25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 6 Haziran 2017 2 Ölüme çevre EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ komşu Çatalağzı termik santralı Kokurdan mahallesi’nin tam içinde, kanserin kol gezdiği tüm sokaklar ise kül havuzuna çıkıyor HAZAL OCAK Zonguldak, dört termik santralın yarattığı kirlilik nedeniyle can çekişiyor. Do kuz termik santral projesi daha yolda. Santralların tümümün kurulu olduğu ilçe Çatalağzı’na ölüm çoktan gelmiş. Santralların birinin kül havuzu, Kokurdan Mahallesi’nin tam içinde. Bölge sakinleri kanserden ya DÇO2ESYVARSIE şamını yitiren yakınları nın cenazesine gitmekten yıl gın düşmüş. 61 yaşındaki İs mail Adıyaman’ın evi kül ha vuzu ‘manzaralı’. Adıyaman da eşi de kanserle mücade le ediyor. Kemoterapi sürecini henüz bitirmişler. “Termik santralların yo ğunlaşmasıyla çıktı hastalıklarımız. Ondan önce yoktu” diyor. Tehlikelİ‘Başkaları yanmasın’ Zonguldak’a girer girmez kömürle tanışıyoruz. Kömürün yolu bizi Çatalağzı’na götürüyor. İlçeye girer girmez ağır koku genzimizi yakıyor. Tabelanın arkasından peş peşe dört termik santral yükseliyor. Sant oyun Tepenin ardından aktif işleyen bir termik santralın kül barajının bulunduğu Kokurdan Mahallesi’ne çatladığından ve bir yıldır en ufak rüzgârda külün havaya karışarak göz gözü görmez hale getirdiğinden rallar vadi gibi uzanan ilçenin tam ortasına kurulmuş. Çocuk parkları, evler, okulları santralların çevresinde yer alıyor. Termik santral olan bölgelerde hak ihlallerine ilişkin araştırma yapan Yeryüzü Derneği üyeleri, doğru yola çıkıyoruz. Mahallede sıralanmış az katlı evler bize bir köy havası verse de her sokak 2000’li yıllarda yapılan kül barajına çıkıyor. Çoğu evin manzarası yeşilin arasına meteor düşmüş gibi açılan koca deliğe bakıyor. Bölge sakinleri bir yıl önce baraja giden boruların bahsediyor. Kül havuzunun çevresine “Yaklaşmak tehlikeli ve yasaktır” ve “Sivillerin girmesi yasaktır” yazılı tabelalar dikilmiş. Başka da bir önlem alınmamış. Havuzun bir tarafında çocuklar oyun oynuyor, diğer tarafında ise çobanlar koyun otlatıyor. Eskişehir’den termik santralları görmek için bölgeye gelen doğa savunucuları ve bölge sakinleriyle birlikte ilk olarak Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün’le buluşuyoruz. Akgün 2015 yılının aralık ayında Çatalağzı beldesinde yapımı planlanan yeni termik santral projesinin ÇED toplantısını kefen giyip tabuta girerek protesto etmişti. Bu eyleme ilişkin hakkında dava açılmak istenmiş ancak dosya iptal edilmiş. Akgün bize Çatalağzı ve termik santralları şöyle anlatıyor: “Cumhuriyetin ilk termik santrallarından birisi Çatalağzı’na kurulmuş 1940’lı yıllarda. Babalarımız orada çalışmış. 2000’li yılların başında özel bir şirket önce ‘kömür çıkaracağım’ diye geldi. Sonra termik santrallar artmaya başladı. Şu anda Çatalağzı’nda 1,5, 2 kilometre mesafede 3 bin megabayt santral aktif olarak çalışmakta, Türkiye değil dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yoğun olmaz. Bunların üzerine de hâlâ daha planlanıyor. Şu an yapılmak istenen termik santralların kavgasını veriyoruz. Biz yandık başkaları yanmasın.” ‘Denetim çok zayıf’ Termik santral yapılacak yerler için Çatalağzı’nın bir laboratuvar olduğunu anlatan Akgün şöyle devam ediyor: “Burada gerçeklerle yüzleşsinler. O bilimsel raporlar, ÇED süreci falan filan onların hepsi hikâye çünkü hiçbirine uyulmuyor, hiçbiri dedikleri gibi olmuyor, gerçekler Çatalağzı’nda. Termik santralları işletme sırasında ne gibi sorunların yaşandığını birebir görüyorsun. Bacalarda filtre yok. Kül havuzu var. Denetim mekanizması çok zayıf. Sıkıntı çok. Yerel yönetimler olarak denetleme yetkimiz yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda denetim mekanizması. Bu saatten sonra burada santral yapılmasın diye mücadelesini yapıyoruz.” ‘Kanser olduk’ Akgün’le sohbetimizin ardından termik santrallara hâkim bir tepeye çıkıyoruz. Dört santral durmadan ça Hasan Çorak Hazal Ocak ‘PSİKOLOJİMİZ BOZULDU’ Termik santrallara hâkim tepede 72 yaşındaki Hasan Çorak ile konu şuyoruz. Çorak termik santralda de bir dönem dalgıç olarak çalışmış. Santral yüzünden psikolojik tedaviye başladığını belirterek şöyle devam ediyor: “Havayı kirletiyor, ayrıca ses ve gürültüyü çekiyoruz. Bahçem var, artık ağaçların nasıl meyve verdiğini bilmiyoruz. Yiyemiyoruz. Bazen santralda arıza oluyor. Gürültü evimizin, yatağımızın içine kadar giriyor. Ben 3 aydır psikolojik tedavi görüyorum. Santral yüzünden uyuyamıyorum.” lışıyor. Yaydığı kara duman gökyüzüne yayılıyor. Bölge sakinleri bizi görür görmez kanserden yaşamını yitirenlerin cenazesine gitmekten bıktıklarını söylüyor. Evi kül barajına bakan 61 yaşındaki İsmail Adıyaman son yılda kanser hastalığına yakalandığını belirterek “Geçen yıl kurban bayramında geldim buraya. İzmir’de şantiyede çalışıyordum. Burada birden 15 kilo verdim. Doktora çıktım. Eşimin akciğerlerinde de yara çıktı. İkimiz de kemoterapi gördük. Termik santralların yoğunlaşmasıyla çıktı hastalıklarımız. Ondan önce yoktu. Bir rüzgârda evden çıkamıyorum. Tozdan göz gözü görmüyor. Akşama kadar evdeyiz. Dışarıya çıkma şansımız yok. Biz ar tık termik santralı ne yapalım burada. Vatandaşın yarısı hasta. Hastaneye gidiyor. Her taraf bembeyaz. Ekip biçemiyoruz. Dalda erik çürüyor. Benim kızdan da parça alındı. Peş peşe olduk. Eşim Havva şu an üniversite hastanesinde yatıyor” diyor. Rüzgâr çıkmasın diye.. Gürsel Adıyaman (45) ise “Yazın hafif bir rüzgârda evler içine girilmiyor. Rüzgâr olmasın diye dua ediyoruz” diyerek giriyor söze: “Dışarı çıkamıyoruz. Toz duman oluyor her yer. Olan biz gariplere oluyor. Yanıyoruz. Gidenler gidiyor. Ben de kanser oldum. Ölümler arttı burada. Doktora gidiyoruz ilk önce ‘sigara içiyor musun’ diye soruyorlar. Bun lara niye çare bulmuyorlar. Bunu sorsunlar.” Mahallede yaşayan Aydemir Akbaş (34) de şöyle konuşuyor: “Kanserden ölen tanıdıklarımızın cenazelerine gitmekten bıktık. Kendi dayımı, babamın dayısını, hep kanserden kaybettik. Burası patlama falan olan bir yer de değil, santralların etkisi olduğu kesin. Ağaçlarımız yok olmaya başladı. Santralın artısını görmedim. Elektriksiz yaşabilirim ama oksijensiz yaşayamam.” ‘Çocuklarımız iyileşmiyor’ Akbaş’ın eşi Yonca Akbaş (28) da balkona çamaşır dahi asamadıklarını ifade ederek “Çocukları sokağa salamıyoruz. Nefes almakta zorluk çekiyoruz. Çocuklarımız iyileşmiyor. Sürekli hastalar sürekli acillere götürüyoruz. Nefes darlığı çekiyorlar. Astım, bronşit arttı. Her toplantıda gidip karşı olduğumuzu da söylüyoruz ama bir şey değişmiyor” diyor. Beynimizde şimşekler... Mahallede gezintimizin ardından Eskişehir’den gelen bölge sakinleriyle konuşuyoruz: “Şimşekler çaktı beynimizde. Gider gitmez, çevreyle ilgili tüm dernekleri dolaşacağız. Ortak bir şeyler yapacağız. Bir tane işleyen santral var Eskişehir’de. Şimdi Alpu’da ikincisi düşünülüyor. Buraya gelmeden önce bu kadar zararı olduğunu bilmiyorduk. Karşımızda canlı canlı görmek daha etkili oldu.” Dava süreci olumsuz Son olarak Zonguldak TEMA temsilcisi Kutlu Günvar ve Belediye meclis üyesi Lale Karabaluk’a santrallara karşı açtıkları davaları soruyoruz: “Dava açmak için Zonguldak’ta duyuru yaptık ve aramızda küçük, büyük para toplayıp denkleştirdik. Ama maalesef TEMA’nın öncülüğünde açılan dava olumsuz sonuçlandı. Çevre Platformu olarak da davaya katıldık. Keşif ve analiz dahi bizce özenle yapılmadı.” l ZONGULDAK YARIN: KARABURUNLULARIN ÇEVRE MÜCADELESİ Haberciler için niyet okumanın altın oranı “Altın Oran” ve “Niyet Okumak”: Başlıktaki iki kavramı tanımlayarak işe başlamak istiyorum. “Altın Oran”: Altın Oran kavramını ilk kez babam İhsan Kongar’ın liseler için yazdığı “Felsefe” kitabının (ki bu kitabı ilavelerle yeniden yazıyorum) “Estetik” bölümünde görmüş ve belleğime kazımıştım: Bir dikdörtgenin uzun kenarı kısa kenarına bölündüğünde 1,6 çıkıyorsa, yani iki uzunluk arasındaki ilişki 1,6 oranında ise buna “Altın oran” deniliyor. Altın oran, uyumluluğun ve uyumluluk üzerinden tanımlanan güzelliğin simgesi olarak kabul ediliyor. Örneğin, bir dikdörtgenin bir kenarı 1 cm, öteki kenarı, 1,6 santim ise, bu diktörtgen “Altın Orana” sahiptir. Bu orana “Fi” sayısı deniliyor. Bir çemberin çapına bölünmesiyle elde edilen “Pi” sayısı gibi, “Fi” sayısı da asal bir sayı, yani bölme işlemi sonsuza kadar, sonuçlanmadan gidiyor. Aslında 1,6 sayısı, bölme işlemi virgülden sonra sadece 1 hane yürütüldüğünde elde edilen kaba oran. Pi sayısı nasıl genellikle, 3,1416 olarak virgülden sonra dört hane biçiminde ifade ediliyorsa, Fi sayısı da genellikle virgülden sonra 3 hane olarak 1,618 şeklinde kullanılıyor. HHH “Niyet Okumak”: Bu kavramı anlatmak, herkesin bildiği “Havada bulut, sen bana ördek dedin” fıkrası ile çok kolay: Sohbet eden iki kişiden biri “Havada bulut var” deyince, öteki suçlamış: “Sen bana ördek dedin” demiş. Suçlanan kendini savunmuş: “Yahu ben ‘havada bulut var’ dedim, senle ne alakası var?” Bunun üzerine, suçlayan kişi “Bulut dedin yağmur yağacak demek istedin; yağmur yağınca göl olur demek istiyorsun; gölde ise ördekler yüzer; yani sen bana ördek demek istedin” diye, suçlamayı sürdürmüş! HHH “Yazının başlığı nereden aklına geldi?” derseniz... Barış Pehlivan’ın 3 Haziran Cumartesi günü Cumhuriyet’te yayımlanan “İkinci Silivri Trajedisi”ne ilişkin yazısından esinlendim. “Birinci Silivri Trajedisi”nin kurbanlarından Barış Pehlivan yazısında şöyle diyordu: “Yeni dönemin bavulcularıyla, Cumhuriyet önce ‘kriminalize’ edilmeye çalışıldı, sonra da terör operasyonuna uğradı. ‘Terör’ suçlamasının ‘altın oranı’ Bakmayın ‘terör’ dediğime. Nasıl ki, 134 sayfalık Odatv iddianamesinde 361 kez ‘haber’ kelimesi kullanıldıysa, 275 sayfalık Cumhuriyet iddianamesinde de 667 kez ‘haber’ kelimesi vardı. İkisinin de her sayfasında ortalama 2 buçuk kez ‘haber’ yazıyordu. Evet, iki davanın iddianamesinde de ‘altın oranı’ tutturmuşlardı.” HHH Sanıyorum, Barış Pehlivan’ın derin ve ince bir kültür süzülmüşlüğüyle vurguladığı “Sayfa başına 2 buçuk kez haber sözcüğünün kullanılmasındaki Altın Oran”, benim “Birinci” ve “İkinci” diye numaraladığım “Silivri Trajedileri” arasındaki, hem benzerliği, hem de sürekliliği, bu iki sürecin ayniyeti açısından çok güzel ifade etmişti: Her iki “Trajedi”de de aynı “Niyet Okuma” vardı... Hem de görevi, işlevi, iş hayatı haber vermek olan insanlar için öne sürülen “Haber” suçlaması üzerinden, “Altın Oran” olarak! İklim çağrısı Greenpeace, ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen hafta Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı almasının yankıları tüm dünyada devam ederken, Türkiye’ye geçen sene imzaladığı anlaşmayı onaylamaya çağırdı. Greenpeace İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu avukat Deniz Bayram, “Türkiye, ABD’nin anlaşmadan çıkmasını bahane göstererek henüz etkili adımlar atmadığı anlaşma için ayak dirememeli. Sahip olduğu yenilenebilir enerji potansiyelini hayata geçirerek, enerji verimliliğini gözetmeli” dedi. l İSTANBUL\Cumhuriyet Tarkan’dan anlamlı paylaşım Tarkan, ‘#DünyaÇevreGünü’ başlığıyla Eken Güven isimli kullanıcının Instagram’a yazdığı fotoğrafı ve yazıyı paylaştı. Paylaşımda “Millattan, beyaz adamın Amerika’yı keşfinden, TBMM’den, Birleşmiş Milletler’den daha eskiyim. İki bin yaşındayım. #BenBirZeytinAğacıyım” deniyor. Zeytin önergesinin TBMM’de görüşülmesi sırasında da paylaşımda bulunan Tarkan, zeytinlik alanların imara açılmasına tepki göstererek “.. Zeytin ağaçları Anadolu’nun hazinesidir belleğidir. Rant için zeytin ağaçlarına kıymayın” demişti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Tarkan’ın zeytinlikleri mi varmış, ne yapacakmış zeytinlikleri? Tarkan’ın şarkılarını seviyoruz. Tarkan şarkılarını söylesin” paylaşımında buTarkan lunmuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Unutulmadılar Doğa ve yaşam savunucuları, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü, Finike’de taş ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan, 9 Mayıs’ta çiftlik evlerinde öldürülen Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çiftine adadı. İstanbul ve Antalya’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen aktivistler cinayetin aydınlatılmasını istedi. Büyüknohutçu çiftinin fotoğraflarını havaya kaldırarak “Biz bir aradayız, bir arada yaşamı savunacağız” sloganı atıldı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle