18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Dansla dönüşüm ve gelişim Koreograf Korhan Başaran, geçen kasım ayında ilk kez Akbank Sanat’ta sergilediği yeni dans performası CAGE’d ile bir kez daha dans tutkunlarıyla buluşuyor. Besteci John Cage’in müziklerinin eşlik ettiği “dönüşüm olmazsa, gelişim yoktur” konulu dans gösterisi 11 Mayıs Çarşamba ve 18 Mayıs Çarşamba günleri saat 20.00’de gerçekleştirilecek. Gösteride Korhan Başaran’a danslarıyla Evrim Akyay, Aslı Güneş Sümer ve İpek Türktan Kaynak eşlik edecek. Hakkâri’de herPazar8Mayıs2016 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK [email protected] mevsim ölüm... Ferit Edgü’nün kült romanı sinemadan sonra tiyatroda. ‘O: Hakkâri’de Bir Mevsim’i Tiyatro Festivali’nde izledik Artık yalnız güzel şeylerden söz edeceğim diyorum ama memleket izin vermiyor. Gazeteciliğe kesilen ceza, mesleğe sıkılan kurşunlar, dinmeyen tehdit... Saray darbesi, yumruklaşmalar, laiklik tartışmaları, dolu dizgin öldürmeler! İşte bir asker daha öldürüldü! Bir genç daha! Bir kadın daha! Çıldırmamak zor! Kendimi tiyatrolara atıyorum. Yaşasın İstanbul Tiyatro Festivali! ‘Hakkâride Bir Mevsim’ “Hoca, benim kardeş hasta, diyor. Nesi var, diyorum. Ateşi var çok, diyor. Ölecek. İlaç vereyim mi, diyorum. Hayır, portakal ver, diyor. Portakal yememiştir hiç.” Bu satırlar Ferit Edgü’nün kült ro manı “O” “Hakkâri’de bir Mevsim” kitabından. İlk kez yayımlandığında (Ada Yayınları) yıl 1977’ydi. O gün bugün, nice dile çevrildi, sayısız baskı yaptı. Erden Kıral tarafından Genco Erkal ve Erkan Yücel’le filme çekildiğinde 1982... Şimdi “Yeni Dalga: O / Hakkâri’de Bir Mevsim” adıyla tiyatro sahnesinde. Önceki akşam Tiyatro Festivali’nde izledim oyunu. “Sarı Sandalye” topluluğundan... Boğazımda koca bir düğüm, yutkunmaya çalışarak... Hemen söylemeliyim: Metin öyle güçlü ki, yazılışından 40 yıl sonra bile müthiş etkileyici! Oyunu izleme sürecimde, 40 yıl boyunca neredeyse hiçbir şeyin değişmediği duygusuna kapıldım: “Sen benden, ben senden olduğum halde, yüzyıllar boyu hiç öğrenememişiz birbirimizin dilini...” Karın üstünde yalın ayak yürüyüp ölmeyenler ... Yabancıya, yalana inanmak / inanmamak... “Biz yetim büyüdük. Ağamın kapısında büyüdüm. Bu durumda benden istenileni nasıl yapmam” diyen Halit’lerin ülkesi... O, yabancıdır, bir kazazededir. Ülkenin doğusunda bir dağ başında, Hakkâri’nin Pirkanis köyünde bulur kendini. Düşlerle gerçekler arasında, ço cuklara öğretmenlik yapmaya çalışarak, kendisiyle hesaplaşarak... ‘Sarı Sandalye’nin başarısı Sarı Sandalye topluluğu, Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’ndan yetişmiş gençlerden oluşuyor. İlginç ve iddialı seçimleri var. (Daha önce Georges Perec ve  Knut Hamsun’dan uyarlamaları). “Hakkâri’de Bir Mevsim” de yürek isteyen, riskli bir seçim, ama sonuç başarılı. Uyarlama, yönetim ve dramaturji çalışması için. Erhan Çene, Çağdaş Ekin ve Yiğit Tuna’yı kutluyorum. Arasız 80 dakikaya eserin özünü, gerilimini, duyarlığını, düşsel ve gerçekçi boyutunu, şiirselliğin tüm renklerini sığdırmışlar. En büyük endişem, ya gerçekçi, natüralist bir sahneleme yeğlerlerse diyeydi. Böyle bir tehlikeye düşmemişler. Bomboş, simsiyah bir oyun alanında, 7 oyuncu ve upuzun kalın halatlar... Oyuncuların beden devinimi, ses ve sözleri, el ve ayakla tuttukları tempo, ışık ve gölgeleri, artı halatları kullanarak olayları bize aktarırken, o boş alanı her an yeniden yaratıyorlar. Ses düzeyinde çok başarılı zengin buluşlar var (daktilo sesi, kar sesi, atların sesi, çocukların sesi, oyun sesi vb...) Oyunun en zayıf halkası, oyunculuk; gençlerin diksiyonları, sözcükleri yutmaları... Beden dilini ve ses kullanımını geliştirmiş oyuncuların, bu sorunu giderebileceklerine inanıyorum. İzin verin de çıldırayım! “Hakkâri’de Bir Mevsim”i tiyatroda izlerken, tüm seyirciler gibi ben de bugünün Hakkâri ve çevresini düşünmeden edemedim. Bugün bebeler, çocuklar, gençler, bilinmeyen hastalıklardan, cüzamdan trahomdan değilse de, yine de ölüyorlar. Bilinen nedenlerden ölüyorlar, öldürülüyorlar... İşte bir genç daha öldürüldü. Halata bir düğüm daha eklendi. Bir genç daha, bir genç daha! Ve tıpkı Hak ilinin Pir köyündeki öğretmen gibi ben de Batı’ya dönüp şöyle haykırmak istiyorum: “İzin verin de çıldırayım! Sizin dünyanız aklı başında insanların dünyası ise bırakın ben çıldırayım. Biraz da dağ başlarında çıldırayım. Çünkü burda, bu koşullarda, ancak çıldırarak sürdürülebilir yaşam.” 19 Osman Hamdi Bey’in ‘Yeşil Cami Önü’ tablosu satışa sunuluyor Osman Hamdi Bey’in “Yeşil Cami Önü” adlı tablosu 14 Mayıs’ta Antik A.Ş. müzayede evinde satışa sunuluyor. Osmanlı mimarisinin süslemelerini ve ince işçiliğindeki detaylarını 16 insan figürü ile tuvalde betimleyen Türk resminin öncü ressamlarından Osman Hamdi Bey, eski Osmanlı günlük yaşamının ruhunu günümüze taşıyor. Tuval üzerine yağlıboya olan “Yeşil Cami Önü”, 185 x 100 cm ebatları ile “Kaplumbağa Terbiyecisi’ tablosundan sonra bilinen en büyük Osman Hamdi Bey eserlerinden biri. Sanat tarihçileri, müze direktörleri ve sanat uzmanları tarafından “başyapıt” olarak nitelendirilen tablo, 10 milyon lira açılış fiyatı ile satışa sunuluyor. Müzayededeki eserler, 7 14 Mayıs tarihleri arasında Antik Palace’da görülebilir. Güler’den resim ve keçe sergisi 22. yılını dolduran “Çarşamba Buluşmaları” etkinliği kapsamında, Melek Günbey Güler’in resim ve keçe sergisi Fransız Sokağı Kültür Merkezi Salonları’nda açıldı. Güler, 2010’da Isparta Yalvaç Belediyesi tarafından düzenlenen Yalvaç Antiokheia Resim ve Heykel Çalıştayı’nın küratörlüğünü yaptı. 2011’den itibaren her yıl Isparta Yenişarbademli Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Pınargözü Sanat Çalıştay ve Sempozyumları’nın küratörlüğünü yapmakta. Neriman Türkmen’den yeni sergi Neriman Türkmen’in yeni resim sergisi Moda Deniz Kulübü’nde açıldı. Şişli Belediyesi’nin açtığı resim kursuna katılan ve orada beş yıl boyunca çalışmalar yapan Türkmen, daha sonra Cahide Topaloğlu’nun atölyesinde iki yıl boyunca çalışmalarına devam etti. İstanbul’da birçok resim galerisinde sergilere katılan Türkmen, 5 karma olmak üzere toplam yedi sergi açtı. ‘32. Genç GÜNLER’ başlıyor Yasemin Mori İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın düzenlediği “32. Genç Günler”, 8 Mayıs Pazar günü başlıyor. Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda bugün saat 19.00’da ücretsiz olarak düzenlenecek konserde yer alacak olan sanatçılar ise şöyle: Can Bonomo, Yasemin Mori, Adamlar ve Son Feci Bisiklet. Borusan Quartet, Tarsus St. Paul Anıt Müzesi’nde 15. Mersin Uluslararası Müzik Festivali, 20 Mayıs saat 20.00’de Borusan Quartet’i Tarsus St. Paul Anıt Müzesi’nde sanatseverlerle buluşturacak. Topluluk, Esen Kıvrak, Olgu Kızılay, Efdal Latun ve Çağ Erçağ’dan oluşuyor. Özgür bir ruhun eseri TSU!, ‘Dadebe’, Record Store Journal James Hakan Dedeoğlu tanıyanlar için Kadıköy’de “bizim mahallenin çocuğu”dur. Sessiz sakin ve soğukkanlı görüntüsünün altında Bant Dergisi, Ricochet, OAK derken mütemadiyen devinir. İçselliğini iyi yansıttığı bir projesi daha var, adı TSU! Kişisel ifadelerle dolu bir proje bu; kentin en civcivli muhitinde yaşayan genç bir adamın pastoral duygularını betimleyen bir içeriğe sahip. Gündelik hayatın herhangi bir anında yapılan iç hesaplaşmaların notalara yansımış halleri. İnsanın kendisiyle kaldığı zamanların sesleri; piyasanın yaygarasından uzak, nahif ve mutsuz olmayan bir yalnızlık hâli. İlk TSU! albümü internetten yayınlanmıştı, sonraki iki tane de plak olarak. Albümler arasında, müzikal anlamda keskin farklar yok; eşlik edenlerin katkıları dışında. Örneğin ikinci albümdeki Shahzad Ismaily ve Gyda Valtysdottir’in varlığı çokseslilik katarken yeni albüm “Dadebe”ye damgasını vuran şey, tüm duyguların Hakan’ın gitarının etrafına toplanmış olması. Akustik gitar etrafına örülmüş oldukça sade enstrümantal bir iş bu; metropole mühürlenmiş özgür bir ruhun eseri... Record Store Day için dünyanın Doğu tarafından gelen ilk plak aynı zamanda. El yazısı ile numaralandırılmış ve sadece 249 kopya basılmış. Modern bir âşık Cem Yıldız, ‘Cem’an’, Kalan Birileri ismini 2007 yılında çıkardığı “Aşk İmkânsız” albümüyle duymuştu, ama evveliyatı da kalabalıktı Cem Yıldız’ın. Zülfü Livaneli’den Yıldız Tilbe’ye epey birilerinin sahnesinde çalmış, “Halimiz Ahvalimiz” adlı sekiz albümlük seriye azımsanmayacak katkılar yapmıştı. 2004 yılında kurulan Orient Expressions adlı projede Sabahat Akkiraz, Murat Uncuoğlu gibi isimlerle çalışmıştı. Aradan geçen dokuz yıla sayısız dizi müziği, Barış K ile kurduğu İnsanlar topluluğu gibi çok şey sığdırdı bu bağlama ustası; ikinci solo albümü “Cem’an” dahil... Çok yetenekli, işini aşkla yaptığını hemen hissettiren çalışkan bir müzisyen Yıldız; dertli bir sesi, arabesk ile halk müziği ozanı arasında gidip gelen bir söyleyişi var. Ya da başka bir ifadeyle modern bir âşık O. Kalabalık kadrolu, çalgısal açıdan son derece zengin bir albüm “Cem’an”. İçindeki 15 şarkının yedisi daha önce farklı televizyon dizilerinde hit olmuş. Olgun Şimşek tarafından seslendirilen “Aynam Kırıldı”nın sözleri Neşe Şen’e ait, kalanı kendisinin. Bazı parçalardaki elektronik dokunuşlara rağmen hüzünlü Anadolu duygusu her daim sürüyor. İlk albüm kim vurduya gitmiş, hak ettiği ilgiyi görememişti. Belki “Cem’an” vesilesiyle o da hatırlanır. muratbeser@ muratbeser.com C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle