06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 18 Nisan 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber 11 Bölgede oy kaymasıGüneydoğu’daki seçimlerde başta Diyarbakır olmak üzere güvenlik önlemleri üst seviyedeydi. Seçim merkezlerine girişte çuvallar tek tek kontrol edildi. HDP oy deposu Güneydoğu’da Iğdır ve Tunceli dışında 10 ilde 1 Kasım sonuçlarının altında kalırken 340 bin kişi ‘evet’e döndü HDP’nin oy deposu olan Güneydoğu’daki 10 ilde muhafazakâr Kürt seçmenin önemli bir kısmının oy tercihi referandumda “Evet” cephesine kaydı. HDP’nin 1 Kasım’a oranla 400450 bin oranında oy yitirdiği tahmin edilirken, Güneydoğu’daki oy depolarında oy kaybı 339 bin olarak hesap landı. Türkiye ge MAHMUT LICALI nelinde AKP ve MHP’nin oluşturduğu evet cep hesinde 1 Kasım seçimlerine oranla yüzde 10 oranında büyük bir düşüş ya şanırken, HDP’nin oy deposu olan Güneydoğu illerinde ise evet cephesi yüzde 10’a varan büyük bir artış gösterdi. Bölge deki seçmenin özellikle Güney doğu illerinde belediyelere kay yum atanmasına, eşbaşkanlar la birlikte HDP’li milletvekille rinin tutuklanmasına nasıl bir tepki vereceği merak ediliyor du. Referandum kampanyası boyunca oy deposu olan Güney doğu illerindeki olağanüstü hal koşulları, tutuklamalar ve gö zaltılar nedeniyle HDP’nin il ve ilçe teşkilatları zor şartlar al tında çalışma yürüttü. HDP’nin referandumdaki beklentisi 7 Haziran Genel Seçimleri’ndeki başarının tekrarıyken; ortaya çıkan sonuçlar 1 Kasım seçim sonuçlarının altında kaldı. Düşüşe geçti Referandum sonuçları öncelikle bölgedeki seçmenin farklı seçimlerde farklı eğilimler taşıdığını gösterdi. HDP’nin 10 Ağustos 2014 tarihinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçiminde artmaya başlayan seçmen desteği, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Genel Seçimlerde yüzde 10 seçim barajını geçme motivasyonuyla en üst Türk: Oy kayması yok baskı ve engelleme var Görevden alınan Mardin letin bütün bürokrasisi, kay Büyükşehir Belediye Baş makamları, valileri, kayyumla kanı Ahmet Türk, bölgede HDP rı, korucuları her türlü yöntemi seçmeninin AKP’ye kaydığı iddi kullanarak adeta özellikle kır alarını kabul etmedi. Türk, re sal kesim üzerinde yoğun bas ferandumdan bir gün önce mü kı kurdular. Buna rağmen or hürsüz oyların ortada dolaştı taya çıkan sonuç bellidir. Özel ğı bilgisi olduğunu, bütün bun likle Kürdistan’da çıkan sonuç, lara rağmen alınan sonucun ik bir kırmızı karttır. Halkın ya tidarın seçimi kaybettiğinin işa şananları, kayyumları, vekille reti olduğunu belirterek, “As rin tutuklu olmasını kabul et lında bölgede çıkan mediğinin göstergesi ‘hayır‘sonuçlarına her dir. Gerçekten halkı yerde yüzde 20 ekle mız bu konuda duyar mek gerekir. Muhta lılığını ortaya koymuş rından, kanaat önde tur. Bize karşı yapılan rine kadar tehdit edil tüm hukuksuzluğu ka melerin yaşandığı ve bul etmediğinin ifa zorlandığı bir durum vardı. Demokratik bir Ahmet Türk desi olarak görülmelidir. Türkiye’nin 4 bü ortamda olsaydı oranlar farklı yük şehrinde ‘Hayır’ın çıkması olurdu. HDP’den AKP’ye kayma aslında çok önemlidir. Demok yok, baskıların ve engelleme rasi kültürü gelişkin ve düşü lerin getirdiği küçük kaymalar nen insanların ortayla koyduğu vardır. HDP açısından bir şey tavır, yine değişikliğe ve siste değişmez. Şimdi çıkan sonuç me karşı bir duruştur. 1946’lar lar, yürütülen ve Kürtleri dışla daki seçimler halen tartışılıyor. yan politikanın da doğru olma Ben inanıyorum ki, 50 yıl Türki dığını ve kabul edilmediğini or ye tarihinde bu seçimin sonuç taya koymuştur” dedi. ları ve meşruluğu tartışılacak.” Türk, “Hepimiz biliyoruz dev l MARDİN/DHA seviyeye çıkmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın adaylığıyla yaklaşık 4 milyon oy alan HDP, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Genel Seçimlerde 6 milyon oy almayı başarmıştı. 7 Haziran’ın ardından 1 Kasım seçimlerinde özellikle PKK terör örgütünün hendek kazması ve çözüm sürecinin sonlanmasıyla HDP’nin oy oranı 5 milyona gerilemişti. Muhafazakâr farkı mı? Referandumda ortaya çıkan sonuç bölgedeki seçmenin hâlâ HDP’ye destek ver diğini göstermesine karşın; AKP’ye kayma eğilimi taşıdığını da gözler önüne serdi. 7 Haziran’ın ardından hendeklerin kazıldığı Cizre, Silvan, Sur, Silvan, Silopi, İdil ve Yüksekova’da terör operasyonlarında büyük kentsel yıkımlar yaşanmıştı. Bu bölgelerde referandum sonuçlarında Hayır’ın güçlü oranlarda çıkması; bölge genelinde Evet’e giden oy kayışının özellikle muhafazakâr Kürt seçmenin tercihinini değiştirmesinden kaynaklandığını gösterdi. Bölgede etkin olan HÜDAPAR ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Tanrıkulu: Zulüm ve baskıya ‘hayır’ dediler CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Gü oy pusulalarının yüzde kaçı Evet’tir, yüzde kaçı Hayır’dır? neydoğu’daki referandumu Bu sorunun yanıt dahi şaibe “Bu kadar baskıya, zulme, li durumu ortaya koyacaktır. OHAL’in en ağır uygulamala Mühürsüz pusulalarının kulla rına, kamu gücünün en küçük nılması, müşahitlerin sandık memurdan en kuvvetli komu çevrelerine alınmaması, mü tan, vali ve kaymakamlara şahitlerin dövülerek sandık kadar en ağır biçimde uygu alanından uzaklaştırılması ve lamalarına rağmen Doğu ve benzer yüzlerce ihlale ilişkin Güneydoğu’da Kürtler ağırlıklı itirazlarımızı yaptık” değerlen olarak bu projeye ha dirmesini yaptı. yır demiştir” şeklinde yorumladı. Baydemir’den itiraz Milliyetçi söylem Hür Dava Partisi (HüdaPar) Diyarbakır HDP Sözcü il Başkanı Şeyhmus sü Osman Baydemir, dün HDP Genel Sezgin Tanrıkulu Tanrıkulu ise “MHP evet blokunda yer al Merkezi’nde düzenlediği ba masına rağmen, milliyetçi oy sın toplantısında referandum ların hayıra gittiği ortaya çıktı sonuçlarına yönelik itirazlar ve milliyetçi söylem ve üslu sonuçlanana kadar seçimin bun iflas ettiği görüldü. Eğer bitmediğini ifade etti. belediyelere kayyum atanma Baydemir, partiye ulaşan saydı ve HDP’li milletvekille veriler ile YSK verilerinin ör ri tutuklanmasaydı hayır blo tüşmediğini; mühürsüz oy pu kunun oyları daha fazla dü sulalarının geçersiz olma şecekti” değerlendirmesinde sı gerektiğini belirterek, “Mü bulundu. l ANKARA / Cum hürsüz ve hukuka aykırı olan huriyet / DHA Başkanı Mesud Barzani’ye yakın olan siyasi oluşumlar özellikle muhafazakâr Kürt seçmen üzerinde etkili oldu. HDP: Kopuş küçük HDP içinde 16 Nisan referandum sonuçlarına yönelik yapılan ilk değerlendirmelerde bölgede yaşanan oy kaybının nedenleri arasında olağanüstü hal koşulları ve bölgede uygulanan baskı politikaları ilk sırada yer aldı. HDP kaynakları, evet cephesi ve dolayısıyla AKP’ye güçlü bir kayma eğilimi olmadığı, ancak küçük bir kopuş yaşandığı tespitini yaptı. l ANKARA Katılım oranı düştü BdyMyŞyHdomnkmüeoğüıüuearrıizzraınzaa8şkoraddb7ddneam’k3snöltee5oaıkeıfâai.ılıoen,ny’gynr7Dt87byiMlürdkade’6ay2id1aüayzo,aardaü,ynezzvdaSatrBezeüdıdTekrdeiydeiikkzbtüuertiügkTedeintt8larmim’iz7Kuke’sse0ktld8idai8n’eüirı,yteme6ro8çe,creV’kesyd3’etlIelyydağaie8üya,kgmlaütuind0irzBüsl’ıekzeid.l’udiı,nezdaılrdnam1şleAle’d2tiaadtseekytmeğışyiaaa8ielloy.liı8ırünianmt3lüt7rnıa2ı’ndzçad,l8zdı,tiıme,aa ‘MHP olmasa evet çıkmazdı’ Genel merkez kanadı tüm bu tartışmalardan uzak. MHP’li kurmaylar, “MHP olmasaydı referandumdan evet çıkmazdı. Milletten evet çıkmasını MHP sağladı. Evet tarafında olduğumuz için başarılı olan da biziz. İstanbul’da AKP’nin kaleleri olarak bilinen Fatih, Üsküdar gibi ilçeler örnek gösteriliyor. Söz konusu ilçelerde, hatta Ankara, İstanbul, Antalya gibi illerde AKP’nin oy kaybettiği” yorumlarını yapıyor. Muhalefet hareketlendi ‘Evet’ blokundaki yüzde 10 oy kaybının “MHP’den olduğu” savları üzerinde duran muhalif kanadın ilk hedefi “hukuki süreç”. Aksi durumda seçenek yeni parti SELDA GÜNEYSU Anayasa değişikliği referandumunda “evet” ve “hayır” oylarının birbirine çok yakın çıkmasının ardından dikkatler hem MHP’ye hem de muhalif harekete çevrildi. AKP ve MHP blokundaki yüzde 10 oranındaki kaybın “büyük bir çoğunluğunun MHP’den olduğu” savları üzerinde duran muhalif kanadın ilk hedefi ise “hukuki süreç” ardından da parti içi muhalefet olacak. Muhalifler 20 Haziran’daki davanın “lehlerine sonuçlanması için de gayret sarf edecek.” Eğer dava başta Akşener olmak üzere adaylar lehine dönerse, partiden ihraç edilen isimlerin MHP’ye dönüşü için de süreç başlamış olacak. Ancak 20 Haziran’daki duruşmada muhalefet lehine bir karar çıkmazsa bu kez “yeni parti” gündeme gelebilecek. Partiden ihraç edilen genel başkan adaylarından Meral Akşener cephesi ise “yeni parti oluşumuna” sıcak bakıyor. Akşe ner cephesi, “Akşener referandum sürecinde 56 ilde toplantı yaptı. Sadece MHP’li tabandan değil ANAP, DYP ve CHP hatta HDP tabanından bile destek gör dü. Bu nedenle Akşener istemese de halk Akşener’i yeniden siyasette görmek isteyecek” yorumları yapıyor. Referandum çalışmalarını “hayır” üzerine oturtan Akşener, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ kanadı da çıkan sonuçları mercek altına aldı. Muhalefet cephesi referandumda MHP tabanının hayır oyu verdiğini belirtirken, MHP’den “evet”e sadece yüzde 12’lik oy gittiğini savunuyor. MHP tabanından gelen “hayır” oyları incelendiğinde Akşener’in bu “hayır”lardaki etkisinin yüzde 18’lere denk geldiği yorumları yapılırken, referandum sonucunun “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2019’daki seçimlerde zorlanacağının göstergesi” olduğu ifade ediliyor. Muhalif cepheye göre Erdoğan’ın 2019’daki en büyük rakibi de Akşener olacak. l ANKARA Atı alan Üsküdar’dan öteye geçebilecek mi? Referandum sonucunu bir cümlede şöyle özetleyebiliriz: Tayyip Erdoğan resmi sonuçlara göre bu oylamayı kazanmış, istediğini elde etmiş ama siyasal olarak kaybetmiştir. Bu değerlendirmeyi Reisperestler züğürt tesellisi olarak küçümseyecekler, şaibeli bir seçim zaferinin kazanımlarını hızla hayata geçirmeye öncelik vereceklerdir. Reislerinin seçim sonuçları daha resmileşmeden yaptığı sönük zafer konuşmasında kullandığı bir cümle, fiili durumla ülke yönetmeye alışmış zihniyet dünyasının meşruiyet anlayışını mükemmel biçimde yansıtıyor: “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” Artık Türkiye Cumhuriyeti’nin başında el çabukluğu marifetiyle elinde topladığı gücü sınırsız biçimde ve yasaları açıkça çiğneyerek kullanmayı siyaset olarak gören bir Reis oturuyor. Taraflı olduğunu anayasaya da kaydettiren ve bundan sonra 16 Nisan referandumu öncesi ve sırasında oynadığı gibi, güç oyununu sonuna kadar oynayacağını ilan eden bir Cumhurbaşkanı ve partileşmiş devlet organları olacak karşımızda. Ne var ki Tayyip Erdoğan bu güç oyunundan elindeki son demokratik dayanak kırıntısını da yitirerek çıktı. 2015 genel seçimlerinde seçim kampanyaları çok büyük bir eşitsizlik içinde yapılmış ama seçim gününe, oy verme ve sayım işlemlerine anlamlı bir gölge düşmemişti. Bugün ise referandum kampanyasının askeri darbe sonrası anayasa referandumlarının baskı, zor, yasak ortamıyla aynı olmasının yanında, sayımın da YSK kararıyla şaibeli olduğu ve şaibeli kalacağı bir seçim yaşadık. Türkiye’de demokrasinin on yıllardır elde edilmiş önemli ender kazanımlarından biri olan, güvenilir seçim sayımı da tarihe karıştı. Seçim Yasası’nın öngördüğü geçerli oy pusulası tanımı, sayım başlarken YSK tarafından değişirildi. Bu yapılan sayımın bütünüyle geçersiz sayılması için yeterli bir yasadışı müdahaledir. Bu anlamda 16 Nisan referandumunun sonuçları, yasadışı bir müdahale ile çarpıtılmış, resmi olarak kabul edilse de gayri meşru seçim sonucu olarak ilelebet anılmaya mahkumdur artık. Aynı 1946’da tek parti yönetiminin son çırpınışı olan açık oy, kapalı sayım yöntemiyle gayri meşruluğu tarihe geçmiş seçimlerde olduğu gibi. O seçimler, tek parti CHP’sinin gelecek hezimetinin habercisi olmuştu. Zor, baskı, yasak ve en sonunda sayım hilesiyle elde edilen bir %51’lik “zafer”, Reis’in, atı herkesten önce ve diğerlerinin önünü kestirerek alıp istediği yere varmasına şimdilik yeterli olabilir. Ama ülkenin en büyük kentlerinde çoğunluğu yitirmiş, esas desteğini İç Anadolu, Karadeniz ve kısmen Doğu’da bulan bir şaibeli meşruiyet bu. Ülkeyi sayı olarak tam ortasından, bir yanda fanatik Reisperverler milleti, diğer yanda reisliğini ilan eden şahsa karşı bir o kadar tepkili ve öfkeli halk olarak ikiye bölen bir sözde zafer bu. Yönetilmesi giderek zor olmaktan öteye, geleceği daha da belirsiz kılan bir siyasal, toplumsal ve kültürel yarılma 16 Nisan’da çıplaklığı ve ürkütücülüğü içinde iyice belirdi. Seçim yasasını resmen ihlal ederek, zor bela ve ucu ucuna kazanılan resmi sonuçlar, Türkiye’de parlamenter rejimi, çoğulcu demokrasiyi, laikliği farklı gerekçelerle de olsa savunan ve en önemlisi tek adamın hükümranlığına kararlılıkla, her türlü tehdidi göğüsleyerek karşı çıkan bir yüzde elli olduğunu gösterdi. Bu yüzde elli, bu referandumun meşruiyetini hiçbir zaman kabul etmeyecektir. Bu yüzde elliye karşı Cumhurbaşkanı’nın 16 Nisan akşamı yegâne somut vaadinin, en kısa zamanda ölüm cezasını uygulamaya sokmak olması, yakın geleceğimizin daha da büyük bir yarılmaya ve çatışmalara gebe olacağını gösteriyor. Seçim sonuçlarına olan genel güvenin yitirildiği, seçim meşruiyetinin kalmadığı bir ortamda bu işin sonunun nereye varacağını kestirmek artık mümkün değildir. Unutmayalım, atı alana Üsküdar’ın ötesine gitmesine izin vermemeye kararlı bir yüzde elli de bu ülkede artık mevcuttur. Akşener’in ekibindeki Dervişoğlu istifa etti Referandumdan “evet” sonucunun çıkmasının ardından olağanüstü kurultay sürecinde partiden ihraç edilen Meral Akşener’in yanında yer alan, 2012’deki kurultayda da Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin rakibi olan Müsavat Dervişoğlu, partiden istifa etti. Dervişoğlu, MHP’ye gönderdiği dilekçesinde, “Hedef ve ülkülerimize hizmet ettiğine artık inanmadığım bir siyasi kurum ile birlikte anılmayı anlamlı bulmadığımdan, çocukluğum dahil bütün bir ömrü içinde geçirdiğim ve geçmişte mensubu olmaktan şeref duyduğum MHP’den istifa ediyorum” ifadelerine yer verdi. Dervişoğlu, 2012 yılındaki, MHP’nin olağan kurultayında Koray Aydın ile birlikte Bahçeli’ye karşı aday olmuştu. Dervişoğlu, kurultayda, Bahçeli lehine çekilmişti. Dervişoğlu, MHP’nin geçen yılki olağanüstü kurultayında da Meral Akşener’in yanında yer almıştı. l ANKARA /Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle