03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 14 Mayıs 2017 16 Yürüyün lan, öldürmek serbest! Açıktan bir emir verildi. Öldürmek serbest! Kimse kimseyi kandırmasın, artık dünyada öldürmek serbest! Amerikan dizilerindeki mantık çizgisine hep hayran kalmışımdır, çünkü oldukça özgür bir çalışma alanı bulan Amerikalı senaristler, sadece ülkelerinin değil, artık kocaman bir köy olan dünyadaki katliam ve faili sır olmayan ölümlerin gerisindeki yapıyı didik didik ederek, dünyanın bir kovboy kasabası gibi idare edildiğini ortaya koyarlar. Bu kovboy kasabasında ülkelerin gelişmişliğine göre, kimi ölümlerde teknoloji başrol oynar, kimi zaman da tıpkı ülkemizde olduğu gibi en ilkel öldürme biçimleri hâlâ gündemdedir. Ölüm emrini verenler, acayip kaygısızdır yani hiçbir gizliliğe gerek duymazlar, kendilerini saklamazlar. Örneğin, Rockefeller’in CEO’su ansızın arabasında intihar eder, bir tesadüf sonucu önemli bir siyasetçinin iş yapmasını engelleyen hastalığını fark eden bir doktor bir hafta sonra bir trafik kazasında ölür. CIA’nin kurduğu bir örgüt liderinin mahrem hayatını deşifre eden bir yazar nehir kıyısında ölü bulunur, büyük şirketlerin bir ülke üzerinde oyunlarını deşifre eden bir bilimadamı ansızın evinin önünde silahlı saldırıya uğrar ve ölür (Değerli araştırmacı Necip Hablemitoğlu, Alman vakıflarının Türkiye üstündeki oyunlarını deşifre ettiği kitabının yayınından bir süre sonra evinin kapısında öldürülmüştür). (Rabıta’yı yani tarikatların örgütlenmelerini deşifre eden Uğur Mumcu’nun arabasına bomba konur.) Bütün istihbarat örgütlerinin suikast skorları çok kalabalıktır. Çünkü dünyayı yöneten 400 şirketin ayakta kalması ve dünya halklarını sömürmesi için istihbarat örgütlerinin skorlarını çoğaltmasından başka bir seçenek yoktur. Bütün bunlar nereden aklıma geldi. Antalya’nın güzelim dağlarında bir cinayet işlendi. Çevrecilerin çok iyi tanıdığı iki çevreci insan, bir gece vakti, av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Şimdi ben kendimi, Amerikalı bir senaryo yazarı gibi özgür hissedip bu cinayetin bir senaryosunu yazmak istiyorum. İlk başvuracağım şey hiç kuşkusuz, öldürülen iki kişinin kimliği ve uğraşları olacaktır. Öldürülen iki kişi, tam bir çevreci, Toroslar’daki muhteşem sedir ormanlarının taşocakları tarafından yok edilmesine, açıkça işlenen bu doğa cinayetine karşı mücadeleye başlıyorlar. Mücadele yıllarca sürüyor, tehdit ediliyorlar, davalar açılıyor ve çevreci ikili bu davaları kazanıyorlar. Taşocaklarının faaliyetlerini durduruyorlar. Ama taşocakları para demek, bu nedenle yeniden makinelerin sedir ağaçlarını kökünden kesmesi gerekiyor ama bu ikiliye ne oluyor, neden böylesine ağaçlara tutkunlar? Taşocaklarının sahipleri için sedir ağaçları hiçbir şey ifade etmiyor, oysa dünyanın en güzel tekneleri onlarla yapılır ve yok olduğunda ekolojik sistem çökecektir. Kimi ne, gelsin paralar. Şimdi bir senaryo yazarı olarak, öldürülen ikilinin mücadelesini öğrenmiş oluyorum. Şimdi bir adam çıkıyor, “Ben öldürdüm” diyor. “Para için yaptım” diyor. Eğer bir senaryo yazıyorsanız, katilin de ruh halini belirtmeniz gerekir. Çünkü o bir robot değil. Bir insan, belli ki, doğuştan kaybedenlerden biri. Hiçbir işi, hiçbir amacı yok. Ülkemizde bu durumda olan binlerce genç insan bulabilirsiniz, hiçbir çıkış noktası bulamayan bir insan modeli. Belli ki, bu birilerinin çok işine yarayabilir. Örneğin ona “Evin çevresindeki otları bir tutuştur, bir yangın çıkar, sonra seni görürüz” diyebilirler. Gerçekten evin çevresindeki otları tutuşturur, ama yangın söndürülür evin yanmadığını gören katil adayı tuhaf bir içgüdüyle evin kapısını çalar ve açan kişiden bir bardak su ve para ister. Evin sahibi bir sürahi su getirir ve bir miktar para verir. Bu onun dünyasına tamamen yabancı bir davranış biçimidir. Öte yandan birileri bastırır, “Öldür ulan, arkanı kollayacağız!” Sonra artık geri dönülmez bir noktaya gelir. Eline geçecek birkaç kuruş için bu iki insanı öldürebilecek durumdadır. Onlar onun bir süre ekmek parası olacaktır. Bu kaybedenler, ülkemizde öylesine çoktur ki, bilinen 2000 Türk Lirası için gözlerini kırpmadan insan öldürebilirler. Öldürür de. Şimdi poliste, “Açım, parasızım” diyerek cinayetlerine bir kılıf uyduruyor. Uydurur, hatta “Benim üstüme geldiler, tahrik ettiler” diyebilir. Bilir ki, bu ülkede hukuk yoktur, bir süre sonra belki de iyi halden dışarı çıkacaktır. Tıpkı, FETÖ’cü Kavurmacı’nın bir dahiliye doktorunun belirlediği uyku apnesinden dolayı serbest kalması gibi, panzerle çocukları öldüren polislerin güle oynaya dolaştıkları gibi o da iyi halden, yırtacaktır. Dünya bu hikâyenin binlerce versiyonuyla doludur. Yani öldürmek serbest! Ve sedir ağaçları teker teker kesilmeye devam eder! 14 MAYIS 2017 SAYI: 33457 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.54 03.44 04.14 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.40 13.07 17.01 05.28 12.52 16.43 05.54 13.15 17.04 Akşam 20.21 20.03 20.22 Yatsı 22.00 21.39 21.54 yorum TASARIM: EMİNE BİLGET Tek bir kişi bir ülkenin tüm siyasal sistemini yıkabilir mi? Bizler, Türkiye’de koca bir rejimin 15 bii ki ikinciden Macron sorumlu değildi. Ama yıkıldı. Fransız milliyetçisi Ulusal Cephe’de cumhurbaşkanlığı yarışı yılda yıkılmasına tanık olduk, oluyoruz. nı kaybeden Marine Le Pen’e karşı isyan Ama yıkanların önünde bir reis, arkasında ide başladı. Örneğin partinin iki numaralı ve alistlerden çok oportünistlerin doluştuğu bir en sevilen sarışını Marion Marechal Le parti ve tabanında rejimin yıkılması için yarım Pen, teyzesi Marine’le papaz olmamak yüzyıldır özenle yetiştirilen rejim düşmanları var. için istifa etti. Yani kalabalıklar. Halk soluğunu tuttu, çarşambayı bek Oysa Fransa’da, tek bir kişi, Emmanuel liyor: CB adayları François Fillon’un ai İktidara ‘Yürüyüş’ dersleri...Macron adında, 39 yaşında ve üç yıl öncesi ne değin politika sahnesinde bile olmayan bir adam; ülkenin tüm siyasal sistemini yerle bir, lesine sağladığı maaş kıyağından dolayı açık ara kazanacakken birinci turda kaybettiği seçimle sarsılan Cumhuriyetçi partilerini darmadağın etti. Partisi yoktu, ama Yürüyüş adıyla başlattığı siyasal muhalefet grubuna birkaç ayda 280 bin üye kaydolmuştu. Emmanuel Macron, 7 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı seçildi. 8 Mayıs’ta Yürüyüş grubu, Cumhuriyetçi Yürüyüş adıyla partileşti. 12 Mayıs’ta, sadece bir ay son Brigitte ve Emmanuel Beş yıl önce François Hollande’ı cumhurbaşkanı çıkaran PS; bizzat Hollande’ın parti üyeleri tarafından aday seçilen sosyalist Benoit Hamon yerine Macron’a oy vereceğini açıklamasıyla zaten batırılmıştı. Macron’un bir yıl “partisiz” Maliye Bakanı olarak görev yaptığı sosyalist iktidardan 24 milletvekilini kendi saflarına katmasıyla, çöküş tamamlandı. ler partisi, Macron’un “yürüyüş”üne katılıp eriyecek mi? Yoksa fire vermeden dik durup genel seçimlere girecek ve Macron’a karşı bir meclis çoğunluğu kazanacak mı? HHH Çünkü böyle bir olasılık da var. Macron, yüzde 33 seçmenin kendisi ile Marine Le Pen arasında tercih yapmak istemediği için sandığa gitmediği ya da boş oy verdiği bir Fransa’da oyların yüzde 66’sını aldı... raki genel seçimlerin konusu 577 milletvekilliğinden 428’ine talip adaylarını açıkladı. 214’ünün kadın, 214’ünün erkek olduğu; yani cinsiyet eşitliğinin sağlandığı adaylar, Macron’un cum HHH Turfanda Cumhuriyetçi Yürüyüş partisi, henüz aday göstermediği 149 milletvekilliği için Fransa’nın en büyük siyasal partisi, merkez sağı temsil eden Başka bir deyişle, çoğunluk Macron’dan yana değil, Le Pen’e karşı oy kullandı. Son 20 yıldır Ulusal Cephe’nin iktidara gelmesini önlemek için defalarca aynı tercihi yapmak zorunda hurbaşkanı seçilmesi durumunda partileşmesi ön Cumhuriyetçiler’i markaja aldı. görülen, ki gerçekleşti, Yürüyüş grubuna şubat ayın Eğer Sarkozy’nin isim babası olduğu bu partiden kalan Fransız halkı, böyle durumlarda kötünün iyisini cumhurbaşkanı seçer, ama karşısına da muhalif ka dan öteye başvuran 19 bin aday adayı arasından de 149 milletvekilini ayartabilirse; Macron fırtınası, nadı mecliste çoğunluk olarak diker. özel mülakatla belirlendiler. merkez sağı da süpürmüş olacak... Eli varmadan verdiği oyun bedelini ödetir gibi, ba HHH Bu son manevra için fazla zaman yok. yılır zıtların koalisyonuna! Aralarından 222’si, bugüne değin politikaya hiç Henüz boş 149 seçim bölgesine adayların en geç Mitterand’ı da muhalif bir çoğunlukla baş başa bulaşmamış insanlar: Kooperatif sorumluları, tek önümüzdeki çarşamba Seçim Kurulu’na bildirilme bırakmıştır, Chirac’ı da... nisyenler, akademisyenler, tarımcılar, bilimciler, me si gerekiyor. Ama her kuşun eti yenmez demişler ya, bu Mac murlar, sporcular... Geriye kalanlar, cumhurbaşkan Olayların hızı, ister Macron’a oy vermiş olsun, is ron başka bir tür. Bir yandan siyasal sistemi yerle lığı seçim kampanyası sırasında Macron’un safına ter vermemiş; Fransız ulusunu topyekun şoka sok bir ederken, öte yandan kendisine oy vermeyenleri geçen “ortanın solu” MODEM ve PS, yani sosyalist tu. baştan çıkaracak işler yapıyor. partili eski politikacılar. Sosyalist Parti yıkıldı. Komünist Parti keza. Ta Film heyecanlı. Devamı gelecek haftaya. Azeri şair Mirza, “Hophopnâme”sinde “Harda Müselman da annesinin ölümtantaehlmgreat@fıgmail.com geliyor.” (Atatürk’üwnwwA.nahnmeettan.com si Zübeyde Hanım, Cemil görirem, korharam”; yani Sönmez, AKDTYK Yayını, “Nerede Müslüman görsem Ankara 1998, s: 25) korkarım” diyor. HHH HHH Definden ancak 12 Mirza Alekber, yüz yıl ön gün sonra anne kabrini ce doğdu ve erken yaşta ziyarete gidebiliyor. Ar öldü gitti... dından da annesinin “kır Devir değişti. kı bile çıkmadan” Lati Anneyi alıp gidememek...Artık, Müslüman görün mekle yetinmeyip bir de kendilerine tarihçi veya ila fe Hanım’la evleniyor. Acaba neden? hiyatçı süsü verenler var. Öyle ya, annesi genelevde çalı Hep söylediği ve Sanal dünyada pislik saçmakla şana kim “Ata” demek ister!! yazdığı üzere “Hayattaki en değer yetinmiyorlar. TV’lerde benzer ka HHH li varlığım” dediği anne boşluğunu, fadakilerin eline geçmiş belediyeler ile üniversite salonlarında da icrayı rezalet eyliyorlar. Zübeyde Hanım, biricik oğlunun mürüvvetini de, oğlunun asıl mürüvveti olan Cumhuriyetin ilanını ruhen de soylu olduğuna inandığı bir başka kadının şefkati ile doldurma isteği olabilir mi? 196 gündür Elbette Mirza gibi, korkmaya ne göremedi. den yok. Fırsat çıkarsa yüzlerine 15 Ocak 1923 günü tebdil ha Karşıyaka kabristanından sonra doğruca Uşakizade Muammer özgürlüğünden tükürmekle yetinmek gerek!.. va için gittiği Izmir’de, artık nere Bu yıl Anneler Günü’nü, bu türden deyse hiç görmeyen gözlerini ha Bey’lere giderek, Latife’yi ailesinden resmen istiyor. yoksun... çirkeflerin saçtığı pisliklerin tartışıldığı yata yumdu. 29 Ocak 1923 günü de Muam günler ertesinde kutluyoruz. İstanbul Beşiktaş Akaretler mer Bey’in köşkünde dini nikâhla Atatürk’e sövmeleri yetmedi, bu Yokuşu’nda 76 numarada oturu evleniyorlar. Yaygın uygulamaya defa annesi Zübeyde Hanım için yordu. Beşiktaş’ı çok seviyordu. O uygun düşmese de gelin hanım dini “Genelev çalışanıydı!” diye sosyal evde yazdığı vasiyetnamesinde Be nikâhta hazır bulunuyor. Damadın medyada iğrençlik saçıyorlar. şiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı’na sahitleri Mareşal Fevzi Çakmak ile Devlet katında çok şükür arka çı defnedilmesini istemişti. Kâzım Karabekir Paşa. Gelinin kan yok görünüyor. Ama oğlu, bu arzusunu yeri kiler ise Abdülhalik Renda ile Sa Sadece, “Atatürk” adını telaffuz ne getiremedi. Belli ki, türbe ve lih Bozok. etmekten özenle kaçınmakla yetini dergâha anne defnetmenin kapısını Cumhuriyet ilanına yakın da An yorlar. Şimdilik attıkları en cüretkâr açmak istemiyordu. kara Merkez Kadısı Ömer Fevzi adım, 1 TL’nin üzerinden sildikleri Cumhuriyet değerlerine sadakati Efendi, bir belge düzenleyerek dini Atatürk resmi oldu. anne sevgisine üstün gelmişti. nikâha “resmiyet” kazandırıyor. Kısırlaştırılmış olan TBMM’den ses yok. Oda duvarından resmi indirildi dedikodusu nedeniyle milletvekili kovan CHP’de ise paradan silinen Atatürk konusunda çıt yok. Ne yazık ki daha sonraki devletin başına gelen kimi “oğullar”, örneğin Turgut Özal, annesi ölünce onu türbeye defnetmekten çekinmedi. HHH Birçok soru var. Uzun süreden beri tanıdığı (ve belli ki çok etkilendiği) Latife Uşaki ile neden annesi hayatta iken evlenmedi? Acaba “en değerli varlığı” annesi Ahmet Cemal kalp krizi geçirdi HHH Artık çok şükür yarısı gördü ve anladı ki bu iktidarın Atatürk ile der Annesinin cenaze törenine M. Kemal katılmamıştı. Kayıtlara geçmiş ilginç bir anne oğul rüyası var: ni, cerbezeli olacağı besbelli bir geline muhatap etmekten mi çekindi. En masum yorum bu. Yazarımız Ahmet Cemal (75), kalp krizi nedeniyle Dr. Siyami Ersek di var. Onu, “Ata” saymıyorlar. Bir “Atatürk, Emir Çavuşu Ali Efendi’ye Ama madem anne ve kadın söz Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim de nedense “Türk” sözcüğüne soğuklar. “Ata” demekten kaçınmaları, dileyelim ki o çirkef iddialara inandıklarından olmasın! Eskişehir’deki mola gecesi rüyasında annesiyle birlikte yemyeşil bir vadide gezdiğini, aniden bir fırtına çıktığını, annesinin uçup gittiğini gördüğünü anlatıyor. Bundan birkaç saat sonra konusu. Her türlü çirkeflik serbest! HHH Genelev ilahiyatçılarıyla tarihçilerinin de değil ama annelerinin “Anneler Günü” kutlu olsun. ve Araştırma Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı. Kalbi durduktan sonra tekrar çalıştırılan Cemal’in Kardiyoloji bölümünde tedavisi sürüyor. Cemal, bu nedenle yazılarına bir süre ara KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] verecek. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Ahmet Cemal Hükümete TV10’dan çağrı ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] KHK ile kapatılan TV10’un çalışanları, televizyonlarının açılması talebi ile 32. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Alevilerin sesi TV10 susturulamaz” pankartı açılan TV10 çalışanlarına, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, Cumartesi Anneleri, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) de destek verdi. TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, Alevilerin, emekçilerin, demokrasi güçlerinin seslerinin yok sayılması için televizyonlarının kapatıldığını söyledi. Direnmeye devam ettiklerini belirten Büyükşahin, “Bu ülkede özgürlüğü ve demokrasiyi hep beraber mücadele edip beraber kazanacağız” dedi. TGS Başkanı Gökhan Durmuş, “Türkiye’de özellikle OHAL ile birlikte tek ses yaratılmak isteniyor. Bu tek sesi oluşturmak için de muhalif medya kapatılıyor. Alevilerin sesi kısılmak isteniyor. O yüzden TV10’u kapattılar” dedi. Cezaevlerinde 162 gazetecinin tutuklu olduğuna da dikkat çeken Durmuş, “Bir ülkede gazeteciler tutuklanıp medya kuruluşları kapatılıyorsa hedef demokrasidir” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet SAYISAL LOTO 13 19 21 22 34 49 6 BİLEN: 5 milyon 468 bin 698 TL (1 kişi) 5 BİLEN: 6 bin 546 TL 4 BİLEN: 70’er TL 3 BİLEN: 10’ar TL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle