05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 1 Ocak 2017 haber 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN Trajikomik oyun İyi bir yıla başlarken... Herkese iyi yıllar dilerim... Bilerek söylüyorum: 2017 iyi bir yıl olacak. Çünkü onu iyi bir yıl yapacağız. Biz yapacağız... Dik duran, boyun eğmeyen, diz çökmeyen, başının gölgesini önüne düşürmeyen, doğru bildiğini dillendirmekten çekinmeyen bizler... O yüzden hoş geldin yeni yıl. Bizi “iyi, cesur ve kararlı” bulduğun için sevin yeni yıl... HHH Yukarıdaki satırları boş bir umut yayma olarak değerlendirmediğinizi umuyorum. Ama yoğurdu üfleyeceğim. Eğer içinizde öyle düşünenler olduysa aktaracağım haberi dikkatle okusunlar. AKP’nin ağır toplarından, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli önceki gün bir toplantıda konuştu ve o da benim gibi umutlu cümleler kurdu. Kurmak istedi... Aynen şöyle dedi: “Güçlü ve istikrarlı yönetim yapısının oluşumunu sağlayacak cumhurbaşkanlığı sistemi 2017 yılı için altın vuruş olacaktır.” Koskoca Başbakan Yardımcısı yanılmış olamaz. 2017 altın vuruş olacakmış... Benim bildiğim altın vuruş kaçınılmaz bir ölüme atılan son adımdır. Eroinmanlar için kullanılır. Damara çok yüksek dozda eroin şırınga edilir ve ardından ölüm gelir... Koskoca Başbakan Yardımcısı’nın bunu bilmemesi mümkün değil. Eeee, o zaman ne demek istemiş olabilir? Hiç kimseye, hiçbir zaman, hele yeni bir yılın ilk gününde ölüm dilemem. Sayın Canikli’nin de birilerinin ölümünü dilediğini sanmıyorum. Ama siyasal ölümler de vardır. Acaba koskoca Başbakan Yardımcısı’nın bir bildiği mi var? Acaba adını şekere bulayıp “Cumhurbaşkanlığı sistemi” koydukları, her türlü hukuksal ve parlamenter denetimden kurtulmuş bir başkanlık sistemi’nin (“sultanlık sistemi” diye de okunabilir) kendileri için bir altın vuruş olacağını mı söylemek istedi? Öyle ya, hangi kılıfa tıkıştırılırsa tıkıştırılsın tek adam sisteminden öte bir anlam taşımayan anayasa değişikliği parlamentoda 330 oya ulaşamazsa bu AKP ve onun en tepesi için sahiden de bir altın vuruş olur. Yok hâlâ koltuğunda oturabilmesini Tayyip Erdoğan’ın desteğine borçlu “Başbuğ olamamış başbuğ”un desteği ile 330 bulunur da referanduma gidilirse ve o referandumdan “Iıh”çıkarsa bu daha güçlü bir altın vuruş olur. Şimdi ve artık bu yazının girişine dudak bükenlerin bana hak verdiğini umuyorum. HHH Evet ey okur! 2017 iyi bir yıl olacak. Çünkü onu iyi bir yıl yapacağız. Biz yapacağız... Dik duran, boyun eğmeyen, diz çökmeyen, başının gölgesini önüne düşürmeyen, doğru bildiğini dillendirmekten çekinmeyen bizler.. HHH Ve yeni yıla Silivri’de giren 10 arkadaşım! “Çayı iyi demleyemiyormuşsunuz diye duyduk, Şenol arkadaşımızı yanınıza yolladık. Ettiniz on bir” diyecektim; bununla yetinmeyip “Ahmet Şık denen başımın püsküllü belası, yeni yılı Metris’teki rezidansta geçirip, birkaç gün içinde aranıza katılacak, edeceksiniz ‘on iki’ diye ekleyecektim, yeni yılı neşeli karşılamanıza kendimce katkı yapacaktım ama yazı uzadı. Dışarıda kar var ve gazete erken basılacak; dağıtım kamyonları erken yola çıkacakmış. O yüzden burada keseceğim. Hepinizi hasretle, hasretle, hasretle kucaklarım... BÜLENT ŞIK’TAN MESAJ: Biz doğru yerde duruyoruz Muhabirimiz Ahmet Şık’ın tutuklanması na ailesi de tepki gösterdi. Şık’ın ağabeyi Bülent Şık, “Amin Maalouf’un dediği gibi; umutsuzlukta haklı çıkacağımıza, umutta yanılalım” dedi. Şık, Twitter’dan paylaştığı mesajında, şöyle yazdı: “Ölüm ve yıkım üreten, toplumu bir arada tutan değerleri aşındıran bir siyasal iktidar var işbaşında. Ayakta kalması içine gömüldüğü kötülük halini sürekli kılmasına bağlı. Kendiliğinden durmayacak... Biz doğru bir yerde duruyoruz. İyi bir hayatın sadece özlemini duymuyor, bunu mümkün kılmak için çaba da gösteriyoruz ve çabamız sadece kendimiz için de değil. Başkalarının acılarına gözümüzü, kulağımızı kapatmıyoruz. Bir toplum kötülük üreten, günaha batmış bir siyasal iktidara ne kadar katlanabilir? Er ya da geç bir durulma yaşanacak ya da belki daha da kötü günlere savrulacağız. Bunu bilemeyiz. Yaşadıklarımız kötümserliğimizi artırsa da geleceğe dair umutlarımızı yitirmemize yol açmamalı. Amin Maalouf’un dediği gibi ‘umutsuzlukta haklı çıkacağımıza umutta yanılalım.” ‘Yarınlar bizimdir’ Şık’ın eşi Yonca Verdioğlu Şık da Twitter’dan, “Bu akılsızlığın Ahmet Şık’ı yıldırmayacağını biliyoruz. Giderken dediği gibi ‘yarınlar bizimdir’” diye yazdı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Hâkimlik sorgusunda hakkındaki tüm iddiaları yanıtlayan Ahmet Şık, cezaevinde ‘sesli kayıt düzeneği olmadığı’ için avukatıyla görüştürülmedi İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nce, FETÖ/PDY ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla önceki gün tu tuklanan gazetemiz muhabiri Ahmet Şık, Metris Cezaevi’ne götürüldü. Şık, dün ce zaevine giden avukatı Can Atalay ile gö rüştürülmedi. Suçlamanın “FETÖ/PDY ve PKK olarak girildiğini” belirten cezaevi yönetimi, 667 No’lu KHK gereğince avu kat görüşü sırasında ses li kayıt yapılması gerekti ğini belirtti. Atalay’ın mü vekkiliyle görüşmesi, kayıt sistemi olmadığı için engel lendi. Atalay, Metris Ceza CANAN COŞKUN evi nöbetçi müdürüyle görüştüğünü söyleyerek “Mü dür, ‘667 No’lu KHK gere ğince sesli kayıt yapmam gerek. Düzenek yok. Yakın zamanda kuracağız’ dedi. Bu durumun tarafıma yazılı bir şekilde teb liğ edilmesini istedim. Kurum müdürüy le ve savcılıkla görüştü. ‘Tebligat yapama yız’ dedi” diye konuştu. Ahmet Şık, hâkimlik sorgusunda, “Bu gün sahnelenen trajikomik bu oyunu ya kın geçmişte yaşamıştık. O zaman da mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu edilmişti. Emniyet ve yargıda çöreklen miş Gülen cemaati çetesinin elemanları tarafından hedef alınmıştım. Bu çetenin polisi, savcısı, hâkimi, medyada yer tut muş destekçileri ve arkasında durup her türlü suçuna sınırsız bir destek sunan si yasi iktidarı yani AKP’si vardı. Medyada ki tetikçiler hedef gösterip polisler kum pas kurar, savcısı tutuklamaya sevk eder, hâkim leri de özgürlüğünüzü gasp ederdi. Bu örgütün siyasi temsilcisi olan hükü met aynı yalana sığınırdı: Gazeteci değil teröristler. Bugün de bu senaryonun bir benzeri yeniden sahneleniyor. Beni hedef gösteren tetikçiler, kumpası hazırlayan polisler, tutuklayan savcı ve hâkimler ve yargılıyormuş gibi yapan mahkeme üye lerinin birçoğu bugün tutuklu. Kaçması na göz yumulanlar ise firari sanık olarak aranmaktalar” diye konuştu. Yargının düştüğü ayıp durum “Kangren olmuş bir sorunu bitirmek, bir savaşı barış içinde, siyasal çözüm noktasında barışçıl çözüm bulmaya çalışmak suçlama konusu edilemez. Hem devletin ilgili birimleri hem de devletten bağımsız olan biz gazetecilerin görevi savaşın sonlanmasına ilişkin katkı sunmaya çalışmaktır” diyen Şık, 2326 Eylül 2014’te Heybeliada’da katıldığı gazetecilik çalıştayında sarf ettiği sözlere ilişkin kendine yöneltilen suçlamaya da yanıt verdi. Şık, “Orada ‘PKK için çalışanlar da gazetecidir’ şeklinde açıklama yaptığım iddia ediliyor. Orada genel olarak gazetecilik ve ifade özgürlüğü konu edildi. Söylediğim şey burada aktarıldığı gibi değildir. Bazı örgüt isimleri ve bazı legal gruplar da sayılarak eğer ki şiddet çağrısı yapılmıyor ise silahlı gruplara ait olduğu iddia edilen yayın organlarında fikirlerini beyan etmenin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledim. Eğer cımbızlama yapılırsa bu tür yorumlara müsait hale gelir” ifadelerini kullandı. Şık, savcılık sorgusu sırasında Sabah muhabiri Nazif Karaman’ın 29 Aralık 2016 tarihinde yazdığı yazı ile ilgili kendisine soru sorulduğunu anımsatarak, “Bu soruşturmayı savcılık mı yoksa Nazif Karaman mı yürütüyor? Çünkü bu yazıda Nazif Karaman savcılığa atıfta bulunarak benim hakkımdaki bir iddiaya yer vermektedir. Bu iddia savcının iddiası mı yoksa Nazif Karaman’ın iddiası mı bilmek istiyorum. Her iki halde de ayıp bir durum söz konusudur ve yargının düştüğü durum söz konusudur” diye konuştu. Bir şey sormayacak mısınız? CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Şık’ın hâkimlik sorgusu sırasında yargıç Atila Öztürk’e “Bana bir şey sormayacak mısınız” diye sorduğunu belirterek, “Hâkim hiçbir şey sormayacağını söylüyor. Bu diyalog bile ortada hukukun zerresinin dahi kalmadığı nı gösteriyor. Referandum öncesi muhaliflere gözdağı veriliyor. Bu baskı düzeninin sahipleri bilsin ki Türkiye’nin onurlu aydınları, gazetecileri, yazarları baskıya ve zulme boyun eğmeyecek” dedi. ‘Bizi tutuklayacaksınız’ Şık’ın avukatı Can Atalay ise hâkimlik sorgusu sırasında, sözlerine “Siz bizi tutuklayacaksınız” diye başladı. Atalay, gazeteciliğin bu şekilde soruşturulamayacağına dikkat çekerek “2011 yılında savcı Zekeriya Öz yargıçlık kararlarının üzerine çarpıtma niteliğinde üst yazılar yazarak Ahmet Şık’ın tutuklanmasını kesinleştirme çabası göstermiştir. Bu suçlamayı yönelten savcılarımızın adını Fethullahçılar olarak dahi söylemekten çekindikleri tarihte Ahmet Şık bu kişilerin devletin polis birimi içinde ne kadar tehlikeli bir örgütlenme içinde olduklarını canı pahasına yazdı. O tarihte Ahmet Şık bunu yazarken gazeteciliği bir suç olarak tanımlamaya çalışanlar bugün yine benzer bir beyhude çaba içerisindedirler” diye konuştu. ‘AİHM mahçup etmeli’ Avukat Tora Pekin de, Şık’ın önceki gıyı değil hepimizi mahcup etmelidir. tutukluluğuna ilişkin olarak çok Şık kararının yinelenmemesi ikinci bir sert eleştirilerde bulunduğunu anımsa mahcubiyeti engelleyecektir. Şık, öncetarak, “Bu eleştirileri somuttur ve bu so ki tutuklama sırasında neredeyse bugün mutluk AİHM’ni ŞıkTürkiye kararında de tam olarak aynı noktada durmaktavücut bulmuştur. Gerçekte bugün gaze dır. Bu da gazeteciliktir, gazetecilik ise teciler ile ilgili yürütülen soruşturmalar suç değildir. 15 Temmuz darbesi gerçekda bu kararda yer verilen ilkelere uyul leşmiş olsaydı ilk tutuklanacak şahıslarsa Türkiye’de ifade özgürlüğü sorunla dan biri de Ahmet Şık olacaktı. Şık’ın turının önemli bir kısmı çözülmüş olur. tuklanması toplum vicdanını yaralayaAİHM’ni verdiği her karar sadece yar cak bir netice doğuracaktır” dedi. ‘Ağırlıklı olarak PKK’ Avukat Evren İşler ise, savcılıkta ifade alındığı sırada hangi örgütün propagandasının yapıldığını sorduklarında savcının “Ağırlıklı olarak PKK” diye yanıt verdiğini kaydederek, “Ahmet Şık FETÖ/PDY olarak anılan yapılanma ile ilgili olarak ne düşündüğü çok net bilinen bir kişidir. Henüz Fethullahçıla rın devlet içerisindeki varlığı dahi kabul edilmemişken müvekkilimiz tüm yönleriyle bu yapılanmayı ortaya koyan üç tane kitap yazmıştır. Açıkçası kitapları yanımızda getirip hâkimliğinize sunmaya ihtiyaç bile duymadık. Şık’ı FETÖ/PDY terör örgütü propagandası yapmak suçlaması mantık dışıdır” dedi. Absürdistan’dan bir haber Muhabirimiz Ahmet Şık’ın tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Sosyal medyada mesaj yazan binlerce kişi, Ahmet Şık’ın tutuklanmasını kınadı. Mesajlarda, Şık’ın cesur gazetecilik yaptığı, darbe girişimi ardındaki soru işaretlerini yazdığı için hedef alındığı vurgulandı. CHP’li Özgür Özel: Herkes FETÖ’nün elini eteğini öperen Ahmet Şık inadına dik durup, meydan okuyordu. CHP’li Aykut Erdoğdu: Ahmet Şık tutuklandığı için bu ülke daha güçsüz, daha fakir ve daha mutsuz... Cehalet ve küstahlığın faturasını ödemekten yoruldu insanlar. CHP’li Sezgin Tanrıkulu: AKP’yi sesleniyorum. Her hukuksuzluğu yapmaya muktedir olabilirsin ama “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” HDP’li Ayhan Bilgen: Akit TV’de açıkça HDP’yi hedef gösteren sözler tehdit suçu içermiyor ama Ahmet Şık’ın eleştirileri hakaret suçu oluyor! Yazarımız Ergin Yıldızoğlu: Absürdistan’dan bir haber: FETÖ’nün ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık, FETÖ propagandası iddiasıyla tutuklandı. Gazeteci Barış Terkoğlu: Ahmet Şık’a 6 yıl önce kumpas kuran polisler tutuklu, savcılar firarda, hâkimler yargılanıyor, bilirkişiler bile kaçtı! Gazeteci Barış Pehlivan: Cezaevine giren adamı cezaeviyle korkutamazsınız. Ahmet Şık’ı hiç korkutamazsınız. Yazdı, yazıyor, yine yazacak. Gazeteci Fehim Taştekin: Ahmet Şık’ın şahsında hepimiz sorgulanıyoruz. Bunu reddediyoruz. Ret!!!! Gazeteci İsmail Saymaz: Cemaati yazdığı için tutuklanmış gazeteciyi beş yıl sonra bu kez FETÖ propagandasın dan tutuklamak... Gazeteci Erk Acarer: Ahmet Şık ga zetecidir. İşini yaptı, eğilmedi, bükülmedi. Gözaltının nedeni budur. Gazeteci Timur Soykan: Ahmet Şık FETÖ’yü anlattığı kitabı nedeniyle tutuklandığında Erdoğan ‘kitap bomba kadar tehlikelidir’ diyerek FETÖ’nün yanında durmuştu. Yazar Ahmet Ümit: Ahmet’ten terörist çıkmaz. O sadece bir gazetecidir. Namuslu ve çalışkan bir gazeteci. Prof. Dr. Cem Say: Ahmet Şık’ı FETÖ propagandası suçundan tutuklamak, beyni olan herkese işkencedir. Akademisyen Kerem Altıparmak: Ahmet Şık’ı FETÖ propagandasından tutuklamak, Mandela’yı siyahlara karşı ırkçılık yapmaktan tutuklamak gibi bir şey oluyor. l İSTANBUL / Cumhuriyet HUKUKÇULARDAN TEPKİ Bu tutuklama gazeteciliğin kanıtıdır CANAN COŞKUN Hukukçular, gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın FETÖ/PDY ve PKK propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanmasını sert bir dille eleştirdi. Şık’ın gazeteci olduğunu vurgulayan hukukçular, “Ahmet Şık gazetecidir ve vicdanlarda hiçbir örgütün propagandasını yapmakla bağdaştırılamaz” dedi. l Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan: Bu karar gazetecilerle başlar, siyasi iktidarın herhangi bir nedenle sevmediği herkese uygulanır. Sıkıyönetim mahkemelerinde görev yapmış bir avukat olarak 12 Eylül’de yaşadıklarımı değerlendirince kötünün kötüsü her zaman olabilirmiş diyorum. Özel yetkili mahkemeler sıkıyönetim mahkemelerinden daha kötüydü. Sulh ceza hâkimlikleri ise özel yetkili mahkemelerden bile kötü. HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz’a sulh ceza hâkimlikleri kurulduktan sonra, “AİHM kararlarına, insan haklarına, hukuk ilkelerine, yargıç vicdanı taşıyan yargıçları atayın sulh ceza hâkimliklerine dedim. Yılmaz da “ilk toplu kararnamede bunu düşüneceğiz” dedi. Üzerinden kim bilir kaç tane kararname geçti. Hukukun zerresi yok bu kararlarda. Siyasal bir edebiyattı kokteyl örgüt tanımlaması. Hele hele Ahmet Şık’ı FETÖ ile nasıl suçlarsınız? Pensilvanya’nın acımazsızca yakmaya çalıştığı bir gazeteci nasıl FETÖ’cü olur? Bu kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin özellikle Moldova kararındaki tutuklama koşulları ile hiç ilgisi olmadığını görüyoruz. l Avukat Bahri Bayram Belen: Ah met Şık’ın gazeteci olarak daha önce FETÖ’cü diye adlandırılan siyasi görüşün paralelindeki hâkim ve savcılar tarafından tutuklanıp yargılanması, bugün ise yine aynı Ahmet Şık’ın FETÖ’cü ya da diğer siyasi aktörler adına konuşup yazdığı için tutuklanması ciddi bir ironidir. Bu ise Ahmet’in herhangi bir örgütün propagandasını yaptığını değil sadece ve sadece muhalif bir gazeteci olduğunu kanıtıdır. 2016 yılındaki gazeteciler, düşün insanları, aydınlar ve muhaliflerin tutuklanmasına yılın son gününde Ahmet de ilave oldu. Dileriz ki 2017 başında gecikmeden bu kötü tablo değişsin. l Yargıç Nuh Hüseyin Köse: 2013 yılında Türk Ceza Kanunu Avrupa müktesebatına uygun hale getirildi. Terörle Mücadele Kanunu’ndaki örgüt propagandası suçu için “şiddet eylemlerini övmek gerekçesiyle suç sayılır” denildi. Bunun dışında yapılan ifade ve görüş açıklamaları ifade özgürlüğü kapsamındadır. İktidarları rahatsız eden, kaba, ağır eleştiri niteliğindeki görüşler de ifade özgürlüğü kapsamındadır. Ahmet Şık gazetecidir ve benim de arkadaşımdır. Vicdanımda hiçbir örgütün propagandasını yapmak ile bağdaştırılamaz. l Erzincan eski Başsavcısı CHP Milletvekili İlhan Cihaner: Bu “kokteyl yaklaşım” AKP’nin iddia ettiği FETÖ ile mücadeleyi ne kadar yanlış zeminde tuttuğunun göstergesidir. Toplumsal dayanakları, dinamikleri, Türkiye’ye dair iddiaları hangi açıdan bakarsanız bakın bir araya getirilmesi güç. Şiddetle kurdukları ilişki ise FETÖ ile tek ortak paydaları. Tek işi gazetecilik olan, yurtsever, üstelik bu yapıları eleştiren kişileri bu torbanın içine atmak FETÖ mensubu yargı ile mesafenin kapandığını gösteririr. Bunlarla mücadele eden kişilere aynısı yaparsanız buradan hukuk ve adalet çıkmaz. Ahmet’e atfedilen suçlamalar Ahmet’e yakışmaz. Ahmet cesur bir gazetecidir. Umarım en kısa sürede bu hukuksuzluk son bulur. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle