28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 8 Eylül 2017 14 haber/yorum TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Adalet uygulayıcıları Ana muhalefet partisi “CHP”, “Adalet Yürüyüşü”, ardından “Adalet Kurultayı” gibi eylemsel etkinlikleriyle bir ülke için “yaşamsal” bir kavramı, “Adalet”i gündeme getirdi, bir süredir de yerini koruyor. “Ulusların yaşamı adaletle ayakta durur!” söyleminin değeri, hiç eksilmemiştir. “Ülkeler yalnız adaletle sonsuzlaşır, adaletsizlikle yıkılır!” değerlendirmesi de öyle. Bu konunun binlerce yıldır insanların gündeminde olduğundan söz edilir; “2350 yıl” önce Aristo: “Adalet herkese hak ettiğini verdiren bir erdemdir!” diyerek toplumları, zaman zaman da yargıçları uyarmıştır. Bir ülkede “adalet”in sürekli ve kesintisiz varlığı için, gereken kurallar arasında yer alan şu sırada tartıştığımız “kişilerin temel hak ve özgürlükleri, ‘devleti yönetenlere karşı’ garanti altında bulunması” koşulunun da, olmazsa olmazlardan olduğu kabul görür.(*) Ayrıca, “adalet”in uygulayıcıları olarak savunmanlar (avukat), noterler, yönetimler, yöneticiler sayılırsa da, en başta gelen kuşkusuz “yargıçlar”dır; toplumsal düzeni sağlamaktaki rolleri çok büyüktür, düzeni sağlayacak “Hukuk Kuralları”nı uygulayacak onlar olduğuna göre... Yine ayrıca bu kuralların temelini “1961 Anayasası”ndan bu yana “erkler Ayırımı”nın, oluşturduğu da geçerli olduğuna göre; “Yargı Erki”nin temel kurumu Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın; açıkça, “Yürütme Erki”nin başında olan, üstelik iktidardaki bir partinin “AKP”nin “başı” da olan Cumhurbaşkanı’na, topuk çarpıp baş eğerek hazırolselamına geçmesi, “TC Devleti”nin, artık “çağdaş bir hukuk devleti” olmadığının tam bir göstergesiydi. Artık başka durumlar da olabilir; şöyle ki Erdoğan kimi toplantılarında özellikle Saray’da düzenlenenlerde kürsünün yakınında, bir “Yeniçeri” askerine nöbet tutturuyor; bu Osmanlı görüntüsünü tamamlamak üzere, kendi de “Sultanlar”a özgü cüppe giyseydi, “AYM Başkanı” etek öpmek zorunda mı kalacaktı dersiniz? Değerli dostlar, bize yaşatılanlar karşısında, insan ister istemez bunları da düşünmeden edemiyor... Peki, salı günü yapılan “20172018 Adli Yıl Açılışı” törenine de bir an için uzanalım diyorum; açılış konuşmasını “Yargıtay Başkanı İ. Rüştü Cirit” yaptı; ancak, konuşma metninde yer alan, “Yargıtay’ın kurulmasında etken olan ‘kuvvetler ayrılığı ilkesi’ni hiç dile getirmediği vurgulandı.” (Cumhuriyet, 6.9.2017) Ne ki, kendisi açısından “yerinde olmuş!” bile denebilir; çünkü konuşmasında, “yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı” dediğinde, geçen yılın “23 Mayıs” günü, Rize’nin çay ekili bir bahçesinde, Sayış Başkanı Recai Akyel, Danıştay’ın Başkanı Zerrin Güngör ve Yargıtay Başkanı İ. Rüştü Cirit’in Erdoğan ile birlikte, “40 yıllık arkadaş” gibi son derece “samimi” bir havada, “Çay Hasadı” yapan görüntüleri geliyor insanın gözleri önüne; ellerinde koca koca makaslar ve torbalarla... O gün Emine Hanım’ın katılımı da, bu tarihsel tabloyu tamamlayıvermişti... Umarım, “Sayın Başkanlar” da anımsıyorlardır... Çünkü, AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın, Erdoğan’ı boyun eğip selamlamasını, Ankara Barosu Başkanı H. Canduran değerlendirirken, “ABD’de, Başkan konuşma yapıyor, yargıçlar bırakın alkışlamayı, ayağa bile kalkmıyor!” diyor; sözünün sonunu da, “AYM Başkanı, yürütmenin karşısında eğiliyorsa, diğer hâkimlerden, ne bekleyebiliriz?” sorusuyla bitiriyor... Ne var ki değerli dostlar, meğer “Yargıtay Başkanı Cirit” de şikâyetçiymiş bu durumdan; ayrıca suçlardan, suçlulardan ilki de “hukuk eğitimi”nin doğru düzgün yapılmamasıymış; haklı olabilir de, ama insan yine ister istemez düşünüyor... Yargıçlardan da şikâyetçi; özellikle “HSYK”nin yüksek yargıçlardan; dış kaynaklarca yapılan yargılama konusundaki eleştirilerden de toplumun yargıya güvenmemesinden de... Ve insan yine düşünüyor; takdir ettikleri yok mu? diye... Bilirsiniz değerli dostlar, yıllardır hep size sorarım; yine sorayım; “Ne dersiniz?” Pazartesi günü “Silivri’de olalım!” * H.V. Velidedeoğlu, ‘Toplumsal Yaşam ve Hukuk’, Hil Yayın. 8 EYLÜL 2017 SAYI: 33574 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.01 04.49 05.15 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.31 13.09 16.43 06.16 12.53 16.27 06.40 13.16 16.49 Akşam 19.34 19.18 19.40 Yatsı 20.57 20.39 20.58 Eski adıyla Burma veya Birmanya olarak bilinen Myanmar, 1917’den 1937’ye kadar Hindistan’ın bir eyaleti olarak İngiltere yönetimindeydi. 1948 yılında İngiltere’nin sömürge yönetimi sona erince bir kaos dönemi başladı. 1962 yılında General Ne Win liderliğinde ordu iktidara el koydu. 2008 yılında ilan edilen anayasanın ardından 2010 yılında yapılan seçimlerde ordu tarafından desteklenen “Birlik, Dayanışma ve Kalkınma Partisi” (BDKP) oyların yüzde 80’ini kazanarak iktidara geldi. Karşısındaki ana muhalefet partisi “Ulusal Demokrasi Birliği”nin (UDB) lideri, Myanmar askeri diktatörlüğüne karşı gösterdiği barışçıl mücadele nedeniyle 1990 yılında “Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülünü”, 1991 yılında da “Nobel Barış Ödülü’nü” kazanan Aung San Su Kyi idi. Askeri yönetim döneminde 15 yıl ev hapsinde kalmıştı. Geçen yılın başında yapılan seçimleri partisinin kazanması üzerine Myanmar Devlet Danışmanlığı ve Myanmar Dışişleri Bakanlığı görevlerine geldi. 678.500 km2 yüzölçümüne ve 57 milyon nüfusa sahip Myanmar’da çok sayıda etnik ve dini grup yaşamaktadır. Devlet verileri Müslüman nüfusu, toplam nüfusun yüzde 4’ü olarak gösterirken Müslüman liderler bu oranın yüzde 1014 arasında ol 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Arakan’da bir Müslüman devleti kurma çabaları silahlı çatışma lara ve hükümetin askeri operasyonlar yapma sına yol açtı. Binlerce Müslüman yurtlarından çıkarıldı ve camileri, okulları, evleri zarar Arakan trajedisi gördü. Bangladeş’e sığındılar. Bunlardan geri dönenleri Myanmar hükümeti ülkeye kaçak yollardan duğunu söylemektedir. Müslümanla giren “yabancılar” rın etnik dağılımı ise şöyledir: Yüzde olarak kabul etti. 68 Hintli, yüzde 30 Myanmarlı, yüzde 1989 ve 1991 yıllarındaki ça 2 Çin asıllı. tışmalar ve devlet operasyonları Arakan, ülkedeki yedi idari bölge sonucunda 250 bin Rohingyalı den biridir. Burada toplam Müslü tekrar Bangladeş’e sığındı. Bunlar manların yüzde 41’i yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Yüzde 49 ise diğer bölgelere dağıl Komiserliği’nin baskıları sonucu mıştır. 1992’de ülkelerine geri dönebildiler. Arakan Müslümanları Rohing Bazıları bugün de mülteci olarak yalar olarak anılmaktadır. İngiliz Bangladeş’te kamplarda yaşıyor. kaynaklara göre 1867’de ülkede Myanmar devleti Rohingyalara tam yaşayan Müslüman sayısı 58.255, vatandaşlık hakkı vermeyi reddede 1911’de 178.647’dir. Bu sayı bugün rek onları, vatandaş sayılabilmeleri 2.228.000’dir. Buna göre Rohing için Vatandaşlık Yasası’na göre İngi yaların sayısını resmi olarak 913 bin liz işgali ve Hint göçmen akını baş olarak hesaplayabiliyoruz. lamadan yani atalarının 1824 tarihin Ülkenin diğer bölgelerinde yaşa den önce ülkede yaşadıklarını ispat yan Müslümanların devletle uzun lamaya zorluyor. 1948’den beri sa boylu sorunları yokken Rohingyalar vaşan ayrılıkçı Müslümanlar 1999’da devletle sürekli çatışma halinde oldu. “Arakan Rohingya Milli Teşkilatı”nı, 2000 yılında da “Rohingya Dayanışma Örgütü”nü kurarak faaliyetlerini Bangladeş üzerinden sürdürmektedirler. Ülke içinde devlet güçleriyle çatışan örgütler ise şunlardır: Arakanlı Mücahitler Birliği, Rohingya Kurtuluş Partisi, Rohingya Vatanseverler Cephesi, Arakan Rohingya İslami Cephesi, Arakan Rohingya Ulusal Teşkilatı, Rohingya Ulusal Ordusu. Bugün Myanmar’da yaşanan “Arakan trajedjisi” dün yaşanan benzerlerinin bir tekrarıdır. Myanmar hükümeti günümüzde yaşanan trajedinin nedeninin ayrılıkçı Rohingya Ulusal Ordusu’nun güvenlik güçlerine saldırması olduğunu iddia etmektedir. Şöyle ya da böyle filler tepişirken yine olan çimenlere olmuş, 1.000’e yakın insan ölmüş, yüzlercesi yaralanmış, onlarca köy, 2.000’den fazla ev yakılıp yıkılmış, 120 binden fazla yoksul Müslüman, giderek artan sayıda Bangladeş yollarına düşmüş, daha derin bir yoksulluğa doğru yürüyor. Türkiye’nin Myanmar yönetimini ülkedeki mağdur Müslüman halka yardım gönderilmesi konusunda ikna etmesi olumlu bir davranıştır. Fakat bunun yanı sıra uygun kurumlar ve uygun yollardan ayrılıkçı Rohingyalı güçlerle ilişki kurarak onları barışçı mücadeleye yönlendirme çabası da aynı derecede olumlu bir davranış olacaktır. Şerif Mardin uğurlandı 90 yaşında yaşamını yitiren Mardin’in cenaze törenine eski Başbakan ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu ile birlikte çok sayıda AKP’li katıldı Ünlü sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin, İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandı. Mardin’in cenaze törenine eski başbakan ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu ile birlikte çok sayıda AKP’li katıldı. 90 yaşında yaşamını yitiren ünlü sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin için dün öğlen Sarıyer Yeniköy Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Cenazeye eski Başbakan ve AKP Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Betül Mardin, ailesi, sevenleri ve çok sayıda öğrencisi katıldı. Cenazade gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu, “Ülkemiz, ilmi camia açısından da çok büyük bir kayıp. Bir nesil onunla sosyal bilim metodolojisini, yeni kavramlarını tanıdı. Gerçekten arkasında çok köklü bir miras bıraktı. Şahsi olarak da öğretim yıllarının, üniversitenin ilk yıllarından itibaren yakın hukukumuz oldu. 12 Eylül sonrasındaki sıkıntılı dönemlerde de hep düşünce özgürlüğünü savundu. Hiçbir zaman akademik camia üzerindeki baskılara taviz vermedi. Her zaman Türkiye’de her türlü vesayet anlayışına karşı akademik özerkliğin savunucusu oldu” dedi. ‘Birkaç hafta önce beraberdik’ Mardin’in çok önemli bir düşünce insanı olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Dışişleri Bakanlığım, Başbakanlığım döneminde de yakın mesaim oldu, sık sık görüştük. Her seferinde kendisinin yakın dönem Türk Şerif Mardin’in cenazesine katılan Davutoğlu, “Ülkemizde ilmi camia açısından çok büyük bir kayıp. Gerçekten arkasında çok köklü bir miras bıraktı” dedi. siyasetini, düşünce hayatını bilen bir çınar kimliğiyle hep doğru tahlilleri oldu. Kritik dönemlerde yaptığı kavramsallaştırmalarla sosyal gelişmeleri, anlamak ve tanımlamak bakımından da çığırlar açtı. Son olarak bundan birkaç hafta önce evinde uzun bir süre birlikte olduk. Konuşamıyordu ama haliyle tebessümüyle ve birlikte olmanın getirdiği heyecanla dudaklarıyla hâlâ ders verme aşkını barındırıyordu. Dolayısıyla hocaların hocası, hayatının son demlerinde dahi ders vermekten vazgeçmedi” diye konuştu. ‘Tezimi yazarken benim danışmanlığımı yapmıştı’ Mardin’in öğrencilerinden olan gazeteci Hakkı Öcal da “Benim Boğaziçi Üniversitesi’nden dokto ra tez hocamdı. Tezimi yazarken benim danışmanlığımı yapmıştı. Şerif Hoca çok şakacı bir insandı. Komplikasyonlar vardı yaşlılığa bağlı olarak, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği vardı. Esprisi de şuydu; kullanım ömrümüz doluyor” ifadelerini kullandı. Şerif Mardin’i çok sevdiğini ve kendisinin topluma büyük katkılar sunduğunu dile getiren akrabası Betül Mardin de “Benimle aynı yaştaydı ben yaşıyorum o gitti. O kadar çok hatıra var ki biz aynı zamanda akrabayız, Mısır’a giderdik beraber Kahire’de amcalarda kalırdık, gelirdik. Büyük bir zekâydı. Çok hürmet ederdik, insanların kafalarında, zekâlarında yeni bir merkez açtı” dedi. Kılınan cenaze namazının ardından Şerif Mardin’in tabutunu Davu Şerif Mardin toğlu ve Mehdi Eker omzuna alarak cenaze aracına kadar taşıdı. Mardin’in cenazesi daha sonra Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] TÜRKİYE’NİN İLK KADIN BAKANI Prof. Türkan Akyol yaşamını yitirdi Türkiye’nin ilk kadın bakanı Türkan Akyol, teda vi gördüğü hastanede 89 yaşın da vefat etti. Türkiye’nin seçi len ilk kadın rektörü de olan Akyol’un cenazesi, yarın Malte pe Camisi’nde kılınacak ikindi namazının ardından Karşıyaka Türkan Akyol Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Peyman Türkan Akyol, 12 Eylül 1928’de İstanbul’da doğdu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1953’te bitiren Akyol, 1964’te do çent, 1969’da profesör oldu. Akyol, 1971’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olarak göreve getirildi. 1980’de Türkiye’nin ilk seçilen kadın rektörü oldu. Meclis’e 18. dönemde SHP İzmir milletvekili olarak giren Akyol, 1993’te Kadın ve Çocuktan Sorumlu Devlet Bakanı olarak bir kez daha görev yaptı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Gönül CÖNE İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden aldığım öğrenci kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür. Demet KÖSE DGSA Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksekokulu Endüstri Tasarımı Bölümü'nden almış olduğum diplo mamı kaybettim. Hükümsüzdür. Mustafa Hüsnü Dorsay C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle