28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 11 Temmuz 2017 12 O hep 19 yaşında Gezi Direnişi sırasında katledilen Ali İsmail Korkmaz ölümünün 4. yılında anıldı Ali İsmail Korkmaz Gezi Direnişi sırasında 2 Haziran 2013 gecesi Eskişehir’de polisler ve eli sopalı esnaflar tarafından dövülerek beyin kanaması geçiren ve 38 günlük yaşam savaşının ardından 10 Temmuz’da yaşamını yitiren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz ölümünün 4. yıldönümünde anıldı. Korkmaz’ın ölümünün yıldönümü dolayısıyla Merkez Antakya İlçesi Ekinci Asri Mezarlığı’nda bulunan mezarı başında anma töreni düzenlendi. Anma etkinliğine Ali İsmail Korkmaz’ın anne si Emel Korkmaz, ağabeyi Gürkan Korkmaz, babası Şahap Korkmaz ile Hatay’daki Gezi Parkı eylemleri sırasında hayatını kaybeden Abdullah Cömert’in anne si Hatice Cömert ve çok sayıda vatandaş katıldı. Oğlunun mezarı başında ağlayan anne Emel Korkmaz, “Bu kadar erken gideceğini biliyor muydun Ali’m? Ama sen artık yoksun Ali’m” diye ağıt yaktı. Anma etkinliği, yapılan konuşmaların ardından sona erdi. Ardından saat 20.00’de Sümerler Amfi Tiyatro’da düzenlenen anma etkinliklerinde Jehan Barbur, Grup Abdal ve ALİKEV Müzik Toplulu CHP’li Ataç’tan mesaj Eskişehir’in CHP’li Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Ali İsmail’in 4. ölüm yıldönümü nedeniyle yayımladığı mesajda, “4 yıl önce demokrasi ve barış kenti Eskişehir’de 19 yaşında bir gencimizin, Ali İsmail Korkmaz’ın kaybı ile içinde insan sevgisi barındıran herkes derinden bir acı yaşadı. Ali İsmail ile birlikte bu ülkenin tüm gençlerinin düşlerindeki özgür dünyayı kurabilmeleri için bu acı olaylar bir kez daha yaşanmamalıdır. Farklılıklarımızı bir kenara bırakmalı ve zulme karşı hiçbir ayrım gözetmeden birlikte karşı çıkmalıyız. Kenetlenmemiz; barış ve kardeşliğimizin bozulmaması adına son derece önemlidir” ifadelerini kullandı. KogörAkznmaynağaezış’tdı vane Oğlunun mezarı başında ağlayan anne Emel Korkmaz, “Bu kadar erken gideceğini biliyor muydun Ali’m? Ama sen artık yoksun Ali’m” diye ağıt yaktı. (Fotoğraf: DHA) ğu sahne aldı. Ali İsmail’in yeğeni Tuana ve Sanatorium Müzik ve Bale Akademisi öğrencileri bir bale gösterisi yaptı. Anma öncesindeyse ALİKEV Fotoğrafçılık Kulübü’nün fotoğraf sergisi açıldı. ‘Vurmayın, öldüm...’ Eskişehir’de 2 Haziran gecesi evine dönerken polisler ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldü. Tanıklar, Ali İsmail’in “Vurmayın, öldüm” dediğini anlatırken, bu söz ve Ali İsmail’e atılan son tekmenin görüntüleri hafızalardan çıkmadı. Ortaya çıkan görüntüler ve kamuoyunun baskısının ardından soruşturma derinleştirilirken, silinmiş güvenlik kameraları görüntüleri de ortaya çıkarıldı. Ali İsmail’i döven fırıncı İsmail Koyuncu ve akrabaları Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever, Ebubekir Harlar ile Ali İsmail’e son tekmeyi atan polis Mevlüt Saldoğan tutuklandı. Kayseri 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi polisler Mevlüt Saldoğan’a 10 yıl 10 ay, Yalçın Akbulut’a 10 yıl, fırıncı İsmail ve Ramazan Koyuncu ile Muhammet Vatansever’e 6’şar yıl 8’er ay, Ebubekir Harlar’a 3 yıl 4 ay hapis cezası verirken olay yerinde bulunan polisler Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin ise beraat etti. Yargıtay, Harlar’a verilen cezayı az bulurken polis Engin’in ise cezalandırılmasını istedi. Diğer sanıklar yönünden ise karar onandı. Yeniden yapılan yargılamada Engin’e 7 ay 15 gün, Harlar’a ise 6 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Bakanlıktan tazminata itiraz İçişleri Bakanlığı, Korkmaz ailesine 709 bin lira tazminat ödenmesine hükmeden karara “Bakanlığın hizmet kusuru” olmadığını ve polislerin suç teşkil eden eylemlerinden devletin sorumlu tutulamayacağını savunarak itiraz etti. Bakanlık, ayrıca hükmedilen 650 bin TL manevi tazminatın fahiş olduğunu ve sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu ileri sürdü. Yüksel direnişçileri serbest Tutuklu eğitimci Nuriye Gülmen ile Semih Özakça açlık grevinin 124. gününü geride bıraktı. OHAL KHK’leri ile işlerinden atılan, daha sonra açlık grevlerini sürdürürken tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya Yüksel Caddesi’nde her gün destek veren Esra Özakça, Acun Karadağ, Nazife Onay, Erdoğan Canpolat ve Nazan Bozkurt gözaltına alınarak önceki gün savcılığa çıkartıldı. Savcı, eylemcilerin örgütsel talimatla hareket ettiği gerekçesiyle dosyayı “ev hapsi” istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk etti. Nöbetçi hâkim, savcının talebini reddetti. Direnişçiler, haftada iki gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 48 gündür açlık grevinde olan Esra Özakça, “Bize yapılan her darbeden güçlenerek çıkıyoruz” açıklaması yaptı. Kızılçay’a ev hapsi Tek kişilik ‘Adalet Yürüyüşü’nü başlatıp İzmir’den Ankara’ya ulaşan ancak Ankara’ya ulaşmasıyla Yapracık’ta jandarma tarafından gözaltına alınan 10 Ekim Ankara katliamında hayatını kaybeden İsmail Kızılçay’ın ağabeyi Adem Kızılçay, çıkarıldığı mahkeme tarafından ev hapsi cezasına çarptırıldı. Kızılçay, gözaltına alınmadan önce; “Tüm ihraç edilen akademisyen, öğretmen, çalışan emekçi insanlarımız için aynı zamanda bu yürüyüş. Onlara da adıyorum” demişti. l ANKARA /Cumhuriyet Açıklama yapmadan gözaltı Nazife Onay ile Nazan Bozkurt serbest bırakılmalarının ardından Yüksel Caddesi’nde yapılan ilk açıklamaya geldi. Nuriye Gülmen’in başlattığı “İşimizi geri istiyoruz” eyleminin 244, eğitimcilerin açlık grevinin 124. gününde yapılan eylemde Nazife Onay ile Nazan Bozkurt ile birlikte 6 kişi gözaltına alındı. “Nuriye Semih işe geri alınsın” pankartıyla Yüksel Caddesi’ne gelen eylemciler basın açıklaması yapamadan polisler müdahale etmeye başladı. Gözaltına alınanlar, Kabahatler Kanunu’ndan işlem yapılarak serbest bırakıldı. Dünya çapında protesto 5 gündür nezarette tutulan hak savunucularının gözaltına alınmasına tepkiler büyüyor Büyükada’da gözaltına alınan, Vatan Caddesi’ndeki Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında tutulan insan hakları savunucularının 7 günlük gözaltı süreleri çarşamba günü dolacak. Avukatlar, nezarette havasız ve kötü koşullarda tutulan hakları savunucularının ifadeleri alınarak, bir an önce adliyeye sevk edilmelerini talep ediyor. İnsan hakları savunucuları İdil Eser, Özlem Dalkıran, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Nejat Taştan, Günal Kurşun, Veli Acu, Şeyhmuz Özbekli, Ali Garawi ve Peter Steudtner İstanbul, Büyükada’da eğitim toplantısında 5 Temmuz’da gözaltına alınmıştı. Aktivistlerin nerede oldukları bir gün boyunca açıklanmamıştı. Dünyanın dört bir yanından aktivistler, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın tutuklanmasının birinci ayı ve örgütün Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser’in de 5 gündür gözaltında tutulması nedeniyle 30’dan fazla ülkede, Türkiye büyükelçiliklerinin önünde protestolara katıldı. Shetty: Baskı keyfi Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, “Türkiye’de OHAL’in birinci yıldönümüne yaklaşılırken, bu örnekler darbe girişimi sonrasında gerçek muhaliflere veya muhalif olarak algılananlara yönelik baskının ne denli key fi ve şiddetli hale geldiğini gösteriyor” dedi. Gözaltındaki 10 aktivistin ve Kılıç’ın derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasına yönelik taleplerini her geçen gün daha yüksek sesle dile getireceklerini kaydeden Shetty, “Türkiye’de, susturulmayı reddeden cesur eleştirel seslere gözdağı vermek gibi son derece belirgin zehirli bir amaç güdülerek saygın insan hakları savunucuları asılsız gerekçelerle hapse atılırken boş durmamız söz konusu olamaz. Onlar parmaklıklar ardındayken, onlar için biz yürüyeceğiz. Onlar susturulurken, onlar için biz konuşacağız ” ifadelerini kullandı. Uluslarası Af Örgütü’ndan yapılan açıklamada, Taner Kılıç’ın tutuklan masıyla ilgili de şu değerlendirmeler yer aldı: “6 Haziran’da gözaltına alınmış, üç gün sonra da ‘FETÖ üyeliği’ suçlamasıyla tutuklu yargılanmak üzere cezaevine sevk edilmişti. Taner Kılıç’ın Gülen hareketi ile ilişkisi olduğunun varsayılmasına neden olan ise, yetkililer tarafından ortaya atılan, Bylock’un 2014’ün Ağustos ayında cihazında bulunduğuna dair bir iddia. Bu iddiayı destekleyecek herhangi bir delil sunulmadığı gibi, Taner Kılıç Bylock’u telefonuna indirdiğini veya kullandığını reddediyor. Taner Kılıç’ın eşi Hatice Kılıç ise ‘Eşim haksız ve hukuksuz bir şekilde bir aydır hapiste. Bu durum bizim için çok sarsıcı oldu’ diyor. ” l İSTANBUL/Cumhuriyet haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ECE KURTULUŞ GAZETECİ KIZIL 3 ay sonra serbest İlk duruşmada tahliye kararı Tutuklu bulunan gazeteci, belgeselci Kazım Kızıl ve altısı üniversite öğrencisi 24 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması dün İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Mahkeme duruşma sonunda Kızıl ve altı kişinin tahliyesine karar verdi. Bu kararla bu davada tutuklu kişi kalmadı. Kızıl, 17 Nisan’da haber takibi yapmak için gittiği eylemde “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerine Muhalefet” ettiği iddiasıyla gözaltına alındığını söyleyerek, “Emniyetteyken hakkımda Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlaması yapılmış. Hangi tweetlerden dolayı Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlaması olduğunu 3 hafta önce iddianameyi gördüğümde öğrendim. Hakkımda aleyhime delil üretilmiş ve tutuklama yapıldıktan sonra suç oluşturulmuştur” dedi. Tutuklandıktan yaklaşık üç ay sonra hâkim karşısına çıkan Kızıl’ı dostları, insan hakları aktivistleri ve basın meslek örgütleri yalnız bırakmadı. ‘Gazeteciyim’ Kızıl, savunmasında gazeteci olduğunu ve sadece işini yaptığını söyleyerek, “Emniyetteki ifademde de basın kartımı gösterdim ancak sonrasında cezaevi yönetimi tarafından el konuldu. Cezaevi yönetimine dilekçe yazıp istememe rağmen kartım verilmedi. Gözaltına alınırken polisler aralarında ‘Kazım’ı da mı aldın’ diye konuşuyordu. Polisler benim kim olduğumu, orada ne yaptığımı biliyorlardı” diye konuştu. Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasını redde Duruşmada gözaltı Davayı izleyen akademisyen Zafer Yörük’ün telefonuna el konulmak istenince tartışma çıktı. Yörük, salondan çıkarılarak gözaltına alındı. Avukatlar mahkemeye ‘Her telefonu elinde olanın telefonuna el koyarsanız bu duruşma bitmez’ diyerek karara itiraz etti. den Kızıl, “Paylaşımlarım Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile koruma altına alınmıştır. Paylaşımlarımda şiddete çağrı veya herhangi bir nefret söylemi yoktur” dedi. ‘Protesto hakkımız’ Kazım Kızıl ile birlikte tutuklanan üniversite öğrencileri ise savunmalarında 16 Nisan referandumundaki şaibe iddiaları nedeniyle protesto haklarını kullandıklarını belirterek, “Ülkenin geleceği için bu kadar önemli bir oylamanın bu şekilde sonuçlandırılmasına sessiz kalamazdık. Biz orada barışçıl bir gösteri yaparken polis barikat kurdu ve uyarı bile yapmadan bizi gözaltına aldı” dediler. ‘Sınavlara giremedim’ Ege Üniversitesinde öğrenci Baran Bozlaş ise beyanında, “Tutukluluk halim devam ederken sınavlarıma girmek istedim ancak cezaevi yönetimi benden yol parası olarak 1300 lira istedi. Bu şekilde eğitim öğretim hakkım engellenmiştir” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet 600 yıla kadar hapis Hâkim ve savcılara ceza yağdı Ergenekon Davası’na bakan hâkim ve savcıların yargılama aşamasında ihmal ve kusurlarına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon Davası’nın eski mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin de aralarında bulunduğu 8 eski hakim ve savcı hakkında “Görevi kötüye kullanma”, “Görevi ihmal”, “Hürriyeti tahdit”, “Resmi belgede sahtecilik”, “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme”, “Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” gibi suçlardan 3 yıl ile 600 yıl arasında değişen hapis cezaları talep etti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 505 sayfalık iddianamede, Ergenekon Davası’nın sanıkları arasında yer alan CHP Milletvekili Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 13 kişi ‘şikâyetçi’ sıfatıyla yer aldı. İddianamede istenen cezalar ise şöyle: Hasan Hüseyin Öze se 168 yıldan 600 yıla kadar hapis, Hüsnü Çalmuk 30 yıldan 123 yıla kadar hapis, Mehmet Ali Pekgüzel 3 yıl 6’şar aydan 12’şer yıla kadar hapis, Sedat Sami Haşıloğlu 84 yıldan 314 yıla kadar hapis, Ercan Fırat 112 yıldan 406 yıla kadar hapis, Mehmet Murat Dalkuş 3 yıl 6’şar aydan 12’şer yıla kadar hapis, Fatih Mehmet Uslu 84 yıldan 307 yıla kadar hapis ve Nihat Topal 67 yıldan 239 yıla kadar hapis. Öte yandan iddianamede Ergenekon Davası’nın eski hâkimlerinden Köksal Şengün hakkında ise kovuşturma kararı verilmemesi talep edildi. Bu arada şüpheliler Özese, Hüsnü Çalmuk, Mehmet Ali Pekgüzel, Sedat Sami Haşıloğlu, Ercan Fırat, Mehmet Murat Dalkuş, Uslu ve Topal hakkındaki “Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme” ile “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçları ile ilgili soruşturma dosyasının ayrılarak, yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle