Katalog

Cumartesi 30 Eylül 2017 [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY Saat farkı kapansın parayı biz kazanırız ‘540 milyon TL’lik farkı ihracatla kapatacaklarını söyleyen İHKİB Başkanı Tanrıverdi, kalıcı yaz saati uygulamasından Danıştay’ın kararı doğrultusunda vazgeçilmesini istedi Yaz saati kalıcı hale getirildiğinde Türkiye ile İngiltere arasında 3, Almanya, İspanya, Fransa gibi ülkelerle 2 saatlik fark oluştuğunu hatırlatan Hikmet Tanrıverdi, “Çalışma saatlerimizdeki uyumsuzluk makası açılıyor, öğleden önceki mesaiyi tamamen kaybediyoruz. Ancak saat 14.00’ten sonra iş görüşmelerine geçebiliyoruz” dedi. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, uygulamaya en başından itibaren karşı çıktıklarını hatırlatarak, yanlıştan dönülmesi için Danıştay kararının bir fırsat olarak değerlendirilmesini önerdi. Hazır giyim sektörünün yıllık 17 milyar dolarlık ihracatının yüzde 73’ünün AB ülkelerine yapıldığını hatırlatan Tanrıverdi, bu nedenle yaz sa ati uygulamasından en olumsuz etkilenen sektörlerin başında geldiklerini söyledi. Sektör olarak, AB ülkelerine 13 milyar do larlık bir ihracat olduğunu hatırlatan Tanrıverdi, “Türkiye’yi Avro bölgesinden uzaklaştıracak her türlü adımın ticaretimize olumsuz yansıdığını deneyimlerimizle biliyoruz. Örneğin bu uygulamaya geçilmeden önce İngiltere’den sabah uçağı ile günübirlik Türkiye’ye gelenler işlerini tamamlayıp rahatlıkla dönebiliyorlardı. Şimdi 3 saatlik fark nedeniyle mümkün değil. Kalıcı yaz saati uygulaması ile 540 milyon TL, bir başka deyişle 150 milyon dolar tasarruftan söz ediliyor. Biz hem maddi hem de psikolojik olarak kaybettiklerimizin daha fazla olduğunu düşünüyoruz. AB ile saat farkı yeniden açılmazsa bu rakamın daha fazlasını ihracatla kazandırabiliriz” dedi. Doğru değil Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre 2016’da toplam 278.4 milyar kWh elektrik tüketildiğini belirten Tanrıverdi, ortalamada 110 milyar liralık bir bedele karşılık geldiğini dile getirerek, “Tasarruf olarak ifade edilen rakam bunun sadece yüzde 0.5’i. Bu kadar küçük bir tutar için ülkemizin yeniden bir tartışma girdabına sokulmasını doğru görmüyoruz” dedi. Çocuklar da etkileniyor Hikmet Tanrıverdi, “Ülkemiz saat tanımında ve elektronik ortamda Ortadoğu ülkesi olarak görünüyor. Avrupa ülkesi olmaktan çıkıp Arap ülkeleri kategorisine dahil olduk” dedi. Tanrıverdi, karanlıkta yola çıktıkları için çocuklarda da motivasyon kaybı olduğunu hatırlattı. Dış ticaret açığı ARTTI Ticaret dengesi bu yılın ağustos ayında yüzde 22.8 artarak 5.9 milyar dolar oldu. basBkoızyuı almrtaı,rıraTmğm“BdgmlbihaYnüeuılertnuaeaılırlsmipan,nıuenykimrdsaınaiBtlnvayiöacaariıgenselnlhoyıriyitmeş’aravlcanlreaklAkeaaiaisgdfşfnidtnrsnedaieelaiyeiysiTdı.zclermdlknndsiaojeiül“aşaıiynaiışetesDrtatrbprbolçgü.tkğeenadlıtiiMıioşaFzreryi”irgentıyc”Teşasıkadaktnderepaikdkkrsilnımefddcedisr’ieıaaayiinnayekynamaanetyorleigdıaiterkanfhdkntbıeaobeernindarhiiapdrutrayorksbetkybmAimeıküımdyızşklovraataAskuieeuaaazstanmholscdnrnmiuknı,lhlaeaıl, etti. l Ekonomi Timothy Ash Servisi Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat ağustosta, 2016 yılının aynı ayına göre yüzde 12.3 artarak 13 milyar 289 milyon dolar, ithalat da yüzde 15.3 artarak 19 milyar 162 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ağustosta dış ticaret açığı yüzde 22.8 artarak 5 milyar 873 milyon dolara yükseldi. Dış açık ocakağustos döneminde yüzde 21.1 artışla 45.66 milyar dolar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2016 Ağustos ayında yüzde 71.2 iken, 2017 Ağustos ayında yüzde 69.3’e düştü. Temmuz verisi 8.84 milyar dolardan 8.87 milyar dolara revize edildi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat yüzde 2.6 arttı. Almanya yine ilk Avrupa Birliği’nin (AB28) ihracattaki payı 2016 Ağustos’unda yüzde 46.5 iken, 2017 Ağustos’unda yüzde 45.3 oldu. AB’ye yapılan ihracat, geçen yılın ayına göre yüzde 9.4 artarak 6 milyar 26 milyon dolar olarak gerçekleşti. Almanya’ya yapılan ihracat bu yılın ağustosunda 1 milyar 340 milyon dolar olurken bu ülkeyi sırasıyla 971 milyon dolar ile Irak, 849 milyon dolar ile İngiltere ve 717 milyon dolar ile ABD takip etti. l Ekonomi Servisi Türk Telekom için verilen süre doluyor Türk Telekom’un yüzde 55 payının sahibi OTAŞ’ın, özelleştirmeden kaynaklanan borcunu ödeyememesi durumunda 1 Ekim’den itibaren Türk Telekom yönetimine Hazine tarafından atama yapılması bekleniyor. Özelleştirmede yapılan sözleşmeye göre; OTAŞ’ın borcunu ödeyememesi durumunda Hazine, yönetimi geçici olarak değiştirebilir. Şirket, Eylül 2016 ve Mart 2017 taksitlerini ödeyememiş, Hazine şirkete haziran ve ağustos olmak üzere iki kez ihtar çekmiş, 60 gün süre tanımıştı. Hazine’nin OTAŞ’a tanıdığı süre bugün sona erecek. OTAŞ, Türk Telekom paylarını satın almak için kullandığı krediyi 20 bankadan aldığı 4 milyar 750 milyon dolar ile yapılandırmıştı. l Ekonomi Servisi Aksa Enerji, Şamlı RES’i Fernas’a sattı Aksa Enerji, Balıkesir’de kurulu olan Şamlı RES’in Fernas Şirketler Grubu’na 110 milyon dolara satışı için anlaşmaya vardığını duyurdu. Şirketten KAP’a yapılan açıklamada, 35 milyon dolar tutarında ön ödemenin de yapıldığı belirtildi. Açıklamada, Şamlı RES’in Güriş Şirketler Grubu’na satışının beklenen süre içinde tamamlanmamış olmasından dolayı, Fernas Şirketler Grubu’nun verdiği teklifin olumlu değerlendirildiği kaydedildi. Açıklamada ayrıca, işlem için izin alınması amacıyla EPDK ve ilgili kurumlara başvuruların yapılacağı da belirtildi. l Ekonomi Servisi 8 ayda en fazla gelir kaybı Türkiye’de Türkiye, 2017’nin ilk 8 ayında turizmde en fazla gelir kaybını yaşayan ülke oldu. Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) yaptığı açıklamaya göre, aylık bazdaki otel doluluklarında 2015 oranları yakalandı ancak ilk 8 ayda oda fiyatlarında en büyük kaybı yaşayan, yüzde 14.6 gerileme ile yine Türkiye kaydetti. Veri ve analiz şirketi STR’nin TÜROB için hazırladığı ‘Ağustos 2017 Ülke Performans Raporu’na göre, Türkiye’nin Ağustos 2017 otel dolulukları, 2016’nın aynı dönemine yüzde 40.5 artarak yüzde 75.3 olarak kaydedildi. Ağustos 2016’da bu oran yüzde 53.6 olmuştu. Buna karşılık 2016’da 80.4 Avro olan ortalama oda fiyatlarının, 2017’nin ilk 8 ayındaki ortalaması 68.7’ye geriledi. Oda gelirlerinin ise 40.2’den 40.0 Avro’ya gerilediği görüldü. Rapora göre, Antalya 2015 doluluklarını yakalayamadı. Ağustos 2015’te Antalya’da doluluklar ortalama yüzde 85 olarak gerçekleşirken; Ağustos 2017’de yüzde 76.5’te kaldı. l Ekonomi Servisi Ticari kredi yılın en düşüğünde Kredi büyüme hızında önemli bir ivme yaratan Kredi Garanti Fonu’nda 250 milyar liralık limite yaklaşılmasıyla ticari kredi büyümesinde normalleşme eğilimi görüldü. Kur etkisinden arındırılmış, yıllıklandırılmış 13 haftalık ortalamaya göre ticari kredi büyümesi 22 Eylül haftası itibarıyla yüzde 11.3’le 3 Ocak haftasından bu yana en düşük seviyeye geldi. Kredi Garanti Fonu’nun etkisiyle ticari kredi tarafında bu yıl 10 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştı. KGF’de eylül ortaları itibariyle 330 bin 771 işletmeye 214 milyar 200 milyon liralık kredi için 192 milyar 100 milyon lira kefalet hacmine ulaşıldı. l Ekonomi Servisi Milli gelirin yarısını borçlandık Türkiye net dış borç stoku haziran sonu itibarıyla 432.4 milyar dolar oldu. Borcun milli gelire oranı yüzde 51.8’e ulaştı. Gerek özel sektörün gerek kamunun borçlarının yükseldiği tarihi bir noktaya geldi. Hazine Müsteşarlığı’nın açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin 2017 ikinci çeyrek sonu itibarıyla bazı borç stoku verileri milli gelirin yarısından fazla miktara erişmiş durumda. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, Türkiye brüt dış borç stoku haziran sonu itibarıyla 432.4 milyar dolar, stokun mil li gelire oranı yüzde 51.8 oldu. Ülkenin net dış borç stoku da haziran sonu itibarıyla 283.1 milyar dolar, stokun milli gelire oranı yüzde 33.9 olurken, Türkiye kamu net borç stoku aynı ay itibarıyla 236.8 milyar olarak gerçekleşti. Kamunun net borç stokunun milli gelire oranı da yüzde 8.5. AB tanımlı genel yönetim borç stoku 797.6 milyar TL olarak gerçekleşti, stokun milli gelire oranı yüzde 28.5 civarında. Hazine garantili dış borç stoku da haziran sonu itibarıyla 13.2 milyar dolar oldu. l Ekonomi Servisi DİSK de katılmıyor Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Avrupa Bölge Toplantısı’na katılmayacağını duyurdu. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun (ETUC) 25 Ekim 2017’de düzenleyeceği ILO Avrupa Bölge Toplantısı’na katılmama kararı almıştı. ITUC’un çağrısının 51 ülkede yankı bulduğu hatırlatılan açıklamada, “Uluslararası işçi hareketinin bir parçası olarak DİSK, 51 ülkenin sendikalarıyla ortak tavır alarak, toplantıya katılmayacaktır” denildi. iAşlsmizalnikyaen’ddaüşük seviyesinde Almanya’da işsizlik, eylül ayında yüzde 5.6’ya gerileyerek rekor düşük seviyesine indi. Almanya Federal İş Ajansı’nın cuma günü açıkladığı veriye göre, ülkede mevsimsellikten arındırılmış işsiz sayısı eylül ayında bir önceki aya göre 23 binlik azalış kaydetti. 28 ekonomistin katıldığı anket sonucu beklentiler, işsizliğin eylülde yüzde 5.7 seviyesinde gerçekleşeceği yönündeydi. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Haksız, hızlı, adaletsiz çaresizliğin yangınları... Dinci, ırkçı siyasetler üzerinden halkların cepheleştirilerek birbirlerine kırdırılmalarının kolaycılığında, tarih boyunca oynanmış, oynanmakta olunan emperyal kirli çıkarlar pazarlanmasında halkların oluk gibi akan kanlarının, ödedikleri bedellerin hesabı, ders alınmışlığı hâlâ yok.. İnsan hakları odaklı evrensel örgütlenme gücü yerine tek geçerli evrensel güç, dini imanı olmayan paranın kirli çıkarları.. 1960’lı yıllarda, demokratik olamayan Marksist, demokratik geçinip adaletli olamayan kapitalist iki kutuplu dünyada göreceli daha adil bir paylaşım düzeni geçerli iken.. İş hukukçu, ekonomist, sosyal bilimcilerin kulaklara küpe ortak saptamalarında, göreceli adil gelir paylaşımı, demokrasi, hukuk devleti, sendikal haklar geçerliliğinde sınıfların bilinçli, örgütlü hak arama örgütlülüklerine bakılması, ideolojilerin gereği üzerinde durulurken.. verilen kimi çarpıcı örnekleri hiç unutmayalım.. “Güçlü sendikal örgütlülükler içinde üretimden, yarattıkları değerlerden anlamlı paylar almayı başarmış işçilerin, kazanılmış haklarından ödün vermeme bilinci ile hak gasplarında örgütlü tepkileri çok güçlü, caydırıcıdır. Yoksul Hindistan’ın çok düşük gelirli işçisinden kutsallaştırılmış amaçlar adına pay koparmak ise kolaydır..” İnsandan yana alternatif ekonomi, toplumsal model üretiminde ise Prof. Korkut Boratav’ın, Çin’de işçilerin çok çok düşük ücretlerle yarattıkları birikimlerle Çin’i ucuz emek sömürüsü, sosyal damping üzerinden birikimle dünyanın en güçlü ekonomileri katına çıkarmalarındaki dinamiği, “Ücretleriyle henüz alamadıkları ürünleri elleriyle üretirken geleceğe dönük bir gün sahibi olacakları umutları var..” saptaması anlamlı.. HHH Hani ülkemizde bir insan ömrüne sığan, çok hızlı, çok çelişkili gelişmelerin dinamiklerine, kazanıp kaybettiklerimize bir türlü aklımız basmıyor ya.. İktidarları erki, liderlik, parti ismi üzerinden 2002 yılından bu yana tekil, Sünni İslamcılık inancı ağırlıklı cemaatler ittifakları üzerinden gibi. Ama ittifakın cemaat kökenleri, uluslararası siyasetteki ittifak cepheleri üzerinden değişiklikler baş döndürücü.. Tek adama inanç, sadakat üzerinden seçmen taban siyaseti, kitlelerle kopmaz çıkar bağları nasıl canlı, ayakta tutulacak? 2002’li kuruluş yıllarının dinamiklerini oluşturmak çok da zor olmamıştı.. Çarpık kentleşmenin, fay hatları üzerindeki vurgun yapılaşmanın ağır bedellerinin ödendiği büyük depremin ekonomiye yansıması, yıkımı yenilir yutulur değildi. Halkın sırtından, gelir adaleti üzerine oturtulması söz konusu olamamış en kolay yoldan ağır vergilendirmelerin yoksul halkın, ücretlinin üzerine yıkımının sonuçları çok ağır bir ekonomik kriz, bankaların çöküşünü üretmişti. Gündemde enerji yatakları, Ortadoğu, İslam dünyası haritaları, yeni düzenlemeleri olunca Amerika odaklı tek kutuplu, tek ideolojili yeni dünya çıkarları oluşumunda, “Ilımlı İslam, yeni Osmanlıcılık” senaryolarına uygun ittifak Gülen Cemaati ile olacaktı. Sonrasını uzatmadan, bu maya ve projeler tutmayınca, mezhepler çatışmalarına, ırklar çatışmaları eklemlenmiş yeni reçetelerle, aynı bölgeler için aynı çerçevede yeni haritalar oluşturulmasına geçiş kaçınılmazdı. Şimdilerde en yaşamsal sorun bölge halkları için demokrasi, hakhukuk devleti düzenleri, adalet arayışları hak götüre, parçalanmalar, iç savaşlar, kaoslar adına, ırklar, mezhepler üzerinden aralarda aynı ırkları, mezhepleri de birbirlerine kırdırarak çatışmaları, parçalanmaları, kaosları kalıcı kılabilecek yeni yeni çatışmaları üretmekten geçiyor. Tek adam, tek partiye dayalı iktidarları, liderliği için de kuşkusuz gerçek sorun emperyal odakların, hakhukuk, demokrasi arayışları standartlarındaki ilkeleri değil, ilkesizliklerde sınır tanımazlıkları. Bizim tek adama dayalı İktidarları çıkış formülündeki gerçek sorun ise, sadece ve sadece siyasal İslamcılık, Sünni İslam odaklı cemaatler ilişkileri içinde siyasetle parti tabanını yeniden oluşturmak, ayakta tutabilmekte, kaynakların tükenmesinde.. KAGİDER ve Danone’den çalışan anne hassasiyeti Danone Türkiye ile Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER), Türk şirketlerinin sadece yüzde 9’unda bulunan Süt Odası konusunda farkındalık oluşturmak üzere işbirliği yaptı. Her yıl 17 Ekim tarihleri arasında kutlanan Emzirme Haftası kapsamında bu kez şirketlere ‘Süt Odası Lüks Değil İhtiyaçtır” çağrısında bulunuldu. Kadınların istihdama katılması kadar işgücü içinde tutulmasının da önemli olduğuna değinen Danone Türkiye Entegrasyonu Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu, “Çalışan Anneler Araştırmamız, çalışan kadınların yüzde 40’ının evlendikten ve çocuk sahibi olduktan sonra işi bıraktıklarını ve bu dönemde daha fazla desteğe ihtiyaç duyduklarını ortaya koymuştu. KAGİDER işbirliği ile hayata geçirdiğimiz ‘Süt Odası Lüks Değil İhtiyaçtır’ projesi ile, ülkemizde yalnızca yüzde 9 oranında olan süt odalarının artırılması yönünde bir farkındalık oluşturmayı amaçladık” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B