29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 2 Kasım 2017 haber ‘İşkence gördük’10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK Vvuurruunn..u. lan Biliyorsunuz, kimileriniz ezbere biliyor. Aşağıdaki dizeler Ahmed Arif’in destansı şiirinden: Vurun ulan, vurun; ben kolay ölmem. Ocakta küllenmiş közüm, karnımda sözüm var haldan bilene. Ahmed Arif’le tanışıklığım, aynı masada rakı şişesinin dibine vurmuşluğum var. Dizeleriyle oynadım diye bana kızmaz, gönül koymaz. Öyleyse buyrun: Vurun ulan vurun, biz kolay ölmeyiz. Ocakta küllenmiş közümüz, yürekte sözümüz var, anlayana, anlamayana... HHH Salı günü bir kez daha 27. Ağır Ceza yargıçlarının ve duruşma savcısının önüne dizildik. Dördü Silivri tutuklusu, geri kalanımız Şişli’de Cumhuriyet binasında “gönüllü tutuklu”... Hayır, ayrıntılarla sizi yormayacağım. Ayrıntılar dünkü Cumhuriyet’te tam iki sayfaya yayılmıştı. Herkesin “Bugün tahliye edilirler değil mi” sorusuna umut dağıtan cevaplar aradığı bir duruşma günü başladı. Ancak mahkeme başkanının oturumu açıp gelen gelmeyen bilirkişi raporları, gelmeyen, gelse ne diyeceği besbelli tanık filan üstüne bilgiler verdikten sonra kurduğu birkaç cümle ile günün sonunda yüzümüze okunacak karar baştan belli oldu: Bir: Tahliye mahliye yok. İki: Yıl sonuna kadar bu davayı bitirme niyeti de suya düşmüş. Sonra bu Tırmık’a Ahmed Arif’in dizeleri ile başlamama yol açan hukuk rezaletleri art arda geldi. Önce bir zamanlar bu gazetede neden çalışmış olduğunu hâlâ anlayamadığım bir zatın AKP medyasına “Ben işsizim; beni alırsanız işinize çok yararım” mesajı yolladığı ve bir internet sitesinde yayımlanmış söyleşisi, Cumhuriyet Davası dosyasına habire yeni kanıt yerleştirmek için çırpınan savcılık eliyle mahkemeye sunuldu. Gazetecilikten vazgeçip muhbirliğe geçmiş bu zatın yazdıkları kanıt niyetine dosyaya kondu. Bize de muhbire değil, söylenen ayıp ötesi sözleri kanıt kabul edip dosyaya koyan mahkemeye şaşmak düştü. Şaşmakta acele etmişiz, arkası geldi. Bu kez de polisinin İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nin ele geçirdiği(!) bir “telefon kaydı” da herhalde kanıt olarak işe yarar hesabıyla (yanlış anlamadıysam) doğrudan mahkemeye yollandı. O sırada gözaltında olan, aynı günün gecesi tutuklanan Osman Kavala ile Cumhuriyet’in zorlu mali sorunlarına çare bulmak üzere yazıştığım WhatsApp mesajları Kavala’nın telefonunda “ele geçirilmiş” ve Cumhuriyet Davası’nın tam ortasında sıcağı sıcağına mahkemeye iletilmişti. Mahkeme bu apaçık “gizli, esrarlı ve vatana ihanet belgesi” olan yazışmayı da kanıt kabul edip dosyaya koydu. Artık şaşırma yetimizi yitirmiştik. Güldük. Bir ara kalkıp, söz isteyip “Evet, o okuduğunuz uzun mesajı ben yazdım. Eee, ne olmuş” diye sormak ve ardından “Bakın efendiler, biz Cumhuriyet’te alabildiğine, hatta bazan abartılı ölçülerde şeffaf davranıyoruz. Gizli kapaklı ne bir sözümüz ne bir eylemimiz var. Zaten bizim işimiz gizli kapaklı yürüyen her şeyi yakalayıp haber yapıp halka sunmaktır” demeye niyetlendim. Avukatlarımız, “Bırak, boş ver, ciddiye alma. Gerekirse bir sonraki duruşmada konuşursun” dediler. Bizim avukatlar iyidir, hatta fazla iyidir. Öğütlerine tartışmadan uyarım. Bu kez de öyle yaptım... HHH Bu dağınık ve öfkeli yazının sonu kısacık bir paragraftır: Efendiler, tastamam bir yıldır kavrayamadınız. Ama artık kavrayın. Bizi susturamazsınız, bizi yıldıramazsınız. Duruşma sırasında Akın Atalay arkadaşım daha da kestirmeden söyledi: Güçlüler değil haklılar kazanacak. Yani biz kazanacağız, Cumhuriyet kazanacak... l ÇGD’DEN SERT TEPKİ ‘Muhabirden, muhbir yaratamazsınız!’ Ankara’da 20 Ekim’de gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz ve Diren Yurtsever ile Jin News editörü Sibel Yükler, muhabirler Habibe Eren ve Duygu Erol’a, serbest bırakılmalarının ardından muhbirlik teklif edildiği öne sürüldü. Çağdaş Gazeteciler Derneği’nden polisin gazetecilere uyguladığı tacize ilişkin yapılan açıklamada, “Meslektaşlarımız evlerine, işlerine giderken sokakta kendilerine yaklaşan kişilerin muhbirlik teklifinde bulunduklarını belirttiler. Söz konusu tacizin, üst üste birkaç defa yaşandığı bizlere iletildi. Bu kurumlarda habercilik yapmaya çalışan meslektaşlarımızın tek suçu, iktidarın hoşuna gitmeyen konu ve gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmaktır. Gazeteciliği, ‘halkın haber alma hakkı’ olarak görmeyen, aksine gerçekleri gizleyip manipülasyon aracı haline dönüştürmek isteyenlere söyleyeceğimiz tek söz: Muhabirden muhbir yaratamazsınız” dendi. l ANKARA / Cumhuriyet Yaptığı haberler nedeniyle 17 aydır tutuklu olan Türfent’in yargılandığı davada tüm tanıklar Emniyet’teki ifadelerini reddetti. Mahkeme ise tahliye istemini reddetti Yüksekova’da sokağa çıkma yasakları döneminde yaptığı haberler nedeniyle 17 ay ön ce tutuklanan KHK ile kapatılan Dic le Haber Ajansı’nın (DİHA) Yükseko va muhabiri Nedim Türfent hakkın da 22.5 yıl hapis istemiyle açılan davanın 4. duruşmasında tanıklar, Emniyet’te alınan ifadelerinin bas Nedim Türfent kı ve işkence altında alındığını söy ledi. Türfent ise kendisinin haberleş tirdiği “Türk’ün gücünü göreceksiniz” başlıklı video haberin yayınlanması nın ardından, İçişleri Bakanlığı’nın va tandaşlara kötü muamelede bulunan polisler hakkında soruşturma başlattı ğını, haklarında soruşturma açılan po lislerin ise intikam almak için bu dos yayı hazırladığını söyledi. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde so kağa çıkma yasağı döneminde yaptığı haberler nedeniyle 17 ay önce tutuklanan KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) Yüksekova muhabiri Nedim Türfent hakkında “Örgüt üyesi olmak” ve “Örgüt propagan Hakkâri’de görülen duruşmayı Türfent’in yakınları ve çok sayıda gazeteci takip etti. ve amcaları Ramazan ve Mustafa Türfent ile yakınları da izledi. 13 Mayıs 2016’dan beri tutuklu bulunan Nedim Türfent, Van Yüksek Güvenlikli Kapa ifadeleri alındı. Dinlenen 4 tanık da ifadelerinin işkence altında ya da baskı ile alındığını söyledi. Tanıklardan biri ifadesi alındığında yaralı olduğu dası yapmak” iddiasıyla 22.5 yıla ka lı Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya nu ve buna rağmen işkence gördüğü dar hapis istemiyle açılan davanın 3. katıldı. Türfent’in avukatı Harika Gü nü söyledi. Bir başka tanık ise sürekli duruşması dün Hakkâri 2. Ağır Ce nay Karataş duruşma salonunda ha kendisine bazı kâğıtlar imzalatıldığını za Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma zır bulunurken, avukat Barış Oflas da ama içinde ne yazıldığını bilmediğini, yı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) SEGBİS ile duruşmaya katıldı. bu ifadeler yüzünden hem kendisinin Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, Özgür Gazeteciler İnisiyatifi (ÖGİ) Söz Sürekli kâğıt imzalattılar hem de Nedim Türfent gibi kişilerin mağdur olduğunu kaydetti. Davanın cüsü Hakkı Boltan ve bir grup gazete Duruşmada değişik cezaevlerinde geçen haziranda yapılan ilk duruşma ci, Türfent’in annesi Ayde, babası Arif tutuklu bulunan tanıkların SEGBİS ile sında ifadesi alınan 14 tanıktan 13’ü de işkence altında ifadelerinin alındığını söylemişti. Polisler intikam aldı Duruşmada Kürtçe savunma yapan Türfent ise kendisinin haberleştirdiği “Türk’ün gücünü göreceksiniz” başlıklı video haberin yayımlanmasının ardından, İçişleri Bakanlığı’nın vatandaşlara kötü muamelede bulunan polisler hakkında soruşturma başlattığını, haklarında soruşturma açılan polislerin ise intikam almak için bu düzmece dosyayı hazırlayıp, kopyala yapıştır ifadelerle davanın açılmasını sağladığını söyledi. Türfent, hakkında ifade veren bir gizli tanık hakkında ise “İddianame tanıkların anlatımıyla çökünce bu kez de gizli tanık yöntemine başvurdular” diye konuştu. 539 gündür tutukluyum Mütalaasını veren savcı, “kaçma şüphesi” ve dinlenmeyen tanıkların olması nedeniyle Türfent’in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Söz alan Türfent, “Ölümle tehdit edilmeme rağmen kaçmadım. Gazetecilik faaliyetlerime devam ettim. 539 gündür tutukluyum. Tutukluluk süremin göz önünde bulundurulmasını istiyorum” dedi. Türfent’in tahliye istemini reddeden mahkeme, duruşmayı 17 Kasım’a erteledi. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet AİLEDEN BAŞVURU: Kurkut’u vuran polis tutuklansın Hapiste Kadın Ağı üyeleri, TBMM’deki temasları kapsamında CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ile bir araya geldi. Mahpuslara ücretsiz ped sözü Hapiste Kadın Ağı ile görüşen AKP’li Metiner: Bu sorunu çözülmüş bilin Hapiste Kadın Ağı, haziran ayında başlattığı kadın mahpuslar için ücretsiz ped kampanyasını Meclis gündemine taşıdı. TBMM İnsan Hakları Komisyonu’ndan AKP Milletvekili Mehmet Metiner, kampanya sözcüleriyle dün yaptığı görüşmede, “Bu sorunu çözülmüş bilin” dedi. Kampanya yürütücülerinden avukat Ezgi Duman, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye Barolar Birliği (TTB), Türk Tabipleri Birliği (TBB) ile HDP ve CHP milletvekilleriyle bir araya geldiklerini söyledi. Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve AKP ile MHP’li milletvekillerinden de randevu talep ettiklerini söyleyen Duman, “Ada let Bakanlığı’ndan, haziran ayından beri randevu almaya çalışıyoruz. Üç hafta önce de girişimde bulunduk. Olumlu ya da olumsuz geri dönüş olmadı. Sürüncemede bırakıldı. Diğer bakanlıklar ve AKP, MHP de aynı şekilde” dedi. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkan Yardımcısı’nın, “Ped hakkının, insan hakkı olduğuna dair tam bir kanıya varamadığını” bildirdiğini ifade etti. Mevzuata girmeli Türkiye hapishanelerinde 1 Kasım 2016 tarihli rakamlara göre 7 bin 894 kadın bulunduğunu, hapiste pede ulaşamamanın her şeyden önce onur kırıcı olduğunu vurgulayan Duman, şöyle devam etti: “Görüşmelerimiz olumlu geçti. HDP, CHP millet vekilleri desteklerini iletti. TTB konuyu gündemine aldı. Kadınlara ped sağlanmaması sonrası oluşacak sağlık risklerine dair görüş istedik doktorlardan. Biz bu konuda aslında bir yasal değişiklik istiyoruz. Konunun mevzuata girmesini istiyoruz. TBB, aralık ayında cezaevi çalışma grubu olarak bir rapor hazırlayacaklarını söylediler. Bu konuya da değinecekler. Mevzuat değişikliği konusunda beraber çalışabileceğimizi söylediler. Meclis İnsan Hakları Komisyonu adına Mehmet Metiner’le görüştük. Metiner, ‘Bu sorunu çözülmüş bilin, Adalet Bakanlığı’nın gündemine taşıyacağım’ dedi. Yanımızda Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü’nü aradı. Biz de konunun takipçisi olacağız.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Kemal Kurkut Diyarbakır’da 21 Mart’ta Nevruz kutlamaları öncesinde üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un polis tarafından vurularak öldürülmesiyle ilgili davanın açılmasının ardından Kurkut ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, Kurkut’u vurarak ölümüne neden olan polis memurunun tutuklanması için mahkemeye başvurdu. Avukat Baydemir, “olası kastla adam öldürme” suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanacak olan polis memuru Y.Ş. hakkında “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunduğunu” belirterek sanığın delil karartma ve tanıkları etkileme ihtimali nedeniyle adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağını vurguladı. l Yurt Haberleri DUYMA VE İŞİTME ENGELLİ YURTTAŞA CEZA Konuşamıyorum, nasıl slogan atayım? Duyma ve konuşma engelli Kenan Keklik’e “Örgüt lehine slogan atarak örgüt pro pagandası yapmak” suç lamasıyla verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis ce zası onandı. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Muş’un Malaz Kenan Keklik girt ilçesinde 26 Nisan 2011’de BDP tarafından başlatılan sivil itaatsizlik eyleminde “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla tu tuklanan duyma ve konuşma, engelli Kenan Keklik’e (54) verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezası onandı. Daha önce 9 ay Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu kalan Keklik, “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezasının onaylanmasının ardından 11 Temmuz’da yeniden tutuklanarak Van T Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Muş ve Van’da devlet hastaneleri ile GATA tarafın dan verilen yüzde 75 engelli raporu bulunan, Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldıktan sonra dosyadan beraat alan Keklik’in Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu 9 aylık sürenin de müddetnamesinden düşürülmediği ortaya çıktı. Boynumda puşi varmış Çocukluğundan itibaren işitme ve konuşma engelli olduğunu aktaran Keklik, yaşadığı mağduriyetini şöyle yazıya döktü: ”54 yıldır ne duyuyor ne de konuşabiliyorum. Dev let hastanelerinden alınmış raporlarım da var. 2011 yılında ise propaganda yapmak iddiasıyla tutuklandım. Gerekçe ise ‘örgüt lehine slogan attığım’ için. Bir de boynumda puşi varmış. Birincisi ben konuşamıyorum, nasıl oluyor da slogan atıyorum? İkincisi ise puşi nasıl bir suç teşkil ediyor onu anlamadım. Raporlarım olmasına rağmen slogan attığım öne sürülerek ceza verilip onaylandı. Bunun dışında hiçbir delil yok. İftira attılar bana. Başka diyecek bir şey bulamıyorum.” l Yurt Haberleri C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle