14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 5 Ekim 2017 ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY Küresel sansür emek 9 4 İstanbul’daki ILO 10. Bölge toplantısı skandallar sil 4 Gelişmeler üzerine ortak açıklama yapan ITUC ve silesine dönüştü. ITUC ve ETUC, toplantıda dağıtılmak ETUC, mektubun dağıtılmasını engelleyen işveren kesi üzere bir mektup gönderdi. Sendikaların niçin katılma mini şiddetli protesto ederek, ‘İşverenin de Avrupa de dıklarını anlatan mektup, toplantıda dağıtılmadı. ğerlerini savunmalarını beklerdik’ açıklaması yaptı. İstanbul’da yapılmakta olan ILO 10. Bölge toplantısı ifade özgürlüğüne yapılan baskının resmine dönüştü. ITUC lik gerçekleştirilen ihlal ve baskılar karşısında işverenler ve hükümetlerden gördüğümüz destek eksikliğine çok şaşırdık. Bu ihlal Açılışına Başbakan Binali Yıldırım’ın da katıldığı toplantıda üçlü komite mektubu dağıtmadı. Sendikalar, işvereni baskıların yanında değil, demokrasi ve ifade ve ETUC, toplantıda dağıtılmak ler ve baskılar arasında 125.000 özgürlüğünün yanında olmaya çağırdı. üzere bir mektup gönderdi. Sen kamu çalışanının, akademisye dikaların niçin katılmadıklarını nin, öğretmenin ve gazetecinin anlatan mektup, olağanüstü hal kararnameleriy toplantıda dağıtıl le ihraç edilmesi ve binlercesinin madı. hapsedilmesi var” denildi. Mektubun işverenler tarafından Engellemeyi seçtiler OLCAY BÜYÜKTAŞ dağıtılmadığını Mektupta ayrıca, kamu ve özel düşünen ITUC ve sektörden çalışanların ihraç edil ETUC genel sekre mesi, cezaevine konulmasının terleri bir açıklama yaparak, işverenlerin baskıların değil demokrasi ve özgürlüğün yanında olmasını beklediklerini bildirdi. yanı sıra şirketlerin 11 milyar ABD doları civarındaki varlıklarına hükümet tarafından el konulduğu vurgusu yapılarak, örgüt Şaşırdık Toplantı öncesi kaleme alınan ve Uluslararası Çalışma Örgütü lenme özgürlüğünün hem işçilerin hem de işverenlerin elinden alındığının altı çizildi. Mektubun dağıtılmaması üze Güvencesizlik, endişe ve (ILO) delegasyonuna dağıtılması için delegelere hitaben bir mektup gönderen Uluslararası İşçi Sendikaları ITUC ve Avrupa İşçi rine ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow ve ETUC Genel Sekreteri Luca Visentini imzalı bir yazılı bir açıklama yapıldı. İşçi yılgınlık hissiyatı yarattı Sendikaları (ETUC) uluslararası sendikal hareketin toplantıya katılmama gerekçelerine ve Türkiye’deki işçi haklarına dair kaygılarını dile getirdi. Mektupta, örgütlenme özgürlüğü temelindeki haklara adanarak kurulan ILO’nun işçilerin çok ağır insan hakları ve çalışma hakları ihlallerine uğradığı, işverenlerin ve yöneticilerin mülklerinin ve ticari kaynaklarının herhangi bir hukukun üstünlüğü kuralına başvurulmaksızın kaybetme riskinin olduğu bir ülkede konferans düzenleyecek olmasından dolayı hayal kırıklığına uğramış durumda oldukları belirtildi. Mektupta, “İşçilere yöne kesiminden büyük destek gören boykotlu bir toplantıda, Avrupa işverenlerinin katılımının eleştirildiği açıklamada, hükümet ve işveren temsilcilerinin iki örgütün yazmış olduğu açık bir mektubun dağıtımının engellenmesi şiddetle protesto edildi. Bu toplantıya katılmanın, Türkiye’de hükümetin hem işçilere hem de işverenlere karşı olan agresif politikasını meşrulaştırmak olacağı hatırlatılan açıklamada, “Pek çok Türk şirketi hükümet tarafından kapatılırken, işveren temsilciler demokratik özgürlükler yanında durmak yerine bizim mektubumuzu engelmeyi seçmişlerdir” denildi. Toplantıda büyümelerin 1.7 ile 3.0 arasında seyredeceğinin belirtildiği raporda, krizin kalıcı etkileri ve istihdam artışının büyük kent merkezlerinde ve daha vasıflı gruplar içinde yoğunlaşması (eşitsizliğin ve çalışan yoksulluğunun artmasına yol açarak), güvencesizlik, endişe ve yılgınlık hissiyatı yarattığı belirtildi. Bu da, bölgedeki bazı seçim ve referandum sonuçlarının da ortaya koyduğu üzere, son derece belirsiz ve çalkantılı bir siyasi ortama eklemlendi. n Kısa vadede ekonomik büyüme görünümü, toplam talep düzeyi de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlı olacak. Ancak orta vadede, yavaş ve negatif demografik büyüme ile zayıf verimlilik performansı bölgenin tümünde ekonomi üzerinde baskı yaratacak. n Bölgenin tümünde, alt bölgesel farklılıklar olmasına rağmen istihdam, , bir kez daha yavaş yavaş iyileşmeye başladı. n Çalışılan saatler toplamı, 2008’deki seviyesinden 2.4 puan daha düşük olup, (haftalık) çalışılan saat ortala ması ise 1,9 puan geriden gelmektedir. Bu fark, 2009 yılından bu yana AB’de yarı zamanlı çalışan sayısı 3,7 milyon artış gösterirken, tam zamanlı istihdamda 2 milyon düşüş yaşanması ile açıklanabilir. n Ortalama olarak, her beş işçiden biri şu anda yarı zamanlı çalışıyor. n Kadınlar arasında her üç çalışandan biri, erkekler arasında ise her on çalışandan biri yarı zamanlı çalışıyor. n İstihdama geri dönenlerin çoğu uygun olmayan çalışma koşullarında istihdam ediliyor. Toparlanma çok yavaş ilerliyor 10. Bölge toplantısında ILO Genel Direktörü Guy Ryder tarafından sunulan bir rapor müzakere edildi. ILO tarafından hazırlanan, Avrupa’da ve Orta Asya’da İnsana Yakışır İşin Geleceği Fırsatlar ve Zorluklar konulu raporda, to parlanma, gittikçe artan eşitsizlik ve geleceğe dair belirsizliklerin etkisiyle, yavaş ilerlediği vurgulandı. Raporda dikkat çekilen noktalar özetle şöyle sıralandı: n Bölgedeki üye devletlerin, işletmelerin yeterli sayıda insana yakışır iş imkânı yaratmasını sağlayacak koşulları yaratma, istihdam kalitesini artırma ve ekonomik büyümenin kazançlarının adil ve kapsayıcı bir şekilde paylaşılmasını sağlama kabiliyeti konusunda endişeler bulunuyor. n Politika gündemi istihdama ve reel ekonomiye yatırım yaparken, mali konsolidasyon ve yapısal reform da dahil olmak üzere sürdürülebilir çözümler bulmaya odaklanıyor. Fakat küresel koşullar şu anda yalnızca süregelen zayıf ve belirsiz ekonomik büyümenin değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası düzeydeki gerginliklerin de etkisi altında. n Az sayıda ülke, ekonomilerinin yapısı ve özellikle de belirli bir ekonomik model sayesinde, krizi görece hafif atlattı. Diğer bazı ülkeler ise, süregelen krize uyum sağlamak için mali teşvik ve/veya işgücü piyasası politikalarını aktif olarak kullanarak, krizin reel ekonomileri ve işgücü piyasaları üzerindeki ağır etkisinin hafifletilmesine dönük politikalar uyguluyor. n Bazı üye devletlerde güçlü büyümeye dair cesaret verici işaretler, diğer birtakım ülkelerde ise yavaş veya negatif büyümeye dair heves kırıcı göstergelerin olduğu bir ortamda, bölgedeki ekonomik büyüme tahminleri oldukça durgun kalıyor. TÜMTİS’ten hükümete hatırlatma Tüm Taşıma İşçileri Sendika sı Yönetim Kurulu, ILO 10. Avrupa Bölge Toplantısı’nda konuşan Başbakan Binali Yıldırım’ın ülkede sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasına ilişkin çizdiği tablo ve “sendikalaşmaktan, örgütlü olmaktan korkmayalım”, yönlü açıklamaların gerçekle bağdaşmadığı yönünde yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, sendikanın Ankara şube yöneticilerinin “üye işçilerin sayısını çoğaltmak, bu şekilde aidat gelirlerini artırmak” suçunu işledikleri gerekçesiyle 22 aydan 6 yıla varan cezalara çarptırılıp hapse atıldığı hatırlatıldı. Ayrıca, DHL Express Kargo’da sendikalı oldukları gerekçesiyle sendika üyesi 9 işçinin atıldığı belirtilerek, işten çıkarılan işçilerin bu işyeri önünde 79 günden beri bekleyişini sürdürdüğü belirtildi. Bilişimde örgütlenmeye tehdit DİSK’e bağlı Sosyalİş Sendikası’nın örgütlendiği KodA Bilişim’de toplu iş sözleşme yetkisi alındıktan sonra işverenin başlattığı baskı ve tehditlere, işten atma ve sürgün saldırılarına karşı işçiler işyeri önünde oturma eylemine başladı. DİSK yönetim kurulu, Bağcılar’daki işyerine dayanışma amacıyla bugün 12.30’da bir ziyarette bulunacak. İşe iade için eylem Konya’da bir fabrikada işten çıkartılan 34 kişinin yeniden işe alınması için 311 işçi, fabrika bahçesinde eylem yaptı. Merkez Selçuklu İlçesi 3’üncü Organize Sanayi Sitesi’nde bulunan bir plastik fabrikasında çalışan 34 işçi iddiaya göre ön ceki akşam saatlerinde işten çıkartıldı. Bunun üzerine fabrikada çalışan diğer işçilerden 311’i, dün akşam saatlerinde fabrika bahçesinde eylem yaptı. Eyleme üye oldukları Petrol İş Sendikası da destek oldu. Petrol İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Şuayip Gül, 34 kişinin sırf sendika üyesi olduğu için çıkarıl dıklarını iddia etti. Eylemin yapıldığı fabrikada 2011’de örgütlenmeye başladıklarını belirten Gül, ‘’2017’ye geldiğimizde işveren, sendikanın toplu iş sözleşme yetkisine itiraz etti. Yöneticilere sağduyulu olmalarını rica ediyorum. Bir an önce bu yanlıştan dönülmesini istiyorum. Biz ekmek mücadelesini yapıyoruz’’ dedi Beşiktaş ve Edremit’te toplu iş sözleşmesi sevinci Edremit’te toplu iş sözleşmesinin imzalanmasının ardından işçiler belediye önünde lokma döküp davul zurna ile sözleşmeyi kutladılar. İstanbul’da Beşiktaş Belediyesi, Park ve Bahçeler Müdürlüğüne bağlı çalışan 200 taşeron işçiyi, toplusözleşme töreniyle sendikalı yaptı. Mustafa Kemal Merkezi’nde gerçekleşen toplusözleşme törenine Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın yanı sıra DİSK Başkanı Kani Beko, Genelİş Sendikası Başkanı Remzi Çalışkan ve çok sayıda işçi katıldı. Hazinedar törende yaptığı konuşmada, “Taşeron sisteme en güzel cevabı veriyo ruz, kadrolu yapamıyoruz kanun buna izin vermiyor ama fiili olarak hepsini sendikal haklarla buluşturmaya çalışıyoruz. Sendikal örgütlenmeden korkmamak gerekiyor” dedi. İşçiler yapılan imza töreninin ardından sloganlar atarak sendikalı olmayı kutladı. Yüzde 25 zam Edremit Belediyesi’nde çalışan işçileri kapsayan toplu iş sözleşmesi de Edremit Belediye Başkanı Kamil Saka, DİSK Ge nel Başkanı Beko, Genelİş Genel Başkanı Çalışkan ve sendika daire başkanlarının katıldığı törenle imzalandı. Toplusözleşme ile iki yıl için işçi ücretlerine toplam yüzde 25, sosyal yardımlara yüzde 34 zam yapıldı. DİSK/Genelİş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Ovalı, 15 Ağustos 2017’den başlayarak 15 Ağustos 2019 tarihine kadar geçerli olacak olan toplu iş sözleşmesinin 192 işçiyi kapsadığını belirtti. İngiltere dersleri Pazartesi günü, “Dün ağza alınamayan şeyler, artık söylenebilir olmakla kalmıyor, geniş kabul görmeye başlıyor” demiştim. Diğer bir deyişle neoliberalizmin 30 yıllık rakipsiz egemenliği altında, ekonomi ve siyaset alanında yerleşmiş “algısal kilitler” artık kırılıyor. Financial Times’da, ekonomide artık yeni fikirleri muhalefetin ürettiğine (Payne, 28/09/17) doğal tekel durumunda olan su, taşımacılık, enerji gibi sektörlerde özelleştirmelerin beklenen sonucu vermediğine (Harford, 29/09/17); bu özelleştirmelerin ülkeyi bir rantiye cennetine çevirdiğine, yükü omuzlamanın da vergi mükellefine kaldığına (Ford, 01/10/17) ilişkin yorumlar, Theresa May’in “konut krizini özel sektör çözemeyecek” saptaması da algısal kilitlerdeki kırılmayı yansıtıyorlar. Diyalektik işte... Corbyn’in İşçi Partisi liderliğine gelmesi, üye sayısının iki kat artarak 600.000 kişiye yükselmesi, partinin son seçimlerdeki beklenmedik başarısı, geleceğin iktidar partisi konumuna yükselmesi bu “algısal kilitlerin” kırılmaya başlamasıyla yakından ilişkili. Bir tarafta tarihin maddesinin hareketi var: Mali kriz serbest piyasa dogmasını sarstı; hükümetler, bu krizin kaynağındaki bankaları kurtarırken yükü halkın sırtına yıktı; meydan işgal hareketleri dikkatleri gelir dağılımının, son 30 yılın adaletsizliklerinin üzerinde yoğunlaştırdı. Sosyal varlık koşulları değişirken sosyal bilincin haritası da değişmeye başlıyor. Diğer tarafta, “başkan seçilirse parti intihar etmiş olur” (gazeteler), “Corbyn’i, destekleyenler kafa nakli yaptırsın” (Blair), “Corbyn radikal solcudur” (partinin Blairci kesimi) iddialarına, türlü entrikalara karşın başkan seçilen Corbyn ve onu yükselten hareketin (öznenin), zayıflamakta olan algısal kilitler üzerindeki çözücü etkisi var. Bu denklemin iki tarafı şimdi birbirini besliyor. Bizi bu denklemin ikinci kısmı, “öznenin” özelliklerinden, siyasi eyleminden çıkarılabilecek dersler ilgilendiriyor. ‘Merkez’, ‘sağduyu’ ve eylem Ne yalnızca kapitalist sınıfın çıkarlarını savunmak muhafazakâr partilerin ne de salt işçi sınıfının çıkarlarını savunmak sol partilerin, seçimleri kazanarak hükümet olmasına yetiyor. Bu yüzden, seçimler sağduyunun kapsam alanı içindeki fikirlerle ve toplumda merkezi oluşturan kesimin çıkarları da savunularak (buna “triangulation” da denir) kazanılıyor; koalisyonlar da bu zeminde oluşur. Ancak algısal kilitlerin kırılmaya başladığı dönemlerde, “sağduyu” ve “merkez” istikrarını kaybeder. O zaman, bu ikisinin de yeniden tanımlanması gerekir. Corbyn’in dediği gibi “merkez de, sağduyu da değişkendir.” Bu noktada algısal kilitlere, bu kilitlere sadık olduğu var sayılan merkeze yatırım, İngiltere’de Blairciliğin, Türkiye’de CHP’nin pratiğinin 15 yıldır gösterdiği gibi başarılı olamayacaktır. Başarı olasılıkları, algısal kilitlerden kopmakta, yeni bir sağduyu yaratma çabalarında aranmalıdır. Corbyn ve İşçi Partisi’nin, egemen “merkezin”, sağduyunun algısal kilitlerine hapsolmayarak sola ve sendikal harekete açılması, bu açılmanın partiye getirdiği enerji, partinin etkinliğini arttırarak algısal kilitlerin kırılmasını hızlandırdı. Kırılma hızlandıkça ortaya çıkan yeni olasılıklar alanında, taban örgütlenmesi, sosyal medya ağı ile üyelerini harekete geçiren, sokaklarda, meydanlarda, kapı önlerinde, liderliğinin doğrudan katılmasıyla toplumla diyaloğu arttıran, İşçi Partisi halktan (çoğunluktan) yana, dürüst, dinamik, seçenek olarak belirmeye başladı. Artık merkezi, yeni sağduyuyu İşçi Partisi tanımlamaya başlıyordu. Bu tanımlama kapasitesini, Corbyn’in konferans konuşmasında açıkça gördük. Corbyn toplumun hemen tüm can alıcı sorunlarına değindi, bunlara eskisinden (neoliberalizmin reçetelerinden) farklı çözümler sundu. Türkiye’deki muhalefetin biteviye iktidardan bir şeyler talep eden söyleminin aksine, hep yapmaktan, iktidarı almaya hazır olmaktan söz etti, daha da ötesi ülkenin, halk sınıflarının çıkarının bir İşçi Partisi hükümetini gerektirdiğini güçlü, güven veren bir sesle vurguladı. İsdemir’de uyuşmazlık Hatay’ın İskenderun Demir Çelik Fabrikaları’nda (İsdemir) ile Çelikiş Sendikası arasında 2 aydan bu yana yürütülen toplu iş sözleşme (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. ‘Uyuşmazlık tutanağı’ imzalanarak arabuluculuk sürecine girildi. İsdemir’de çalışan 3 bin 165 işçiyi kapsayan TİS görüşmeleri 2 Ağustos’ta başladı. Bugüne kadar yapılan görüşmelerde masadaki 72 maddeden 52’sinde uzlaşma sağlandı. Ancak diğer maddelerde uzlaşma sağlanamadı. Kanuni süre içerisinde anlaşma sağlanamayınca 29 Eylül’de ‘uyuşmazlık tutanağı’ imzalanarak arabuluculuk sürecine girildi. Çelikİş Sendikası İskenderun Şubesi Genel Sekreteri Mehmet Güngör, toplu iş sözleşme için bugüne kadarki sürecinin tamamlandığını söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle