05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI Islak imza aranmayacak Tüketici Bilgi Sistemi yenilendi. Bugünden itibaren tüketici hakem heyetine elektronik, mobil ya da ıslak imza zorunluluğu olmadan eDevlet kapısı üzerinden başvuru yapılabilecek. 667 eve tutanak tutuldu İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Bekir Bayrakdar’ın verdiği bilgiye göre, İstanbul Vergi Dairesi günlük hatta saatlik kiralanan 773 evi denetleyerek 667’si için tutanak tuttu. 8 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Pazar 1 Ocak 2017 Kandırmayın bizi Sayın Bakan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, yeni yıl müjdesini (!) vermiş: “Osmangazi Köprüsü geçiş ücretinde yüzde 20 indirim yapacağız” Öyle bir açıklama ki; bilmeyeni kandırıyor, bileni yok sayıyor. Hem kandırıp hem yok saydığı için de sahte bir tevazu içinde “kibir” barındırıyor. Sayın Bakan; bizi ne kandırabilir, ne de yok sayabilirsiniz? Ne Ulaştırma Bakanlığı bir dükkân, ne de siz indirimle cebimize para koyuyorsunuz. Ama mademki bu “indirim” farkını, hükümetinizin yapacağı başka zamlarla tahsil edip şirkete aktaracağınızı saklıyorsunuz. O zaman biz de gerçekleri kim bilir kaçın cı kez tane tane anlatalım: bilgisi saklandı. İndirim masalı “35 dolar +KDV” ve 40 bin araç garantisi sözleşmede yazdığı müddetçe, Bakan Arslan 65 TL’ye ineceği söylenen o geçişin ger isterse “Geçişi 1 TL’ye düşürdük” desin Oto çek tarifesi, bugünkü kurla 145 TL’dir. yol A.Ş.’nin keyfine bir halel gelmeyecekti. Bu Osmangazi Köprüsü, “devletin yeterli kay saklandı işte. nağı yok” diye, YapİşletDevret modeliyle Daha açılırken olması gereken tarifenin 30 beş şirkete yaptırıldı. TL altında geçiş ücreti belirlenen Osmanga NurolÖzaltınMakyolAstaldiYükselGöçay zi Köprüsü’nde şimdi bir “indirim” daha yapı şirketleri Otoyol A.Ş.’yi kurdu. lacak. Bakan Arslan’a bağlı Karayolları Genel Mü Sözleşmeye göre 145 TL ödemesi gereken dürlüğü ile köprüyü işletip para kazanan Oto otomobiller 65 TL ödeyecek. yol A.Ş, vaktiyle aralarında bir sözleşme im Araç başına 80 TL fark da bize değil, Otoyol zaladı. A.Ş’ye ödenecek. Yüce ve adil devletimiz, otomobil başı Ve hiçbir bakan bunu kendi cebin na “35 dolar + KDV” tarifesi üzerinden, den ödemeyecek. beş şirkete günde 40 bin araç için garan Dolayısıyla Sayın Bakan, Oto ti verdi. yol A.Ş’ye attığınız imza gereği ak Bu tarifenin TL karşılığı, köprünün hiz tarmak zorunda olduğunuz farkı, mete açıldığı Temmuz 2016’da, 121 halka indirim diye anlatma hakkı TL’ydi. nız yok. İlk göz boyama o tarihte ya Bunu yaparken makbul ve pıldı. “Yüzde 25 indirimle açı uysal “gazetecilerin”, bu yoruz” denerek geçiş ücreti 90 TL olarak belirlendi. Aradaki 30 TL’yi, Hazine’nin şirkete zaten saçmalığı “müjde” olarak vereceğine güveniyor olabilirsiniz. Ama biz son ana kadar ödemek zorunda olduğu Ahmet Arslan gerçekleri yazacağız. TÜİK: Şirketler kârlarını saklıyor Geçen haftaki sözümü unutmadım. “TÜİK ani zenginleşmemizi anlatacak” yazımda, kurum toplantısına katılıp sonuçları paylaşacağımı belirtmiştim. Malum, ulusal hesapları güncelleyen TÜİK, milli geliri durduğu yerde artıran bu işlem dolayısıyla, epey eleştiri aldı. TÜİK Başkanvekili Mehmet Aktaş, kurum yetkilileri Tülay Korkmaz ve Kürşad Dosdoğru ile; bu alanda çalışan bilim insanları, yazarlar ve gazetecilerden oluşan bir gruba ayrıntılı sunum yaptı. Her şeyden önce, bu kadar teknik ve sonuçları siyaseten kullanılmaya müsait bir alanda, böyle bir çabanın tek başına kıymetli olduğunu not düşelim. Kutuplaşmanın bunca keskinleştiği, bü rokrasinin içine kapandığı, kurumların hesap verilebilirlikten kaçtığı bir siyasi atmosferde sergilenen bu çaba önemlidir. Rakamlara, bu köşenin sınırlarını zorlayacak teknik metotları bir yana bırakalım. Meselenin özünü şöyle aktaralım: Güncelleme çalışması bugünün işi değil; yıllar önce başlamış. Temel sorun, önceki serilerde kullanılan verilerin kalitesizliği. Bu kalitesizlik ölçümleri, ölçümler de sonuçları eksik, dolayısıyla hatalı çıkarıyor. Misal Gelir İdaresi, vergi mahremiyeti gerekçesiyle şirket bilgilerini vermiyor. TÜİK olağanüstü bir mesaiyle Gelir İdaresi ve SGK kayıtlarını çapraz kontrolle eşleştirme yoluna giderek olabildiğince tama yakın bir sonuç elde etmeye çalışmış. Ama sonuçlar hâlâ tam içine sinmiyor. Eski milli gelir serileri ile yenisi arasındaki temel fark, yatırım harcamalarından kaynaklanıyor. Eksik ölçülen yatırım harcamalarında ilk sırayı inşaat yatırımları alıyor. İnşaat verileri halen eksik. TÜİK Başkanvekili Aktaş’ın “İnşallah bir sonraki revizyonda ben olmam” sözü, düşündürücüydü. Çarpıcı iki notumuz daha var: Aktaş, en büyük kayıtdışılığın faaliyetlerinin bir kısmı kayıtlı olan kişi ve işletmelerde saklı olduğunu söylüyor. Şirketlerin kârlarının önemli bölümünü sakladığını, ortaklara borç olarak gösterdiğini paylaşıyor. TL’nin yarısı eridi Fetih düşleriyle mum aramak AKP iktidarının “Yeni Osmanlı” diye allayıp pulladığı emperyal hevesler, kötü çuvalladı. Bu fantazyanın ağır bedellerini ödüyoruz. En çok da başka bir ülkenin topraklarında toprağa düşen gencecik askerler. Görünen o ki, iktidar yanlıları yeni Osmanlı hayalinin bitişini kolay hazmedemeyecek. Ama fetih düşleriyle marketlerde mum aramak nasıl bir duygu insan merak ediyor haliyle. İstanbul’daki elektrik kesintileri konusunda bilgi kirliliği yaşanıyor. Bakın şimdi sunulan gerekçelere: Ulusal şebeke sistemindeki sorun (yani iletim hatlarındaki arıza). Kalıcı hale getirilen yaz saati uygulamasının yol açtığı aşırı tüketim. BOTAŞ’ın doğalgaz kullanarak elektrik üreten santrallara vereceği gazda kısıntıya gitmesi. Artan tüketim talebi nedeniyle gazın konutlara verilmesi. Santralların elektrik üretememesi. Elektrik dağıtım şirketlerinin borcunu ödememesi dolayısıyla, dağıtması gereken elektriğin kesilmesi. Aslına bakarsanız, farklı kesimlerden gelen bu veriler ayrı birer seçenek olmaktan öte devasa bir enerji sorununun birbirine bağlı unsurları gibi görünüyor. Tablonun az tartışılan yüzünü ise “yaz saati”ndeki kalıcılık tartışması oluşturuyor. Bir kulis notu: “Yaz saati”nin kalıcılaştırılmasının nedeni, enerji şirketlerinin banka borçlarıymış. Bu borçların “yüzdürülmesini” sağlamayacak nakit akışı için. Sabahları kör karanlıkta uyanıp gün ağarıncaya dek yanan ışıkları düşündüğümüzde, akla hiç uzak değil. Ahmet Şık’ın cesareti Cumhuriyet’e, her türlü zor Cemaat kumpasıyla hayatından bir yılı çalı aygıtı kullanılarak nan Ahmet’in çilesi me yapılan saldırıların ğerse bitmemiş. baskıların, dünya ta Hâkimlik sorgusunda rihinde bir eşi ben “Tüm meslek yaşamım zeri yok. boyunca, siyasi rengi Sevgili arkada ne olursa olsun her tür şım Ahmet Şık, lü iktidar ve güç oda Cumhuriyet’in 58 Ahmet Şık ğını gazetecilik yapa gündür iddianame bekleyerek rak rahatsız etmeye çalıştım” di tutuklu bulunan yönetici, yazar, yen Ahmet’in cesaretinin yüzde avukat, çizer ve bir hafta ön biri, ayrıcalıklarını kaybetmekten ce giren kantin sorumlusundan korkan bazı meslektaşlarımızda oluşan cezaevi kadrosuna mu olsa, bugünkü halimiz çok fark habir olarak eklendi. lı olurdu. Lira, 2016’da yüzde 20.89 düşüşle dolar karşısında en fazla gerileyen para birimi olurken iki yıllık düşüş yüzde 51’i geçti Türk Lirası için 2016 yılı zor bir yıl oldu. Geçen yıl dolara karşı en çok kayıp yaşayan gelişen ülke para birimi yüzde 20.89 düşüşle TL olurken, liranın iki yıllık kaybı yüzde 50’yi PNİOYTALSAARI geçti. TL, iki seçimin olduğu ve siyasi risklerin öne çıktığı 2015’te de yüzde 24 düşmüş tü. 2014 sonunda dolar/TL 2.33 se PÜenlkiner viyesindeydi. Kur, en son cuma günü 3.5287 seviye sinden günü ta mamladı. Buna göre iki yılda TL yüz de 51.5 eridi. 2015’te Türkiye’nin başından ge çen iki genel seçim, istikrar endişe leri, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımı beklentileri, Çin gibi pek çok parametre kuru etkileyen faktörlerdi. 2016’da da yılın başında gelen başbakan değişikliği, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi, kredi dere celendirme kuruluşlarının ülkenin kredi notunu düşürmesi ve AB üye liği ilgili yaşanan gelişmelerin ya nında, başkanlık tartışmaları, terör olayları, anayasa değişikliği, OHAL döneminde artan demokrasi kaygı ları gibi olumsuz süreçler TL varlık larını emsallerine oranla daha faz la zayıflattı. TL’yi olumsuz etkileyen dış faktörler yine Fed ve ABD’de baş kanlık seçimleri oldu. Altın kazandırdı TL, gelişen ülke para birimleri içinde en kötü performansı sergilerken, en çok değer yitiren ikinci para birimi yüzde 19.60 ile Meksika Pezosu oldu. Üçüncü sırada yüzde 18.81 düşüşle Arjantin Pezosu yer aldı. İç piyasada dolar çok konuşulsa da en çok kazandıran ürün gram altın oldu. 1000 TL’sini altına yatıran yıl sonunda 285 lira kazandı. Dolardaki kazanç 209 lira oldu. Öte yandan Türk Lirası, yıl boyunca Avro karşısında da yüzde 16 geriledi. EN KÖTÜ SENARYO 3.75 TL Commerzbank, yıl sonu dolar/TL tahminini 3.75 olarak açıkladı. Bankaya göre Merkez Bankası (TCMB) reel faiz oranını kayda değer biçimde pozitif tutamazsa kurda kayda değer bir yukarı yönlü potansiyel var. Morgan Stanley 2017 yılında doların TL karşısında 3.70 seviyesine yönelmesini bekliyor. Yılın ilk yarısından önce de 3.60 seviyesini öngördü. Morgan Stanley, söz konusu tahminlerin beklenenden hızlı gerçekleşmesi riski olduğu belirtti. Credit Agricole’a göre 2017 sonunda kur 3.60 seviyesine gelecek. Mart ayı için ise kur tahmini 3.65. Banka TL’nin daha fazla değer kaybetme riski olduğuna da dikkat çekti. JP Morgan, anayasa referandumu nedeniyle siyasi risklerin arttığına dikkat çekerken Türk Lirası’nın dolar karşısında 2017 yıl sonunda 3.65 seviyesinde olacağını tahmin ediyor. Dolar 2017’de de yükselecek Uzmanlara göre 2017’de de TL varlıkları üzerinde Fed baskısı sürecek. ABD Merkez Bankası aralık ayında, bu yıl için üç faiz artırımı öngördüğünü açıklamıştı. Bu da gelişen ülkelere sermaye akımlarının daha da yavaşlayacağını gösteriyor. Fed politikalarıyla ilgili Donald Trump’ın 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte daha net bir görüntü ortaya çıkacak. Avrupa’da ise seçim hareketliliği izlenecek. Fransa ve Almanya’daki genel seçimlerin yanında Avro bölgesinin bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı ön planda olacak gelişmeler arasında yer alıyor. Brexit süreci de 2017’de devam edecek. Referandum süreci İçeride referandum süreci ve süren jeopolitik riskler piyasalarda hareketliliği artırıyor. OHAL’in devamı, başkanlık sistemi, referandum tartışmaları, AB ile gerilen ilişkiler, Suriye ile ilgili gelişmeler piyasaları etkileyecek unsurlar olarak öne çıkıyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının kararları da önem taşıyor. Darbe girişiminin ardından Türkiye’nin not görünümünü negatif’e çeviren Fitch’in, ilk not güncelleme tarihi 27 Ocak. Fitch, Türkiye’ye yatırım yapılabilir notta tutan tek kuruluş. Erzurum’da 90, Van’da 120, Bayburt’ta 16 firma kredi onayı alabildi. 100 KOBİ’den sadece 6’sına kredi onayı çıktı CHP’li Ağbaba’ya göre onay çıkan firmaların bazıları da bankalar tarafından geri çevrildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Türkiye genelinde küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) için ‘can suyu’ olacağı söyleyenen 50 bin TL’lik faizsiz kredinin skandala dönüştüğünü söyledi. Ağbaba, “Başvuran her 100 firmadan 6’sına kredi onayı çıktı. Madem esnafa verecek paranız yoktu, neden binlerce kişiyi günlerdir oyaladınız? Can suyu kurudu” dedi. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) faizsiz 50 bin TL kredi imkânından yararlanmak için 244 bin 980 başvuru yapılmıştı. Ağbaba, KOSGEB sisteminin sürekli kilitlenmesi ve başvuruların sadece 3 gün sürmesine dikkat çekerek, “Bu kadar bürok ratik engele rağmen Malatya’da 1925 esnaf başvuru yapabildi. Başvuranlar arasından 117’sine destek çıktı. Anadolu’nun pek çok kentinde bu manzaralarla karşılaşmak mümkün. İl kotaları nedeniyle Erzurum’da 90, Van’da 120, Bayburt’ta 16 firma kredi onayı alabildi” diye konuştu. Kredisi onaylanan esnafın da çilesinin sürdüğünü kaydeden Ağbaba, “Başvuru yapan 244 bin 890 işletmeden yalnızca 15 bininin kredisi onaylanırken, bu 15 bin esnafın da sevinçleri kısa sürdü. Firmaların büyük kısmını bankalar ‘finansal yönden uygunluğunuz yok’ gerekçesiyle kapıdan geri çevirdi. Bütün bunlar toplumun tüm kesimlerinin kandırılmaya devam ettiği yorumlarına sebep oluyor” dedi. l Ekonomi Servisi İlk faiz kararı 24 Ocak’ta Merkez Bankası (TCMB) 2017’nin ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı tarihini açıkladı. Buna göre Merkez 2017’nin ilk faiz kararını 24 Ocak’ta açıklayacak. Yeni yılın toplantı takvimi ise ayrıca açıklanacak. Daha önce her ay PPK toplantısı gerçekleştiren Merkez, bu yıl bu sayıyı en az sekize düşürüyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 2017’de geliş miş ülkelerle benzer şekilde, ayda bir gerçekleştirilen PPK toplantısı sayısının azaltılarak yılda en az 8 defa yapılacağını bildirmişti. Majör merkez bankalarının 2017 para politikası toplantıları ise Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile başlıyor. ECB 19 Ocak’ta, ABD Merkez Bankası Fed 1 Şubat’ta ilk toplantısını sonuçlandıracak. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle