18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 1 Ocak 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK kalitAensainhi eyüdkesfeyltamşaemkAHDÇAAAMYLZILAŞIKIÇYEİOÇBRİİN: CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, TBMM’nin en deneyimli isimlerinden biri. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 9 yıl fiilen ça lışma yürüttü. 5 yıl boyunca CHP Grup Başkanvekilliği, 2 yıl TBMM Başkan Vekilliği yaptı. Hamzaçebi’nin şimdi hedefi ise İstanbul Büyükşehir Beledi ye (İBB) Başkanlığı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bu iste ğini ifade etmesinin üze rinden bir yıldan uzun süre geçen Hamzaçebi, HAZAL OCAK bugünlerde çalışmalarına hız vermiş durum da. İstanbul’u mahalle mahalle gezen Hamzaçebi, “Daha ön ce hiç buluşmadığımız toplum kesim leriyle buluşuyoruz” diyor, İstanbul’un bugün yaşadığı süreci “ekolojik çöküş” diye niteliyor. Kadir Topbaş’ın İBB Başkanlığı’ndan halka hesap verme den istifa ettirilmesini ise “İstanbul’a saygısızlık” diye tanımlayan, bir pro jesini de ilk kez gazetemize açıkla yan Hamzaçebi’yle adaylık kararını ve İstanbul’u konuştuk. n İBB Başkanlığı için adaylığını açık layan ilk isimlerden biri oldunuz. Bu süreci biraz anlatır mısınız? 2016 yılının kasım ayında, anayasa değişiklik teklifi henüz TBMM’ye su nulmadan önce Genel Başkanımız sa yın Kemal Kılıçdaroğlu’na giderek İBB başkan adayı olmak istediğimi ifade et tim. CHP’nin İBB başkan adayı olmak, aday olan kişinin isteğiyle sonuçlana cak bir konu değil. Genel başkan ya da partinin yetkili organları, kişiye duy dukları sempatiyle, güvenle, duygu larla aday belirlemez. “Aday olmak is teyen kişinin İstanbullularda karşılı ğı var mı, bu adayla seçim kazanılabi lir mi” buna bakarlar. Dolayısıyla be nim şu anda yapmakta olduğum çalış manın ağırlıklı boyutu İstanbul’da hem CHP’nin hem de Akif Hamzaçebi’nin tanıtılmasına yönelik. Televizyonlar da ve medyada çok sık yer aldım ama bunlar tanınmak için yetmiyor. Tanın mak için seçmenin o adayı görmesi, onun elini sıkması, onunla konuşma sı, kucaklaşması gerekiyor. Bütün ça lışmalarımda toplumun öteki diye ta nımlanan kesimleriyle birlikte oldum. Bugüne kadar hiç buluşmadığımız top lum kesimleriyle buluşuyoruz. Çalışma guruplarımız var, akademisyenlerden oluşan bir proje grubumuz var. ‘Yaşam kalitesi düşüyor’ n Çalışmalarınız sırasında gördüğünüz İstanbul’a ilişkin en net sorun nedir? Başkan olunca ben bunu çözeceğim dediğiniz ne var? İstanbul, 200’ü aşkın dünya kenti arasında yaşam kalitesi açısından 2001 yılında 92. sırada yer alırken 2017’de 41 sıra gerileyerek 133. sıraya inmiş. İstanbul’da yaşam kalitesi giderek düşüyor. Buluştuğum vatandaşlarımızın en büyük sorunu kendilerini dışlanmış hissetmeleri. Tapu problemi var, imar problemi var, çocuklarının okul problemi var. Sultanbeyli’de çocuklar 60 kişilik sınıflarda okuyor. Çocukların okula gidip gelmesi problem. Ulaşım araçları yok, servis istiyorlar. Sosyal belediyeciliğin nimetlerini görmek istiyorlar. Parti ayrımı yapmadan, hangi siyasi görüşte, inançta, etnik kökende olursa olsun bütün vatandaşlarımıza adaletli bir biçimde yaklaşacağız ve tüm vatandaşlarımız sosyal belediyeciliğin bütün imkânlarından yararlanacak. ‘Demokrasiye saygısızlık’ n Kadir Topbaş’ın hesap vermeden gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için kolları sıvayan CHP’li Hamzaçebi, Cumhuriyet’e konuştu. İstanbul’da yapılan yanlışları anlatan Hamzaçebi, bir de projesini paylaştı NİYE Tek bir AKM İLE YETİNİYORUZ? n Yeni AKM projesini nasıl buldunuz? İstanbul bir dünya kenti. Kültürel kimliği, tarihi, coğrafi konumu, nüfus yapısı bunlar önemli ama yeterli değil. Dünya kenti olabilmek için birkaç unsur daha lazım. Birincisi fiziki ve sosyal altyapı. Ulaşım ve trafik sorununuz olmayacak. Kültürel tesislerden, sanat faaliyetlerinden, eğlenceden, müzelerden, sosyal alanlardan bahsediyorum. Hiç kimse “AKM’yi niye yıkıyoruz, niye tek bir AKM ile yetiniyoruz” diye sormuyor. İstanbul gibi 15 milyonluk bir kentte AKM benzeri en az üç kültür sanat merkezi olması gerekiyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın Ayazağa’da 80’li yıllarda başlattığı bir proje vardı. AKM ve diğer tesisler İstanbul’daki bir sanat etkinliğine yetmiyordu. O proje bitirilemedi ve AVM’ye dönüştü. O zaman nüfus 5 milyondu. Bugün onun üç katı nüfusa sahip İstanbul’da ikinci, üçüncü AKM’leri yapmak yerine mevcut olanı yıkıp yerine yenisini yapıyoruz. Vedat ARIK Bir belediye başkanının halka hesap vermeden “Ben öyle uygun gördüm, ayrılıyorum” diyerek görevi bırakmasını doğru bulmuyorum. Ayrıca kendisi istifa ettirildi. Kendisine “İstifa et” diyenlere karşı direnme imkânı yoktu. Bu demokratik bir şey değil. Halk sizi 5 yıllığına seçmiş siz bırakıp gidiyorsunuz. Gidemezsiniz. Hesap vereceksiniz. Ayrıca giderken sanki çok iyi bir İstanbul, borçsuz bir belediye bırakmış gibi açıklamalar yaptı. Peki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bahsettiği ihaneti kimler gerçekleştirdi? Hep beraber, bu kadro gerçekleştirdi. 15 milyonluk bir kent, halkın seçtiği değil, atanmış bir belediye başkanı tarafından yönetiliyor. Bu demokrasiye ve İstanbullulara saygısızlıktır. ‘Cinayetle eşdeğer’ n İstanbul’da deprem toplanma alanları yok. Yetkililer bunları gizliyor. Yönetmelikte böyle bir düzenleme olmadığı söyleniyor. Buna ilişkin bir planınız var mı? 1999 depreminden sonra zamanın başbakanı Sayın Bülent Ecevit bu konuya önem verdi ve İstanbul’da 470 deprem toplanma alanı tespit edildi. Bugün bu alanların sadece 77’si var. Deprem toplanma alanlarını yanlış değerlendiriyorlar. Sanki deprem olacak ve o ilk şok halinde vatandaşlar o alanda toplanacak, şok geçtikten sona vatandaş evine dönecek diye düşünüyorlar. Böyle bir şey yok. Bu çok yanlış. Deprem toplanma alanı geçici iskân bölgesidir. Orada vatandaşlarımız aylarca, senelerce kalabilir. Okul olur, hastane olur, ilkyardım olur, diğer kamu hizmetleri olur, elektrik gelir, su gelir... Böylesi büyük bir deprem riskinin olduğu İstanbul’da deprem toplanma alanlarını imara açmak cinayetle eşdeğerdir. Bu alanların yeniden envanterini yapacağız. Yeni deprem toplanma alanları tesis edeceğiz. Bu alanlar vatandaşın arazisiyse elbette kamulaştırma yoluna gidilecektir. ‘Deprem olsun, bakarız’ anlayışını kabul etmiyoruz. Şu anki bakış çok tehlikeli ve yanlış. n İstanbul’da her projenin altından gökdelen çıkıyor. ‘İstanbul’a ihane tin’ devam etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugüne kadar hiçbir Başbakan ya da İBB Başkanı’nın aklına İstanbul’un tarihi silüetinin arasına gökdelen dikmek gelmemişti. İstanbul’da Galata Kulesi, Beyazıt Kulesi ve Kız Kulesi vardı... Şimdi rant kuleleri var. Tarihi silüeti oluşturan minareler göğe doğru, yaratıcıya doğru yükselir. Onların arasından ranta doğru yükselen kuleler var şimdi. Ben arzu ederdim ki ‘ihanet ettik’ cümlesi bir özeleştiri olsun, bu yanlıştan dönelim. Ama bakın 16/9 kuleleri duruyor. Samimi bir özeleştiri cümlesi olsa o kuleler çoktan tıraşlanmıştı. Tıraşlamıyor, sadece küstüm diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Şimdi deniyor ki gökdelen yapılmayacak. Ne olacak? 5 artı 1... İnşaat sınırı 5 artı 1 olacak. Bunun söylenmesinin hemen ardından Zeytinburnu’nda 55 metre inşaata izin verildi. Haliç’te 10 kata izin çıktı. Eğer bir yerde imar yoğunluğu, yükseklik 4 katsa ve orada 10 kata izin veriyorsanız işte 10 kat da gökdelendir. Gökdelenin illa 50 kat 100 kat olmasına gerek yok. 5 artı bir ile sınırlıyoruz diyorlar. Buna uyulacağını düşünmüyorum. ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diyenler, İstanbul’da yağmuru emecek toprak bırakmamışsa 5 artı 1 sınırlamasıyla varılacak bir yer yok. Toprak yok, yağmuru emecek bir toprak yoksa yağmur kendi kanalını oluşturup gidiyor, sele dönüşüyor. İstanbul ekolojik bir çöküşe doğru gidiyor. Bunu 5 artı 1 inşaat sınırlamasıyla önlemek mümkün değil. Çevreci bir yaklaşım lazım. Çevresel politikalar, sosyal politikalar ve ekonomik politikalar denge içinde olursa sürdürülebilir bir kalkınmayı gerçekleştirebiliriz. Sürdürülebilir kalkınma, toplumun ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğine zarar vermemek demektir. Çevreye ve doğaya saygı demektir. Bizim amacımız İstanbul’un kültürel kimliğini, doğal kimliğini, mimari kimliğini, çevresel kimliğini İstanbul’a iade etmektir. Bugün İstanbul’da halkın belediyesi yok. İstanbul’u bir elit yönetiyor. Doksanların mazlumu olarak yola çıkanlar bugün İstanbul’un ve Türkiye’nin eliti dir. Bu elit halktan kopmuştur. Bunlar otellerin kırmızı halılarında yürümekten halkın arasında yürümeyi unuttular. Bu siyasal elit, rant lobisidir. Milyonlarca dar gelirli insan var. İstanbul gökdelenlerin, rezidansların, lüks konutların olduğu bir şehir olarak düşünülmemeli. Bu insanların iş problemi var, gelecek problemi var, çocuklarının okul problemi var, hayata tutunma problemi var. Bu siyasal elite dahil değilseniz Türkiye’de hiçbir iş yapamazsınız. Bir müteahhit bu siyasal elite dahil değilse iş alamaz. Bu siyasal elite kendinizi yakın hissetmeyen bir kamu görevlisiyseniz sizi asla bulunduğunuz yerde tutmazlar. Yakınsanız büyürsünüz. n İstanbul’un çevre sorunları sizce ne boyutta? İstanbul’da 3344 km uzunluğunda 166 dere var. Bu derelerin ikisini bütün İstanbullular biliyor Ayamama Deresi ve Kurbağalı Dere. Çünkü her yağmurda insanlar endişeyle bu derelere bakyor. Niye biz bu derelere korku içinde yaklaşıyoruz, niye İstanbul bir dere kenti olmuyor. Bayrampaşa metro istasyonunu her yağmurda sel basıyor. Aslında orayı basan sel değil, üstü kapatılmış Bayrampaşa Deresi. Çevreye, doğaya saygı göstermezseniz dönüp sizden intikamını alır. Dereleri üstünü örterek yok edemezsiniz kaybolmaz o dere. Size bir projemi açıklayayım. Ayamama ve Kurbağalı Dere İstanbul’un nehirleri olacak. Bu iki dere de korku değil neşe saçacak. İstanbul derelerinin yüzde 85’i evsel ya da sanayi atıklarıyla kirlenmiş durumda. Yanlış arazi kullanım kararları nedeniyle dere yataklarında yerleşimler olmuş. İşgaller var. Sanayi işgalleri var. Örneğin Cendere Deresi kuzeye doğru bir ekolojik koridor oluşturur. Ama yukarı doğru ormanlara gökdelenler yaptılar. Yerleşime açtılar. Bu müdahaleler ekolojik koridoru yok etmektir. İstanbul’un hava koridorlarında biridir burası. İstanbul’un beş tane ekolojik koridoru vardır. Bu ekolojik koridorları yok ettiğiniz anda İstanbul bir çöplüğe dönecek. Doğalgaz temiz hava demek değildir. Doğalgazın kendisi de havayı kirletiyor. ‘AKP’nin çaresizliği gücümüzü gösterir’ Özel, AKP’li Ünal’ın suçlamalarına ‘15 Temmuz’da senin içinden yüz binlerce FETÖ’cü pislik çıktı’ yanıtı verdi İKLİM ÖNGEL CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP Sözcüsü Mahir Ünal’ın CHP’nin PKK ve FETÖ ile yan yana durduğuna ilişkin açıklamalarına yanıt verdi. Özel, “Mahir Ünal eğer bize ‘teröristsin’ diyorsa, Mahir Ünal’ın çaresizliği, bizim gücümüzü gösterir. 15 Temmuz’da bizim içimizden demokrasi, cumhuriyet, vatan sevgisi çıktı. Senin içinden yüz binlerce FETÖ’cü pislik çıktı” değerlendirmesinde bulundu. CHP’li Özel, Ünal’ın CHP’nin PKK ve FETÖ ile yan yana durduğu, CHP’nin tek tip kıyafete yönelik eleştirilerin de PKK ne diyorsa onu dediğine ilişkin sözlerine yanıt verdi. Özel, AKP sözcülerinin 16 Nisan referandumu sürecinde de CHP’yi benzer sözlerle eleştirdiklerini anımsatarak, şöyle konuştu: Çaresizlikleri gücümüzü gösterir: Burunlarındaki kibir, onları siyasi hayatlarının sonuna getirdi. Bize terörist dedikçe, müflis tüccarın eski defterleri karıştırması gibi, referandumundaki bayat ve sonradan zarar gördükleri için terk ettikleri bir propaganda yöntemine dönüyorlar. Mahir Ünal eğer bize “teröristsin” diyorsa, bu Ünal’ın çaresizliğini, bizim gücümüzü gösterir. Atatürk’ün partisinden terörist çık maz: Hepimiz bir siyasi akımın, bir geleneğin devamıyız. Kuvayi Milliyecilerden, onların torunlarından terörist çıkmaz. Büyük emperyalist kuşatmaya bakıp da “Geldikleri gibi giderler” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinden terörist çıkmaz. Çıksa çıksa işgal kuvvetlerine halı serenlerden çıkar. Sevr’i yırtıp atıp Lozan’ı imzalayan İsmet Paşa’nın partisinden terörist çıkmaz. Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na milliyetçiliği yazan Bülent Ecevit’in partisinden terörist çıkmaz. 1 Mart’ta senin reisin Amerikan askerlerine Güneydoğu’yu açarken, ona Meclis’te dur demiş, senin partine bile dur de dirtmiş Deniz Baykal’ın partisinden terörist çıkmaz. Sen milyonlarca mağdur yaratırken, her bir haksızlık için Gandhi’den yıllar sonra Gandhi’den daha uzun, Gandhi’den daha kalabalık ve Gandhi’yi de yüreğinde taşıyan, “hak, hukuk ve adalet” için yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinden terörist çıkmaz. 15 Temmuz’da içinden FETÖ’cü çıktı: 15 Temmuz günü herkesin içi açıldı, bakıldı. 15 Temmuz’da bizim içimizden demokrasi, cumhuriyet, vatan sevgisi çıktı. Senin içinden yüz binlerce FETÖ’cü pislik çıktı. Çıkmaya da devam ediyor. l ANKARA haber 5 2019 SEÇİMLERİ AKP tek liste MHP iki liste istiyor AKP, Bahçeli’nin gündeme getirdiği, Erdoğan’ın ‘Liderler arasında görüşülür’ dediği ‘seçim ittifakı’ formülleri üzerine çalışıyor. SELDA GÜNEYSU AKP, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Liderler arasında görüşülür” dediği ‘seçim ittifakı’ formülleri üzerinde çalışıyor. AKP’nin gündeminde daraltılmış bölge ile dar bölge seçim sistemleri çalışması var. ‘Daraltılmış bölge’ modeli, ülkeyi en fazla 4 ya da 5 milletvekili çıkaracak bölgelere ayırmayı öngörüyor. Bu yöntemle İstanbul’da halen üç olan seçim çevresi sayısı 18’e, Ankara’da iki olan seçim çevresi sayısı 7’ye, İzmir’de iki olan seçim çevresi sayısı ise 6’ya çıkabiliyor. Ancak MHP’ye göre özellikle büyükşehirlerdeki seçim bölgesi sayısının 7’nin de üzerinde olması gerekiyor. Bu nedenle MHP kanadı, AKP’nin seçim sistemleri konusundaki çalışmasını görmeden adım atmayı düşünmüyor. Ülkeyi parlamenter sayısı kadar seçim çevresine bölen ve her seçim çevresinin bir parlamenter çıkarmasını öngören dar bölge seçim sisteminin uygulanması durumunda ise ülkenin anayasa değişikliği çerçevesinde 600 seçim çevresine bölünmesi gerekiyor. Ancak bu yöntem “en fazla oyu olan partiye avantaj sağlıyor” olması nedeniyle partiler tarafından eleştiriliyor. MHP de bu gerekçeyle dar bölge seçim sistemine karşı çıkıyor. Bahçeli’nin formülü Bahçeli, seçim ittifakı konusunda, 3 Kasım 2019’da yapılacak seçimlerde, seçmenin kendi partisini de pusulada görmesi gerektiğini anlatmıştı. Bahçeli’nin iki farklı seçim listesini öngören formülüne göre, her parti aldığı oy kadar Meclis’te temsil edilecek. Böylece partiler, “tüzelkişiliklerini koruyarak, seçim ittifakı oluşturabilecek.” Ancak AKP, tek liste ile ittifaka gidilmesinden yana. Tek liste ile ittifak yapıldığında ise “bir partinin alacağı artı oyların hangi partiye kayacağı” sorusu gündeme geliyor. Böyle bir durumda da olası AKP ve MHP ittifakında “buçuk oyların MHP’ye gitmesi” hedefleniyor. Oyların partilere bölünmesi noktasında ise ittifak partileri arasında mevcut seçim sisteminin (D’Hondt sistemi) uygulanması gerektiği” anlatılıyor. Örneğin, daraltılmış seçim sistemi uygulandığında, ittifak partileri, kendi aralarında buçuk oyları, D’Hondt sistemine göre paylaştırabilecek. l ANKARA Tahliye KHK ile zorlaştırıldı ALİCAN ULUDAĞ Sivillere dokunulmazlık zırhı getiren 696 sayılı kanun hükmünde kararnameye “mahkemelerin salıverme kararlarına karşı” savcılara itiraz hakkı tanınması tartışmalara neden oldu. Bu durum KHK’den önce mahkemelerin verdiği tahliye kararlarına savcıların yaptığı itirazları “yasadışı” duruma düşürdü. Diğer yandan tahliye kararlarına savcıların itiraz etmesinin “yasal dayanağa” kavuşturulması, muhaliflerin yargılandığı davalarda serbest bırakılmaya karşı “önlem” olarak yorumlandı. HDP’li vekiller tartışması HDP milletvekilleri İdris Baluken, Ferhat Encü, Nursel Aydoğan yargılandıkları davalarda haklarında verilen tahliye kararlarının ardından savcılıkların yaptığı itirazlar üzerine tekrar tutuklandılar. Mahkemelerin verdiği salıverilme kararlarının ardından, savcılıkların itirazı üzerine HDP milletvekillerinin yeniden tutuklanması tartışma yaratmıştı. Tartışmaların odağında ise CMK 104. maddesindeki “şüpheli veya sanığa tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir” şeklindeki hüküm yer aldı. CMK’nin bu düzenlemesinde, mahkeme tarafından verilen “salıverilme” kararına savcıların itiraz etme hakkına yer verilmiyordu. Sadece salıvermenin reddedilmesi kararına itiraz edilebiliyordu. 696 sayılı KHK ile CMK’nin bu maddesinde değişikliğe gidildi. CMK’nin ilgili maddesinde yer alan “Ret kararına itiraz edilebilir” ibaresi yerine “Bu kararlara” ifadesi konuldu. Yapılan bu değişiklikle artık savcıların, mahkemelerin verdiği salıverme kararlarına itiraz etme yetkisi de tanınmış oldu. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle