05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 1 Ocak 2017 TASARIM: İLKNUR FİLİZ Dünya yaşlanırken... Sadece dünya yaşlanmıyor, biz de yaşlanıyoruz, öyleyse başlayalım. Öncelikle herkesten bir süre telefonlarından, sosyal medyadan uzak durmalarını rica ediyorum. Onlarla doğmadık, bir süre bize ulaşılmaması o kadar da önemli değil, tabii Japon borsasını takip etmiyorsanız. Şimdi hep birlikte şöyle arkamıza yaslanıp geçen yılın bizi kahreden olaylarının üstünden usulca geçerken elimiz hemen masanın üstünde duran bir aynaya uzansın ve aynada kendimize bakmaya başlayalım. Evet, hiç olmayacak kadar kötü bir yıl geçirdik, peki biz hangi patlamadan sonra sokağa çıkıp terörü protesto ettik? Yanıt yok. Hemen telefonlarınıza uzanmayın, soru çok net. Kaçımız sokağa çıktı ve herhangi bir protesto eylemine katıldı! Yanıtların pek iç açıcı olmadığını söylemek isterim. Oysa, Latin Amerika’da, İngiltere’de, İtalya’da, Tunus’ta, Ürdün’de insanlar sokaklardaydı. Parti filan dinlemediler, herhangi birinin yollara düşmesini beklemediler. Üç beş kişi biz ne yapabilirdik diye sormadılar... Kendileri ve çocuklarının geleceği için protesto eylemlerindeydiler. Bu konuda ülkemizde tek bir kişiyi alkışlamak istiyorum. Nuriye Gülmen işini almak için her gün Ankara’daki İnsan Hakları heykelinin önünde eylem yaptı, her seferinde tutuklandı ama vazgeçmedi, devam ediyor. Şimdi işi elinden alınan, açığa çıkarılan tüm akademisyenler, kamu görevlileri aynı eylemi yapsalardı, durum ne olurdu? Başarılı bir örgütlenme gösteren EğitimSen’in cefakâr üyeleri de bunu başardı, korkmadan, üşenmeden sokaklardaydılar ve pek çoğu görevine yeniden iade edildi. Demek ki istenilince oluyor! 6 milyon oy alan bir partimiz var. HDP. Başkanları, eşbaşkanları, milletvekilleri içeride. Her gün yeni bir seçilmiş hapse konuyor. Bazılarının Ahmet Türk gibi çok ciddi sağlık sorunları var. Kahvenizi yudumlarken seçilmiş bir insanın içeride olması sizde nasıl bir duygu uyandırıyor? “Aman onlar da PKK ile aralarını açmadılar!” Tamam onlar bunu becerememiş olabilir ama onları seçen 6 milyon kişi de terörist mi? Çünkü bu hapse tıkmalar, 6 milyon kişinin de hapse tıkılmasıyla eş değerli. Hâlâ demokrasiye inanıyorsanız, bu canınızı sıkmalı. Bir başka muhalefet partimiz CHP 13 milyon seçmeni var. Bu olaya neden karşı çıkmıyor? Bir düşünün! Sıra onlara da gelebilir. Ayna da kendimize bu soruyu sorarak, kendimizi kandırmadan bu soruya yanıt vermeliyiz. Düşünün ilk tutuklanma olduğunda, CHP demokrasiye sahip çıkma mitingleri yapıp olayı protesto etseydi, hiç kuşkusuz HDP’ye oy vermiş pek çok insan da o mitinglere katılırdı. Olay mı çıkacakmış, mitinglerde olayları önlemek biraz da partililere düşer. Parti üyesi olmak böyle bir şeydir! Açıkça şunu da görmeliyiz. AKP insanları miting alanlarında toplamakta çok başarılı. Tamam kimisi beleş döner ekmek için o mitinglerde ama büyük çoğunluk hiç üşenmeden elinde bayrak gidiyor. Neden acaba? Asgari ücrete 100 lira gibi komik bir zam yapılıyor ama onlar meydanlara dökülüyorlar? Onları bu meydanlara sürükleyen ne? AKP ne tür bir umut oldu ki, hâlâ açığa çıkan bütün yolsuzluklara, içeri alınmalara, işten atılmalara, aç kalmalara rağmen insanlar onların peşinden gidiyor? Herkesin en çok da siyaset yaptığını söyleyenlerin, parti danışmanlarının bu olayın nedenlerini bulması gerek. Tayyip Erdoğan bir konuşmasında “Biz 21 milyon insana dokunuyoruz” demişti. Evet, doğru ülkede 12 milyon engelli var, bunların aileleriyle birlikte sayıları 24 milyon oluyor. Ve AKP onlara dokunuyor, bunu hiç düşündünüz mü? Aynaya bakmaya devam. Zor günler bizi bekliyor. Yeni yılla birlikte hiçbir şey güllük gülistanlık olmayacak. Hatta tutuklanmalar artacak, sıra CHP’li seçilmişlere gelecek. AKP ilk kez kendi içindeki FETÖ’cüleri temizleme operasyonlarına girişecek. Peki, biz ne yapacağız? İşte ayna bunun için, yanıtını kendimiz bulmalıyız. Hem de tek tek! Çünkü karşıdevrim adım adım ilerliyor! Kusura bakmayın, yılın ilk günü çok iç açıcı bir yazı olmadı. Ama çaycısından muhabirine, karikatüristinden yöneticisine kadar 12 kişinin içeride bulunduğu bir gazetenin kırk yıllık yazarıyım. Müsaade edin de keyfim yerinde olmasın! 1 Ocak 2017 SAYI: 33324 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.48 06.31 06.52 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 08.22 13.14 15.30 17.52 08.03 12.59 15.19 17.42 08.21 13.21 15.46 18.09 Yatsı 19.19 19.02 19.31 yorum 13 Ben kalender meşrebim. 2017’de fırtına çıktı diye elektriği, yağmur yağdı diye şehir suyu kesilmeyen şehirler isti sını diliyorum. Gazetelerin gazeteye benzemesini, televizyonların ahmaklaştırma aracı olmamasını istiyorum. yorum. Savaşta olmadan savaştaymış gibi karartma 2017’de medyadan doğru haber bekliyorum, altında yaşanan, sokakları sel götürürken(!) susuz ka propaganda değil… lınan megapoller istemiyorum! Kimisi yıllardır tutuklu tüm gazetecilerin, tüm dü 2017’de kesintisiz ve hızlı internet servisi, yarıda ke şünür ve yazarların 2017’de serbest bırakılmaları silmeyen telefon iletişimi istiyorum. Madem çook ge nı istiyorum. lişmişmiş bu ülke, ben de bu ülkede “ışık hızında” diye pazarlanıp kağnı hızında sunulan sansürlü internet, 4.5 G cakası satarken 3 G bile olamayan GSM opera 2017’de isterim olsun… Gazetecisi, avukatı ve çaycısıyla 2016’da tutuklanan 11 Cumhuriyetçiye, “Pardon ya, yanlış yaptık, özgürsünüz!” denilmesini bekliyorum, 2017’de! törlüğü istemiyorum! 2017’de musluk suyu içilebilen, havası solunabilir te mizlikte, caddeleri bok kokmayan bir yurt istiyorum. Baraj sularına deterjan ve kimyasal atık karıştığı yet miyormuş gibi biyolojik mikroplara karşı ölümcül oranda klor basılmasını istemiyorum! 2017’de bu diyar halkının belediye başkanlarını lahmacun dağıttı, çiçek dikti, beton döktü diye alkışlamasını değil; atık sular için kaç tane biyolojik arıtma istasyonu yaptı, kimyasal karışan kanalizasyon sularıyla göllerin, nehirlerin, denizlerin niye içine etti, diye sorgulamasını ve yuhalamasını bekliyorum! HHH İki günde hak ile yeksan olan kaldırımları düzgün döşeyemeyen rant mü litesiz tahıl, tadını tuzunu yitirmiş meyve ve sebzeler yemek istemiyorum, 2017’de! Sütün süt, tereyağının tereyağı kokmasını, şekerin mısır glikozu değil bildiğimiz şeker olmasını, yediklerimizin çocuklarımıza ve bize yaramasını diliyorum… Gırtlağımızdan geçen her lokmayla zehirlenmek, çocukların ve gençlerin zararlı abur cubur reklamlarıyla önce obezite, sonra kansere heba edilmesini istemiyorum! HHH 2017’de tavuk yiyebilmek istiyorum, Türkiye’de… Et yemek istiyorum, katkısız et. Yamyam olmayan, antibiyotiksiz ve hormonsuz büyütülen, serbest gezinip toprakta eşinebilen tavuk; granül değil bildiğimiz ot, bildiğimiz saman yedirilen sığır eti istiyorum! HHH Çünkü yeni yılda taze bir soluk almak, nihayet bir “Oh!” çekebilmek, düşündüğümü korkmadan söylemek ve ürkmeden yazmak istiyorum! Bu karartma, bu çağdışı baskı, toplumun her kesimine yayılan bu dehşet bitsin istiyorum. Çocukların beyni yıkanmasın, zikir diye ırzına geçilmesin, kadınlar dövülüp öldürülmesin, gençler sokaklarda linç edilmeden öpüşebilsin istiyorum, yeni yılda. 2017’de çöplükten yiyecek toplayan başı örtülü bacımın, “Yahu benim yoksulluğum helal de niye kafamın kılı günah?” diye düşünebilmesini istiyorum. 2017’de hepimiz için, herkes için özgürlük istiyorum, özgürlük! Dürüstlerin cesur; hayatların, sevdaların, hayallerin ve hakikatların güvende olduğu, geleceğe umutla bakan bir teahhitlerine gökdelen diksin diye yeşil Kitap okumayan insanların hiç olmazsa Türkiye istiyorum! alanları peşkeş çekenlerden hesap sor içtikleri suyu, soludukları pis havayı, evle Çok mu istiyorum? masını diliyorum, o halkın. rinde ve ellerinde olması gerekirken olma Oysa böylesi çok var! 2017’de hiç olmazsa elde kalan tarım arazilerinde yer yanı, içinde debelendikleri pespayeliği sorgulamalarını Ve istediklerimin gerçekleştiği ülkelerin hepsi birer de li tohumla organik tarım yapılmasını istiyorum. Amasya bekliyorum, 2017’de. mokrasi… elmasının Amasya’da yetiştirilmesini, patatesin zehirsiz, Diyeceksiniz ki değil kitap, iki satır gazete okumayan Yeni anayasa geçerse elektrik kesilmez mi, sular içilir sarı, sulu ve çeşit çeşit; soğanın kimyasal ilaçlarla sulan bir toplum ne bilir, neyin farkındadır, varlığına kasteden mi, burası da demokrasi olur mu, dersiniz? mamış olanını istiyorum. hangi çarpıklıktan haberdardır ki sorgulasın. He ya, olur! Her tohumu, fidesi İsrail’den gelen, her yerde aynısı Doğrudur. Ama yeni yıl, yeni umut demek. ekilen, zaten hepsi uluslararası kimya lobisinin eseri ka Dolayısıyla 2017’de insanların kitap ve gazete okuma Ummadığın taş baş yararmış, biz de o taşı bekleriz. Kıdemli bir Cumhuriyet delikanlısı... Aha 2017 yılı da geldi! İlk gününün ilk saatleri geçti gitti bile.. Bakalım, bu iki bin on yedi.. Nelerin “yenilmesine” sahne olacak? Zaten yenilmeye uygun fazla bir şey kalmadı. Hem kamusal zıkkımlanma anlamında kalmadı, hem de mağlubiyet anlamında! Saray’ın mutfağında fiks menü hazırlanıyor. Sağından solundan, kenarından köşesinden yenilip tüketilmekte olan hak ve özgürlükleri bu kez toptan silip süpürmenin hazırlığı var. Hak hukuktan, laiklikten, cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden geriye pek bir şey bırakmama iştahı ile kazanın dibi sıyrılıyor. HHH Bu kadar kötümser bir girizgâh hem yeni yıla ayıp, hem de okurlara. Ama en büyük ayıp Cumhuriyetin hâlâ zinde, hâlâ azimli, hâlâ üretken 100 yaşını kutlamaya hazırlanan delikanlılarına. Ziya Müezzinoğlu da bunlardan birisi. Ziya Bey, “Hayal ettiğimiz ülke bu değildi!” diyen Çetin Altan kadar buruk değil. İyimserliği isminin anlamından çok, Mülkiyeliliğinden geliyor. Onlarca yıl yüksek bürakrat olarak, büyükelçi olarak, parlamenter olarak, senatör olarak, üç ayrı hükümette bakan olarak çok uzun yıllar devlette çalışmış olmasından, halkın ve devletin DNA’larını çok iyi bilmesinden geliyor. HHH Cumhuriyetin ilanından önce doğduğu için, doğum tarihi özel kayıtlara 1919 olarak geçmiş. Okul arkadaşı, Maliyeci meslektaşı Cahit Kayra ise bu yıl 100. yaşını kutlayacak. Müezzinoğlu Türkiye’nin 1950’lerde başlayan Avrupa Birliği macerasının baştan sona içinde yer aldı.. Hâlâ da etkin bir görevi var: Türkiye Avrupa Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı. Türkiye ile Avrupa’nın yazgısının birbirinden kopartılamayacak kadar iç içe geçtiğine inanıyor. “Çünkü” diyor, “muasır medeniyet seviyesine ancak bu birlikteliğin sürdürülmesiyle ulaşılabilecektir! Öteki tüm yollar çıkmaza sürükler ülkemizi”. Daha fazlasını ne söylüyor ne de yazmış. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyor. İki Türkiye Müezzinoğlu 1938 yılında Kayseri Lisesi’ni, 1942’de Siyasal Bilgiler Okulu’nu bitirdi. Ertesi yıl müfettiş yardımcısı olarak girdiği Maliye Bakanlığı’nda her kademede görev yaptı. Kurucu Meclis Üyeliği (1961), MIIT Genel Sekreterliği, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (19621964), Bonn Büyükelçiliği (19641967), AB Daimi Temsilciliği (19671971) yaptı. 1972’de ve 1978’de iki hükümette Maliye Bakanlığı yaptı. Daha sonra emekli olup sivil toplum kuruluşlarında “kamusal hizmetleri”ne devam etti. Geçen günlerde “İki Türkiye” adını verdiği, Cumhuriyetten daha uzun olan yaşam öyküsünü bitirdi. Cumhuriyet dönemini boydan boya yaşamış kıdemli bir yurttaşın duygularını satırlara dökmüş: Özgür ve bağımsız insanı özlüyorum. Çoğulcu demokrasiyi özlüyorum. Kuvvetler ayrımını, halkın iradesini temsil eden Meclis’i özlüyorum. Bağımsız yargı erkini özlüyorum. Hukuk devletini, yargıç güvencesini özülüyorum. HHH Ziya Bey’in 73 yıllık kamusal yaşamdaki serüveni, laik ve özgür bir Türkiye özlemi öyküsü. Öyküsünü “umudunu kaybetmediğini” ilan ederek noktalıyor. HHH Ekşi sözlükte yıllar önce bir genç şöyle yazmış: “Mükemmel soyadı dolayısıyla ailesine gelin gitmeye çalışırdım!” Şu anda kabinede bulunan nevzuhur bir politikacı dolayısıyla soyadı, sihrini kaybetmiş görünüyor. Tıpkı çok uzun yıllar devlet bürokrasisinde “Cumhuriyet Savcılığı”na eşdeğer kutsallıkta sayılan “Maliye Müfettişliği” gibi. Halen kâğıt üzerinde onurla taşıdığı “Fahri Mülkiye Müfettişi” sıfatı da var. Ama ne yazık ki... CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun arada bir “Ben hesap uzmanıyım!” demesine sinir olan Tayyip Erdoğan’ın, hem hesap uzmanlığını hem de Maliye Teftiş Kurulu’nu lağvetmesi ile “Maliye Müfettişliği” de tarihe karıştı. Ziya Bey’le birlikte umut ve azmi taptaze Cumhuriyetin yaşlı genç tüm yurttaşlarının yeni yılı kutlu olsun. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] www.ahmettan.com Hakan Kara: Gazetemizin ‘Çevre’ ve ‘Bilgisayar’ Kolu Başkanı H akan Kara benim için İzmir demek, Cumhuriyet İzmir bürodaki ilk yıllarım demek... Sonra, gençliğimiz demek, dostluk demek... Ve hep gazetemizin “Çevre” ve “Bilgisayar” Kolu Başkanı demek… “Müzik” kolunu da unutmayalım… Sevgili Hakan Ege Üniversitesi Basın Yüksek Okulu’ndan arkadaşım. Ege Üniversitesi kampusunda ağaçlar altında Hakan’ın gitar çaldığı günler en güzel gençlik anılarım arasında. Henüz cep telefonu günleri gelmemişti, öyle her anın kaydedildiği günler değildi, o nedenle çok az fotoğrafımız var. Ama kampusta Hakan’ın gitar çaldığı, bizim de hayranlıkla dinlediğimiz günlerin anısı taptaze. “Bodrum, Bodrum.” Ne çok çalınırdı o yıllarda bu şarkı. “Duygu biraz duygu, bütün isteğim buydu.” Osman da (Ginyol) oralardaysa, Hakan’a eşlik ederdi. Sonra bu müzikli saatler Osman’ların evinde sürerdi. Hakan’ın bir saksafon sahibi olma hayalleri kurduğu ve benim de “zengin olduğumda (!) “ona bir saksafon almaya kararlı olduğum yıllardı. Müziğe bu kadar tutkun birinin istediği müzik aletine sahip olamamasının yeryüzündeki en büyük haksızlıklardan biri olduğuna yürekten inanarak. Bak şimdi Hakan, emin olamadım acaba saksafon muydu, başka bir müzik aleti miydi yoksa? Acele cevap yaz! Çevre hareketinin geliştiği yıllarda birlikte gazetecilik yaptık. Gökova Termik Santralı ve Aliağa Termik santralına karşı yükselen muhalefetle ilgili ne çok haber yazdık. Hakan Dalyan’daki caretta caretta kaplumbağalarının yaşam alanlarının korunması için az mı haber yazdı? Deniz kaplumbağalarının yumurtladığı İztusu kumsalına yapılması planlanan otele karşı yükselen muhalefet ve yeşil hareketin doğuşu Cumhuriyet’in birinci sayfasında Hakan Kara imzasıyla hep yer buldu. Tam 26 yıl önce İzmir’den Aliağa’ya 50 kilometrelik, 50 bin kişinin katıldığı insan zinciri eylemi en büyük çevre eylemi olarak tarihe geçti. Hakan o tarihi yazanlar arasındaydı. Osman Özgüven, Hakkı Ülkü, Yeşiller Partisi, Savaş Emek, Ümit Otan ve mücadeleye katılan binlerce kişiyle birlikte. O eylemlerde grubumuz Bulutsuzluk Özlemi, şarkımız Acil Demokrasi’ydi. Bazen, Pasaport Kahve’de bira içmeye giderdik işten çıkınca. Bazı günler de akşam üzeri Kordon’da bir büfede yumurtalı, salamlı, sucuklu, sosisli o dev sandviçlerden yiyip sinemaya giderdik. Biliyor musun Hakan, metal bir yuvarlağın içine yumurta kırılıp üzerine her şeylerin doldurulduğu o sandviçlerin tadı hâlâ damağımda. Hakan ve Asuman’la (Abacıoğlu) bir bayramda Marmaris’te çadırda yaptığımız tatili de hep gülümseyerek anarım. Deniz kıyısında sabahlanan gecelerin keyfi ve Hakan’ın gitarıyla çaldığı şarkılar unutulmazdı. Doğan Canku’nun o müthiş şarkısı gözdemizdi. “Güneşin alevden saçları/Aşınca karşıki tepeden/Gölgeler sarar yamaçları/Ürkerim gelecek geceden” ve hep birlikte nakaratı söylerdik: “Bütün dertler beni bekler/ yatağımın baş ucunda/ Esir kalır hep dilekler kaderimin avucunda.” Üçümüzün salıncakta çekilmiş fotoğrafı o tatilden bir anı. Hikmet abinin (Çetinkaya) hiçbir tatilden eli boş dönmememiz talimatı nedeniyle o bayram tatilinde Marmaris’te bulunan Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu’ndan bir demeç almıştık, fotoğrafları Hakan çekmişti. Gazetecilikte teleksi, daktiloyu bilen bir kuşağın mensupları olarak bilgisayarla tanışma dönemlerinde Hikmet Abi başta olmak üzere Hakan hepimizin yardımcısıydı. Az başını ağrıtmadık sorularımızla. Teknolojiye ilgisi daha sonra köşe yazılarında sürdü. Sonra Hakan İstanbul’a gitti, ben Ankara’ya. Görüşmelerimiz seyrekleşti, araya yıllar girdi, hayat girdi. Onun hayatına Sinem katıldı, sonra Ada. Arada telefonlarla yokladık birbirimizi, Hakan doğum günlerimi hiç unutmadı. Kalbinin teklediğini duyduğumda inanamadım, Hakan, bizim Hakan, benim gençlik arkadaşım! Tatsız bir şaka gibiydi. Şimdi Hakan cezaevinde, yine inanamıyorum. Bitmiyor hayatın kötü şakaları! Sevgili Hakan kendine iyi bak. Senden “Güneşin alevden saçları…”nı dinlemeyeli ne çok oldu. Bir istek daha yapıyorum, Bodrum Bodrum... Acil demokrasi talebimiz de bakidir! Tüm “içerideki” Cumhuriyet yazarlarına, yöneticilerine de selamlar. Hepinizi tez zamanda dışarı bekliyoruz. Türey Köse C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle