28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 30 Eylül 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ yorum 13 Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Almanya’nın zor seçimi... ABD niye ciddiye alsın ki... Saray’daki AKP’li, casusluk cemaatinin başı Fethullah Gülen’in ABD tarafından korunuyor olmasından çok rahatsız. Son ABD gezisinde, ABD’li yetkililere FETÖ konusunda 85 koli belge verdiklerini anımsatıp “Bu hain yapılanmanın elebaşı buraya çok da uzak olmayan bir yerde, Pensilvanya’da hayatını sürdürüyor. Amerika’nın pek çok yerinde bu terör örgütüne bağlı okullar, dernekler ve şirketler faaliyet gösteriyor” diyerek yakındı durdu. Gelin şimdi, AKP’nin iktidara geldiği ilk günlere dönelim: 2004 yılının nisan ayı: Casusluk cemaatinin, sık sık Abant’ta topladığı “yetmez, ama evetçi” takımın da “para karşılığı” katılıp sallabaşlık yaptığı “Abant Platformu”nun yedincisi Washigton’da yapılır. Platformun konusu, “İslam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Tecrübesi”dir. Toplantının açılışını, sömürgen küreselleşmeciliğin ideologlarından Francis Fukuyama yapar ve toplumun dindar olmasının demokrasi ve laiklik ilkeleriyle çelişmediğini vurgulayarak, okyanus ötesinden Türkiye’ye akıl verir: “ABD, Batı’daki en dindar toplumlardan biri. Ancak, bu durum yönetimin laik ve demokratik olmasını engellemiyor. Türkiye, AKP tecrübesiyle hem Müslüman, hem de demokratik olunabileceğini gösteriyor.” Fukuyama böyle der de, vaiz Fethullah ile Erdoğan’ın arası açılınca, Pensilvanya’ya gidip mektupçuluk yapacak olan Fehmi Koru durur mu? Toplantıdaki konuşmasında, esas modelin ABD olması gerektiğini salık verir: “Amerika’nın anayasasında ifadesini bulan kuruluş felsefesi, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrenselleşen ilkelere bağlılığı, bazen adaletsiz ve aşırı davransa dahi genellikle baskıcı olmaktan uzak üslubu, dünyanın her tarafında takdir görüyor, taklit edilme hevesi uyandırıyor.” 15 Temmuz FETÖ’cü cunta girişimi sonrası, casusluk cemaatinin ikinci adamlığından emekliye ayrılan Hüseyin Gülerce ise, ki Washigton’daki platformu düzenleyen kişidiröneriyi bir adım öteye götürür ve toplantının amaçları arasında Büyük Ortadoğu Projesi için hazırlıklar yapan ABD’ye, bölgeye ilişkin birinci elden mesajlar vermenin de yer aldığını söyler. Ne rastlantı ki, AKP’den Mehmet Aydın ve Ali Babacan’ın bakan düzeyinde katıldığı Abant Platformu’ndan hemen birkaç ay sonra, Haziran 2004’te, İstanbul Çırağan Sarayı’nda yapılan ABDTESEV (bir Soros örgütüdür) Alman Marshall Fonu Toplantısı’nda Recep Tayyip Erdoğan, BOP eşbaşkanlığının kendisine verildiği açıklar: “Üstlendiğimiz misyon gereği, Ortadoğu ve Avrasya ülkelerine yöneleceğiz.” Yani, BOP eşbaşkanlığını FETÖ sayesinde almıştır. Şimdi, kendisine BOP eşbaşkanlığı görevini veren ABD’ye, FETÖ yüzünden dikleniyor. ABD de, ciddiye almıyor… Referandum sonucu Yapamazsın, edemezsin, başına dünyayı yıkarım filan… Ne oldu? Barzani, istediği referandumu yaptı. Sonuç: Türkiye, ABD ve İsrail mandası kuran bir aşiret reisine söz geçiremeyen ülke konumuna düştü. 30 EYLÜL 2017 SAYI: 33596 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05.27 05.13 05.37 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 06.52 13.01 16.18 18.57 06.37 12.46 16.03 18.42 06.59 13.09 16.27 19.05 Yatsı 20.16 19.59 20.21 ERCAN KARAKAŞ Eski Kültür Bakanı / SODEV Onursal Başkanı Avrupa’nın olduğu kadar dünyanın da izlediği Almanya seçimi farklı ve zor bir tablo ortaya çıkardı. Seçim birçok ilke neden oldu. Örneğin, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez ırkçı sağ popülist bir parti federal meclise girdi. Hem de 12.6 oy ile 3. parti olarak. Federal mecliste artık 6 parti temsil edilecek ve bu da ilk kez oluyor. Sosyal Demokratların (SPD) oyları yüzde 20.5 de kaldı. Bu da SPD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra aldığı en düşük oy. Dolayısıyla bir ilk. Almanya’daki sonuçlar son bir yılla açıklanamaz. Birçok Avrupa ülkesinde sosyal demokrasinin gerilemekte olduğu doğru. İyi bir analiz yapıldığında ve en son İngiltere’de olduğu gibi sol değerlere bağlı yeni ve gerçekçi bir programla ortaya çıkıldığında, güven verildiğinde oylar yüzde 40’lara çıkabiliyor. Kazanan AfD 12 yıldır iktidarın büyük ortağı olan Hıristiyan Birlik Partileride (CDU/CSU) tarihindeki ikinci en kötü sunucu aldılar. Sol Parti ve Yeşiller ise oylarını yüzde 0.50.6 oranında artırarak moral buldular. Peki, bu seçimin bir kazananı yok mu? Elbette var, o da 2013 seçiminde yüzde 5’lik barajı geçemediği için federal meclise giremeyen, Almanya için Birlik (AfD) Partisi. Bu parti aldığı yüzde 12.6 oyla parlamentoya 3. büyük parti olarak girdi. Umutsuzların oyları AfD’nin bu başarısı, bu partiye destek verenlerin dışında herkesi tedirgin ve huzursuz etti. İnsanların tek tesellisi, “seçmenlerin yüzde 87’sinin bu partiye karşı olması.” AfD milliyetçi, göçmen ve İslam düşmanı, AB karşıtı, göçmen ve mültecilerin evlerine gönderilmesiyle Almanya’nın işsizlik başta tüm sorunlarının biteceğini ileri süren ırkçı, sağ popülist bir parti. AfD’nin oyları yerleşik partilere güveni kalmayan umutsuz seçmenlerden geliyor. Geçen seçimde (2013) sandığa gitmeyen 1.2 milyon seçmen bu kez popülist söylemlerine kapılarak sandık başına gitti ve AfD’ye oy verdi. Şansölye Merkel’e mülteci konusundaki tutumuna vb. kızan 1 milyonun üzerinde CDU/CSU seçmeni de bu kez oyunu AfD’ye verdi. Sosyal Demokrat SPD ve Sol Parti’nin toplam olarak 500 bin oyunun AfD’ye gittiği tahmin ediliyor. Bu partiye çoğunlukla 3059 yaş aralığında erkekler oy veriyor. Kadın seçmeni azınlıkta. Üniversite mezunlarından aldığı oy yüzde 7, oy verenlerin yüzde 12’si serbest çalışan, diğerleri ücretli çalışanlar (Büro çalışanları, memur ve işçilerişsizler). AfD en çok oyu Doğu Almanya’daki kentlerden aldı. Bu bölgede 2. parti konumuna yükseldi. NeoNazilerin öteden beri var ol Merkel koalisyon için arayışlara başladı, SPD Genel Başkanı Martin Schulz muhalefete çekildi. Aşırı sağcı AfD seçimden üçüncü parti olarak çıktı ama kadın eşbaşkanı Frauke Petry seçim gecesi partiden istifasını verdi, gerisinin gelmesi bekleniyor. duğu kimi yerlerde de doğal olarak birinci oldu. Schulz muhalefette Seçim sonuçları açıklandıktan sonra SPD Genel Başkanı ve şansölye adayı Martin Schulz koalisyona katılmayacaklarını açıkladı. Bunun nedenini partinin kendisini gözden geçirmek, halkla, bilim insanlarıyla birlikte yeni bir yol haritası belirlemek, yanlışlardan arınmak, her bakımdan yenilenme çalışması yapmak olarak açıkladı. Schulz koalisyona katılmamanın bir nedeninin de AfD’nin federal mecliste ana muhalefet konumuna gelmesini önlemek olduğunu söyledi. AfD dağılacak Demokrasiyi ve Almanya toplumunun bütünlüğünü savunan diğer partiler de AfD’nin meclis platformunu toplumu ayrıştırıcı popülist söylemleri için kullanmasına karşı olduklarını açıkladılar. Kimi siyasi yorumcular AfD’nin içinde neoliberal eğilimli insanlardan AB karşıtlarına, ırkçılara kadar çeşitli görüşler olduğu için birliğini koruyamaya cağı görüşünde. Seçim sonuçları ilan edildikten sonra AfD’nin kadın eşbaşkanı olan Frauke Petry’nin seçim gecesi istifa ettiğini, mecliste bağımsız milletvekili olarak çalışacağını açıklaması ve bunu bazı eyaletlerdeki istifaların izlemesi bu tezi güçlendiriyor. Koalisyon matematiği Büyük oy kaybına rağmen, yüzde 32.9 ile birinci parti olduğu için hükümet kurma görevi CDU Başkanı Merkel’e verilecek. SPD kararını açıkladı, artık koalisyonda yer almayacak. Böylece 2005’ten bu yana süren hükümet sorumluluğunu sonlandırmış oldu. Bu durumda CDU/CSU dahil federal mecliste temsil edilen hiçbir parti AfD ile bir ortaklık yapmak istemediği için geriye bir tek çözüm kalıyor. O da CDU/ CSU’nun, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) ile bir koalisyon hükümeti kurması ve Merkel’in şansölye olması. Meclis aritmetiği başka bir koalisyona olanak vermediği için çözümün bu olacağı görülüyor. Bir erken seçim kararı alınması kolay değil. Bu çözüm Alman KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ya siyasi kültüründe nadir başvurulan bir yol olduğu kadar, partilerin bunu isteyecekleri de kuşkulu. Sosyal demokratlar Almanya Sosyal Demokrat Partisi SPD’ye gelince; bu parti Almanya’nın en eski ve köklü partisi. Kuruluşu 1863’e dayanıyor. 25 Eylül’de büyük bir yenilgi yaşadı. Oysa Martin Schulz’un adaylığı ile birlikte partiye bir hareket, bir canlılık gelmişti. Gençler başta olmak üzere binlerce insan bu süreçte partiye üye olmuştu. Eşitlik ve daha fazla demokrasi isteyen insanlar umutlanmış ve harekete geçmişlerdi. “Değişim olacaktı, zamanı gelmişti.” Schulz, hastaya “oksijen” gibiydi. Bir ara CDU/CSU ile fark kapanmıştı. Umutlar daha da artmıştı. Ama beklentiler gerçekleşmedi. SPD tarihinin en büyük yenilgisini yaşadı. Hiç kuşkusuz bu sonuç son bir yılla açıklanamaz. Birçok Avrupa ülkesinde sosyal demokrasinin gerilemekte olduğu doğru. Ama bu gerilemenin nedenlerini de iyi analiz etmek gerekir. Bu yapıldığında ve en son İngiltere’de olduğu gibi sol değerlere bağlı yeni ve gerçekçi bir programla ortaya çıkıldığında, çalışanlara, gençlere güven verildiğinde oyla yüzde 40’lara çıkabiliyor. Corbyn örneği ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Avrupa’da gerileyen sosyal demokrat partilere bakıldığında, 1990’lı yıllarda neoliberal rüzgâra fazla kapıldıkları görülür. Liberal küreselleşmenin var olan eşitsizlikleri artırdığı bilimsel araştırmalarla ortaya koyulmuş iken, bunu yok saymakla, “zamana uymakla” elbette sol ayakta kalamaz. Aynı şekilde vazgeçilmez değerlerinden birisi olan ve dayanışmanın somut ifadesi kabul edilen sosyal devletin çalışanlara, işsizlere, hastalara, emeklilere vb. getirdiği hakları törpüleyerek de ayakta kalamaz. Maalesef Almanya’da tüm bunlar 2000’li yıllarda SPDYeşiller hükümeti zamanında yaşandı. Reform adı altında sunulan ajanda 2010 Hartz IV gibi programlar sosyal hakları ve güvenceleri daraltmıştı. O nedenle SPD yeniden güçlenmek için 19982005 dönemindeki kendi kurduğu hükümetlerin ve sonrasında 12 yıldır parçası olduğu Merkel hükümetlerinin uygulamalarından çıkarılacak derslerle başlamalı. Schulz’un yenilgiyi kabul etmesi ve partiyi yeniden yapılandırmak için şimdiden bir çalışma programı açıklaması önemli. İngiltere’de Corbyn’in başardığını Martin Schulz ve arkadaşları da başarabilir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle