03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 31 Aralık 2017 2 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Kırmızı kiremitli Kapalıçarşı İ stanbul’un Fatih ilçesinde bulunan 552 yıllık ‘dünyanın en büyük ve en eski’ alışveriş merkezlerinden Kapalıçarşı’da geçen yıl başlatılan restorasyonun üç ay içinde bitirilebileceği belirtildi. Tarihi yapıda altı yıl süren restorasyon projesi hazırlandıktan sonra 14 Tem muz 2016’da çalışmalara başlanmıştı. Geçen sürede, çatıdaki eski kiremitler kaldırıldı, su geçirmez çatı malzemesinin serilmesinin ardından Kapalıçarşı’nın çatısı, kırmızı kiremitlerle örtüldü. Çatıdaki su depoları ve çanak antenler de kaldırıldı. GSM operatörlerine ait baz istas DHA yonları için özel kulübeler yapılırken, daha önceden gelişigüzel döşenmiş kablolar da fiber optik kablolarla değiştirilerek özel kanallar içine alınacak. Çalışmaların hızla tamamlanması için onlarca işçinin çatı üzerinde çalışması ise devam ediyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet Y kuşağı yaşadı Yarısından fazlasının anne ya da babası mülk sahibi İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, y kuşağı şimdiye kadarki en büyük miras patlamasını yaşayacak. Resolution Foundation isimli araştırma şirketinin yayımladığı rapora göre, savaş sonrası doğan kişilerin torunları olan y kuşağı, şimdiye kadar savaş sonrası bir dönemde herhangi bir kuşağın yaşadığı en büyük miras patlamasını yaşayacak. Düşünce kuruluşu, y kuşağını 17 ve 35 yaş aralığındaki kişiler olarak tanımlarken Resolution Foundation 2035 yılına kadar savaş sonrası doğan kişilerin varlıklarının zamanla artacağını ve böylece y kuşağının yaklaşık olarak 60’lı yaşlarında büyük bir miras devralacağını açıkladı. Raporda y kuşağının yarısından fazlasının ailesinde anne veya babaya ait bir mülkiyete sahip olunduğu belirtilirken şu anki duruma bir karşılaştırma olarak 1930’larda doğan kişilerin yalnızda yüzde 38’inin anne veya babasına ait bir mülkiyeti olduğu söylendi. Analist Laura Gardiner, “Y kuşağı yetişkinleri kendi varlıklarını kurmada daha az başarı sağlasa da, miras devralmada oldukça büyük bir patlama yaşayacak” dedi. l DHA ÇEKMEKLE BİTMEZ Tayland’lı Pudit Kittithradilok, yatırımcıları dolandırma suçuyla çıktığı mahkemede 13 bin 275 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 34 yaşındaki Kittihradilok, ülkenin genelinde düzenlediği çeşitli seminerlerde mülkiyet gelişimi, güzellik ürünleri, arabalar ve birçok başka konuda insanları bu ürünlere yatırım yapmaya davet ederek, ürünlerin çok yüksek finansal geri dönümleri olacağı vaatlerini verdi. Kittihradilok 40 binden fazla insanın sahte şirketlerine 160 milyon dolar yatırım yapma sebebiyle geçen ağustos ayında tutuklandı. Ceza henüz kesinleşmedi. l DHA Yılbaşını ‘içerde’ kutlamak! Eski yılın bu son Pazar yazısı da ELBETTE içerde olanlar için yazılacak! Niçin “ELBETTE”? Yanıt, aşağıda bir bölümünü alıntıladığım, sekiz yıl önce yazdığım bir yeni yıl yazısında! HHH Yeni yılın bu ilk Pazar yazısında yılbaşını hapishanede ve hastanede karşılamanın nasıl bir şey olduğu hakkında bir iki fikir kırıntısı karalayacaktım. Doğan Hızlan’ın “hümanistliğini” yansıtan duygusal yazısı ile Ahmet Hakan’ın Türkiye’deki siyasal ve toplumsal iklim değişikliğini vurgulayan yazısını okuyunca, onların sözleri üzerinden düşüncelerimi aktarmaya karar verdim. Doğan Hızlan’ın 1 Ocak 2010 tarihinde yeni yıl kutlamalarına ilişkin yazdığı “Yumuşak geçiş taraftarıyım” başlıklı yazısında şu satırlar dikkatimi çekti: “...Acıların, ölümlerin, kıyımların, zulümlerin geçen yılda kalmasını dilemek yeni yıla girişte tuttuğum tek dilektir. Hastaların, gecesinigündüzünü bir hapishane odasında geçirenlerin, umutsuzluğun bir kene gibi yapıştığı insanların ve haksızlığa uğrayan masumların olduğu bir yerde, her şeye rağmen neşelenmek pek de benim tabıma uygun değil...” Türkiye nasıl bu hale geldi? Neden yeni yıl yazıları artık hapishanehastane ekseninde yazılmaya başlandı? Yoksa ülkemizin siyasal atmosferi artık boğucu bir hapishane havasına mı dönüştü? Sanıyorum bu konudaki değişimin anahtarını, laikleri demokrat olmamakla eleştiren Orhan Pamuk’a bir mektup yazarak “demode oluyorsun” uyarısı yapan Ahmet Hakan açıklıyordu: Yine 1 Ocak 2010 tarihli olan yazının şu satırları, Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde yaşadığı değişimi yansıtıyordu: “...Ama Orhan Pamuk Bey, siz buralardan bir parça uzaklaştıktan sonra... Memlekette bir şey oldu, tuhaf bir şey... ...Hani eskiden mazlum konumuna düşürülen, her daim mağdur edilen ‘muhafazakârlar’ vardı ya... İşte o ‘muhafazakârlar’, artık sizin bildiğiniz eski ‘muhafazakârlar’ değiller... Güç ellerine geçti... Kudretli oldular... Muktedir oldular... Ve maalesef onların da pek fazla demokrasiye saygıları kalmadı. ‘Gık’ diyenin üstüne çullanıyorlar... ‘Eleştiri hakkı’ falan dinlemiyorlar. Öyle tahammülsüzleştiler ki, aleyhlerinde yayın yapan medya organlarını sinsi planlarla susturmaya kalkışıyorlar. ‘Farklı yaşam tarzları’na karşı ‘şimdilik’ müsamaha gösterdikleri izlenimi veriyorlar... ‘Ergenekon’ diye masalsı yönleri hayli fazla bir şey icat ettiler, azıcık inançsızlık gösterene hemen yapıştırıyorlar ‘darbeci’ etiketini... Yani sizin anlayacağınız Orhan Pamuk Bey... Buralarda artık ‘laiklerin demokrasiye olan saygısı’ meselesinden ziyade ‘muhafazakârların demokrasiye olan saygısı’ meselesi daha popüler...” Aslında Orhan Pamuk’un yanılgısı, Türkiye’de kendine “aydın” diyen ama AKP iktidarının paralelinde “tatlı su aydınlığı” yapan kesimin ortak yanılgısıydı: Bunlar sahte bir “Demokrasi Havarisi” rolü oynarken somut siyasal baskılara, hapishanelerde yatanlara, yargılanan gazetecilere ve yazarlara, el konulan gazete ve televizyonlara sırtlarını çevirip yanlış bir “laikmuhafazakâr” çekişmesini, olmayan bir darbe tehdidi üzerinden iktidar adına savunuyorlardı. İktidarlara sığınarak, hele hele uygulamalarıyla temel hak ve özgürlükleri tehdit eden iktidarlara yamanarak “aydın” olunmaz, olunamaz! (www.kongar.org Aydınlanma 03.01.2010 “Hapishanede Yılbaşı: Hızlan, Değişim, Pamuk ve Hakan”) HHH Yukarıda bir bölümünü alıntıladığım yazıyı 2010 yılının ilk Pazar gününde yazmıştım. Alıntı yaptığım iki yazı da, aynı tarihlerde, yani AKP/Erdoğan iktidarının sekizinci yılında yazılmıştı. Bu yazılardan sonra bir sekiz yıl daha geçti... AKP/Erdoğan iktidarı devam ediyor; onaltıncı yılına girdi: Onun için yazıma başlarken “Eski yılın bu son Pazar yazısı da ELBETTE içerde olanlar için yazılacak!” dedim. Ama hiç kuşkum yok ki, Demokrasi ve Hukuk Devleti mücadelesi yeni yılda da güçlenerek sürecek... Ve biz, çok da uzakta olmayan bir gün, yeni yıl yazılarının “ELBETTE” içerde olan gazeteci ve yazarlar için “YAZILMAYACAĞI” günleri de göreceğiz! HHH Yeni yılda yeniden: DİREN UMUT... DİREN HUKUK DEVLETİ... DİREN ADALET... DİREN DEMOKRASİ! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle