25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 23 Mart 2017 4 Hangisi Türkçe ki? Devlet Bahçeli referandumdan “evet” çıkarsa sistemin başındaki kişinin diktatör olup olmayacağı yönündeki soruya net yanıt vermiş: Hayır olmaz! Gerekçesi de bir o kadar ilginç, bir o kadar net: Çünkü “diktatör” Türkçe değil. Yanıttan önce, sorunun üzerinde durmak istiyorum. Soru abes. Bir olay gerçekleştikten sonra, onun olup olamayacağı sorulması gibi, bir ülkede kuvvetler ayrılığı ilkesi çiğnendikten, yürütme, yasama ve yargının dizginleri tek kişinin elinde toplandıktan sonra, hâlâ “Acaba gelecekte dikta olur mu” diye sormak da saçmadır. Cevaba gelince: Diktatör sözcüğü Türkçe olmadığı için Türkiye’de dikta olmayacağını söylemek, “kanser sözcüğü Türkçe olmadığından Türkler kanser olmaz” demekle eşanlamlıdır. Oysa kanser Türkçe olmasa da, Türkler şakır şakır kanser oluyorlar. Ayrıca aynı mantıkla, Türkiye’de hiçbir şeyin olmayacağına hükmetmek gerekir. Öyle ya, hangi sözcük Türkçe ki? Parlamentarizm, demokrasi sözcükleri de Türkçe değil, siyaset biliminin sosyal bilimlerin sözcükleri içinde Türkçe olanlar yok. Hepsi yabancı dilden gelip yerleşmiş, kimi olduğu gibi kullanılmış, kimi tercüme edilmiştir. HHH Türkiye bilimde öncülük etmiş, her alanda yeni kavramlar üretmiş, ihraç eden bir ülke değil. Daha çok kavram ithal ediyor. Bununla birlikte kavramları ithal ederken onları eğip bükerek kendine uyduruyor, kendine özgü bir hale getiriyor. Bu tür çarpık kavramlar da bu halleriyle, başka bir dile çevrildiğinde hiçbir anlam ifade etmez, garip bir hale bürünüyorlar. Örneğin her dilde sağ sol kavramları vardır ve sağ sol yelpazesi içinde bir kişinin ya da hareketin yerini belirlerken, bazı hallerde “extreme” deyimi kullanılır. Bundan kastedilen, kişinin ya da hareketin sağ veya sol yelpazenin ucunda bulunduklarıdır. Bu olgu Türkçede “aşırı sol ve aşırı sağ” olarak nitelendirilir ve de bu durum nedense yıllardır kullanılırken kimseyi rahatsız etmez. Oysa bir yargı taşımayan tarafsız olarak yer belirleyen uç kavramına karşılık, aşırı sağ veya aşırı sol deyimi tümüyle paternalist bir düşünce tarzını yansıtır. Aşırı sol, uç sol gibi bir yer belirtmenin ötesinde, bunun yeterlinin, gereklinin ötesinde, zararlı olduğunu ifade eder. Yani özgürlüklerin ve düşüncelerin izne tabi olduğu ülkelerde, izin verilenin, gerekli ve yeterli olanın ötesinde olmak anlamını taşır bu deyim. Deyim böyle olunca, “aşırı!” solun cezalandırılmasını da kimse yadırgamaz. Bakın bakalım, gelişmiş demokratik ülkelerin dillerine, bir tanesinde “aşırı sol” kavramını tıpatıp karşılayan bir sözcük bulabilecek misiniz? Uğur Mumcu, deyimin abesliğini ortaya koyan bir deyiş bulmuştu. Ne zaman ne kokar ne bulaşır birini görse hemen yapıştırırdı: Aşırı ortacı! HHH Bizim gençliğimizde, serpintileri bugün hâlâ süren suçlayıcı bir kavram daha vardı: “Kökü dışarıda akımlar.” Kökü dışarıda diyerek düşüncenin üstüne çullanmayı şiar edinmiş toplumun bireylerine, “Neyin kökü içeride ki?” dediğinizde aval aval suratınıza bakarlardı. Gerçekten de kökü dışarıda olmayıp yüzde yüz içeride olan hangi akım ve kavram vardı ki? Kapitalizm mi, sosyalizm mi, ulusçuluk mu, demokrasi mi, İslam mı? Bunların hepsi de dışarıdan gelmiş değiller miydi? Böyle bir kavramı da hiçbir çağdaş toplumda bulamayacağımız açıktır. Diyeceğim o ki, toplumsal, siyasal, kültürel kavramlarımızın arasında yüzde yüz Türk malı olan birini bulmak hemen hemen imkânsızdır. Alıp, kendimize mal ettiğimiz kavramları da o hale sokuyoruz ki, başka ülkelerde dolaşıma giremez hale geliyorlar. İşte 16 Nisan günü oyumuza sunulan “Türk usulü başkanlık sistemi” de onlardan biri. Demokratik toplumlar bunu kendi dillerinde ancak “diktatörlük” olarak tanımlayabiliyorlar. Türkçesine ne diyeceğiz? Sayın Bahçeli bir zahmet açıklasa da öğrensek... Ayhan’a yakalama kararı HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan hakkında “örgüt propagandası” iddiasıyla açılan davanın 2. duruşması Şanlıurfa 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Ayhan’ın katılmadığı duruşmada konuşan avukatı Sevda Çelik Özbingöl, Ayhan’ın dosyasının 3. yargı paketi kapsamında olduğunu, dosyada yargılamanın durdurulduğu sanıkların bulunduğunu, Ayhan’ın yasama dokunulmazlığı olduğunu ve bu sebeplerle yargılamanın durdurulması gerektiğini söyledi. Mahkeme, daha önce ifadesi alınmasına rağmen Ayhan hakkında duruşmalara katılmadığı gerekçesiyle yakalama kararı çıkardı. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Bindirilmiş kıtayla TMMOB’ye protesto ‘Hayır’ kampanyası yürüten TMMOB önünde bir grup protesto eylemi yaptı. TMMOB Başkanı Emin Koramaz, eyleme gelenlerin makam ve resmi araçları kullandığını söyledi Referandum için “hayır” kampanyası yürüten Türk Mühendis ve Mi mar Odaları Birliği (TMMOB) önünde bir grup protesto ey lemi yaptı. TMMOB Yönetim Kurulu Başka nı Emin Koramaz ise TEDAŞ’ta mü MUSTAFA ÇAKIR dürlerin, mühendis ve mimarları TMMOB önünde eylem yapmaya zorladıklarını, AKP Keçiören Ayvalı teşkilatının da eylem için tweet attığını söyledi. Ko ramaz, protestocuların makam veya resmi araçlarla TMMOB binası önüne geldiğini söyledi. Polis araya girdi TMMOB önünde dün gerginlik yaşandı. TMMOB’nin ‘hayır’ kampanyası yürütmesine tepki gösteren ve kendilerini ‘TMMOB üyesi mühendisler’ olarak ifade eden bir grup, TMMOB önünde toplanarak protesto eylemi yaptı. TMMOB üyeleri de bu gruba tepki gös ‘Tarafsız Bir TMMOB İstiyoruz’ pankartları taşıyan göstericilerin ‘Rabia’ işareti yapması dikkat çekti. terdi. Çevik kuvvet gruplar arasında barikat oluşturdu. Protestocu grup yaptığı açıklamada, TMMOB ile bağlı odaların ‘hayır’ kampanyası yürütmesine tepki gösterdi. Grup açıklamasında TMMOB’nin yasasına aykırı olarak, siyasi parti gibi davrandığını savundu. Eylemle ilgili Cumhuriyet’e bilgi veren TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, AKP Keçiören Ayvalı teşkilatının önceki gün ‘bir grup duyarlı mimar ve mühendisin TMMOB önünde eylem yapacağına’ ilişkin tweet attığını söyledi. Bu tweetin daha sonra silindiğini belirten Koramaz, ancak silinmeden önce görüntüsünü aldıkları tweeti Ankara Valiliği’ne ilettiklerini bildirdi. Koramaz yine önceki gün TEDAŞ’ta da müdürlerin mimar ve mühendisleri toplayarak TMMOB’nin önünde protesto eylemi yapılacağını, her kesin katılmasını istediklerini söyledi. Koramaz, “Müdürler ‘gelmeyenin defterini dürerim. Orada tek tek isim alacağız. Yoklama yapacağız. Gelmeyenler hakkında işlem yapacağız’ diyorlar. Saat 11.30’da da TEDAŞ, TEİAŞ önünden otobüsler kaldırılıyor” dedi. Protesto için gelenlerin büyük bölümünün makam ve resmi araçlarıyla gelen müdür ve daire başkanları olduklarını kaydeden Koramaz, 515 bin kişinin örgütünün ülkenin geleceğini, halkın geleceğini derinden etkileyecek anayasa değişikliği hakkında görüş bildirmesinin demokratik görevi olduğunu söyledi. Koramaz, TMMOB’nin anayasal görevini yerine getirdiğini, cumhuriyete, laikliğe, demokrasiye, çocukların geleceğine ve mesleğe sahip çıktığını vurguladı. Bunun için de “hayır” kampanyası başlattıklarını anlatan Koramaz, hedeflerinin 515 bin üyelerini doğru bilgilendirmek ve ‘Hayır’ı dalga dalga büyütmek olduğunu kaydetti. l ANKARA ‘Erdoğan’ın sözleri tüm dünyayı tehdit’ Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “Böyle devam ederseniz, hiçbir Batılı sokağa çıkamaz” sözlerine “Son derece tehlikeli. Hiçbir cumhurbaşkanı kullanmamalı” diyerek tepki gösterdi CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’yi işaret ederek “Siz böyle devam ederseniz, dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Batılı sokağa adım atamaz” sözlerine sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Böyle bir cümleyi Türkiye’nin değil, dünyanın hiçbir cumhurbaşkanı kullanmamalı. Kendi vatandaşı değil, bütün dünyayı tehdit eden bir cümledir ve son derece tehlikeli” karşılık verdi. ‘Dış politika iflas etti’ CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında gündemi değerlendirdi. AKP iktidarının Ortadoğu ve Suriye politikasının iflas ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu “Neresinden bakarsanız bakın tutarsız bir politikadır. ABD ve Rusya PYD konusunda neredeyse ortak hareket ediyorlar. Bir hükümet düşünün bir taraftan öbür tarafa, savrulan gitgeller yaşayan. Şimdi Münbiç’e gireceğiz diyorlar. Bölgede yöneticilerinin söylediği boş olan, yalnız bırakılan, güvenilmeyen bir Türkiye imajı çıkıyor ortaya. Bu bizi rahatsız ediyor. Önerimiz süratle Suriye ile işbirliği yapıp savaşı bitirmeleri. Bugün gelinen noktada Ortadoğu politikasında kaybeden tek ülke Türkiye’dir. Mevcut hükümet dış politikada Tükiye’nin itibarına çok büyük darbeler vurmuştur. Cumhuriyet tarihinde böyle bir dış politika hiç yaşamadık. Tam bir iflas ile karşı karşıyayız” dedi. ‘Beni yaraladı’ Genelkurmay’ın Çanakkale Deniz Zaferi için hazırladığı Atatürk’süz afişlerini tepki gösteren Kılıçdaroğlu “Beni derinden yaraladı. Atatürk hepimizin ortak paydasıdır. Bunu görmezden gelmek kabul edilemez” diye konuştu. ABD’nin uçaklara elektronik kabin yasağına da değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Hükümetin ABD ile görüşüp THY’nin uçuşlarında bugüne Kılıçdaroğlu Seydişehir’e giderken yolda durarak işçilerle sohbet etti. ‘Hayır’ afişleri indirildi Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde CHP ilçe başkanlığı tarafından üzerinde “Geleceğim için hayır” yazısı ve bir kız çocuğunun fotoğrafının bulunduğu afiş, pazartesi gecesi kent merkezindeki bazı billboardlara asıldı. Kütüphane kavşağındaki billboarda asılı afiş aynı gün kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce sökülerek indirildi. Sabah olayı gören CHP İlçe Başkanı Fatma Toptaş, afişi yeniden astırdı. Aynı billboarddaki afiş salı gecesi de sökülerek indirildi. Toptaş, dün polise şikâyette bulundu. ‘Hayırlı kurabiye’ Referanduma sayılı günler kala İstanbul’da CHP Avcılar Gençlik Kolları üyeleri mutfağa girerek hazırladıkları kurabiyeleri ambalajlayıp ‘Hayır’ broşürleri ile birlikte metrobüs yolcularına dağıttı. Özel bir üniversitenin aşçılık bölümü mezunu Ezgi Şen, referandum çalışmalarında farklı bir şeyler yapmak istediklerini, Ozan Metin’in ortaya attığı bu düşünce üzerine kolları sıvayarak mutfağa girdiklerini söyledi. Ozan Metin de, “Sabah işe giderken halkımızın ağzını tatlandırmak istedik” dedi. kadar terörle bağlantılı bir olayın olmadığını söylemesi gerekiyor. THY’ye daha sınırlı fakat güvenli ülke olmayacak algısını pekiştiren bir düzenleme yapılıyor ve bu düzenleme bizi rahatsız ediyor.” ‘Suriye, Irak’a bakın’ CHP lideri Kılıçdaroğlu gündüz, anayasa referandumu çalışmaları kapsamında Konya’nın Seydişehir ilçesin de Kızılay Meydanı’nda halka seslendi. Devletin tek kişiye emanet edilemeyeceğini belirten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Saddam’ı gördünüz, ne oldu. Saddam gitti, ne oldu, Irak parçalandı. Suriye’de tek adam vardı. Suriye parçalandı. Libya’da tek adam vardı. Ne oldu Libya diye devlet kalmadı. Devlet bir kişiye emanet edilemez, teslim edilemez. Bunun sonu acı olur. Bunun vebali var” dedi. Yapılmak istenen değişikli ğin ülkenin geleceğini de ilgilendirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olması gerektiğini belirterek “80 milyonu temsil edecekse, cumhurun temsilcisi olacaksa tarafsız olması lazım. Eğer cumhurbaşkanı tarafsız olmazsa, partizan olursa, 80 milyonu temsil edemez” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet Umut Oran Oran: Hatayı tekrarlamayın SELAHATTİN GÖKATALAY Referandum çalışmalarını Malatya’da sürdüren Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı, eski CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı darbenin kökeninin 2010 yılındaki referanduma dayandığını belirterek, “O zaman da uyardık. ‘Yapmayın, yargıyı bağımlı hale getirmeyin, yoksa tuz da kokacak’ dedik. Yargı dahil devletin kilit noktalarına FETÖ’cüler geldi. Uyardık ama iktidara dinletemedik. O zaman ‘Evet’ diyenlerin vicdanına sesleniyorum. Gelin, bu kez ‘hayır’ deyin, aynı hatayı tekrarlamayın” dedi. “Daha iyi bir Türkiye mümkün” diyen Oran sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkesin mutlu olduğu Türkiye’yi birlikte yaratacağız. İnşallah 16 Nisan’ı cumhuriyetimizi koruyarak, daha da yükselterek geçireceğiz. Ama hemen ertesi gün oturup parlamenter sistemi nasıl daha iyi çalıştırabiliriz, ona çalışmamız lazım.” l MALATYA Diyarbakır’dan faşizme kışkış MAHMUT ORAL HDP, Nevruz kutlamaları için Avrupa’dan gelen yabancı konuklar ve gazetecilere kutlamaların ardından bir yemek verdi. Yemekte konuşan HDP Sözcüsü ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, “Diyarbakır Nevruz’u sadece bir kutlama değildi, aynı zamanda zulüm ve baskı devrinin kapanacağının müjdecisiydi. Yüz binler zulmü kabul etmediğini haykırdı. Bugün Diyarbakır faşizme kışkış dedi. Diyarbakır özgürlüğü karşıladı” dedi. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle