27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Arlene Hunt’ın ‘Son Hedef’i İrlandalı polisiye roman yazarı Arlene Hunt’ın yazdığı “Son Hedef” 14 Temmuz’da okurlarla buluşacak. “Son Hedef” hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak. Meriç Keleş’in İngilizce aslından Türk çeye çevirdiği kitap, bir kadının, peşine takılan sadist seri katille olan mücadelesini anlatıyor. “Son Hedef” sürükleyici bir psikolojik gerilim kitabı olma özelliği taşıyor. Salı 11 Temmuz 2017 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ZARİFE SELÇUK [email protected] k‘Keonledkisniyiotnacnuımönaclıe’ EBFmoesdmtraiuvmaSlhi’Manpdüpezilkin 15 Sanat piyasısında iyi bilinen bir isim Oğuz Erten. Bozlu Art Project’in yönetici ve küratörlerinden olan Erten aynı zamanda koleksiyonerler için sa nat danışmanlığı da yapıyor. Bir süre önce Galeri Baraz Yayınları etiketiyle bası lan “Türkiye’de Sanat Koleksi yonculuğu” ad lı dev çalışma da onun bu danış EKmolruakhısa manlığının bir uzantısı, derinlikli bir yansıması olarak da görülebilir. Er ten ile hem kitabın oluşum süreci ni hem de koleksiyonculuğun ince liklerini konuştuk. n “Türkiye’de Sanat Koleksiyon culuğu” adlı iki ciltlik çalışmanız bir hayli hacimli ve özenli bir der leme olmuş. Bu çalışma kaç yılda tamamlandı ve nasıl bir yöntem izlediniz? Kitabın hazırlık sürecine başladı ğımda projeyi bir iki yıl içinde biti rebileceğimi tahmin etmiştim ancak araştırma derinleştikçe ve eskiye gi dildikçe, bu alanda neredeyse hiçbir literatür üretmediğimizi fark ettim. O dakikadan itibaren eski gazete ve dergilere yansımış küçük yazılar bi le benim için büyük buluşmuş gibi hissetmeye başladım. Bununla bir likte kitap da oldukça yavaş ilerle meye başladı. Geçen aylarda kitabı bitirdiğimde bu çalışma için altı yılı geride bıraktığımı gördüm. Çaba ve sabır n Kitabın ilk bölümünde sanat koleksiyonculuğu bilincinden bahsediliyor. Nasıl bir bilinç bu, biraz açarsak... Kitap, 1400’lü yıllarda coğrafyamızdaki sanat koleksiyoncularından başlayıp günümüze geliyor. Fakat 1400’lü 1500’lü yıllardaki sanat koleksiyonculuğu ile günümüzdeki sanat koleksiyonculuğu aynı anlamda, aynı içerikte değil ama bu bir ruh. Toplama ve biriktiricilik erken çağlardan bu yana var olan bir olgu. Zaman değiştikçe içindeki anlam değişiyor. Zamanın ruhu ona yansıyor. O yüzden erken tarihli koleksiyoncuları ve tam koleksiyoncu olmasa da sanat biriktiricisi olan ve bu alanda ismini es geçemeyeceğim kişileri “Sanat Koleksiyonculuğu Bilinci ve Gelişimi” başlığı altında vermeyi uygun gördüm. Çünkü koleksi yonculuk belli bir disiplin, çaba ve sab Oğuz Erten ‘Türkiye’de Sanat Koleksiyonculuğu’ adlı kitap bugüne kadar bu alanda yapılmış en kapsamlı çalışma. Kitabı hazırlayan Oğuz Erten, söyleşimizde koleksiyonculuğun ayrıntılarını anlattı. Asım İşler’in ‘Paris Afişleri’ adlı kâğıt üzeri karışık teknik çalışması da kitapta yer alıyor. rın ürünü olarak elde edilen bir sıfattır. Her resim alan koleksiyoncu olamaz. n Bu kitap aynı zamanda sanat koleksiyonculuğunun bir tarihini de dökümlüyor. Daha çok hangi dönemlerde koleksiyonculuk artmış ve hangi dönemlerde insanlar alım yapmaktan imtina etmişler? Son 150 200 yıllık sanat koleksiyonculuğu dönemini ele alacak olursak çünkü daha geriye gittikçe bilgiler azalıp, konu muğlaklaşmaya başlıyor ekonomik sıkıntıların yüksek olduğu, savaş dönemlerinin yaşandığı, siyasi çalkantıların olduğu dönemlerde sanat yapıtı ihtiyacı hiç bitmemiş ama bir artış da göstermemiş. Siyaset, ekonomi ve toplumsal etkilerin olumlu olduğu dönemlerde ise var olan koleksiyoncu sayısına yenileri eklenmiş. Koleksiyonculuk bir tutku işi olduğu için en kötü dönemde bile estetiği arayan insanların varlığını koruduğu bir olgu. n Galeri Baraz Yayınları’ndan çıktı kitap. Keza sunuş yazısı da yine Yahşi Baraz tarafından kaleme alınmış. Baraz adının sanat piyasasında önemli bir yeri var değil mi? Türk sanat piyasasının oluşum yılları nedir diye bir soru sormuş olsanız, bu soruya 1970’li yıllar diye cevap verirdim. Ve bugün 1970’li yıllardan günümüze ulaşan hangi galeri var derseniz bunun cevabı Galeri Baraz’dır. Tam 42 yıldır Türk sanat piyasasının belirleyicilerinden biri. Ayrıca işadamlarını sanat alımına ısındıran ilk galericidir Yahşi Baraz. Dünya koleksiyoncularının hayat hikâyelerini kaleme alıp çeşitli sanat dergilerinde yayımlayıp Türkiye’de 90’lı yıllarda koleksiyonculuk bilincinin yerleşmesinde de önemli etkileri var. n Kimileri Türkiye’deki koleksiyonerliğin dünya ölçeğinde pek bir esamisinin okunmadığı görüşünde. Hatta Türk ressamların sa dece Türk koleksiyonerler tarafından satın alındığını ve bunun da gerçek bir koleksiyonerlik olmadığını iddia ediyorlar. Doğru mu bu? Eğer sanatımızın ve koleksiyonculuğumuzun dünya ölçeğinde önemsenmesini istiyorsak ilk önce bizim onu önemsememiz gerekiyor. Çin örneğinde olduğu gibi 2030 yıl önce Çin resmi ile hiç kimse ilgilenmiyordu ama ne zaman Çin ekonomik olarak gelişti ve sanatçılarına milyonlar ödemeye başladı, dünya sanat piyasasının da ilgisini çekmeyi başardı. Eğer Türk sanatına milyon dolarlar vermeyip yabancı sanat eserlerine bu miktarlar veriliyorsa, bu coğrafyanın sanat tarihini doğru düzgün yazmak yerine yayınevleri çeviri sanat kitapları yayımlıyorsa neden bizim sanatımız dünya ölçeğinde değil diye de sormaya hakkımız yok... Yeni başlayanlar için n Diyelim yeni başlayan bir koleksiyoneriz, koleksiyonumuzu oluştururken nasıl bir yol izlemeliyiz? İlk önce kendimizi tanımalıyız. Biz neden hoşlanıyoruz. Ne tip resim, heykel veya enstalasyonlar vs. dikkatimizi çekiyor. Bu aşamayı geçtikten sonra bu alanda yapılan yayınları takip edip, yazılmış kitapları sıkı bir şekilde okumamız gerekiyor. Bilgi olmadan koleksiyoncu olmaz. İçinde entelektüellik içeren bir alandır koleksiyonculuk. Hafife almaya gelmez. Bir konu veya düşünce altında, alınan işlerin birleşebilmesi gerekir. Eğer birleşmiyorsa dışardan bakan için bu koleksiyon çok bir anlam ifade etmeyebilir. Ama yine de o alan kişinin özelliklerini ifade ettiği için bir koleksiyon olarak sayılabilir. Sanat alıcısı şunu da unutmamalıdır ki, yapıtı satın aldığınızda nesneyi değil örneğin tuval bezi, boya ve şase o nesnede varlığını bulan düşünceyi satın alırlar. Uluslararası DMarin Klasik Müzik Festivali’nin 12 yıllık mirasını devralan Bodrum Müzik Festivali, 13 Ağustos Pazar akşamı Turkcell Sahnesi, DMarin Turgutreis’te Emma Shapplin’i ağırlayacak. Festivalin ikinci akşamında sahneye çıkacak olan soprano, şarkılarını Cem’i Can Deliorman şefliğindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde seslendirecek. Shapplin, Carmine Meo (1997) ve Etterna (2002) albümlerinden şarkılarından bir seçkiyle konser verecek. 13. Bodrum Müzik Festivali, 12 16 Ağustos tarihleri arasında konserlere, klasik müzik etrafında şekillenen sinema, çağdaş sanat, edebiyat, çocuk atölyeleri, gastronomi gibi farklı disiplinlerden deneyimlere ve klasik müzikle iç içe geçen rehberli turlara, Bodrum’un simgesel mekânlarında ev sahipliği yapacak. 1 milyon seyirciye ulaşan yapımcıya yüzde 25 destek Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni Sinema Kanunu taslağını tamamladı. Taslağa göre, Türkiye’de film çekecek olan yabancı yapımcılar, Türkiye’de harcadıkları tutarın yüzde 30’u kadarını geri alabilecek. Gazete Habertürk’ün haberine göre Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, hafta sonu İstanbul’da sinema sektörü temsilcileri ile bir araya gelerek, taslak hakkında bilgi verdi. Toplantıya sinema alanında faaliyet gösteren yönetmen, senarist, oyuncu, yapımcı meslek birliklerinden çok sayıda temsilci katıldı. Yeni kanun taslağı ile yabancı film yapımcılarını Türkiye’ye çekecek, ortak yapımların önünü açacak düzenlemeler getirildiğini anlatan Avcı, Türkiye’de film çekecek olan yapımcıların Türkiye’de harcadıkları tutarın yüzde 30’u kadarını geri alabileceklerini söyledi. Yerli film yapımcılarına da destek verileceğini kaydeden Avcı, sinemada 1 milyon ve üzeri seyirciye ulaşan yerli filmlerin yapımcılarına bir sonraki projelerinde kullanılmak üzere, sağladıkları eğlence vergisinin yüzde 25’i oranında destek verileceğini söyledi. Avcı, yerli film sektörünü güçlendirmek, gösterim şansı bulamayan filmlerin seyirci ile buluşmasını sağlamak için sinema salonu işletmecilerinin de destekleneceğini duyurdu. Reklama 15 dakika sınırı Taslakla sinemada izleyicilerin tepkisine yol açan uzun reklamlara da sınırlama getiriliyor. Taslakla film öncesi en fazla 15 dakika reklam gösterilebilecek. Film öncesi en az fragman 5 dakika gösterilecek. Rus ressam İlya Glazunov hayata veda etti Rus çağdaş ressam İlya Glazunov’un 87 yaşında hayata veda ettiği açıklandı. İlya Glazunov’un ailesinden yapılan açıklamada, ünlü ressamın önceki gece yaşamını yitirdiği belirtildi. Rusya Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill, Glazunov’un aile ve yakınlarına taziye mesajlarını iletti. Rusya Güzel Sanatlar Akademisi üyesi ve SSCB halk sanatçısı unvanı bulunan Glazunov, en ünlü Rus ressamlarından biri olarak tanınıyor. Rus yazar Dostoyevski’nin yapıtlarından esinlenerek yaptığı tablolarla da bilinen Glazunov’un 3 binin üzerinde eseri var. St Petersburg’da 1930’da doğan Glazunov, Madrid ve Barcelona kraliyet sanat akademilerinin de üyesiydi ve çok sayıda devlet nişanına layık görülmüştü. Sputnik’in haberine göre, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus ressam İlya Glazunov’un ölümü dolayısıyla ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileklerini ilettiğini açıkladı. Peskov, Putin ve Glazunov’un çok uzun süredir dost olduklarını hatırlatarak “Putin her zaman Glazunov’u modern dünyamızın önde gelen ressamı olarak görüyordu” diye konuştu. Afrodisyas dünya miras listesinde Polonya’nın Krakow şehrinde gerçekleştirilen UNESCO 41. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda Türkiye’nin adayı Afrodisyas Arkeolojik Alanı’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesine karar verildi. Aydın’ın Karacasu ilçesindeki Afrodisyas, Eski Yunan ve Roma dönemlerine ait görkemli antik kentlerden birisi. Tarihte kentin önemli tanrıçasın adını taşıyan Afrodit Tapınağı ile ünlü olan Afrodisyas, MÖ II. yüzyıldan MS 6. yüzyıla kadar görkemini korumuştu. 2018 yılında düzenlenecek olan UNESCO 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısında Türkiye’nin adayı Göbeklitepe arkeolojik alanı olacak. Kadınların giremediği kutsal ada da listede Japonya’da kadınların girişinin yasak olduğu kutsal ada Okinoşima da dünya mirası listesine girdi. Ülkenin Kyushu bölgesinde bulunan Okinoşima Adası, 7’inci yüzyılda denizcilerin korunması için yapılmış Okitsu Tapınağı’na ev sahipliği yapıyor ve adaya kadınların girmesi yasak. Ada her yıl sadece bir gün, 27 Mayıs’ta ziyaretçi kabul ediyor ve ziyaretçi sayısı 200 ile sınırlı. Erkeklerin adaya ayak basmadan önce kıyafetlerini çıkarmaları ve denizde yıkanmaları gerekiyor. Adanın UNESCO listesine dahil edilmesinin turizmi artırarak adanın kutsallığını tehdit edeceğinden endişe ediliyor. Valongo Rıhtımı Afrika’dan kölelerin Amerika’ya ilk kez getirildiği yer olan Brezilya’nın Rio de Janerio şehrindeki Valongo Rıhtımı da listeye eklenenler arasında. Yaklaşık 900 bin Afrikalının Valongo Rıhtımı üzerinden Latin Amerika’ya getirildiği tahmin ediliyor. Britanya’nın Lake District bölgesi, Almanya’da bulunan Svabya Alpleri’ndeki buz devri sanatlarıyla ünlü mağaralar, Fransız Polinezyası’ndaki Ra’iatea Adası’ndaki Taputapuatea bölgesi, Danimarka’ya bağlı özerk bölge Grönland’daki Kujataa yarı arktik tarım alanı da UNESCO’nun listesine girenler arasında. l Dış Haberler C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle