03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 16 Ocak 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber/yorum 13 Anayasa piyesi! Bağışlayın; bu yazı büyük ölçüde karşılıklı görüşlere dayandığından başlığında piyes deniliyor. Demokrasinin temel değerleri konusunda iyice körleştirilen Türkiye, devlet yönetimini bütünüyle değiştiren bir anayasa yapımı sürecinde çok ürkütücü bir ilkellik ve bilgisizlik döneminden geçiyor. Bilgisizlikten gelen ilkellik İlkellik, erken seçim yapılır korkutmacasıyla; gizli olması gerekirken açık oy kullanımlarıyla; çıkacak olan anayasa şimdiden yürürlüğe konmuşçasına Meclis kürsüsü kırılarak ve düşüncelerin değil, elleri ve dişleriyle bedenlerin çarpışmasının yarattığı çağdışılıklarla sahneleniyor. Bilgisizlik ise siyasetin boğazını geçmiş, başına vurmuş. Bakınız nasıl? Adalet anlayışı ülke sınırlarını aşmış olan Adalet Bakanı Bozdağ, anayasa değişikliği görüşmelerinin başladığı gün Meclis’te yaptığı konuşmada: “Partili cumhurbaşkanı Türkiye’nin yeni tanıştığı bir şey değil. Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk partili, milletvekili, genel başkan. İsmet İnönü de öyle. Ne oldu tarafsızlığına halel mi geldi? Bizim yaptığımız Atatürk anayasalarına dönmektir” diyor; diyebiliyor! Bu sözlere ilk oylamaya yedi milletvekili ile birlikte katılmayan ve neden katılmadığını kamuoyuna açıklama gereği bile duymayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Meclis grubundaki yardımcılarından, Grup Başkanvekili Engin Altay, “Biz 1923 ile 1950 arasındaki dönem için bu ülkede demokrasi vardı dedik mi?” diye sorarak Cumhuriyetin değerleri konusundaki bu engin bilgisiyle Adalet Bakanı’na teslim oluyor! Bu sırada sahneye Hürriyet gazetesinin yazarlarından A. Selvi giriyor (12 Ocak); Bakan Bozdağ’a hatırlatıyor: Muhafazakâr kesimin bazı kalemleri, “Eleştirdiğimiz tek parti dönemi örnek gösteriliyor” diye karşı çıktı. Bakan, anlaşılan muhafazakâr kesime karşı çok daha duyarlı; birkaç kez altını çizerek sözlerine açıklık getiriyor “Benim oradaki sözlerim Atatürk ve İnönü’nün hem partili hem Cumhurbaşkanı olmalarıyla ilgili ve sınırlıdır”.  Gözler sahnenin diğer tarafına çevriliyor. Selvi, Bakan’a CHP’nin itirazlarını da hatırlatıyor. “CHP bile o dönemin kötü bir dönem olduğunu söylüyor diyen Bakan, tarihe geçecek sözlerine ‘Bunlar nasıl Atatürkçü?’ ” diye noktayı koyuyor. Siyah perde iniyor! Görgü tanığı Alman faşizminden kaçarak 1930’larda ülkemize gelmiş olan büyük hukukçu Prof. Dr. E. E. Hirsch, bir bilge görgü tanığı olarak, bakın ne diyor: Türkiye Büyük Millet Meclisi, üyeleri sadece tek parti mensubu oldukları halde, Hitler döneminin Alman Rayhstag’ı gibi… Politik nüfuzu sıfır olan bir evet efendimciler topluluğu hiç değildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi pek çok değişik, hatta birbirine zıt akım ve menfaatlerin çarpıştığı... Enine boyuna tartışıldıktan sonra bunlar arasında bir denge ve uzlaşma sağlanan bir arenaydı... Tek parti sistemi Türkiye’deki işleyiş tarzıyla hiçbir şekilde peşinde maiyeti olan bir ‘Führer’ devletine benzemiyordu. Bu sistem devletin üst kademelerinden emir verilmeyen, yön verilen bir tür parlamenter demokrasi niteliğindeydi. Ama son karar mercii parlamentoydu. Yasama erki de, sadece parlamentodaydı. (Hatıralarım; Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1985; s.34849). O dönemde atılan sağlam temeller eğrisiyle doğrusuyla, toplumsal ve ekonomik gelişme ve ilerleme sağladı; toplum, çok kısa sürelerle de olsa özgürlüğün tadına vararak yaşadı. Oysa, bugün atılmakta olan yanlış temellerin yaşanmakta olan bu karanlık günleri bile aratacağını sahnelenen anayasa piyesi çok açık gösteriyor! 16 OCAK 2017 SAYI: 33339 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.48 06.31 06.52 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.20 13.21 15.45 08.01 13.05 15.33 08.20 13.28 16.00 Akşam 18.10 17.57 18.24 Yatsı 19.34 19.20 19.45 Adım adım talanBİR KAMU ARAZİSİNİN 13 YILLIK RANT HİKÂYESİ Son günlerde Kadıköy, Göztepe’deki bir araziyi konuşuyor. Ün disine ait olan yüzde 60’lık kısım için ihale yaptı. Kasım 2013’teki ihalede Taşya gerekçelerle “169 milyon 237 bin dolar zarara uğradığını” tespit etti. Bu rakam Kadıköy Belediyesi’nin lü inşaat firması Taşyapı’nın pı, Maliye’nin elindeki kıs 2016 bütçesi olan 450 milyon TL’yi patronu Emrullah Turan mı da 530 milyon liraya al de (yaklaşık 150 milyon dolar) aş lı gazetelere röportajlar veriyor; Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu yanıt HAZAL OCAK dı. Ancak Özelleştirme İdare tı. İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk si Taşyapı’nın kazandığı iha Mahkemesi, şirketi haklı bularak leyi iptal etti. Ağustos 2014’te 101 milyon 859 bin 43 TL maddi taz veriyor. Bir kamu arazisi üzerinden yeni bir ihale yapıldı ve bu ihale minat ödenmesine karar verdi. hem yargıda hem basında büyük bir yi 577 milyon lirayla Birleşik İnşatartışma kopuyor. İşte adım adım yıl at kazandı. Hazine’ye ait gayrimen Haciz tartışması yıl bir rantın hikâyesi: Göztepe’de 44 bin 783 metreka relik Meteoroloji Bölge Müdürlüğü arazisi Maliye Hazinesi’nce özelleştirilerek 23 Ağustos 2004’te ihale edildi. Kat karşılığı yapılan ihale, yüzde 40 firmaya yüzde 60’lık bölümü Maliye’ye kalmak üzere Taşyapı tarafından alındı. Söz konusu alanın yeşil alan bir kısmı da imara açıldı. İlk itiraz da bu süreçle başladı. kullerin satışından yasa gereği Kadıköy Belediyesi’ne aktarılması gereken yasal pay ödenmedi ve ilçe belediyesi bu nedenle bir dava daha açtı. Bu dava halen devam ediyor. Taşyapı’ya tazminat Tüm bu sürecin ardından Taşyapı, Kadıköy Belediyesi’ne, projesinin “hukuka aykırı ve keyfi eylemlerle” durdurularak zarara uğratıldığı ge Tazminat davası kesinleşmeden şirket, Kadıköy Belediyesi’ne ait camilere, parklara ve kültür merkezlerine el konulması için icra işlemi başlattı. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu icra işlemine tepki gösterdi. Taşyapı Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı ise kamu mallarına haciz koydurduğu açıklamalarına tepki göstererek “Belediye adına kayıtlı yerler prosedür ge Kadıköy mühürledi Kamuya ait yeşil alanın imara açılmasına itiraz eden Kadıköy Belediyesi, imar planlarının iptali için dava açtı. Mahkeme 11 Ocak rekçesiyle 5 milyon TL maddi, 1 milyon TL manevi tazminat davası açtı. Bilirkişi davadan daha da ilginç bir rapora imza atarak rekor bir zarar belirledi. Bilirkişi, Taşyapı’nın ilginç reği hacizli, başkan konuyu saptırıyor” dedi. Belediyesi, bu açıklamaların ardından hacizin hâlâ kaldırılmadığını açıkladı. 2008’de yürütmenin durdurul ması kararı verdi. Kadıköy Be lediyesi ekipleri de çalışmaların durdurulması yönünde tutanak tutup, inşaatı mühürledi. Büyükşehir devrede Taşyapı, mahkemenin durdur ma kararına, Kadıköy Belediyesi’nin mührüne rağmen aynı plana bod rum katları da ilave edip plan deği şikliğine gitti. Ve bu planı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ne ge tirdi. İBB Hukuk Müşavirliği “konut bölümü, konut için verilen alan (19 Meteoroloji arazisiz kalıncabin 338 metrekare) üzerinden he saplanacak” şeklinde rapor yazmasına karşın bu proje, İBB Meclisi’nden üstelik inşaat alanları da artırılarak oyçokluğu ile geçti ve askıya çıktı.  Danıştay’a taşınıyor Kadıköy Belediyesi de konuyu Danıştay’a taşıdı. Dava devam ederken inşaat da devam etti. Ve “Four Winds” adında 47 katlı 4 blok dikildi. Belediye ekipleri tarafından yapılan incelemede bu blokların projesine aykırı yapıldığı da tespit edildi. Maliye payını da sattı Taşyapı ile kat karşılığı anlaşma yapan Maliye, inşaat bitince ken Arazisi 13 yıl önce satılan Meteoroloji Genel Müdürlüğü geçen hafta Göztepe Özgürlük Parkı’na Otomatik Meteoroloji Gözlem İstasyonu kurulması için Kadıköy Belediyesi’nden yer istedi. Kadıköy Belediyesi, Göztepe Parkı’nın içindeki bir alanı ölçüm istasyonu için tahsis etti. Kadıköy Belediye Meclisi’nde oyçokluğu ile geçen karara AKP’li meclis üyeleri onay vermedi. Belediye tarafından tahsis edilen alan Taşyapı’ya verilen 44 bin metrekarelik Meteoroloji arazisine sadece 300 metre uzaklıkta yer alıyordu. Ortaya çıkan tabloyu Aykurt Nuhoğlu şu sözlerle değerlendirecekti: “Meteoroloji Müdürlüğü Kadıköy’de 80 yıldır ölçüm yapıyor. Bu ölçümler daha önce Göztepe’de bulunan yani şimdi gökdelenlerin yükseldiği arazide yapılıyordu. Burası satılınca Moda ve Marmara Üniversitesi’nde iki istasyon kurulmuş. Marmara Üniversite’sinde de inşaat başlayınca tekrar yer arayışına girildi. 80 yıl boyunca bir bölgede ölçüm yapılması bilimsel açıdan önemli bir durumdur. Biz de bu önemin farkında olduğumuz için yer tahsis ediyoruz. Bu durum hepimiz için ibretlik bir durumdur. 13 yıl önce kamunun geleceği düşünülmeden satılan bu alana şimdi ihtiyaç var. İyi ki Özgürlük Parkı var da buraya bir ölçüm istasyonu kurabilecekler...” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2) Geçen haftaki yazımda, Erhan Ünal’ın “Toprak Biterken – Küresel Oligarşi ve Yaşamın Gaspı” adlı son kitabından yola çıkarak, bu oligarşinin dünya çapındaki hegemonyasını pekiştirmek uğruna dünya gıda pazarının denetlenmesi ve yönlendirilmesi için harcadığı çabalardan söz etmiştim. Bu bağlamda Erhan Ünal’dan yaptığım alıntılardan biri de şuydu: “Küresel Finans Oligarşisi (KFO) tarafından, kısa vadede tarımsal üretimde çeşitliliğin en aza indirgenmesi ve bu sayede dünya gıda pazarının kontrolü ve yönlendirilmesi amaçlanmaktadır. Orta ve uzun vadede ise dünyada tüm insanlığın beslenmesi; yani kimin ne yiyeceği ve kimin neleri yiyemeyeceği bu merkez tarafından belirlenecek, daha açık bir ifade ile ‘dikte’ edilecektir…” KFO, bu amacına erişebilmek için kısa vadede tarımsal üretimde çeşitliliğin en aza indirgenmesini hedeflemekte, bu hedefe erişebilmek için de köylerde köylülerin çabalarıyla gerçekleştirilen tarımsal çeşitliliğin en kısa zamanda sınırlandırılmasını ve orta vadede de sonlandırılmasını gerekli görmektedir. Çünkü küresel ölçütlerde planlanan “endüstriyel tarım”, ancak böyle bir sınırlandırmadan ve onun ardından gelecek köy tarımı tasfiyesinden sonra kendine yaşama alanı bulabilir. Köylülerin kentlileştirilmesi aldatmacası… Türkiye Cumhuriyeti’nde temelleri şimdiden atılan ve yaklaşık on milyon köylünün “kentli kılınmasını” öngören proje, işte böyle bir niyetin somutlaştırılmasıdır. Eski köylüler yeni ‘mahalleli’lere dönüşünce artık endüstriyel tarım aygıtının dişlileri olup çıkacaklardır. Böylece terk edilen eski köy tarımı arazileri de artık yeni amaçlar için kullanılacaktır. Daha kısa süre öncesine kadar dünyada temel besin maddelerini kendisi üreten 45 ülkeden biri olan Türkiye’nin bugün yumurtadan zeytine ve samana kadar her şeyi ithal etmek zorunda kalışı, işte bu parlak(!) kentlileştirme planının ilk somut sonuçlarından biridir. Bu noktada, geçen haftaki yazımda şöyle demiştim: “Şimdi gelelim Köy Enstitüleri’nin kurulmasını sağlayan yasanın bir maddesine. Bu maddeye göre yasa, köylerde gerçekleştirilecek ‘üretim eşliğinde eğitim’i bu eğitimden geçecek köy çocuklarını sonradan köylerine yabancılaştırabilecek yönelimlerden korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Yasada bu hedefe erişilmesi amacıyla enstitü mezunları için eğitimlerini tamamlamalarının ardından on yıllık bir zorunlu hizmet süresi de öngörülmüştür…” Endüstriyel tarımın karşıtı olarak köy tarımı… Köy Enstitüleri projesinde 1960 yılına kadar Türkiye’nin her yerinde bu enstitülerin faaliyete geçmesi öngörülmüştü. Yukarıdaki alıntıdan da açıkça görülebileceği gibi, bu hedef aynı zamanda ülkemizde köy tarımını feda etmek pahasına öngörülen o çok parlak(!) küresel endüstriyel tarım düşüncesinin yolunu sonrasız tıkayan bir hedefti. Özetle söylemek gerekirse, 1940 yılında gerçekleştirilmesine başlanan Köy Enstitüleri Projesi’nin daha ellili yıllar başlamadan türlü siyasi(!) düşüncelerle ve temelsiz suçlamalarla felce uğratılması, bir Cumhuriyet insanının ve kültürünün şekillendirilmesini olanaksız kılmakla kalmamış, fakat bu ülkenin tarımsal geleceğini de neredeyse engellenemez bir yıkıma sürüklemiştir! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] MEB MÜSTEŞARI YUSUF TEKİN MÜFREDAT TASLAĞINI SAVUNDU: Milli ve manevi değerler öncelikli Müfredatta; Atatürk’e ilişkin bölümlerin daraltılması, evrim teorisinin çıkarılması ve cihat kavramının ‘değer’ sayılmasının ardından, yeni eğitim programına ilişkin açıklama yapan MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, “milli ve manevi bütün değerleri vermek bu müfredat taslağının en öncelikli parametrelerinden birisidir” dedi. Yeni müfredatın açıklanmasının ardından başlayan tartışmaya ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan Tekin, “Müfredat taslağımızın tamamında çocuklarımıza başta Atatürk olmak üzere bu ülkeye ve değerlerimize hakkıyla sahip çıkıp koruyacakları bir konsept öngörülmüştür” dedi. Atatürk’e ilişkin kısımların daraltılması ve Atatürkçülük kavramının değerler kısmında bulunmaması eleştirilerine yönelik olarak ise Tekin, “Atatürk ve onun çocuklarımıza ve gençliğimize emanet ettiği başta cumhuriyet, demokrasi ve bağımsızlık olmak üzere bu coğrafyaya vatan bilinciyle sahip çıkmayı temin edecek, milli ve manevi bütün değerleri vermek bu müfredat taslağının en öncelikli parametrelerinden birisidir. Bu değerler bütün müfredatın içerisinde ayrıca kurgulanmıştır” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle