22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 18 Nisan 2017 ekonomi@cumhriyet.com.tr TASARIM: ZARİFE SELÇUK Sandık düzenlemeleri bütçe açığını üçe katladı Bütçe referandum öncesinde yapılan harcamalarla büyük açık verdi. Marttaki açık 19.5 milyar lirayı bulurken faiz dışı açık da 12.4 milyar lirayı buldu Hükümetin referandum öncesinde yaptığı düzenlemeler büt çede açığa neden oldu. Bütçe mart ayında 19.5 milyar lira açık verdi. Maliye Bakanı Na ci Ağbal, açığın, “geçici düzen lemeler ile vergi indirimlerin den” kaynaklan dığını bildirdi. Maliye Bakan lığı mart ayında bütçeden yapılan MUSTAFA ÇAKIR harcamaları gösteren tabloları yayımladı. Tab lolara göre mart ayında bütçeden yapılan harca malar şöyle: Açık 19.5 milyar: Martta bütçe gelirleri, geçen yılın ay nı ayına göre yüzde 3 azala rak 39.1 milyar lira, bütçe gi derleri yüzde 25 artarak 58.6 milyar lira oldu. Gelirler ocak mart döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüz de 9.9 artarak 144.7 milyar li ra, bütçe giderleri yüzde 21.3 yükselerek 159.7 milyar lira oldu. Bütçe martta 19.5 mil yar lira, ocakmart döneminde 14.9 milyar lira açık verdi. n Güvenliksavunma kat landı: Bütçeden güvenlik ve savunmaya yönelik, mal, mal zeme ve hizmet alımları mart ayında katlanarak arttı. Şubat ayında 197.1 milyon lira olan güvenlik ve savunma harca maları mart ayında 399.7 mil yon liraya çıktı. Yılın üç ayın da yapılan harcamaların top lamı ise 629.7 milyon liraya ulaştı. l ANKARA Örtülü üç ayda tavan yaptı “Örtülü” harcaması: Bütçede “gizli hizmet giderleri” olarak ifade edilen “örtülü ödenekten” mart ayında 236.3 milyon lira harcama yapıldı. Nereye harcandığı gizli tutulan “örtülü ödenekten” şubat ayında 282.2 milyon lira harcama yapılmıştı. 3 ayda “örtülü ödenekten” yapılan harcamaların toplamı 682.4 milyon lira oldu. Gözaltı harcamaları: Gözaltına alınanlar için yapılan harcamaların gösterildiği “güvenlik kuvvetleri nezaretinde bulundurma giderleri” mart ayında 840 bin lira oldu. Gözaltına alınanlar için yapılan harcamaların 3 aylık toplamı da 1.8 milyon lira olarak gerçekleşti. Yurtdışı görevler için dev harcama: Bütçeden “barışı destekleme ve koruma harekât giderleri” kapsamında mart ayında yapılan harcama dikkat çekti. Şubat ayında bu giderler için 100 bin lira harcama yapılmıştı. Mart ayında yapılan harcamanın ise kat kat artarak 418.1 milyon liraya ulaşması dikkat çekti. Temsil tanıtmada artış: Bütçeden temsil, ağırlama, tören, fuar, organizasyon, tanıtma için yapılan harcamalar şubat ayına göre 8 milyon liradan 12 milyon liraya yükseldi. SGK’ye aktarım: Cari transferler kapsamında SGK’ye ocakta 3.5 milyar, şubatta 5.1 milyar, mart, ayında da 4.5 milyar lira aktarıldı. Belediyelere dev yardım: Mahalli idarelere yapılan Hazine yardımları da martta arttı. Şubatta 212.2 milyon lira olan bu yardımlar martta 304.5 milyon liraya çıktı. Bu yardımlar içerisinde belediyelere yapılan yardımdaki büyük artış dik kat çekti. Şubatta 24.6 milyon lira Hazine yardımı yapılan belediyelere, mart ayında tam 225.1 milyon lira aktarıldı. Hane transferleri: Hane halkına yapılan transferler de mart ayında arttı. İçerisinde burslar, eğitim, sağlık, yiyecek, barınma, tarımsal ve sosyal amaçlı transferlerin yer aldığı şubatta 3.5 milyar lira olan harcamalar martta 4.9 milyar liraya çıktı. Sosyal yardımlar katlandı: Sosyal amaçlı transferler için yapılan harcamalar da martta katlandı. Şubatta 541.9 milyon lira olan sosyal yardımlar, 1.8 milyar liraya fırladı. Taşıt alımları: Bütçeden zırhlı taşıt alımı dahil kara taşıt alımı için şubatta 6.2 milyon lira harcama yapılırken, martta bu harcamalar 21.5 milyon liraya çıktı. Maliye Bakanı: Prim ertelendi açık arttı SGK’ye transferler için 6 milyar liralık bir ek transfer yapıldığını belirten Maliye Bakanı Naci Ağbal, söz konusu aktarmanın, açığı büyüttüğünü dile getirdi. Maliye Bakanı Naci Ağbal, mart ayı bütçe verilerine yönelik yaptığı açıklamada, bütçenin mali alanının (ekonomik dengeleri bozmayacak şekilde harcama imkânı) kullanıldığını ancak bunun mali sürdürülebilirliğe önem verdiklerini vurguladı. Naci Ağbal, mart ayı bütçe gerçekleşmelerinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, mart ayı açığının 19,5 milyar, ocakmart dönemi açığının ise 14,9 milyar TL olduğunu hatırlattı. Bunun ana etkisinin, yıl sonuna ertelenen sosyal güvenlik prim alacakları olduğunu hatırlatan Ağbal, “(Ertelemenin) geçici etkisi dikkate alındığında ilk üç ay sonunda bütçe açığı 8,9 milyar lira seviyesindedir” bilgisini verdi. Ağbal, sosyal güvenlik prim ertelemesinin SGK’ye transferlere 6 milyar TL’lik bir ilave transfer yapılmasına yol açtığını belirtti. Güvenlik kodları açıklansın! Yapısal reform süreci başlamalı Anayasa referandumuna seçmenin yüzde 85 gibi yüksek bir oranda katılım göstermesinin halkın demokrasiye sahip çıktığını gösterdiğini dile getiren Kagider Başkanı Sanem Oktar, “Diğer taraftan referandum sonuçları üzerinde en ufak bir şaibenin bile kalmaması ülkemizde demokrasinin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır” dedi. Oktar, toplumun tamamını kucaklayarak toplumsal uzlaşmanın sağlanması, ekonomide ve siyasette Türkiye’yi geleceğe taşıyacak ve dünyada hak ettiği konuma ulaşmasını sağlayacak yapısal reform sürecinin başlatılarak tamamlanması gerektiği değerlendirmesini yaptı. l Ekonomi Servisi Ekonomiye odaklanmalı İş dünyası, artık ekonomiye odaklanılması gerektiğine dikkat çekti. Değerlendirmeler özetle şöyle; Hikmet Tanrıverdi (İHKİB BAŞKANI): Daha çok üretim, daha çok ihracat için Türkiye, güçlü dinamiklere sahip. Özellikle ekonomi yönetiminden alacağı kararlarla bu dinamikleri harekete geçirip, iş dünyasının önünü açacak adımları atmasını bekliyoruz. Şeref Fayat (TGSD BAŞKANI): Altı aydır Türkiye’nin gündemini belirleyen tartışmada seçmen son sözü söyledi. Önümüzdeki dönemde atılacak adımlarda bu hassas denge mutlaka dikkate alınarak hareket edilmeli. Artık tartışmaya son verip bir an önce ekonomiye odaklanmalıyız. Sinan Öncel (BMD BAŞKANI): Döviz artışından kaynaklanan sıkıntıların düzenlemelerle sona ereceğini ümit ediyoruz. l Ekonomi Servisi Referandumda mühürsüz zarf ve oylar kabul edilince güvenlik için elde sadece filigran kaldı. Ancak bu filigranların güvenli olup olmadığı belirsizliğini koruyor Bu sistem kendi içinde kapalı bir kutu olduğunu belirten uzmanlar, tutanaklar üzerinden doğrulama mekanizmaları olsa da kaynak kodları paylaşılmadığı için verilerin merkezde değişip değişmediğini bilemeyiz. Kodsuz güvenli değil Filigran teknolojisi, ışığa tutulduğunda görülebilen resim veya yazı formatının genel adı. Özellikle kâğıt paralar ve değerli evraklarda sahteciliği önlemek için bu teknolojiler kullanılıyor. Ancak tek başına bu yöntem yeterli olmadığı için başka güvenlik teknolojileri de mevcut. Çünkü herhangi bir kişi veya kuruluş da özel logolu veya metin içeren filigranlı dökümanlar hazırlayıp, bunu bastırabiliyor. Örneğin YSK seçimlerdeki oy pusulası ve zarflarda kullanılan filigranlı kâğıtları Devlet Malzeme Ofisi (DMO) aracılığıyla açtığı ihalelerle ürettiriyor. Filigranlı kâğıtlarda bulunan güvenlik kod sertifikaları, o belgenin kim tarafından ne zaman basıldığını da ölçmede kul lanılıyor. Dolayısıyla filigranlı bir belgenin güvenli olup olmadığını tek başına filigranı olması değil, bu kod sertifikası belirliyor. Örneğin sahte paraları tespit edebilmek için kağıt banknotlarda bulunan filigran özellikleri Merkez Bankası tarafından açıklanıyor. Ancak YSK’nin bu konuda herhangi bir açıklaması bulunmuyor. ‘Evetse, bize müsaAde’ Turizm sektörünün önde gelen yayınlarından Boyut Yayıncılık’ın 1996’da hayata geçirdiği turizmdebusabah.com internet sisetesi “Evetse, bu ortamda bize müsaade, turizm haberciliğimize ara veriyoruz” açıklama sı yaptı. Bülent Özükan imzalı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bugün turizmdeki başarı hikâyesine ara verildiği görülüyor. Turizm, demokrasiyle gelişir. Turizm bakanımızın “Türkiye’nin artık deniz, kum, güneş turizmi sat mayacağına ilişkin açıklamasını” okuduk. Turizmin tüm aktörleri, bugünlerde adeta kendi cenaze törenlerine hazırlık yapıyor gibiler... Evetse, bize müsaade, turizm haberciliğimize ara veriyoruz. Bu başarı hikâyesi burada bitmedi... Bitmeyecek... Bitmemeli...” l Ekonomi Servisi NECDET ÇALIŞKAN Türkiye tarihinin en kritik halkoylamasına mühürsüz zarf ve oy pusulaları damgasını vurdu. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), mühürsüz zarf ve oy pusulalarıyla verilen oyların da geçerli kabul edileceğini duyurması, referandum sonuçlarına gölge düşürdü. YSK Başkanı Sadi Güven’in, oy zarfı ve pusulalarında “Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu” filigranı bulunmasının yeterli olduğunu açıklaması, gözleri filigranların güvenliğine çevirdi. Bilgisayar Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Birkan Sarıfakıoğlu: “Oy pusulalarındaki filigranların kopyalanması zor olsa da mümkün. Sahte olup olmadığı, uzman bir inceleme ile ortaya çıkabilir. Kamuoyu bu konuda bilgilendirilmeli” dedi. Filigranların içindeki desenin benzersiz olmasının kritik öneme sahip olduğunun altını çizen Sarıfakioğlu, “Yurttaşların seçim ve YSK’ye olan güveni kaybolmuştur. Bu filigranın geçerliliğinin nasıl doğrulandığının YSK tarafından açıklanması gerekiyor. YSK bu filigranları hangi teknoloji ile üretildiğini, içinde güvenlik kodu olup olmadığı, varsa bu kodları açıklamalı” diye konuştu. ‘SEÇSİS kapalı kutu’ Referandumdan önce hazırladıkları “Her Yönüyle Seçim Bilgi Sistemi (SEÇSİS)” raporu ile olası risklere dikkat çektiklerini söyleyen Bilgisayar Mühendisleri Odası Başkanı, “Referandumdan önce ‘YSK sonuç sisteminin ve internet iletişim altyapısının kesintiye uğramaması gerekiyor’ dedik. Ancak referandum akşamı YSK birkaç kere partilere veri göndermeyi kesti, veri göndermedi, bu sıkıntılı bir durum. SEÇSİS’i başta kaynak kodları olmak üzere kamu adına incelenmesini ve özgür yazılımı savunuyoruz” dedi. ekonomi 9 Adım adım hukuk, demokrasi çiğnenerek... 26yıl boyunca oy kullandığım Vatan kavşağındaki Neslişah İlköğretim Okulu merkezi imam hatibe dönüştürülmek üzere inşaat halinde olunca seçim sandığım Karagümrük Akşemsettin İlkokulu’na alınmıştı. Çiçeği burnunda kalça kırığı ameliyatlı bendenize yararlı bir yürüyüş olacaktı. Ancak her seçimde siyasal İslamcıların, cemaatlerin kalesi Fatih bölgesi seçim sandıklarında meraklı turşucu gazeteci olarak yaptığım gözlemlere engeldi.. Dönüş yolunda öngörülerimle çakışıyor olsalar da tanıklıklarımdan şaşkındım.. İktidarlarının seçim kazanmasında kutsal ittifak oluşturmuş siyasal İslamcılar, cemaatler, bize çaktırmamak için suskun kalsalar da siyasi cephe duruşlarında sandığımızdan derin mi dağılmışlardı?.. Yıllardır sandıkta kutsal ittifak işbirliğini sergileyen; muhtarlıklar fiilen içine katılmış, AKP yerel yönetim kadroları, her biri bir başka cemaat aidiyetli cami cemaatleri öncüleri, çok sayıda sosyal devlet kaynakları ile ayakta tutulan sosyal hizmet veren dernek kadroları, sadaka düzeninin işlerlik kazandığı ağırlıklı kadınlara yönelik yardım kurumlarının.. tanıdık tabelaları, yüzleri selamlaşılacak kadar bildik kişileri, dar sokaklarda vızır vızır.. Şaşkınlığım beni tanıya tanıya, verebileceğim oyu bile bile, çok sempatik, yerine uysa da uymasa da “hayırlı” sözcüğünü birçok kez kullanarak selamlaşma çabalarından.. Evetçiler cephesinin siyaseten ittifak yapmış yönetim kadrolarının seçmen tabanındaki kırılmaya bu hayırcı selam çakmalar ölçü olabilir miydi? ..... Sandık seçim sonuçları halen çok tartışmalı, şaibeli olsa da, gerek evetçiler cephesinin ilan edilmiş siyasal desteklerinin toplamından yüzde yirmileri aşan ortalama kayıpları, AKP adına da ortalama yüzde onluk eksiklikleri sergiliyor.. Anormal ölçeklerde kullanılmış kamu gücü, kaynakların eşitsizlik, hukuksuzluk gerçeğini tartışamadan haksız rekabet sonuçları, etkisini düşünün. Üstüne hayırcı kampanyalara yine haksız, hukuksuz konmuş yasaklamaları, baskıları eklemleyin. Akıl almaz yandaşın üstüne baskıyla ele geçirilmiş ana akım medyası içinde, dehşet boyutlara ulaştırılmış medya güdülemesi çarkını, seçmen kitlelerinin gerçekler çarpıtılarak, yalanlarla, tehditlerle beyinlerinin yıkanmasını eklemleyin.. YSK’nin, seçim sonuçlarına gölge düşüren, hukuksuzluk itirazlarına konu olmuş kararlarının tartışmasına gelemedik bile. İlan edilmiş kesin olmayan sonuçlara göre.. Yüzde 51.4’le, tartışmalı, şaibeli, kıl payı farklı bir oy sonucu ile, padişahlığın tanımak zorunda kaldığıı Meclis’in ağırlığı, laik Cumhuriyetin parlamenter rejimi ortadan kaldırılmak isteniyor. AKP’nin kuruluşunda basamak olmuş yerel yönetimler, simge kentler, en büyükler İstanbul, Ankara, İzmir içlerinde, AKP için çoğunluk elinde olan 17 büyük kentte, çoğunluk hayırcılara kaptırılmış. Hayırcılar 33 ilde öne çıkarken, MHP ağırlıklı kentlerde evetçiler cephesinin toplam oy kayıpları çok daha çarpıcı ortaya çıkıyor. Referandumun dünyada bir örneği, benzeri olmayan tek adamlı, başkanlık rejimlerinin olmazsa olmaz erkler, güçler ayrılığı, bağımsız yargının sorgulanamaz gücü, Meclis ağırlığı yok sayılarak siyasi parti başkanı da olabilmesi hakkının verilmesi, seçilmemiş yardımcılarıyla Meclis denetim gücünü aşan hükümet kurma, ucu açık kamu icraatları yetkileri.. Sonuç olarak demokratik rejim modellerine aykırı sınırsız, hukuksuz, parlamenter rejimi tepetaklak eden yetkiler.. Tüm süreçleri ile haksızlık, hukuksuzluk babında tartışmalı.. HHH Adım adım geçerli, yürürlükteki anayasal düzen, laik Cumhuriyet, kurtuluş, kuruluş, Atatürk devrimleri, rejimin ilkeleri, hukuk devleti düzeni, demokrasinin vazgeçilemez örgütlülükleri, kurumlarının, hak, özgürlüklerinin yoka sayılması, kuşkusuz referandum odaklı bir son hamle değil. 2002 İktidara gelişin dünya ve ülkemiz gelişmeleri içindeki süreçlerini, en azından, yaşamsal dönemeç noktaları ile doğru okumaya gereksinim var.. Büyük depremler yıkımının üzerine gelen, büyük ekonomik krizi, bankalar odaklı yıkımı, Ecevit koalisyon ortaklığının dağılması sürecinden ayırabilir miyiz? Hele de ABD’nin 11 Eylül terör travması, Afganistan, Irak işgal projelerinden, Ecevit’in Türkiye üzerinden Irak işgaline onay vermemesinden, dış odaklı acil iktidar değişikliği arayışlarının gündeme girmesinden.. Sürpriz Fazilet, Milli Görüş hareketi içinden bir alternatifinin gündeme sokulması olabilirdi. Erdoğan liderliği üzerinden oluşan, o tarihler için liberal demokrat kimlikli AB, Amerika odaklı desteklenen siyasal ittifakın Gülen cemaati ile iktidar ortaklığı, Irak işgali içinde, Ortadoğu, İslam dünyası içinde; ılımlı İslam, Yeni Osmanlıcılık, stratejik ortaklık projeleri.. gündeme sokulmasaydı.. Erdoğan liderliğinin çabası, verilmiş sözlerine aykırı tezkere partinin kimi üyelerinin de oyları ile Meclis’ten dönünce yaşananları anımsayın. Suç yeni kurulmuş partinin denetlenemeyen milliyetçi kanadına, askerlere atıldı, TSK kadrolarının başına Irak topraklarında çuval geçirildi. Saddam’ın heykelinin başı Irak işgal operasyonunu tamamlamış Amerikan askeri aracı ile kırılırken, MusulKerkük’te Türkmen ağırlıklı nüfus tapu kayıtlarının yakılması sahnelerini izledik.. İç savaşlar bataklığında yaşananların yakın tarih dönemeç noktalarına yerimiz kalmadı. İçdış iktidar, cephe ortaklıklarında çıkar hesaplarının tutmaması ölçeklerinde ağır çıkar çatışmalı değişimlerle bugünlere gelindi. Kimler ortak, kimler düşman kimler terörist.. akla karalar birbirine girdi.. İnsan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi kriterleri, ülke bütünlüğü barış içinde birlikte yaşamdan başka kriter olabilir mi? C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle