03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 20 Çalınan İlhan Koman heykelinin açılışı bugün yapılacak Seğmenler Parkı’ndan çalınan İlhan Koman heykelinin Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Yaygara Güncel Sanat İnisiyatifi’nin başlattığı kampanya sonucu bronz olarak tekrar dökümü yapılmıştı. An kara Büyükşehir Belediyesi’nden heykelin eski yerine konulması için henüz izin çıkmazken mimarlar ve sanatçılar, bugün saat 12.00’de Seğmenler Parkı’nda heykelin açılışını yapacak. EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] Pazar 31 Aralık 2017 Arif’e bakan TuristCem Yılmaz yeni filminin arifesinde Arka Pencere Mecmua’ya konuştu: Ömer’i de görüyor Basılı olarak ilk kez aralık ayında çıkan aylık sinema dergisi Arka Pencere Mecmua’nın 2. sayısı da bayilerdeki yerini aldı. Derginin ocak ayı kapağı “Arif V 216” filmi ile Cem Yılmaz’a ayrılırken, Murat Özer’in Yılmaz’la gerçekleştirdiği bir de söyleşi bulunuyor. 2’nci sayıda ayrıca “Daha” filminin yönetmeni Onur Saylak ile birlikte Ahmet Mümtaz Taylan söyleşileri gerçekleştirilmiş. 2018’de vizyona girecek filmlerin değerlendirildiği “Merakla Beklediğimiz 60 Film” dosyası da dergideki bir bölümü oluşturuyor. Öte yandan ocak sayısında 21 filmin eleştirisi bulunuyor. ‘G.O.R.A.’nın ardından “Arif V 216”nın vizyonu öncesi Arka Pencere Mecmua’ya konuşan Cem Yılmaz filmin çıkış öyküsünü anlatırken Turist Ömer’e referans veriyor ve şunları söylüyor: “Buradaki hikâye oluşmadan önce başka bir fikrimiz vardı aslında; “G.O.R.A.”daki Arif’i farklı bir maceraya itsek nasıl olur diye. Ama bu fikrin demlenmesi biraz zaman aldı, aşağı yukarı 10 yıl kadar! “G.O.R.A.”ya baktığınızda, onun köklerinde “Turist Ömer Uzay Yolu’nda”yı görürsünüz. “A.R.O.G.” macerasında ise referans film yoktur, ama “zaman yolculuğu” filmlerinden alır ilhamını. Her ne kadar “Geleceğe Dönüş (Back To The Future)” gibi yapımlara hayranlığım olmasa da, sadece Arif’i alıp hikâyeyi böyle bir kurguyla sunmak istedik. Aradan zaman geçince bazı karakterleri özledik, belki de birlikte vakit geçirmekle ilgili bir durumdu bu. “G.O.R.A.”nın enerjisini kaybetmeden her sene yeni seyirci kazanması, eskimemesi de etkili oldu. Demek ki orada Turist Ömer ya da Cilalı İbo gibi bir adam görüyordu seyirci.” “Arif V 216”nın vizyonu öncesi Arka Pencere Mecmua’ya konuşan Cem Yılmaz, filmin nasıl ortaya çıktığından söz etti. Yılmaz birçok filminde birlikte çalıştığı Ozan Güven’le olan işbirliğinden de dem vuruyor: “’G.O.R.A.’nın finalinde, senaryoda olmayan bir söz vardır. Arif, veda sahnesinde “Hadi artık dünyaya dönüyoruz” dediğinde, robota sarılıp şunu söyler: “Biz seni robot zannediyorduk ama adam çıktın sen!” Bunu sonradan ekledim. Ozan’la ne kadar iyi çalıştığımızı göstermek içindi o söz. Aslında bütün ekip için geçerliydi bu. Zaten beraber film yapan bir ekibe dönüşme miz de yavaş yavaş oralarda doğdu. Ve tabii o çalışmanın tadı damağımızda kaldı!” Arkadaşlık vurgusu Yılmaz hikâyenin temelindeki “arkadaşlık” olgusuna da özel bir vurgu yapıyor ve şunları söylüyor: “Geçen bu uzun süreçte karakterlerin başlarına ne gelmiş olabilir diye düşündük, ki ‘Türk filmleri’yle ilgili bir mekanizma kurabileceğimiz aklımıza geldi. Ve tabii ‘arkadaşlık’... 216’nın “Ben insan olmak istiyorum”una karşılık, Arif’in alaycı yaklaşımı vardı elimizde: “Kim insan oldu ki sen olacaksın?” diye soruyordu robota. Bu kontrast, her şeyi başlatan işaret fişeğiydi. Burada uçsuz bucaksız bir macera vardı, ama 216’nın “Ben Ediz Hun’la Filiz Akın gibi Kilyos sahilinde koşmak istiyorum” demesi bize bir yol haritası çıkardı.” Cem Yılmaz söyleşisinin tamamını Arka Pencere Mecmua’da okuyabilirsiniz. Muhsin Akgün Ataşehir 2018’e hazır Ayşe Selen hayata veda etti Bir süredir kanser tedavisi gören tiyatro sanatçısı Ayşe Selen hayata veda etti. Eğitim hayatını İstanbul Avusturya Kız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olarak tamamlayan Selen, çok sayıda tiyatro oyununda sahne almıştı. Aralarında “Kapalı Çarşı”, “Leyla ile Mecnun”, “Aşk Yakar”, “Doktorlar”, “Gülpare”, “Kavak Yelleri” ve “Çoban Yıldızı” gibi dizilerin yer aldığı bazı televizyon dizilerinde de rol alan Ayşe Selen, sinemada da “Faize Hücum” (1982), “Böcek” (1995), “Usta” (2008) ve “El Yazısı” (2010) adlı sinema filmlerinde rol almıştı. Bir süre önce zatürre şüphesiyle hastaneye yatan ve kanser olduğu anlaşılan sanatçının cenazesi bugün Şişli Camii’nde öğle namazını müteakiben kılınacak cenaze namazının ardından Feriköy Mezarlığı’na defnedilecek. Belediyenin kültür ve sanat etkinlikleri yeni yılda da sürecek Ataşehir Belediyesi’nin kültür sanat etkinlikleri yeni yılda da devam edecek. 2018’in ocak ayında “2.Uluslararası Ataşehir Klasik Müzik Festivali”, Ataşehir Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu Yeni Yıl Konseri, Nâzım Hikmet Ran’ın 116. Doğum Günü Anma Etkinliği düzenlenecek. Bu yıl ikincisi düzenlenecek olan “Uluslararası Ataşehir Klasik Müzik Festivali”ne Türkiye’nin yanı sıra Macaristan, Almanya ve Çekya’dan ünlü müzisyenler katılacak. Ataşehir Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu ise 6 Ocak Cumartesi günü Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde yılın ilk konserini verecek. Nâzım Hikmet Ran’ın 116. doğum yıldönümü nedeniyle 15 Ocak Cumartesi günü “Nâzım Hikmet ile Sanatsal Bir Buluşma” isimli bir anma programı düzenlenecek. Aynı zamanda Ressam Haydar Özay’ın “Nâzım Hikmet Resimleri ve Melankoli Resmi” başlıklı kişisel resim sergisi 6 Ocak’ta MSKM’de açılacak. Etkinliklerin tiyatro bölümü kapsamında Düşevi Oyuncuları tarafından “Bimarhane” isimli oyun 17 Ocak Çarşamba günü tiyatroseverlerle buluşacak. 25 Ocak Perşembe günü ise Sev Ataşehir Belediyesi TSM Korosu, 6 Ocak Cumartesi yeni yılın ilk konserini verecek. tekin Fikir Sanat Tiyatrosu tarafından “Kocamın Nişanlısı” isimli tiyatro oyunu sahnelenecek. İstanbul’un dününü, bugününü ve gönlümüzdeki yarınını konu alan “İstanbul’un Gözleri Mahmur” isimli müzikli oyun 31 Ocak Çarşamba akşamı Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde gösterimi yapılacak. Çocuklar için tiyatro Mustafa Saffet Kültür Merkezi Halit Akçetepe Sahnesi’nde sahnelenecek çocuk tiyatroları kapsamında; Oyuncu Tayfası tarafından “Ormandaki Kristal”, Mavi Kumpanya tarafından “İhtiyar Kedi” isimli oyunlar sahnelenecek. Cemal Süreya Etkinlik Merkezi’nde ise; Aktörist Akademi Ti yatro Grubu tarafından “Keloğlan Ve Cankız Macerada”, Tiyatro Arkadaş tarafından “Pembe Panter’in Bilgisayarı” isimli oyunlar Ataşehir’de perdelerini açacak. Düştepe Oyun Müzesi’nde hafta sonları çocuklar için hazırlanan etkinliklerde “Özgür Abi ile Kitaplara Yolculuk” isimli gösteri, “Ömür Kurt ile Yaratıcı Yazarlık”, “Bez Bebek ve Erimeyen Kardan Adam” atölyeleri çocuklarla buluşacak. “Hakan Akdoğan ile Yaratıcı Bakış”, “Cep Telefonuyla Kısa Film Çekimi”, “Prof. Dr. Uğur Batı ile Yaratıcılığın Biyolojik Saati” atölyeleri yetişkinler için Ataşehir’in Kültür Merkezleri’nde yapılacak. 2017’nin en çok kazananı J. K. Rowling ABD’li ekonomi dergisi Forbes, 2017 yılında en çok kazanan yazarın yıllık 95 milyon dolar gelir ile “Harry Potter”ın yaratıcısı J.K. Rowling olduğunu açıkladı. Geçen yılın en çok kazanan yazarı James Patterson ise yıllık 87 milyon dolar gelirle ikinci sıraya geriledi. 1999’dan bu yana 3 kez Forbes’un en çok kazanan yazarlar listesine giren Rowling’in geliri “Harry Potter ve Lanetli Çocuk” kitabının yayımlanmasıyla artarken, kitap İngiltere’de satışa çıktığı 3 gün içinde 680 bin sattı. Rowling ayrıca “Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?” filminin senaryosunu da kaleme aldı. İşte 2017 yılının en çok kazanan yazarları: 1. J. K. Rowling 95 milyon do lar, 2. James Patterson 87 milyon dolar, 3. Jeff Kinney 21 milyon dolar, 4. Dan Brown 20 milyon dolar, 5. Stephen King 15 milyon dolar, 6. John Grisham 14 milyon dolar, 7. Nora Roberts 14 milyon dolar, 8. Paula Hawkins 13 milyon dolar, 9. E. L. James 11 milyon dolar, 10. Daniella Steel 11 milyon dolar. 2017’nin son günü... 2017’nin son günü... Kimileri tatlı bir telaş içinde... Belki de tembellikte... Kimi eve kapanmış ya da kendini sokaklara atmış... Kiminin ağzında bir küfür, kiminin dudaklarında bir gülümseme... Yeni yılın bir öncekinden daha iyi olacağı umudunu yeşertmek isteyen isteyene... Bugün bu yazıyı okumasanız da olur. Çünkü çok kişisel bir yazı... Şu kahrolası 2017 yılında, meslek yaşamımın ellinci yılını doldurdum... Dile kolay, elli yıldır yaz babam yaz! Gece yazdım, gündüz yazdım. Kışın yazdım, her yaz ve tüm baharlarda yazdım. Sevince yazdım, kızınca yazdım. Öfkelenip yazdım, ağlayarak yazdım... Sevinçten sevince bulutların üzerinde uçarken yazdım. İçim çok acıdığında, için için kanarken yazdım. Öğrenmek için yazdım; öğrenince yazdım. Anlamak, kavramak, sormak, sorularımı çoğaltmak için yazdım... En çok, en çok, paylaşmak için yazdım. Tanıklık etmek için... Bunu herkes bilmeli diye yazdım... Bunu yazmazsam ölürüm diye yazdım... Unutmak için yazdım, unutmamak için yazdım. Kimse unutmasın diye... Kayda geçsin diye... Karşı çıkmak, itiraz etmek, hayır demek için yazdım. Ama sığınmak, hayata sarılmak için de yazdım. Bir insana dokunabilmek, bir çocuğu gülümsetebilmek için yazdım... İçeridekiler ve dışarıdakiler için... Yalnız değilsiniz demek için... Hem başkalarının hem de kendi düşlerimi ve düşüncelerimi çoğaltmak için yazdım... Yazmak... Yürümek... Yukarıdaki satırları yazarken omuz başımdaki bir ses beni dürtükledi: Şu uğursuz 2017’de kimileri yürüttü, kimileri de yürüdü! Yürütenler malum! Yürüyenlerin ise can evimizde yeri var. Ne çok, ne çok yürüdük! Sadece Ankara’dan İstanbul’a Adalet Yürüyüşü’nü kastetmiyorum. Hapishaneler önünde yürüdük, mahkeme koridorlarında yürüdük, meydanlarda alanlarda yürüdük. Haksızlığa, zulme, baskıya, yasaklara, yıkımlara karşı yürüdük... Sevgili okurlar, 2018’i, Nâzım Hikmet’in az bilinen bir şiiriyle karşılayalım: “Yürümek...” Yürümek eylemi yerine siz farklı bir eylemi de koyabilirsiniz.... Ben “yazmak” eylemini koyuyorum... “Yürümek;  yürümeyenleri  arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,  havaları boydan boya yarıp ikiye  bir mavzer gözü gibi  karanlığın gözüne bakarak  yürümek!..  Yürümek;  dost omuzbaşlarını  omuzlarının yanında duyup,  kelleni orta yere  yüreğini yumruklarının içine koyup  yürümek!..  Yürümek;  yolunda pusuya yattıklarını,  arkadan çelme attıklarını  bilerek  yürümek...  Yürümek;  yürekten  gülerekten  yürümek...” Sevmek... Söylemek... Bugün, 2017’nin şu son gününde bu yazıyı yazıyorsam, sadece şunu söylemek için yazıyorum: Çok zor da olsa, olanaksız gibi de görünse, siz sevgili okurları, yılmadan, yorulmadan, umutsuzluğa kapılmadan, daha güzel, daha adil, daha eşitlikçi,  şiddetten arınmış bir yeni yıl düşlemeye davet ediyorum. Hayallerinizden sakın ola vazgeçmeyin! Umudunuzu asla yitirmeyin! 2018’de hepinize sevdiklerinizle birlikte sağlık, huzur ve mutluluk diliyorum.   Sevdiklerinize onları ne çok sevdiğinizi söyleme fırsatını sakın kaçırmayın. Yılbaşı bize bu fırsatı veriyor... Sevmek... Yürekten... Gülerekten... Yazmak, yürümek... Yürekten... Gülerekten... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle