26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 6 Haziran 2017 10 219 gündür özgürlüğünden yoksun... haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ZARİFE SELÇUK Önder Çelik’e Açık Mektup… Adını ilk kez yıllar önce genel koordinatör olarak çalıştığım kurumda aylık bir bülten, yayın organı çıkarmayı planlayınca ne yapacağımı kara kara düşünürken bir dostumdan övgü dolu ifadelerle duydum. Ertesi günü gazetedeki odanda idim. Beni kırk yıllık bir dost gibi karşıladın. Önce yol haritasını çizdin, işin teknik ayrıntısını anlattın, “Bana dosya verin size dergi ya da gazete vereyim” deyip rahatlattın. Sonrada son derece düşük bir bütçe çıkardın ve ben eteklerim zil çalarak şirkete, işimin başına döndüm… Bir hafta sonra kurumun logosunu taşıyan pırıl pırıl, dopdolu bir dergi, şirketin tüm çalışanlarının, hele de kılı kırk yaran patronun beğenisini kazanınca ortalarda zafer kazanmış bir komutan(!) edasıyla (sayende) dolaşan yine bendim hem de yıllarca… Önder Çelik! Düşünüyorum da dostluğu bazı süreçler inşa ediyor. Bazı darboğazlar insanların kumaşını hissetme fırsatı yaratıyor. Güzel yürekli insanları bulmak da, biriktirmek de zor olduğundan emek, çaba, vefa gerekiyor. Geriye dönüp baktığımda seni hep uyumlu ve olumlu duruşunla, yüzündeki hep aynı gülümser ve iyimser ifadeyle hatırlıyorum. Sayısını unuttuğum ziyaretlerimde herkese koşan ve yetmeye çalışan emeğini, Ezgi’nin ve Ali’nin okul başarılarını anlatırken yüzüne sinen mutluluğu unutmuyorum. Hele de “Yarım Kalan Öykü” adlı kitabımın çok kaliteli bir baskıyla raflarda yerini almasındaki katkını ise unutamıyorum. Kurumun dergisini çıkarırken, ya da Cumhuriyet’in arşivinde araştırma yaparken sık sık geldiğim odanda içtiğimiz sabah kahvelerini, tadına doyulmaz sohbetlerimizi, çocukları çekiştirirken bazen kahkahalarla gülüp, bazen duygulandığımızı unutamıyorum… Önder Çelik! Bir de neyi unutamıyo rum biliyor musun? Oğlumun nikâhına koşturarak gelişini, kuaförümün ilave saç kullanarak yaptığı abartılı topuzla tam anlamıyla olgun bir kayınvalide olduğumu yüzüme acımadan(!) söyleyişini, bu sözün üzerine hemen bir karar alıp, ondan sonra seni; “Ben Ezgi’nin arkadaşı Neşe!” diye arayışımı, senin de hemen durumdan vazife çıkararak; “Hatırladım! Ben de Barış’ın arkadaşı Önder’im” şeklindeki yanıtını gülümseyerek anıyorum! Aklımdan hiç ama hiç çıkmayan bu anıları ola ki unutmuşsundur diye sana da anımsatıyorum… Yine 7 Mayıs buluşmalarında ayaküstü ama derin sohbetlerimizi, benim için Cumhuriyet Vakfı Yönetim ve İcra Kurulu üyesi olmanın ötesinde ve önünde her zaman arkadaşım ve dostum Önder olduğunu unutmuyorum. Bu arada her 7 Mayıs’ta bir taşla iki kuş vurup 5 Mayıs olan doğum gününü de araya sıkıştırdığımı, ikram edilen küçük bir pastayı sana “doğum günün kutlu olsun!” diyerek uzattığımı da tabii… Aslında seni yıllardır ve aile boyu tanıyoruz. Sen Barış’ın, ben Ezgi’nin arkadaşı olacak kadar! Bu dostluk bana göre tüm darboğazlardan başarıyla geçmiş, tüm sınavlardan geçerli not almıştır. Ha bu arada haberin var mı? Yaz geldi, ağaçlar yeşerdi, Ezgi’yle sık sık iki arkadaş(!) buluşup görüşüyor, kulağını çınlatıyoruz! Kalbimizin üstündeki yumruğun yerini sevincin ve umudun alacağı günlerin çok yakın olmasını içtenlikle dileyerek… Not: İçinde ve içeride hasreti büyütenler, dışardan gazel atmaya ne der bilmem ama hepsine tek tek selam ederim. Musa Kart’a söyle kestane çuvalları hazır onu bekliyor! O anlar… Akit ne derse o! HSK, Cumhuriyet’e Charlie Hebdo döneminde desteğe gelen hâkim ve savcılara “Akit hakkınızda haber yaptı” gerekçesiyle soruşturma açtı! Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Charlie Hebdo dergisine yönelik IŞİD katliamından sonra destek amacıyla yaptığı yayınlar üzerine saldırılara uğrayan Cumhuriyet’e destek ziyaretin de bulunan hâkim ve savcılar hakkın da Akit’te yayım lanan haberleri ge rekçe göstererek KEMAL GÖKTAŞ soruşturma açtı. Soruşturmaya Em niyet Kriminal Po lis Laboratuvarı Müdürlüğü’nde hâkim ve savcıların fotoğrafla rı ile Akit’te yayımlanan fotoğraf taki hâkim ve savcıların fotoğra fı morfolojik incelemeye tabi tu tuldu. Hakkında soruşturma açı lan hâkimler arasında bir sü re önce yazdığı bir yazı nedeniy le Şanlıurfa’ya sürgün edilen Yar gıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ da yer aldı. nHeadbeenr yoaldpuıllmara!sına Yaşar Turan isimli kişi, İstanbul Anadolu hâkimleri Mustafa Övüç, Füsun Çağlar, Sevgi Övüç, Ayhan Büyükyıldız, Nuh Hüseyin Köse, Tamer Akgök ‘FOTOĞRAFTAKİ KİŞİ BENİM’ Fotoğraf karesinde yarım çıkan ve bu yüzden ni öğrenilmiştir. Fotoğrafta yüzümün kısmen göründü hakkında soruşturma açılma ğü ve bu ziyarette hazır bu yan hâkim İstanbul Anadolu lunduğum halde, benimle il Hâkimi İbrahim Fikri Talman gili hiçbir işlem yapılmamış ise HSK’ye dilekçe vererek tır. Bu durum beni rahatsız 14 Mart 2015 tarihli Akit ga etmiş olup, konunun be zetesinde yayımlanan haber nim yönümden de incelen ve fotoğraf nedeniyle Cumhuriyet gazetesine ziyarette İbrahim Fikri Talman mesi gerekmektedir. Fotoğraf çözümüne gerek olmak bulunan hâkim ve savcılar hakkında sızın, toplantıya katıldığımı ve fotoğ bir ihbar üzerine soruşturma başlatıl rafta yer aldığımı herhangi bir itira dığını belirterek “Gazetedeki fotoğra zım olmaksızın kabul ediyorum. Be fın Emniyet Kriminal Laboratuarında nim hakkımda da disiplin işlemi ya çözümü yaptırılarak ilgili hâkim ve pılması zorunludur. Gereği saygı ile savcıların kimliklerinin belirlendiği arz olunur” dedi. l ANKARA çe ile istifa eden hâkim Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında Cumhuriyet’in İstanbul’daki merkezine destek ziyareti yaptıkları gerekçesiyle şikâyetçi oldu. Şikâyet yazısında hâkimlerin Cumhuriyet ziyareti ile ilgili olarak “Bu hâkimleri görevden atın”, “Charlie’nin hâkimleri” ve “Charlie’nin hâkimi başörtülünün zalimi, 28 Şubat kafası hâlâ direniyor” şeklinde haberler yapılmasına neden oldukları bu yüzden kamuoyunda tarafsız olmadıkları yönünde ka nı uyandırarak hukuka olan güvenin zedelenmesine neden oldukları iddia edildi. HSYK 3. Dairesi 25 Mayıs 2016’da inceleme izni verdi. HSK’nin soruşturmasından önce Emniyet kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nde Akit’te yayımlanan fotoğrafla hâkim ve savcıların bakanlıktaki fotoğraflarının morfolojik (yüzün anatomik karakteristiği) incelemesi yapıldı. Bu incelemeden sonra yüzü eşleşen Ankara hâkimleri Mustafa Karadağ, Leyla Köksal ve Ali Hacıibrahimoğlu da soruşturmaya eklendi ve hâkim ve savcılar hakkında Adalet Bakanı ve HSYK Başkanı Bekir Bozdağ’ın olurunun ardından 3. Daire 6 Mart 2017’de bu defa soruşturma izni verdi. Akit haber yaptıysa... HSK Müfettişliği tarafından hâkimlere gönderilen soruşturma yazısında Cumhuriyet’e yönelik saldırılar “halk tarafından Cumhuriyet önünde eylemler düzenlenip gazetenin protesto” edilmesi olarak tarif edildi. Yazıda Cumhuriyet’e destek veren hâkim ve savcıların “ideolojik saikle hareket ederek haklarında soruşturma devam eden iki gazeteciye (Hikmet Çetinkaya – Ceyda Karan) destek için Cumhuriyet gazetesi önünde yapılan eyleme katılıp suç teşkil edebilecek fiilleri yanında, bu durumu basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurarak haklarında haber yapılmasına sebebiyet verdikleri, böylece eylemleriyle kamuoyu nezdinde tarafsız olmadıkları yönünde kanaat uyandırdıkları, hukuka olan güvenin zedelenmesine neden oldukları” iddia edildi. l ANKARA Kayıtlar kasıtlı silindi Dink davasında eski başmüfettiş, personelin hangi işlemleri yaptığına ilişkin belgeyi içeren log kayıtlarının ortadan kaldırıldığını itiraf etti CANAN COŞKUN Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada tanık olarak dinlenen eski Polis Başmüfettişi Levent Yarımel, kamu görevlilerinin sorumluluğunun tespiti için gerekli olan “log kayıtlarının” kasıtlı olarak silindiğini söyledi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davanın dünkü oturumunda dinlenen Yarımel, kamu görevlilerinin sorumluluğunun tespiti için hazırladıkları raporda İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın sorumluluğunun bulunmadığını söyledi. Yarımel, kendilerinin bilirkişi olarak atanmalarının ardından Mülkiye Başmüfettişi olan dava sanığı Şükrü Yıldız’ın İçişleri Bakanlığı’ndaki odasında konuyu izah ettiğini belirtti. Çalışmaya başladıktan sonra 1992 yılından itibaren tutulan ve personelin hangi işlemleri yaptığına ilişkin bilgiyi içeren log kayıtlarının sorumluların tespiti için İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan istediklerini söyledi. Hazırladıkları yazıyı o dönem İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek’e verdiklerini belirten Yarımel, Akyürek’in kendilerine “Bu yazı bizi sıkıntıya sokar, bizi yakar. Ne yapacaksınız log bilgilerini” diye sorduğunu söyledi. Akyürek’in yanından ayrıldıktan sonra Şükrü Yıldız’ın aradığını söyleyen Yarımel, Yıldız’ın kendilerine “Siz ne yapıyorsunuz. O yazıyı verin. Sizler karışmıyorsunuz” dediğini ifade etti. Kasıtlı yaptılar Yarımel “Log kayıtlarını bize verselerdi İstihbarat Daire Başkanlığı ve Trabzon suçlu olacaktı çünkü. 2009’da sırf bu cinayet nedeniyle kayıtlar silinmiştir. Bilerek göz yumma var. Nasıl böyle bir ölüme göz yumulabilir? Bu işin kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyorum. Engellendik biz” dedi. l İSTANBUL Hrant Dink ‘TEHDİT EDİLDİM’ Levent Yarımel çapraz sorgu sunda ise İstihbarat Daire Başkanlığı’nı suçladı. Mahkeme başkanı Ali İhsan Horasan’ın Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat raporlarındaki “ne pahasına olursa olsun öldürüleceği” ve “ses getirici eylem” ifadelerinin arasındaki farkı sorduğu Yarımel, “Ses getirecek eylem’ yazısı bir tahkikat yazısıdır. İstanbul sadece Osman Hayal’in yerini bildirmekle yükümlüdür. Asıl sorumlu İstihbarat Daire Başkanlığı’dır. Çünkü planlı istihbarat operasyonunun talimatını vermesi gereken yer orası” dedi. Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da ellerinde bilgi veya belge olmaması karşısında rapora neden bu konuyla ilgili şerh düşmediklerini sordu. Yarımel de “Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının yapıldığı, örgütün en güçlü olduğu zamanda siz neden bahsediyorsunuz? Eşim ve çocuklarım tehdit edildi. 2011’de Ankara Emniyet Müdürlüğüne ifade verdim, kimse beni dinlemedi” diye konuştu. Tutuklu Ali Fuat Yılmazer de söz alarak, log kayıtları ile ilgili “Suç oluşturulacağını bile bile istemiş, verilmeyince de türlü yorumlarda bulunuyor. Şimdiye dek hiç kimseye verilmedi log kayıtları” dedi. 139 ülkeden moral kartı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) cezaevindeki gazeteci ve medya çalışanlarına moral vermek için küresel bir kampanya başlattı. Bu kapsamda TGS’nin 139 ülkedeki kardeş sendikalarına gönderilen kartpostallar dayanışma mesajlarıyla doldurulduktan sonra tutuklu gazetecilere ulaştırılacak. Kartlar farklı ülkelerdeki gazeteci sendikalarından temin edilebildiği gibi PDF olarak da indirilip bastırılabiliyor. EFJ ve TGS web sitelerinden kartpostal gönderilecek gazeteci ya da medya çalışanı seçilip adresi öğrenilebiliyor. Kartları doğrudan Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göndermek de mümkün. Sendika, mesajları avukatlar ve aileler aracılığıyla tutuklu gazetecilere ulaştıracak. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Siz FETÖ’ye ağlarken onlar mücadele ediyordu’ CHP’li Yarkadaş, Başbakan Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun açıklamalarına tepki göstererek “Yargıya talimat veriyorlar. Resmen cellatlığa soyundular” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, başbakan ve dışişleri bakanının gazetecileri “FETÖ bağlantılı olmak ve ajanlık yapmakla” suçlamasına tepki gösterdi. Başbakan Binali Yıldırım’ın Cumhuriyet ve Sözcü’nün tutuklu çalışanlarını, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ise tutuklu birçok gazeteciyi “FETÖ bağlantılı olmak ve ajanlık yapmak”la suçladığını hatırlatan Yarkadaş, Yıldırım’ın Cumhuriyet ve Sözcü gazetesi çalışanlarını yargıçlara hedef gösterdiğini ve ceza verilmesi için baskı kurduğunu belirterek “Gazetecilerin adil yargılanma hakkına ilişkin hiçbir beklentimiz yok” dedi. Çavuşoğlu’nun da aynı yolu takip ettiğini belirten Yarkadaş, “AKP’li bakan da gazetecileri ajan ilan ediyor. Polise ve savcıya hedef gösteriyor. Bunun anlamı daha çok gazetecinin gözaltına alınacağı ve tutuklanacağıdır”diye konuştu. Rehin politikası İktidarın ilişki kurmakta zorluk çektiği ülkelere mensup gazetecileri ya gözaltına aldırttığı ya da tutuklattığını ve bu sayede ilgili ülkelerle ilişki kurduklarını söyleyen Yarkadaş şunları kaydetti: “Yıldırım, FETÖ lideri için İzmir’de övgü dizerken, Erzurum’da FETÖ lideri nin kardeşinin ce Barış Yarkadaş nazesinde gözyaşı dökerken, Sözcü ve Cumhuriyet bu ör güte karşı mücadele veriyor du. Adalet peşinde koşacağı na, gazeteci infaz etmek için uğraşıyor. Biz Gökmen’in, Mediha’nın, Oğuz Güven’in, Kadri Gürsel ve diğer arka daşlarımızın gazetecilik yap tıkları için tutuklandıklarını biliyoruz. Yıldırım ve Çavu şoğlu da biliyor bunu... On ları gazeteci oldukları için tutukladıklarını söyleyeme dikleri için suç uyduruyor, iftira atıyorlar.” Özür dilesinler Yıldırım ve Çavuşoğlu’nu sözlerini geri almaya ve gazetecilerden özür dilemeye çağıran Yarkadaş, “AKP hem tutuklatıyor, hem de infaz ediyor. Yargıçlara medya üzerinden adeta talimat veriliyor. Masumiyet Karinesi ayaklar altına alınıyor. Henüz iddianamesi bile hazırlanmamış soruşturmalar için bakanlar hüküm veriyor. Gelin kendinize güveniyorsanız, bu duruşmaları halka açın. Bu düşmanca tutumdan vazgeçin! Gazeteciliğin suç olmadığını artık kabul edin. Kaç kişiyi tutuklatırsanız tutuklatın, bu ülkede gazetecilere boyun eğdiremeyeceğinizi öğrenin” ifadelerini kullandı.?l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle