23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 2 Kasım 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Osman Kavala tutuklandı haber 11 Savcılık, dün sabaha karşı tutuklanan Kavala’nın ‘Bütün terör örgütlerinin aktif olarak katıldığı Gezi olaylarının yöneticisi ve organizatörü olduğunu’ öne sürdü Gaziantep dönüşü Atatürk Havalimanı’nda 18 Ekim’de gözaltına alınan işadamı Osman Kava ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik bir ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin (FETÖ/PDY, PKK/ cı uyruklu kişi ve kişilerle olağanın ötesinde yoğun irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle anayasal düzeni ce la, dün sabaha karşı sevk edildiği İstan KCK, DHKP/C, MLKP) aktif olarak katıldı bir ve şiddet yöntemleri ile değiştirmek su bul Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’nce ğı ve destek verdikleri kamuoyunda ‘Gezi çunu işlediğine dair bulgu ve delillere ula “Anayasal düzeni değiştirmeye olayları’ olarak bilinen eylemlerin yönetici şıldığı” öne sürüldü. teşebbüs” ve “Hükümeti orta si ve organizatörü olduğu” iddia edildi. Kavala’nın “Hükümeti ortadan kaldırma dan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla tutuklandı. ‘Yabancılarla yoğun görüşme’ ya teşebbüs” ve “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçlarını işlediğine dair İstanbul Cumhuriyet Başsav Yazıda, Kavala hakkında “15 Temmuz kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren cılığı Terör ve Örgütlü Suçlar 2016’da gerçekleştirilmeye çalışılan dar olgular bulunduğu ifade edildi. Atılı suçun Bürosu’nca Nöbetçi Sulh Ceza be girişimi ile ilgili 1516 Temmuz 2016’da niteliği, mevcut delil durumu, delillere etki Hâkimliği’ne gönderilen tutuk Büyükada Splendid Otel’de yapılan, darbe etme ihtimali ve kaçma şüphesi bulunması Osman Kavala lama istemli sevk yazısında, teşebbüsü sürecinde darbenin organizatör gerekçesi ile tutuklanması talep edildi. Osman Kavala’nın, “hükümeti lerinden olan Hanry Jak Barkey ile yaban l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Kavala belgeleri hukuka hakaret’ Tutuklanan işadamı Osman Kavala hakkında kısıtlılık kararı olan soruşturmadaki belgelerin Cumhuriyet davasına gönderilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtildi Tutuklanan sivil toplumcu Osman Kavala hakkındaki soruşturmadan Cumhuriyet davasına belge yollanmasını hukukçu Prof. Dr. Köksal Bayraktar, hukukun tarafsızlığına ve objektifliğine aykırı bir hareket olarak yorumladı. Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu yapıldığı davanın önceki günkü celsesinde duruşma sürerken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, dava dosyasına dün sabaha karşı tutuklanan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala hakkındaki soruşturma dosyasından belgeler yolladı. Davadan önce internette Ne Cumhuriyet davası avukatlarının ne de Kavala’nın avukatlarının gördüğü belgeler, duruşmada 14.20’de mahkeme başkanı tarafından okundu. Ancak savcılığın iktidara yakın Sabah gazetesine sızdırdığı belgeler saat 13.15’te gazetenin internet sitesinde yayımlandı. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen Cumhuriyet davasının 4. duruşmasında mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, Basın Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Yasemin Baba’nın gazetemizin eski yöneticilerinden Doğan Satmış’ın asılsız iddialarına ilişkin röportajı delil niteliği olduğu iddiasıyla dava dosyasına yolladığını söyledi. Bu sırada söz alan gazetecilerin avukatlarından Aynur Tuncel Yazgan, Satmış röportajının delil olarak değerlendirilmesi konusuna onaylarının olmadığını söyledi. Dağ: Değerlendireceğiz Mahkeme başkanı Dağ ise “Doğan Satmış röportajının delil olup olmadığı hususuna karar vereceğiz” demişti. Bu konuşmanın yaklaşık 2 saat sonrasında saat 14.20’de başkan Dağ, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun dosyaya Kavala’nın telefon incelemesine ilişkin belge yolladığını, belgede yazarımız Aydın Engin ve eski Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar’ın Kavala ile WhatsApp konuşmalarının olduğunu söyledi. Başkan Dağ, bu konuşmaları duruşmada tek tek okudu. Avukatların bu belgelere dava dosyasının ekleri gibi bakılamayacağını söylemesi üzerine başkan Dağ, “Bu husus davanın neresinde, ne şekilde yer alacaktır, alacak mıdır, almayacak mıdır mahkeme bunun değerlendirmesini şu aşamada yapmayacaktır” demişti. Adliye yanlış işliyor Savcılığın duruşma sürerken mahkemeye belge yollamasını yorumlayan hukukçu Prof. Dr. Köksal Bayraktar, şunları söyledi: “Soruşturma gizlidir. Kaldı ki gerek Cumhuriyet davasının soruşturma bölümünde gerekse Kavala olayında bizzat mahkeme gizlilik kararı vermiştir. Gizlilik kararının var olduğu bir olayda insanlar nasıl haber alabiliyorlar, nasıl sızdırıyorlar bu doğru değildir. Bu adliyenin yanlış işlediğini gösteriyor. Hiç başka eleştiriye gerek yok. Eğer hakkında kısıtlılık kararı olan soruşturmanın belgesi medyada yayımlanıyorsa adli sistem iyi çalışmıyor demektir. Görülmekte olan bir davaya henüz soruşturma aşamasındaki bir belgeyi sunamazsınız. Çünkü kesinlik yoktur, iddia vardır. İddianın tümü veya iddia içindeki konular sonuna gelinmiş yargılamaya konulmaz. Hukukun tarafsızlığına ve objektifliğine aykırı bir harekettir. Başka bir şahısla ilgili yürütülmekte olan bir soruşturmanın belgesini yollayamazsınız.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Necati Savaş Necati Savaş’a Mustafa Pekcan Ödülü Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin (TFMD), düzenlediği “TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2017 Ödülleri”; 8 kategoride 29 fotoğraf ve 7 seriyle sahiplerini buldu. Gazetemiz Foto Muhabiri Necati Savaş, Mustafa Pekcan Özel Ödülü’nü, Mustafa Pekcan’ın oğlunun elinden aldı. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Törene Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal, AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin, CHP milletvekili Didem Engin, MHP İzmir milletvekili Oktay Vural, Bağımsız milletvekili Ay lin Nazlıaka, Spor Toto Teşlikat Başkanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca ile çok sayıda foto muhabiri ve gazeteci katıldı. Törende konuşan Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ise foto muhabirlerinin objektifleri ile tarih yazarken zor şartlarda görev yaptıklarını belirterek, “Bizler birçok alanda birlikteyiz. Foto muhabiri kardeşlerimizi biz Meclis’teki çalışmalar esnasında, hem de spor müsabakaları esnasında görüyoruz. Duruşları, pozisyonları bir kare fotoğraf için yeri geldiği zaman bir sporcudan çok daha çevik oluyorlar. Yağmur çamur demeden o kareleri yaka layabilmek için çaba gösteriyorlar” diye konuştu. TFMD Başkanı Rıza Özel de “Dünyanın hiçbir ülkesinde başkentinde muhabiri, foto muhabiri, haber merkezi olmayan gazete yoktur. Türkiye’de maalesef bürosunda muhabir olan ulusal gazete sayısı iki değil, bir elin parmaklarını geçmez” sözleriyle gazetecilerin iş kaygılarını dile getirdi. Konuşmaların ardından ödüller sahiplerini buldu. TFMD Onur Ödülü’nü Burhan Özbilici, Yılın Basın Fotoğrafı Ödülü’nü Osmancan Gürdoğan alırken; gazetemiz Foto Muhabiri Necati Savaş da Mustafa Pekcan Özel Ödülü’ne layık görüldü. l ANKARA / Cumhuriyet DOĞAN SATMIŞ’TAN AÇIKLAMA ‘Röportajım üzerinden algı yaratıldı’ Bir internet sitesine verdiği söyleşi nedeniyle, gazetemizi susturmaya yönelik davada tanık sıfatıyla dinlenmesine karar verilen gazetemiz eski yayın danışmanı Doğan Satmış, dün kamuoyuna bir açıklama yaptı. Açıklamasında gazeteciliğin suç olmadığının altını çizen Satmış, “Bir internet sitesinde yayımlanan röportajımın, yargılamaları süren Cumhuriyet gazetesinin, aynı zamanda eski iş arkadaşlarım olan mensuplarının davasında dosya ya eklendiğini üzülerek öğrendim. Mahkeme, benim de tanık olarak dinlenmeme karar vermiş. Meslektaşlarımın serbest bırakılması için tanıklığım önemliyse, çağrıldığım an, istenilen gün ve saatte gidip bunu yapmaya hazırım” dedi. Röportajında, uzun konuşmaların dışına çıkılıp amacını aşan bir söyleşi ortaya çıkarıldığını üzüntüyle izlediğini söyleyen Satmış özetle şunları söyledi: “Kitap tanıtımı üzerine yaptığımız söyleşinin toplumda algı yaratmak için bu hale dö nüştürüldüğü ve kullanıldığı ortadadır. Tamamen amacını aşan benim de ana düşüncelerimi bertaraf eden bir şekle dönüşmüştür. Bunu, yayından sonra ben de çok iyi anladım. Tekrar ederim ki, gazetecilik suç değildir. Gazetecilerin, gazetecilik faaliyetlerinden tutuklanmalarını kabul etmem mümkün değildir. Tutuklanan arkadaşlarımın bir an önce serbest bırakılmalarını istiyorum ve bunun için mücadeleye devam edeceğim.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Necati Savaş’a ödül getiren fotoğraf. Kötü haberler Bugün ‘Söylenecek laf da kalmadı’ deyip yazıyı bitirmek istediğim günlerden biri. Salı günkü Cumhuriyet davasında mahkeme heyeti, tutuklulukların devamına karar verdi. Konuyla ilgili söylenebilecek her söz, yazılabilecek her yazı sarf edildikten sonra, bu karara ne diyeyim? Türkiye öyle bir yer oldu ki, bir defa haksız yere ‘içeri’ atıldığınızda, Monte Kristo Kontu durumundasınız. Cumhuriyet davasındaki iddia ve delillerin anlamsızlığı, hatta komikliği, yüzlerce defa kanıtlandı. Yazı konusu oldu. Mahkeme heyetinin gözünün içine sokuldu. Ancak nasılsa tutukluluk hâlâ devam ediyor. İkinci kötü haber de Osman Kavala’nın tutuklanması oldu. Bu zamana kadar bir şekilde bu kötü şakanın biteceğini, Osman’ın serbest bırakılacağını umuyordum. Tutuklanması, sadece Türkiye’de sivil toplum ve demokrasi adına mücadele verenlere bir darbe değil. Aynı zamanda devlette mantığın durduğunun, sistemin işlemediğinin, polisiye operasyonları ve yargı kararlarının büyük bir cehalet temelinde ilerlediğinin de göstergesi. Bu yüzden kahredici. Osman Kavala’yı birkaç yıldır değil, neredeyse çocuk yaşlardan itibaren tanıyorum. Ailecek tanıyoruz. Babamdan devraldığım bu dostluk, benim için bir aile tanışıklığının ötesinde, büyük bir şeref kaynağı. Nereden başlayayım Osman’ı anlatmaya? Evet yazılanların hepsi doğru. 2010 yılından itibaren ‘Gülen cemaati’ konusunda ilk uyanan aydınlardan biridir Osman. Evet, eşi Ayşe Buğra ile birlikte Türkan Saylan’ın cenazesinde, sessizce yürüyen on binlerden biriydi. İlhan Cihaner’e yapılanlardan, devletteki Gülen yapılanmasından derin rahatsızlık duyuyordu. Evet, Dani Rodrik ve Pınar Doğan’ın Balyoz’la ilgili delillerin sahteliğini kanıtlama çabalarına, kendince katkıda bulundu. Cezayir Salonu’nda bir toplantı düzenledi, ancak üç beş kişi dışında köşe yazarlarımızdan hiçbiri gelmedi. Osman, Odatv davalarını izlemeye geldi. Korkunç bir kumpas olduğunu biliyordu. Gezi’nin finansörü falan değildi. (Zaten insanların sokağa çıkmasında finanse edilecek ne var ki? Akbil mi dağıtıp lahmacun mu verdiğine inanıyorsunuz?) Ancak muhtemelen Osman da o dönem birçok yazar, çizer ve demokrat gibi Gezi’nin önemli bir ‘itiraz’ olduğunu düşünüyordu. (Unutmayın ki, hükümet de bu itirazı bir noktada zımnen haklı buldu ve hızla bir ‘demokratikleşme’ paketi açıkladı.) Osman çözüm sürecini destekledi mi? Evet tabii ki. Hepimiz ve hepiniz gibi. Ama ‘Seni Başkan yaptırmayacağız’ lafının mucidi değildi. Bunu net biliyorum. Genelde başkanlık sistemine karşı olsa da, HDP üzerinden seçim kampanyasını şekillendirdiği iddiası da doğru değil. HDP’yle bağları sanıldığı kadar organik değildi. Osman, herhangi bir partiyi değil, hep demokrasiyi destekledi. Bu arada kurucusu olduğu Anadolu Kültür birçok kültürel faaliyeti destekledi mi? Evet. Her alanda. Bildiğim kadarıyla çoğunlukla ufak projelerdi bunlar. İnsan hakları belgeselleri, film festivalleri, Diyarbakır’da sanat galerisi, Suriyeli mülteci çocuklar için okullar kurulması, Suriyeli mülteci sanatçılara yardım vs... Ufak ama Türkiye’de insanların demokrasiye ve sivil topluma inançlarını pekiştiren projeler. Sadece ‘kocaman yürekli’ bir adamın yapacağı işler... Bu projeleri yaparken kuşkusuz Avrupa Birliği fonlarına da başvurmuş olabilir. Ne var bunda? Türkiye’ye ayrılan 4 milyar Avro’luk AB fonlarından şu zamana kadar yüzlerce bakanlık, belediye, sivil toplum kuruluşu, üniversite yararlanmadı mı? Şu an halihazırda her bakanlıkta AB fonuyla yürüyen bir proje var. Birileri de AB fonuyla insan hakları film yarışması düzenleyince suç mu oluyor? Günlerdir Kavala ile ilgili yazılıp çizilen komplo teorilerini yarı kahkaha, yarı tedirginlikle okuyorum. Tebessüm; çünkü Osman’ı, ne F16’ların modernizasyonu, ne de Gezi’nin finansmanıyla ilgisi olmadığını bilecek kadar iyi tanıyorum. Televizyonlarda ‘Gezi’nin finansörü’, ‘Kızıl Soros’, hatta ‘YPG’nin finansörü’ dediklerinde, kıs kıs gülüyorum. Ancak insanların ‘delil’ değil ‘algı operasyonları’ üzerinden cezaevine yollandığı karanlık bir dönemdeyiz. O yüzden Osman Kavala’yla ilgili absürd iddiaları ciddiye almamış olmak hataydı belki. Nihayetinde Osman Kavala da bu televizyon haberleri yüzünden tutuklanmadı mı? ŞEVKET Çoruh’tan Ahmet Şık Sokağı Oyuncu Şevket Çoruh, Cumhuriyet Davası kapsamında tutuklu bulunan muhabirimiz, gazeteci Ahmet Şık’ın adını, Beykoz’da bir sokağa yazdı. Beykoz’da bulunan Şık Sokağı’nda sokak adının yazdığı tabelanın başına Ahmet yazan Çoruh, “Sokak isimlerini hep siz mi vereceksiniz?” diyerek Ahmet Şık’ı andı. Çoruh, Twitter üzerinden yayımladığı videoyu ise “#Ahmetşıkyalnızdeğildir” etiketiyle paylaştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle