05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 1 Ocak 2017 2 Raporlar, dehşeti gözler önüne serdi: n Bağımlılıktan ölüm 4 kat daha fazla. n ‘Suça sürüklenen’ çocukların yüzde 36’sı bağımlı. n Bağımlılığın 48.98’i arkadaş etkisi. n Dünyada 29 milyon bağımlı. ‘Sizi öldürüyor’ Kurtuluşu anlattılar Uyuşturucuyu 1213 yaşında kullanmaya başlayan 26 yaşındaki Ali K. “İlaç verip uyuşturuyorlardı ve eski halimden bir farkım olmuyordu” diyerek Kurtuluş Vakfı’na geliş hikâyesini anlatıyor: “Bağımlı olmayı nasıl anlatsam ki? Aslında yaşayabilmek için içiyorsunuz ama sizi öldürüyor” diyen Ali K. buna ‘dur’ demek için vakfa geldiğini söyledi. Çok küçük yaşta başladığı madde kullanımı yüzünden okulunu bırakan Tuncay K. ise “Hepimiz aynı yaşlardaydık. Eğitimlere başladığım ilk zamanlarda çok sıkıntı çektim. Eğitimler size kim olduğunuzu öğretiyor. Bazen saatlerce bir soru üzerine düşünüyoruz. Bazen geçmişteki bir sorunun çözümünü bulmaya çalışıyoruz ki bir daha karşımıza çıktığında ne yapacağımızı bilelim” diye konuştu. Bağımlılıkta yaş 13 Uzmanlar, 06 yaş grubundaki çocuklarda antidepresan ilaç kullanımındaki artışa dikkat çekti. Antidepresanlı çocuklar ARTTI Depresyonun bir akıl hastalığı değil, beyin hastalığı olduğunu, belirten Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli, “Uzun vadeli çalışmaların gösterdiği, antidepresanla tedavi edilen ağır depresyonu olan insanların sadece yüzde 15’i tekrarlamadan iyileşme yaşıyor ve uzun zaman iyi kalıyor. Geri kalan yüzde 85’inde tekrarlamalar başlıyor ve depresyonları kronikleşiyor” dedi. Türkiye Psikiyatri Derneği’ne göre ülkemizin 1555 yaş arasındaki nüfusunda da en yaygın hastalıklar içinde depresyon ve anksiyete bozuklukları ilk beşte yer alıyor. Dr. Tanju Sürmeli, “Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre depresyon 2020’de hayat kalitesini bozan ve yeti yitimi oluşturan hastalıklar arasında 1’inci sırayı alacak. Yaşanan savaş, şiddet, yoksulluk, işsizlik, kayıplar, işyerlerinde sorunlar teşhisi artıran önemli faktörler olarak görünüyor” diye konuştu. 06 yaş grubunda 2012’de 10 bin 406, 2013’te 10 bin 636 çocuğun antidepresan kullandığına dikkat çeken Dr. Tanju Sürmeli, sadece depresyon değil, “Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu” tedavisinde de ilaç kullanımının 6 yaş üstünde arttığının altını çizdi. l İHA ŞEYMA PAŞAYİĞİT Türkiye’de, bağımlılıktan hayatını kaybedenlerin sayısı geçen yıla oranla 4 kat artarken; bonzai olarak bilinen maddenin kullanımı 13 yaşına kadar düştü. Narconon Projesi’yle bağımlılığı azaltmada yüzde 84 başarı sağlayan Kurtuluş Vakfı, “Sen hasta değilsin, bağımlı değilsin” diyerek bağımlı kişileri kurtarmaya çalışıyor. Gençler ve çocuklar üzerinde giderek kullanımı yaygınlaşan internetten kolaylıkla temin edilebilen sentetik uyuşturucuların kullanımı her geçen gün artarken, Türkiye’de geçen yıla oranla uyuşturucu bağımlılığından dolayı hayatını kaybedenlerin sayısı 4 kat daha fazla. 2015’te suça sürüklenerek emniyet güçlerine getirilen çocukların yüzde 36’sının uyuşturucu kullandığı tespit edilirken, son 5 yıl içerisinde uyuşturucu kullanımı 13 kat arttı. Bonzai olarak bilenen uyuşturucu madde kullanımının 13 yaşına kadar düşmesi dikkat çekti. Ürküten rakamlar... Türkiye’de uyuşturucu kullanma yaşı her yıl biraz daha düşerken, bağımlı sayısı da artıyor. TÜİK 2015 verilerine göre, güvenlik birimlerine ‘suça sürüklenme’ nedeni ile getirilen 118 bin 245 çocuğun 42 bin 557’si bağımlılık yapan madde kullanıyor. Madde kullanan çocukların yüzde 80.8’i 1517, yüzde 17.2’si ise 1214 yaşında. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın en son hazırladığı rapora göre, uyuşturucuya başlama neden O ŞİMDİ EĞİTMEN OlDU Madde bağımlılığından oluyor. Oluşabilecek her türlü ağrı ve sızıyı kurtulmak için vakfa hafifletmek için özel gelen Yakup Çakır, teknik ve besinler vakfın şu anki başkan kullanıyoruz. Asla yardımcısı. 14 yaşında ilaç kullanılmıyor” uyuşturucu madde ifadelerini kullandı. kullanmaya başlayan Kurtuluş Vakfı’nın Çakır, 4 senedir hiçbir Başkan Yardımcısı madde kullanmıyor. Eğitmenlik eğitimi Yakup Çakır Selenay Külhan da “Hayatım alan Çakır, Kurtuluş Vakfı’na boyunca uyuşturucu madde gelen gençlere eğitmenlik kullanan insanlardan uzak yapıyor. “Madde bağımlıları durmam gerektiği öğretildi hasta değil, onlar öğrencilerimiz” ve öyle büyüdüm. Buraya ilk diyen Çakır, “Uyguladığımız geldiğimde öğrenci gibi eğitim program, yoksunluk, yani bağımlı gördüm. Hatta partnerim bir olunan maddeyi bırakma, uyuşturucu bağımlısıydı. Onların detoks ve mental eğitimlerden ne yaşadığını, nelere nasıl oluşuyor. Öncelikle kişiyi tepki verdiklerini anlamaya bağımlılığa sürükleyen sebepleri çalışıyordum. Sonra teknik tespit ediyoruz. Bununla da ve psikolojik eğitimler aldım” rehabilitasyon süreci başlamış diyerek yaşadığı süreci aktardı. lerinin başında yüzde 48.98 ile arkadaş etkisi geliyor. 2013 yılındaki uyuşturucu raporunda madde bağımlılığından 162 kişi hayatını kaybederken, 2014 raporunda 648 kişi hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin hazırladığı 2016 Haziran ayı raporuna göre de dünya genelinde uyuşturucu bağımlılarının sayısı 29 milyona ulaştı. ‘Sen hasta değilsin’ Madde bağımlılığının tedavisi mümkün. Bunun için çalışan kurumlardan biri Kurtuluş Vakfı, kendilerine başvuran ailelerin ve bağışçıların yardımlarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Uyuş turucu bağımlılığı ile mücadele eden Kurtuluş Vakfı’nın yüzde 84 oranında başarı sağlamasının temeli ise ilaç yerine eğitim temelli iyileşme süreci. Narconon Programı; hiç kimsenin ömür boyu bağımlı olmadığı inancına dayanıyor. Bağımlılıkla mücadele eden Kurtuluş Vakfı’nın Projesi olan Narconon’un eğitimcilerinin çoğu eskiden madde bağımlısı olup hayata tutunmuş kişilerden oluşuyor. Kaz Dağları’nda kurulan rehabilitasyon merkezinde, 4 ila 6 hafta eğitim sürüyor. Ücretsiz Narconon Projesi ile 4 ayın sonunda bağımlıların uyuşturucu madde arzusundan tümüyle arındığı belirtiliyor. l ANKARA ÜST KURULA GÖRE NEDEN: AHLAKİ EROZYON RTÜK’e şikâyette yine rekor kırdılar www.yordamkitap.com Esra Erol Zuhal Topal Seda Sayan SİNAN TARTANOĞLU RTÜK’ün son raporuna göre bir ay içinde 11 bin 523 şikâyet arasında yine evlilik programları rekor kırdı. İzleyicilerin bu programları şikâyet ederken, “Türkiye’de ve dünyada zulüm varken, böyle saçma programlarla insanları uyutmasınlar”, “6 yaşındaki çocuğum evlenmek istiyor”, “Türbanlı kızları çıkarmışlar, İslami obje kullanıyorlar, dinimizi yanlış tanıtıyor” ifadelerini kullanmaları dikkat çekti. RTÜK ise evlilik programlarının bu kadar çok şikâyet edilmesini “Ahlaki ve toplumsal değerler üzerinde yarattığı erozyon konusunda toplumda oluşan mutabakat” ile açıklıyor. En çok ev kadınları RTÜK, televizyon yayınları ile ilgili şikâyetleri değerlendirdiği son Vatandaş Bildirimleri Ay lık Raporu’na göre kasım ayında üst kurula toplam 11 bin 523 şikâyet iletildi. Ancak bu rakam ekim ayı rakamından yüzde 33 daha az. Ev hanımları yayınlardan en şikâyetçi olan grup. Ancak şikâyetçilikte ev hanımlarını üniversite öğrencilerinin takip etmesi dikkat çekti. En çok şikâyet alan evlilik programı Star TV’de yayımlanan “Zuhal Topal’la” adlı yayın. Bunu, Show TV’de yayımlanan “Evleneceksen Gel” (Seda Sayan), Atv’de yayımlanan “Esra Erol’da” ve Kanal D’de yayımlanan “Kısmetse Olur” programları takip ediyor. Sadece onlar değil... Rapora göre, sadece evlilik programları değil, genel olarak televizyon kanallarında yayımlanan programların içerikleri Türk aile yapısına ve kültürel değerlerine aykırı bulunuyor. l ANKARA haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 2017’nin ilk gününde 15yaşımda ağabeyimi, 17 yaşımda babamı yitirdim... Tam çocukluktan kurtulurken, önce ideal aldığım örnek insanımı, idolümü, sonra da hayatıma yön veren öğretmenimi, pusulamı kaybetmiştim. Bu erken ve beklenmedik ölümlerden dolayı olsa gerek, kendime 30 yaşıma kadar ömür biçmiştim... O nedenle de hep, “yarın ölecekmiş” gibi çok çalıştım. Çok çalışmakla da yetinmedim, “yarın ölecekmiş” gibi yaşadım: Kimseye kötülük etmemeye, sevdiklerime yeterince zaman ayırmaya, ülkeme, insanlarıma hizmet etmeye, meslek ahlakına ve insan haysiyetine uygun davranmaya çalıştım... Ölümü erken tatmış olmaktan kaynaklanan bu yaşam biçimim çok kişi tarafından anlaşılmadı: Çok çalıştığım ve iyi insan olmaya özen gösterdiğim için, küçük hesaplara alışık olan ve küçük hesaplar peşinde koşan insanlarla dolu bir toplumda hep “Bu adam neyin peşinde” sorusu soruldu! Bu soruyu akademik meslektaşlarım da sordu; müsteşarlık dönemimde politikacılar da, bürokratlar da... Büyüklerim de, küçüklerim de, yaşıtlarım da... Bir türlü benim, “sadece kendime saygı duyduğum bir yaşam biçimi peşinde olduğumu” anlayamadılar. Bir tek Erdal İnönü “Neyin peşinde olduğumu” sormadı: O anlamıştı benim “Yarın ölecekmiş gibi”, kendim için yaşadığımı. Sanıyorum, o da Başbakan ve Cumhurbaşkanı çocuğu olarak doğduğu ve büyüdüğü için her türlü tatmini tatmıştı. Sonradan Cumhuriyeti Demokrasiyle taçlandırmak isteyen babasının, bu uğurda her türlü zillete katlandığını gördüğü için o da, “Yarın ölecekmiş gibi”, kendisi için, kendi idealleri için yaşıyordu... Başka koşullarda ve başka nedenlerle de olsa, benimle aynı duygu ve düşünce dünyasını paylaşıyor ve beni anlıyordu. HHH Bugünler, İsmet İnönü’nün Tek Adam Yönetimi’nden Çok Partili Demokrasi’ye geçtiği günlerden sonra çeşitli kez yaşanan sivil ve askeri baskı dönemlerinden çok daha kötü: Sanki 1946 yılından beri ödenen bedeller ödenmemiş, 1950 yılından sonra yaşananlar yaşanmamış, 70 yıllık deneyim çöpe gitmiş gibi, demokrasiden vazgeçme, otoriter bir yönetim kurma çılgınlığı içindeyiz... Üstelik de Cumhuriyeti kuran ve Tek adam Yönetimi’nden Çok Partili Düzen’e geçerek kendilerine bu koltukları veren liderleri kötüleyip muhalifleri hapse atarak ve herkesin yaşam biçimini tehdit eden mahalle baskısını da yoğunlaştırarak! HHH Ben bu güne kadar, kendi ömür beklentimin iki katını yaşadım; çok darbe yedim, çok savruldum ama, bir faninin elde edebileceği bütün tatminleri de fazlasıyla tattım: Kendim için, 2017’den de, çekmeden ve çektirmeden ani bir ölümle yaşamımı noktalamaktan başka hiçbir beklentim yok: Sadece zindanların soğuk duvarları arasında sevdiklerinden ayrı olarak, onlara duydukları özlemle yeni yıla yalnız girenlere üzülüyorum... Sadece ve sadece, aynı gazete mensubu olduğumuz için başta Akın Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Musa Kart, Güray Öz, Murat Sabuncu, Bülent Utku olmak üzere, adlarını yazmaya kalksam sütunların yetmeyeceği birçok gazetecinin ve politikacının bence haksız ve hukuksuz olarak hapis yatmalarına üzülüyorum, onlar için adaletin bir an önce tecelli etmesini bekliyorum. En son örnekler oldukları için, Cumhuriyet Gazetesi’nin çay ocağı işletmeci Şenol Buran’ın ve muhabiri gazeteci Ahmet Şık’ın şahıslarında, tanıdığım, tanımadığım, bütün içeride yatan gazetecilerin, gazete yöneticilerinin, politikacıların yeni yıllarını kutluyorum ve bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum... HERKESİN İNSANCA YAŞAYACAĞI AYDINLIK GÜNLERİN MUTLAKA GELECEĞİNE İNANIYORUM! Savcılık iddianameyi hazırladı O tekmeciye 18.5 yıl istendi Manisa Turgutlu’da parkta spor yapan 4 aylık hamile Ebru Tireli’ye (32) yönelik saldırıyla ilgili araştırmasını tamamlayan savcı, iddianamesini hazırladı. Saldırgan Davut K. hakkında “Hamile kadına yönelik kasten yarala Ebru Tireli ma ve hakaret” suçundan 4 yıl, sonradan ortaya çıkan mağdur N.Ç’ye yönelik “Cinsel saldırı ile hakaret” suçlarından 14.5 yıl olmak üzere toplam 18.5 yıl hapis cezası istendi. Davut K’nin ifadesinde, Ebru Tireli’ye yönelik saldırıyı kabul ettiği, ancak diğer suçlamaları reddettiği belirtildi. Tireli’ye yönelik saldırıdan sonra 3 gün tutuklu kalan, suçsuz olduğu ortaya çıkınca salıverilen Mehmet T. hakkında ise takipsizlik verildi. l İZMİR/DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle