02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 14 Mayıs 2017 6 Kahl: ABD’yle YPG’yi Erdoğan yakınlaştırdı Obama yönetiminin üst düzey yetkililerinden Kahl, Foreign Policy’ye yazdığı makalede, Erdoğan’ın IŞİD’i tehdit olarak kabul etmekte geciktiğini ileri sürdü IŞİD’e karşı YPG’yi silahlandırma planını hazırlayan ve Donald Trump’a devreden Barack Obama yönetiminin üst düzey yetkililerinden Colin Kahl, bu noktaya nasıl gelindiğini yazdı. Kahl, son üç yılda yapılan müzakerelerin arka planını anlattığı makalesinde, Türkiye’nin Suriye’de uçuşa yasak bölge ısrarının ABD’yle YPG’yi yakınlaştırdığını savundu. Foreign Policy dergisi için bir makale kaleme alan Kahl, “Türkiye’nin YPG’ye ilişkin endişeleri anlaşılır ve yaygın kabul görüyor. Daha az bilinen şeyse, ABD’yle Türkiye’nin IŞİD’e karşı YPG’ye alternatif bir güç oluşturmak konusundaki ortak çabalarını, Türkiye’nin kendi adımlarının, özellikle de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı bir di zi kararın engellemiş olması. Bu durum ABD ile YPG’yi yakınlaştırdı ve zaman için Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) ortaya çıkardı” ifadelerini kullandı. ‘Davutoğlu onay verdi’ Duvar’ın aktardığına göre Kahl, Kobani’nin IŞİD’in elinde olduğu Eylül 2014’te, ABD’nin Türkiye’ye bir plan sunduğunu açıkladı. Ancak Kahl’a göre, plan Erdoğan’ın uçuşa yasak bölge ısrarına takıldı. Kasım 2014’te dönemin ABD başkan yardımcısı Joe Biden’la İstanbul’a geldiğini anlatan eski yetkili, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun plana onay verdiğini yazıp şöyle devam etti: “Biden bundan sonra Erdoğan’la bir araya geldi. Onun farklı önceliklerinin olduğu açıktı. Beş saat süren görüşmede, Biden, Erdoğan’ın Kobani’de YPG’ye verilen Amerikan desteğine dair endişelerini kabul ederken, Türkiye’nin de El Kaide bağlantılı, selefi Ahrar’uş Şam gibi Amerikan perspektifinden son derece sorunlu örgütleri desteklediğine dikkat çekti. Biden, Erdoğan’a, AllenMcGurk’un önerisini kabul etmek için bu farklılıkları bir kenara bırakmayı önerdi. Erdoğan’ın YPG’ye dair kaygılarını ortadan kaldırmak için ABD ve Türkiye IŞİD karşıtı ortak bir güç oluşturacaktı. Erdoğan bu öneriye açıktı ama tek bir şartla: ABD’nin önce Halep dahil, bütün kuzey Suriye üzerinde bir uçuşa yasak bölge kurmasını istiyordu.” Kahl’a göre Erdoğan o dönem IŞİD’i Türkiye’nin ulusal güvenliği için acil bir tehdit olarak görmüyordu ve dolayısıyla IŞİD’le mücadeleye destek için ABD’den bir taviz koparmak istiyordu. “Bu şart anlaşmayı bozdu” diyen Kahl, uçuşa yasak bölgenin ABD’yle Şam’ı doğrudan karşı karşıya getireceğini, Obama’nın uluslararası bir yetkilendirme olmadan böyle bir müdahalede bulunmayı reddettiğini yazdı. Türkiye’nin zaman içinde IŞİD’e bakışının değiştiğini ancak bu sırada YPG’nin savaş alanında ilerleme kaydettiğini aktaran Kahl, “Suriye savaşının barındırdığı çok sayıda ironiden biri de şu ki, tam da Türkiye’nin elini zorlayan şeyi –yakın ABDYPG ilişkileriniüreten şey, Erdoğan’ın IŞİD’e odaklanmak konusunda ilk baştaki isteksizliğiydi” dedi. El Bab 2. Ordu’ya emanet Fırat Kalkanı Harekâtı’nın tamamlanmasının ardından yeni aşamaya geçiliyor SERTAÇ EŞ Geçen yıl 24 Ağustos’ta başlatılan, kritik ilçe El Bab’ın kontrol altına alınmasının ardından ilk aşamasının sona erdiği duyurulan Fırat Kalkanı Harekatı’nda yeni bir aşamaya geçildi. Harekâtı yürüten Özel Kuvvetler Komutanlığı’na (ÖKK) bağlı timler 2 bin 15 kilometrekarelik alandan büyük oranda çekildi. Bu çekilmenin önümüzdeki süreçte tamamlanacağı, bu timlerin yerlerini ise 2. Ordu birliklerinin alacağı belirtildi. Fırat Kalkanı’nın “ilk aşamasının” sona ermesinin ardından bölgedeki ÖKK personeli büyük oranda Türkiye’ye geldi. Birliklerin asli görev yerlerine döndükleri öğrenildi. Son olarak IŞİD’den kurtarılan El Bab’ın kurtarılmasıyla bu ilçe ve çevresindeki kasabalarda El Yapımı Patlayıcı ve mayın temizleme çalışmaları da sonlandırılma aşamasına geldi. Bu aşamadan sonra bölgede görev yapan ÖKK personelinin varlığının gereksiz olduğunu değerlendiren Türkiye, bu birlikleri asıl görev yerlerine çekmeye başladı. Bölge boşaltılmıyor Bu çekilmenin IŞİD’den kurtarılan bölgenin Türk askerinden boşaltılması anlamına gelmediği de öğrenildi. Çekilen ÖKK personelinin yerlerini benzer görevleri üstelencek 2. Ordu personelinin alacağı dile getirildi. Yeni konuşlanma kapsamında Fırat Kalkanı bölgesinde piyade, mekanize piyade, tank birliklerinin konuşlanacağı ve güvenliğin sağlanmasında Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) destek vereceği belirtildi. Harekât sırasında bölgedeki birliklere ÖKK Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı komuta ediyordu. Değişikliğin ardından bölgeye 2. Ordu Komutanı Korgeneral Metin Temel komuta etmeye başlayacak. Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında Suriye’nin bazı bölgelerine kolluk gücü kapsamında gönderilen polislerin bu ay içinde değiştirileceği de öğrenildi. l ANKARA Niyazi Elçin Şehit Elçin için memleketi Bigadiç’te tören düzenlendi. Şehidin oğulları Alperen (kucakta) ve Metehan (sağda) babalarının tabutuna son kez baktı. Dost ateşiyle şehit düştü AKIN BODUR Hatay’ın Hassa ilçesi Çardak Yaylası Domuzdamı mevkiinde terör örgütü PKK’ye yönelik operasyonda pusu kuran polis Özel Harekât ekipleri bölgede devriye gezen jandarma ekiplerini PKK’li grup sanarak ateş açtı. Jandarma ekibinin de PKK saldırısı sanarak karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Asker ve polis arasında yaşanan çatışmada Jandarma Astsubay Çavuş Niyazi Elçin (29) şehit olurken, bir asker ve bir polis yaralandı. Yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Şehit Jandarma Astsubay Niyazi Elçin için Hatay İl Jandarma Komutanlığı’nda tören düzenlendi. Törenin ardından şehidin cenazesi uçakla Balıkesir Bigadiç’teki baba ocağına götürüldü. Şehidin eşi Elif Elçin, annesi Alime Elçin ve babası Mehmet Elçin gözyaşlarına boğuldu. Şehit Elçin’in cenazesi, İlyaslar mahallesindeki caminin küçük olması nedeniyle cenaze namazı için köy okulunun bahçesine götürüldü. Şehidin cenazesi yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından toprağa verildi. Şırnak şehidi uğurlandı Şırnak’ta Bestler Dereler Bölgesi’nde önceki gün güvenlik güçleriyle terör ör gütü PKK üyeleri arasında çıkan çatışma da ağır yaralanan ve hastaneye kaldırılır ken yolda şehit olan Jandar ma Astsubay Çavuş Hüseyin Işık (23) için Şırnak’ta tören düzenlendi. Ardından uçak la İstanbul’a getirilen şehi din cenazesi Hadımköy’de ki Merkez Camii’ne getiril Hüseyin Işık di. Cenaze töreninde şehidin babası Cengiz Işık gözyaşla rına boğulurken, annesi Hatice Işık ambu lansla camiye getirildi. Şehidin cezaevinde bulunan kardeşi Hasan Işık da özel izin le cenaze törenine katıldı. Şehidin cenaze si cenaze namazının ardından Hadımköy Şehitliği’nde toprağa verildi. l DHA 3 asker yaralı, 9 PKK’li öldürüldü Hakkâri Çukurca’da önceki gece bir grup terör örgütü PKK üyesi, Irak tarafından Güvendağı Üs Bölgesi’ne sızmak isterken çatışma çıktı. Çatışmada 1 PKK’li öldürüldü, kaçmaya çalışan 6 PKK’li da hava operasyonu ile öldürüldü. Çatışmada 3 asker yaralandı. Dün ise Kuzey Irak bölgesinde tespit edilen 2 PKK’li savaş uçakları tarafından vurularak öldürüldü. Bu yılın başından beri Hakkâri’de168 PKK’linin öldürüldüğü ifade edildi. l DHA/İHA Müslim: Türkiye’nin kaygısı bizce yersiz Amerika’nın Sesi Türkçe servisinden Mehmet Sümer’in ABD’nin YPG’ye silah yardımına ilişkin sorularını yanıtlayan PYD lideri Salih Müslim, ‘Türkiye’nin kaygısının yersiz’ olduğunu söyledi. Müslim, “Türkiye’nin tepkisini siz nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusunda şöyle yanıt verdi: “Yersiz buluyorum. Baştan beri zaten söyledik. Türkler de bunu çok iyi biliyorlar. Bunlar bizim yani Suriye’nin iç işleridir, Suriye Demokratik Güçleri’nin işidir, Araplar’dır, Süryaniler’dir yani oradaki oluşumlardır. Beraber bir şey yapmışlar kendilerini korumak için. Yani bu bir savun ma, meşru savunma hakkı çerçevesinde gerçekleşen bir şeydir. Türkiye’nin rahatsız olması için herhangi bir neden yoktur. Askeri konulara biz pek karışmıyoruz ama şunun garantisini veriyoruz. PKK ayrı bir olaydır. Kendi yöntemleri vardır ama hiçbir zaman bir silah PKK’ye geçmeyecektir.” ANMA Değerli Cahide’miz (Saatçioğlu Altınel) Anneler Günü’nde seni ve sana “AblaAnne” ismini vererek her zaman ikinci annesi olarak gören ve kardeşleriniz arasında layık olduğun yere koyan Atilla’nı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. AİLEN haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Adalet ile birlikte toplum siyasi iktidarın esiri oluyorsa Bir bilim dergisinde rastladım. 1927’de düşünce özgürlüğü üzerine ABD’de tartışma var. Bazı düşünceler zararlı ve yanlış görülüyor, ayrıca gerçekleri çarpıtmak amacıyla pek çok düşünce ortalıkta cirit atıyor... Milletvekilleri, hukukçular, medya tartışıyor. Louis Brandeis, ABD Yüksek Mahkeme üyesi ise gerçeklerin er geç ortaya çıkacağını belirterek, bugüne kadar adeta bir ilke olarak kabul edilen şu sözü söylüyor: “Çözüm, insanları zorla susturmak yerine, daha çok konuşmalarına izin vermekte yatıyor.” ABD’de bu ilke geçerli... Ama Avrupa farklı; hakaret, nefret suçu işleyen vb. konularında “düşünce özgürlüğü”nün sınırları (başkalarının hakları) çiziliyor ve ceza maddeleri devreye giriyor. “ABD liberalizmi” ile “Avrupa liberalizmi” farklı. Avrupa devrimlerden, büyük savaşlardan geçerek kültürünü süzmüş ve oturtmuş. Bazen mesela Ermeni soykırımı olmadı demek yasaktır gibi, ucube noktalara uçsalar da ve tarihsel tartışmalara siyasi hükümlerle müdahale etseler bile... ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’, tamam da... Mesela bazı iktidar ucubelerinin Atatürk’ü aşağılamak için, gerçeklerle ilgisiz sözlerine ne diyeceğiz, “fikir özgürlüğü” mü? “Bırakalım, gerçekler eninde sonunda ortaya çıkacaktır” mı diyeceğiz? Peki, ya “çıkmazsa” veya çıktığında ise çok geç kalındıysa ve bu yüzden “atı alan Üsküdar’ı geçtiyse”? Yukarıda sözünü ettiğim yazıda, günümüz gerçeğinin çok farklılaştığı belirtilerek şöyle deniyor: “Brandeis’in düşünce özgürlüğünün gücünü savunduğu görüş günümüzde çağ dışı kaldı. En doğru bilgilerin halk arasında en çok yaygınlık kazanan bilgiler olmadığı, tam tersine, ana akım medyanın bir yığın uyduruk görüş ve öykülere yer verdiği görüldü... düşünceler pazarında... iyi görüşlerin öne çıkmaları da söz konusu olamaz.” Yaşadığımız zamanları anlatıyor. Toplum yalanlarla gerçekler arasında bir salıncakta. ‘Siyasi adalet’ devrede Türkiye’de bir düşünceyi dile getirmek bile suç sayılıyor, bu iki kıtanın gerçeklerinden o kadar uzağız ki! Sıfır delil ile insanlar içeri tıkılıyor, siyasi karar ve talimatlarla muhaliflerin defteri dürülüyor. “Vay habere o başlığı nasıl koyarsın” diye Cumhuriyet Portal’ın yöneticisi Oğuz Güven gözaltına alınıyor. Evet, habere konan o başlığı hiç onaylamam, şanssız, ama bu Gazete yönetimini ilgilendirir. Başka kimseyi değil. Bu konu normalde basın özgürlüğü kapsamındadır ve “adaleti mekanizmasını” da ilgilendirmez. Siyasi güdümün altına girdiyseniz; basın özgürlüğü, kişi hak ve özgürlükleri mezara gömüldüyse, adaletin yerine geçen “siyasi adalet” kendiliğinden işlemeye başlar. Türkiye’de, adalet dağıtıcıların başındaki zevatların siyasi kudretlilerle al takke ver külah “günah” ilişkileri içine girdiği ve iktidarın adaleti güdümüne alıp siyasi olarak dağıtmaya başladığının artık inkâr edilemez noktasındayız. Yargıçların hepsi resmen AKP’li İktidarın, avukatları yargıç yapma kararı üzerine yazıldı ki, FETÖ’cülerin yargıdan temizlenmesinden sonra büyük açığı, kolay yoldan AKP’li yargıçlarla kapatacaklar. Hemen bu saptama daha ilk atamada doğrulandı: Adli ve İdari yargıya hâkim olarak atanan 106 kişinin tamamı, ama tamamı, AKP teşkilatından, çevresinden, AKP’li olarak bilinen avukatlardan oluşuyor. CHP Grup Başkan Vekillerinden Levent Gök, iyi bir araştırma yapmış ve tek tek saptamış... AKP’nin, mesela Zonguldak gençlik il başkanlığını yapmış... Sultanbeyli AKP kurucusu... Melih Gökçek’in avukatı... Giresun parti yönetimi üyesi... Milletvekili adayı... Ensar Vakfı Ankara Şube Başkanı... Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı... Adalet Bakanlığı özel kalem müdürü... Tamamı Türkiye çapında AKP’liler... Hepsi adalet dağıtacak... Siyasi ahlak ve adalet açısından utanç... Parti devleti diyoruz ya... Bu liste onun fotoğrafı. Sedat Ergin, dünkü yazısında, 165 gündür tutuklu olan Doğan Holding Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun dosyasını inceliyordu. Yöneltilen suç sıfır. Tek iddia bir telefon no’su: FETÖ’cü birisine aitmiş. Fakat araştırılıyor ki Vodafone’un müşteri temsilciliği telefonu. Fakat adalet dağıtıcılarından kimse tahliye etmeye cesaret edemiyor. Sedat yazamayacak, ben belirteyim: Açıkça, siyasi esir olarak alınmış Barbaros Bey. Aydın Doğan ve Medya Grubu’na karşı. Adalet mi dediniz? Gök ile el ele tutuşan Bakan adaletle ne kadar uyuşuyorsa... İktidar ve adalet ne kadar uyuşuyorsa... Birbirine ne kadar uyuşmayan kavram ve fotoğraflarla iç içe yaşıyoruz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle