23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
100 yıl sonra evine dönen Gevorgyan: ‘Kardeşiz, Pazar 8 Mayıs 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 23 kucaklaşmalıyız...’ Hrant’ın yarım kalan sözü l Hayatını kitap haline getirmeyi düşündüğünü belirten Gevorgyan, “Hayatımı yazmak istedim. Agos’a gidip sağlığında Hrant Dink’e de bunu anlattım. Hrant Dink, bu konuda bana yardımcı olacağına söz vermişti. Hatta kitabın adını da kendisi koydu. ‘Gayanne’nin acı hayatı’ olsun dedik. Ancak bu konuşmamızdan 20 gün sonra Hrank o suikaste kurban gitti. Hrant’ın öldürülmesiyle birlikte umutlarım bir kez daha kırıldı. O kitabı yazmayı şu an düşünmüyorum” dedi. ‘Ermeniler için dernek kuracak’ l Gevorgyan, İstanbul’da Ermenistan Ermenileri için bir dernek kurmak istediğini bu konuda yardım ve destek beklediğini söyleyerek, “İstanbul’da ve başka yerlerde Ermeni dernekleri var ancak Ermenistan Ermenilerine hitap edebilecek bir dernek yok Olumsuzlukları bitirmek, Ermenistan Ermenilerine sosyal ve kültürel alanlarda yardım etmek, acı ve sevinçlerine ortak olabilmek için derneğe ihtiyacımız var. Bunun için de herkesten destek ve yardım bekliyorum” dedi. 1915 olaylarından 100 yıl sonra 55 yaşındaki Gayane Gevorgyan, atalarının yaşadığı topraklara geri dön dü. Ev alarak Van’a yerleşen Gevorgyan, “Biz Ermeniler Türkleri, Kürtleri kardeş olarak biliriz. Dedelerimiz uzun yıllar birlikte yaşamış. Hepimiz insanız, geçmişte hatalar olmuşsa da geçmişte kaldı” diyor. Akdamar adasına bakan evinde gazetemize konuşan Gevorgyan, burada Van’a ilk kez 8 yıl önce bir turist kafilesiyle geldiğini belirten Gevorgyan, “Gevaş ilçesin huzur bulduğunu belirterek, “Biz de atalarımın yaşadığı toprak Ermeniler Türkleri, Kürtleri kar ta birkaç gün kaldık. Babaan deş biliriz. Buradaki insanlarla kucaklaşıp, geçmişi unutup beraber yaşamak istiyoruz. Hepimiz YUSUF ZİYA CANSEVER nem Zarohi Van’n Gevaş ilçesinin bir köyünde yaşamış Kürt kökenli bir Ermeni. Dedem ise insanız, geçmişte hatalar olmuş Erzurum’un Hınıs ilçesinin sa da geçmişte kaldı” diyor. bir köyünde. Atalarım 100 yıl önce, Vartan oteli 1915’te Ermenistan’a göç etmek zorunda kalmışlar. Ermenistan’ın Martinus ABD vatandaşı ve Ermeni asıllı Vic Yeranus köyüne yerleşmişler. Ben de tor Bedoiyan, 2001’de oturma izni ala orada dünyaya geldim. 1964 yıllarında rak Van’a yerleşti. Van Valiliği’nin kar Ararat’a bağlı Sisti köyüne yerleştik.” şısındaki Sirhan Oteli’ni alan Bedoi diye konuştu. yan, otelin ismini Ermenice “Zafer” anlamına gelen “Vartan” olarak değiştirin Savaşta her şeyi kaybettik ce, Van Valiliği otelin ismini “kışkırtı 1988’deki Ermenistan derpremi ve cı” bularak işletme ruhsatı vermedi. Bu ardından Azerbeycan ile başlayan sa olay Türkiye ABD arasında krize ne vaşta tüm maddi birikimlerini kaybet den oldu. Van İdare Mahkemesi’nde açı tiklerini anlatan Gevorgyan, “Ne var ne lan dava önce reddedildi, daha sonra yok kaybettik. Büyük bir marketimiz AB uyum yasaları çerçevesinde mahke vardı, iflas ettik. Sonraki yıllarda aile me Bedoiyan’ı haklı buldu. 2002 yılın vi sorunlar nedeniyle eşimle ayrılmak da kısa süreyle açılan “Vartan Oteli”nin zorunda kaldık. 1994’te Ukrayna’ya bu kez “izinsiz tadilat” yapıldığı gerek göç ettim. Orada bir yıl kadar çalıştım. çesiyle Turizm Bakanlığı’nca işletme Çocuklarım ülkemi çok özlediği için si durduruldu. 15 yıl sonra Ermeni asıl Ermenistan’a geri döndük” dedi. lı Türk Gayane Gevorgyan, bir ev satın alanarak Türkiye’ye yerleşti. Türkiye ikinci vatanım Hayatın merdivenleri “Dedelerimizin göçe zorlandığı tarihler ve Türkiye hakkında bize çok kor Gevorgyan, annesi Razmik’in tek ha kunç şeyler anlatılıyordu” diyen Gevorg yalini gerçekleştirmek için atalarının yan, 14 yıl önce Türkiye’ye nasıl döndü 100 yıl önce göçtüğü topraklara geri ğünü şöyle anlattı: “Türkiye’yi gelip gö döndü. Van’ın Edremit ilçesinde TOKİ renlerle birlikte Türkler ve Kürtler hak konutlarından bir ev alan Gevorgyan’ın kındaki ön yargılarımız da değişti. Arka evi ziyaretçilerle dolup taşıyor. Vanlıla daşlarımın tavsiyesi üzerine Türkiye’ye rın kendisini çok sevdiklerini, her ko geldim. Burgazada’da bir restorantta bu nuda yardımcı olduklarını belirten Ge laşıkçı olarak işe başladım. Bana çok iyi vorgyan, evine gelenlere keten pasta davrandılar. İkinci ailem oldular. Hem iş sı, şekerleme ve Ermenistan kahvesi ik verenim hem de orada çalışanların bana ram ediyor. inanılmaz iyilikleri oldu. O zamana ka Hayatının zorluklarla geçtiğini an dar bize Türkler hakkında anlatılanların latan Gevorgyan, “Hayat karşıma kü yanlış olduğunu anladım. Türkiye benim çük yaşımdan beri bir merdiven koydu. ikinci vatanım. ‘Bundan sonra ölsem de Kah çıkabildim, kah baş aşağı indim, Türkiye’den ayrılmam’ dedim kendime.” ama yine de pes etmedim. Çok acı hayat çektim. Kimseye karşı ayrılıkçı dü İkinci annem Lifteri şüncem hiç olmadı. Türkiye’de insan “Hayat bir merdivendir merdive lık gördüm. Türkiye tüm ülkeler arasın ne tutunmak gerekir” diyen Gevorg da gizli bir cennetir benim için” diye yan, Burgazada’da Yunanlı yaşlı bir ka rek başladı söze. dına bakıcılık yapmaya başladığını ifa ‘Van’da huzur buldum’ Van’da geçimini sürdürmek için adliyede tercümanlık yapan Gevorgyan, “Ömrümün son kademesinde burada huzur buldum. Turistler için gönül rahatlığıyla huzurlu bir şekilde buralara tur düzenlemelerini istiyorum. Hatta evimin kapısı onlara açıktır. İstedikleri kadar da misafir edebilirim. Gelsinler, korkmasınlar, çekinmelerini gerektiren hiçbir sorun yok burada” diye konuştu. de ederek, “Lifteri’ye bakıcılık yaparken Türkiye’de kalma hayalim de güçlenmeye başladı. Lifteri bana anne oldu, ben onun kızı oldum. Çok iyi insanlardı. Beni bir daha evlenmeye ikna ettiler. Benden 10 yaş büyük Ermeni uyruklu biriyle evlendim. Evliyken de yine Lifteri annneye bakmaya devam ettim. O öldükten sonra, benim için hayat çekilmez oldu. Evlendiğim adam bana eziyet etti. Çalışarak kazandığım parayı elimden alıyordu. Ama yine de ona saygı ve şefkati eksik etmedim. Artık dayanamadım. Boşanmak zor oldu ama eninde sonunda ayrıldım” dedi. Balkondaki Akdamar Annesinin son isteğini gerçekleştirmek için Van’a döndüğünü anlatan Gevorgyan, “Annem, ‘Keşke ölmeden önce Van, Ağrı ve Erzurum’u son bir kez görseydim’ derdi. Benim de ona sözüm vardı. ‘Mutlaka seni o topraklara götüreceğim, göreceksin’ diyordum ama olmadı. Ne yazık ki annem buraları son bir kez daha görmeden öldü. Şimdi gezdiğim her yere onlar için bakıyorum. Baktıkça mutlu oluyorum. Borç harç ederek, Van Gölü’nü görecek bir ev aldım. Zamanımın büyük kısımını balkondan Van Gölü ve Akda mar adasına bakarak geçiriyorum” dedi. Birçoklarının fikri değişti Van’a yerleştikten sonra herkesin yardıma koştuğunu vurgulayan Gevorgyan, “Evi aldıktan sonra herkes yardımıma koştu. Vanlılar beni bağırlarına bastılar. Ermenistana gidip adak partisi yaptım. Orada röportajlarda Van’ı, Türkiye’yi övdüm. Ben çifte vatandaşlık hakkına sahip olduğum için Van’da ev alabildim. Yoksa azınlıkların Türkiye’de mülk sahibi olmalarına izin yok. Benim buraya yerleşmemle birçok Ermeni’nin fikri değişti. Onlar da gelmek istiyorlar” diye konuştu. Geçmiş geçmişte kaldı.. “Biz Ermeniler Türkleri, Kürtleri kardeş olarak biliriz” diyen Gevorgyan, “Kültürümüz, yaşam tarzımız aynıdır. Dedelerimiz uzun yıllar birlikte yaşamış, birbirimize kız vermiş kız almışız. Buradaki insanlarla kucaklaşıp ve geçmişi unutup beraber yaşamak istiyoruz. Hepimiz insanız, geçmişte hatalar olmuşsa da geçmişte kaldı. Bunda kimse kimseyi suçlamak durumunda değildir artık” dedi. ‘Ülkem beni de yordu’ 44. İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ 124 HAZİRAN 2016 Cumhuriyet’in katkılarıyla yayımlanmıştır. Cemil İpekçi: “Hayatta tek bir pişmanlığım var; keşke bu toprakları bu kadar çok sevmeseydim, keşke bu kadar buralı olmasaydım.” ASLI GENÇAY 4 Tasarımcıyla modacı arasındaki ilişki nedir size göre? Moda son derece faşist bir eylemdir, tasarım ise sanat. Ben modacılığı 7175 arası 4 sene yaptım ama tasarımcılıkla, yani dikişle 4 yaşında tanıştım. 4 Her tasarımcı şöhret kazanamıyor yalnız, siz nasıl başardınız? 45 yıldır profesyonel olarak tasarım yapıyorum, 278 tane de ödül almışım. Bir ressam resim yapıyorsa, bir şair şiir yazıyorsa, bir şarkıcı şarkı söylüyorsa şöhretli olmak değildir amacı. Ben buna sanatçının tükürük bez leri diyorum, kendiliğinden çıkar ve yaşam biçimi olur, gerisi de kendiliğinden gelir. 4 Bugün ülkemizde özgün tasarım yapma ya çalışan gençlerin işi zor mu? Bizim ülkemizde her sanatçının işi çok zor. Hakiki bir sanatçıysanız ve taviz vermiyorsanız, benim gibi şöhretiniz çok büyük olabilir ama şöhretinizle kazancınız eşdeğer olmaz. Şöhretiniz yüzse kazancınız yirmidir. Şöhretli olmanız, insanların sizi milyarder sanmasına neden oluyor, hatta taktığınız takıları çakıl taşından da yapsanız, onlar zümrüt sanıyor. ‘Önce beyninizi giydirin’ 4 Siz ucuz ve güzel giyinmenin ispatısınız. Nasıl giyinmeli kadınlar? Ben hayatta en çok kitaplara para harcadım. Beynini giydirmemiş, sanatla sosyolojiyle, tarihle giyinmemiş bir kadının üzerine diba kumaşı koysanı, vitrin mankeninden öteye geçemez. Kadın, giysiyle kadın olmaz. Beyninizi giydirdiğinizde zaten üstünüze ne giyeceğinizi bilirsiniz. 4 Şu sıralar yeni koleksiyonlar mı hazırlıyorsunuz? Tılsımlarla medeniyetlerin ilişkisi ni araştırıyorum. Projenin içinde çok ayak var; takı ve giysi koleksiyonu, “Cemil İpekçi’nin Elli Yüzü” diye bir fotoğraf sergisi... Yalnız planlarımızı istediğimiz gibi gerçekleştireceğimiz bir ülkede yaşamıyoruz maalesef. Ayrıca tahta kalıplar ve resimlerimden oluşan bir sergi yapmak istiyorum. 4 İşiniz dışındaki konularla da çok gündeme getirildiniz, yorucu olmadı mı tüm bu süreçler? Zaten çok yorucu bir ülkede yaşıyoruz. Sanatçıların hepsi yorgun. Ülkem beni de çok yordu. Düşünün; bir şeyi anlatmak için üç sene tekrar etmeniz gerekiyor. Hayatta tek bir pişmanlığım var; keşke bu toprakları bu kadar çok sevmeseydim, keşke bu kadar buralı olmasaydım. Geçmişte yurtdışından çok iyi teklifler aldım, keşke gitseydim ve işimin dışında bu kadar anlamsız savaşlar vermek zorunda kalmasaydım. Tek keşkem budur ama ülkemi ve insanlarımı hâlâ çok seviyorum. ‘Lady Gaga kitsch, Sezen Aksu rüküş’ 4 Batı’da kimler size göre kitsch? Madonna mesela kitsch, Lady Gaga da öyle. 4 Türkiye’den örnek var mı rüküşlere? Sezen Aksu diyebilirim. 35 sene ben diktim Sezen’e ve çok zevk aldım, çünkü Sezen’in ruhu bir gökkuşağı kadar renkli, giyiminde de bunu görebiliyorsunuz. Bülent Ersoy da rüküş. Ruhu hep büyük şeylerden hoşlanır. Gül takarsa kafası kadar takar, tüy takarsa dört kümesin tavuğu yolunmuştur, iki tavuğunki yetmez. Ya da Ajda Pekkan, her dakika değişir, bu da bir tarz. Ajda başladığı günden bu yana belki beş yüz tane kadın oldu, kendini bir kadına sığdıramaz çünkü. "İdil Biret 20. yüzyılın en müthiş harika çocuklarından biriydi… bugün de daha az harika değil." Boston Globe "Biret'in hassas ve neredeyse tensel tınıları gerçekten büyüleyici." Gramophone "…üstün liyakate sahip bir sanatsal güç." Die Welt İdil Biret Bir Virtüözün Piyano Maratonu 2 Haziran Perşembe Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall 5 Haziran Pazar Süreyya Operası 8 Haziran Çarşamba Aya İrini Müzesi Gösteri Sponsoru C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle