalefeti, nicelik ve nitelik olarak kendini toplumun yaşamında gösterecek biçimde toparlamaya odaklanması, aynı anda da bu muhalefetin, olası bir genel seçimlere AKP’nin dayattığı koşullarda gitmeyi kabul etmeyeceğini, inandırıcı bir biçimde göstermesi gerekiyor. Bunun başarısı da, solun güçlerini, hareketini birleştirmenin bir yolunu bulmasına bağlı kalmaya devam ediyor. ‘TL’ye güvenelim’ İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, yeni yılın Türkiye ve dünyada fırsatlarla birlikte geldiğini belirterek, “Satın alma gücüne göre bu yıl global büyüme yüzde 3.7’yi bulabilir” dedi. Türk varlıklarının yabancı yatırımcı için potansiyel oluşturmaya devam ettiğini kaydeden Oran, “En kötünün geride kaldığı konusunda artık herkes hemfikir. Ümitvar olalım, TL ye güvenelim” ifadelerini kullandı. Oran, kurların normal seyrine dönmesiyle, ihracatçıların yeni yılı ithal girdilerdeki üretim maliyeti avantajıyla karşıladıklarını vurguladı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle