23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cuma 8 Eylül 2017 Borusan Contemporary Pereda’yı ağırlayacak Borusan Con cak. Kurumun yeni koleksiyon sergisi temporary, “Ağaç, Gölge, De “153.68 net niz, Ay”ın küratö saat” adlı ne rü Necmi Sönmez on heykeli ye ile düzenlenecek ni koleksiyon söyleşide Alman sergisi “Ağaç, Alejandro Almanza Pereda za Pereda’nın sa Gölge, Deniz, natsal strateji Ay”da sergile lerinin yanı sıra necek Meksika 15. İstanbul Bie lı sanatçı Ale nali’ndeki proje jandro Alman si de tartışılacak. za Pereda’yı Borusan Contem ağırlayacak. porary’nin de Pereda, betona bulunduğu Pe batırdığı manzara tablolarıyla 15. İstanbul Pereda’nın “153.68 net saat” adlı neon heykeli. rili Köşk’te yapılacak sanatçı söyleşisi, üçün Bienali’nin de cü kattaki sergi sürpriz konuklarından biri. alanında düzenlenecek. Söyleşi Gizemli görsellere yoğun öncesinde, 14.00 15.00 arasın laştığı eserlerinde heykel, de da ise küratör Necmi Sönmez sen, mekâna özgü yerleştirme eşliğinde “Ağaç, Gölge, Deniz, gibi mecraları birlikte kulla Ay” sergisi turu yapılacak. Bo nan Meksikalı sanatçı Alejand rusan Contemporary’nin Face ro Almanza Pereda, 17 Eylül book hesabından canlı yayımla 2017 Pazar günü 15.00’te Boru nacak etkinliğe katılım konten san Contemporary’e konuk ola janı 70 kişiyle sınırlı. Agnes Varda’ya onur Oscar’ı Bu yılın Onur Oscar’larının kimlere verileceği belli oldu. Belçikalı kadın yönetmen Agnes Varda, oyuncu Donald Sutherland, bağımsız sinemanın önemli isimlerinden Charles Burnett ve görüntü yönetmen Owen Roizman 9 Kasım tarihinde düzenlenecek 9. Gowernors Award töreninde ödül alacak isimler. Akademi Başkanı John Bailey bu yılki ödüllerin uluslararası yönüne vurgu yaparak hem bağım sız hem de ana akım sinemanın ödüllendirildiğini söyledi ve “Bu dört sanatçının işleri paylaştığımız uygarlığın çeşitliliğini oluşturmaktadır” dedi. Cesar, Altın Aslan, Onursal Altın Palmiye gibi birçok ödülün sahibi olan Agnes Varda daha önce hiç Oscar’a aday olmamıştı. Hollywood’un en deneyimli isimlerinden biri olan ünlü oyuncu Donald Surherland’in de tıpkı Varda gibi hiç Oscar adaylığı bulunmuyor. İKSV’de yeni atama Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak oldu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nda 2006 yılından bu yana İstanbul Müzik Festivali’nin direktörlüğünü yürüten Yeşim Gürer Oymak, 5 Eylül 2017 tarihinden itibaren İKSV Genel Müdür Yardımcılığı görevini de üstlenecek. Yeşim Gürer Oymak, yeni görevinin yanı sıra İstanbul Müzik Festivali’nin ve İKSV tarafından üç yılda bir düzenlenen Leyla Gencer Şan Yarışması’nın direktörlüğünü üstlenmeye devam edecek. 2000’de İş Sanat Kültür Merkezi’nin Kurucu Direktörü olan ve 2006 yılına dek bu görevi yürüten Oymak 20092010 yıllarında Türkiye ve Fransa Dışişleri Bakanlıkları tarafından Fransa’da gerçekleştirilen “Fransa’da Türkiye Mevsimi” çerçevesinde düzenlenen klasik müzik etkinliklerinin de koordinatörlüğünü üstlenmişti. Yeşim Gürer Oymak 2014’te PolonyaTürkiye kültürel ilişkilerine katkıları nedeniyle, Polonya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından “Bene Merito” nişanına layık görülmüştü. Almanya’dan çağrı: Gelmesine izin verin Aslı Erdoğan pasaportunu aldı Cezaevinde 4.5 ay kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan yazar Aslı Erdoğan, yurtdışına çıkış yasağı kaldırılmasına karşın kendisine verilmeyen pasaportunu aldı. Alman Kitap Basım ve Yayıncıları Derneği Borsa Birliği, ErichMariaRemarque Barış Ödülü’ne layık görülen Aslı Erdoğan’ın yurtdışına çıkabilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı yaptı. Açıklamada, yazarın 22 Eylül’de düzenlenecek törene katılması için izin verilmesini istedi. Liselilere ‘Benim Festivalim’ Liseli gençlere yönelik yapılan “Benim Festivalim”, Kültür Üniversitesi’nin ana sponsorluğunda, 17 Eylül’de Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşecek. Festivalde başta Duman olmak üzere, Büyük Ev Abluka da, Flört, Son Feci Bisiklet gibi müzik grupları konser verecek. Ayrıca gün boyu sürecek etkinlikler arasında atölyeler, söyleşiler, spor faaliyetleri ve sosyal sorumluluk projeleri olacak. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Erotik tansiyonu yüksek bir film... 2016 Venedik’te seyirciyi ve eleştirmenleri ikiye bölen, psikolojikerotik gerilim ‘L’amant DoubleTutku Oyunu’ gösterimde 1997’deki orta metraj “Denizi Gör”le 1998’deki ilk uzun metrajı “Sitcom”dan beri, dramdan komediye, vodvilden parodiye, çeşitli türlere el atarak çektiği ve kendine özgü bir tarzı yakaladığı filmleriyle kuşkusuz son dönem Fransız sinemasının ağır toplarından birine dönüşen, 1967 doğumlu yazaryönetmen François Ozon’u, savaş karşıtı hikayesi, başarılı siyah beyaz görselliği ve oyuncu performanslarıyla, bir yıl kadar önce ilgi ve keyifle seyrettiğimiz, klasik yapıdaki “FrantzÖldürdüğüm Adam”da bırakmıştık en son. Bugün onun Amerikalı yazar Carol Joyce Oates’in “Lives of the Twins” adlı kitabından serbestçe uyarladığı ve geçen yılın Venedik festivalinde ses getirmiş, oldukça cüretkâr ve gözalıcı son filmi “L’amant DoubleTutku Oyunu” gösterime giriyor. Ozon ‘çift ben’i oynuyor.. Vaktiyle eleştirel komedileriyle Hollywood’u sarsıp ABD’deki tutucu ahlak anlayışına sert darbeler vurmuş, Alman asıllı usta yönetmen Ernst Lubitsch’in, Maurice Rostand’ın savaşa karşı ünlü oyunundan 1932’de sinemaya uyarladığı “Broken Lullaby” ya da “The Man I KilledÖldürdüğüm Adam” klasiğini yeniden yorumlamaya giriştiği “Frantz”ı 2016’da çekerken ikiz(lik) teması aklına düşmüş Ozon’un ilk kez. Malum, 1. dünya savaşında siperde karşılaştığı pasifist Alman askeri Frantz’ı rasgele vurup öldürmesinden çok pişman olarak vicdan azabı çeken Fransız Adrien’in Frantz’ın yaslı sevgilisiyle kurduğu ilişkisini, 2 baş karakter arasındaki paralelliğe ve tekrarlara dayanan klasik bir yapıda anlatırken ikizlik, çift oluş olgusuna takmış kafayı Ozon, Oates’in kitabından etkilenince de erotik tansiyonu ve psikolojik gerilimi yüksek bu “Tutku Oyunu” filmi ortaya çıkmış. Ozon’un 17. filmi... “Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları”, “Kumun Altında”, “Havuz”, “5 Kere 2” gibi amatör şevkinin öne çıktığı enerjik ilk filmleriyle başlayıp “Angel”, “Ricky”,”Kadın İsterse”,”Genç ve Güzel”, “Potiche”, “Evde”, “Yeni Kız Arkadaşım” gibi, karmaşık cinsellik sancılarıyla karışık, sorunlu ailevi durumlar, çatışmalı evlilik hikâyeleri ve fantastik öğelere de göz kırparak kadın ağırlıklı temaların çevresinde dönen sonraki ilginç filmleriyle süregelen, verimliüretken bir kariyere sahip ve eşcinselliğini de gizlemeyip çoğu kez tabuların üstüne yürüyen, ayrıca Charlotte Rampling, Ludivine Sagnier, Isild Le Besco, Valerie Bruni Tedeschi, vb. gibi kadın oyuncuları yıldıza dönüştüren oyuncu yönetimiyle seçkinleşen Ozon’un 17. filmi “Tutku Oyunu”, Chloe adında, karın ağrısı çeken, depresif, hassas, kırılgan bir genç güzel kadının iki erkek arasında kalıverişinin hikâyesini anlatan, erotik soslu bir psikolojik gerilim çeşitlemesi. Bu kez sapkınlık çıtasını yükseltirken entrika kurma becerisini de epeyce geliştirmiş , artık 5O’sine gelse de hâlâ Fransız sinemasının yaramaz çocuğu denen yönetmen Ozon. Seks, ikizlik, depresyonpsikanaliz.. Modelliği bırakıp kedisi Milo’yla 13. kattaki yeni bir daireye yerleşip depresyondan çıkmak için de ruh doktoru Paul’ün muayehanesine, tedaviye giden Chloe Paul’a âşık olunca beraber yaşamaya koyuluyorlar.Zamanla kimliği hakkında Paul’ün kendisinden bir şeyleri gizlediğini farkeden Chloe, Paul’ün tıpatıp aynısı, Louis adındaki ruh doktoru bir ikizi olduğunu keşfediyor ve melek Paul’ün şeytan versiyonu olan Louis ile cinsel fantezilerini (önden arkadan) uygulayacağı, ateşli sevişme seansları yaşamaktan kendini alamıyor.. Sonrasında yazar Oates’in gerçekçiliğinden uzaklaşıp zikzaklara, fantezilere sapan oyunbaz yönetmen Ozon, seyirciyi kurduğu tuzaklara düşürüp eğleniyor, meraklısını psikanalizin, içebakışın, seksüel düşlerin, ikiz olmanın labirentlerine çekerek. Erotik gerilimin kimi klişe öğelerini kullanmaktan ve sık sık sinemasal göndermelere başvurmaktan da çekinmeyen Ozon, yedinci sanatla psikanalizin hemen hemen aynı çağda doğduğunu da bize anımsatıyor. “Tutku Oyunu”nda, aynı meslekten ama akla kara gibi farklı bu iki erkek, hem kardeş, hem de ikiz olan Paul ve Louis’yi Jeremie Renier oynuyor. Filmin başında saçlarını (1960’ların Jean Seberg’i ya da Mia Farrow’u gibi) kısacık kestiren, depresyondaki, kimden hamile kaldığının bile farkında olmayan Chloe’yi de yönetmenin son keşfi, “Genç ve Güzel”de yönettiği, ‘seksi arzu nesnesi’ Marine Vacth canlandırıyor. Kimyaları iyi tutmuş VacthRenier çiftinin yanı sıra Myriam Boyer, Dominique Reymond ve artık anne rollerindeki (eskilerden) Jacqueline Bisset tamamlıyor kadroyu. Kameraman Manu Dacosse’un birinci sınıf görüntüleriyle Philippe Rombi’nin de müzikleriyle başarısına katkıda bulunduğu bu yeni Ozon filmi, fena halde David Cronenberg başyapıtı “Dead RingersÖlü İkizler”i çağrıştırdı bana. Ossang’ın filmi Adana’da ‘9 Doigts 9 Parmak’ Çağdaş sinemanın özgün yaratıcılarından Fransız yönetmen F.J. Ossang’ın geçen ay Locarno Film Festivali’nde kendisine En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran son filmi “9 Doigts 9 Parmak” Türkiye’de ilk kez 24. Adana Film Festivali’nde izleyiciyle buluşa cak. Ossang, siyahbeyaz çektiği filminde bavuluyla seyahate çıkan bir adamın arayışını fütüristik ve dışavurumcu öğelerle harmanlayarak beyaz perdeye taşıyor. Filmin başrollerindeyse Pascal Greggory, Damien Bonnard ve Gaspard Ulliel gibi Fransız sinemasının tanıdık isimleri var. Marcus Miller Zorlu PSM’de konser verecek İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti Bankası sponsorluğunda gerçekleştirilen ve çeyrek asrı geride bırakmaya hazırlanan İstanbul Caz Festivali, 25. yılına yaklaşırken festivalde unutulmaz konserlere imza atan isimlerden birini hayranlarıyla buluşturacak. Daha önce festivalde coşkulu konserler veren ve ülkemizde büyük bir hayran kitlesi bulunan Grammy ödüllü efsanevi müzisyen Mar cus Miller, 21 Ekim Cumartesi akşamı Zorlu PSM Ana Tiyatro’da müzikseverlerle buluşacak. Üstün yetenekli genç müzisyenleri de destekleyen ve bu turne kapsamında onlarla beraber sahnede yer alacak Marcus Miller, yeni albümünden de seçkilerin çalınacağı farklı bir repertuarla izleyicinin karşısında olacak. Avrupa turnesini Türkiye’de başlatacak olan cazın duayen ismi Miller, cazdan Latin müziğine, afro beat’ten reggae’ye uzanan geniş seçkisiyle hayranlarını selamlayacak. Köklüçınar ‘Susma’ diyor Gazeteci Metin Köklüçınar’ın yakın tarihin kapılarını aralayan ilk kitabı “SUSMA” Halk Kitapevi tarafından yayımlandı. Raflarda yerini alan “SUSMA” ile tarihe not düşen Sözcü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Metin Köklüçınar, farklı bir dil ve farklı bir bakış açısıyla hafızalarda derin izler bırakan olayları tüm yalınlığıyla ele alıyor. Türkiye’nin en çok okunan yazarlarından Yılmaz Özdil’in önsözü ile yayımlanan “SUSMA” hem yakın tarihe ışık tutuyor hem de hafızalarımızda derin izler bırakan olaylara tüm yalınlığı ile bakıyor. Duayen gazeteci Köklüçınar Sözcü Gazetesi’nin kurucu kadrosunda yer alıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle