22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Merkel’e domuz kafası bıraktılar Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Stralsund’daki seçim bürosuna bir domuz kafası ve üzerinde başbakana hakaret içeren bir not bırakıldı. İslam karşıtı PEGIDA hareketi ve aşırı sağcılığa kayan Almanya için Alternatif (AfD) partisinin taraftarları bir süredir Merkel’i sığınmacı politikaları yüzünden protesto ediyor. Trump Çoklu kişilik bozukluğu mu? ABD başkanlığının Cumhuriyetçi adayı Donald Trump’ın 25 yıl önce kendi sözcüsüymüşçesine mülakat verdiği ortaya çıktı. Telefon kayıtlarına göre Trump, kurmaca sözcü kişilikleriyle kadınların Trump’a karşı koyamadığını, Madonna’nın çıkma teklif ettiğini anlatmış. Pazar 15 Mayıs 2016 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ dishab@cumhuriyet.com.tr ‘İsrail değil, cihatçılar’ nilgun@cumhuriyet.com.tr 9 Hizbullah İsrail’e karşı en büyük zaferleri kazanmış komutanı Bedreddin’i Suriye’de öldürenlerin Ankara ve Riyad tarafından desteklenen cihatçılar olduğunu duyurdu Lübnanlı Şiilerin ‘Direniş’ diye andığı Hizbullah, Suriye’de hükümet yanlısı operasyonlarını yürüten komutanı Mustafa Bedreddin’in cihatçı saldırısında öldüğünü açıklayarak şaşırttı. Zira örgüt, daha önce Suriye’de öldürülen üst düzey komutanlarından baş düşmanı İsrail’i sorumlu tutmuştu. Tekfirilerin top saldırısı 2008’de kuzeni ve eniştesi İmad Mugniye’nin Şam’da MossadCIA suikastıyla öldürülmesi sonrası Hizbullah’ın askeri kuvvetlerinin genel komutanı olan Bedreddin’in öldürüldüğü önceki gün açıklandı. Aynı gün binlerce kişinin katıldığı cenazeyle toprağa verilen komutanın ölüm sebebinin araştırıldığı belirtildi. Hizbullah medyası ise İsrail hava saldırına işaret etti. Ancak dün, örgütten şu açıklama yapıldı: “Soruşturmamız, Şam Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki mevzilerimizden birini hedef alan ve komutan Mustafa Bedreddin’in şehit olmasına neden olan patlamanın, bölgedeki tekfiri grupların topçu saldırısından kaynaklandığını göstermiştir.” Depoda patlama iddiası Bedreddin’in ölümünün “Suriye’deki suç çeteleri yenilene dek savaşı sürdürme kararlılığını ve isteğini artıracağını” vurgulayan Hizbullah, saldırıyı hangi cihatçı grubun düzenlediğini ya da ne zaman gerçekleştiğini belirtmedi. Ancak havalimanı bölgesinin ordu kontrolünde olması ve en yakın isyancı mevzilerinin Bedreddin’in Beyrut’un ‘Hizbullah’ın kalesi’ Dahye semtinde yapılan cenazesine binlerce kişi katıldı. 7 kilometre ötedeki Doğu Guta’da olması, ‘topçu saldırısı’ açıklamasına ilişkin soru işaretleri doğurdu. Suriyeli bir güvenlik kaynağı AFP’ye Bedreddin’in havalimanı yakınlarındaki bir depoda perşembe gecesi meydana gelen patlamada öldüğünü ve patlama öncesi uçak sesi duyulmadığını söyledi. Ancak muhaliflerin Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, bölgede bir haftadır topçu ateşi duyulmadığını ileri sürdü. Suriye’de savaşın Esad lehine dönmesini sağlayan güçlerden biri olan Hizbullah, uzmanlara göre bölgeye 5 ila 6 bin savaşçısını gönderdi. Bunların 1200 kadarının öldüğü tahmin ediliyor. Öte yandan ordu saflarında savaşan Şii milislerin geçen hafta Han Tuman kasabasına yönelik saldırıda ağır kayıp vermesi, Rusya’nın hava desteğini azaltmasına yoruluyor. ADL’den h‘soamyklıerımsi ’ Papa haziranda Erivan yolcusu. ABD’li savcı Bharara’nın (sağda), Rıza Sarraf’la fotoğrafları da bulunan Bağış’ı tutuklamak istediği söylentisi dolaşıyor. ABD’de Bağış BHARARA söylentisiOPENŞUİNNDE Mİ? İLHAN TANIR Türkiye’deki 17/25 Aralık yolsuzluk skandalının odağında bulunan ve 19 Mart’ta ABD’de tutuklanan işadamı Rıza Sarraf’ın 16 Haziran’daki ikinci celsesine doğru soru işaretleri büyüyor. New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara’nın tutuklattığı Sarraf, 27 Nisan’daki ilk celsenin üzerinden 2.5 hafta geçmesine rağmen kefaletle serbest kalma talebinde bulunmadı. Avukatları, kefalet başvurusuna dair sorulara cevap veremeyeceklerini söyledi. ‘Suçluyum’ diyebilir New York Güney Bölgesi Mahkemesi’ne kayıtlı avukat Cahit Akbulut’a göre, Sarraf’ın yabancı olmasından dolayı kefalet şartlarını yerine getirmesi uzamış olabilir. Akbulut, Sarraf’ın “suçsuzum”dan “suçluyum” ifadesine geçebilece ğini, bu yönde bir pazarlığın (plea bargain) gündeme geleceğine inandığını dile getirdi. Bazı web sitelerinde kaynak gösterilmeden Savcı Bharara’nın iki Türkiye vatandaşı için daha tutuklama istediği ve birinin eski AB Bakanı Egemen Bağış olduğu yazıldı. İsimsiz ve kaynaksız bir iddia, normal şartlarda dikkate alınmayabilir. Yine de iddiayı, Bağış’ın ismini vererek Bharara’nın ofisine sorduğumda “Yorum yapmayı reddediyoruz” cevabını aldım. Akbulut, iddianın farklı kimselerce farklı nedenlerden çıkarılmış olabileceğini, kendi duyumunun olmadığını söyledi. Bağış’ın uzun yıllar kaldığı ABD’de yeşil kart veya vatandaşlığı var. Akbulut, geçmişte yeşil kartlı Türkiye vatandaşlarının İran ambargosunu delmekten havaalanında yakalandığını belirtti. Bağış, Erdoğan’a mart sonundaki ABD ziyaretinde eşlik etmemişti. ABD’deki Yahudi lobisinin en etkili grubu olan İftira ve İnkârla Mücadele Birliği (ADL) ilk kez ABD yönetiminin 1915’te yaşananları “Ermeni Soykırımı” olarak tanımasını istedi. Tanınması sağlanmalı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yahudi lobisiyle temasları sonrası bu yıl ABD Kongresi’nde Ermeni tasarısı tartışması yaşanmamışken, dün ADL CEO’su Jonathan Greenblatt örgütün sitesinde bir açıklama yayımladı. “Ermeni halkının başına gelenlerin soykırım olduğu tartışma götürmez” diyen Greenblatt şöyle devam etti: “Ermeni, Yahudi, Bosna, Ruanda ve diğerleri olsun her soykırımın hatırlanması ve bununla ilgili eğitim verilme sinin gelecekteki trajedilerin engellenmesi için gerekli bir araç olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden ABD’nin Ermeni Soykırımı’nı tanımasını desteklemeliyiz.” Daha önce eski direktör Abraham Foxman “Ermeni Soykırımı”nı dile getirmişti ama ABD’ye tanıma çağrısı yapmamıştı. Ermeni örgütleri Greenblatt’ın çağrısından memnun. Papa’dan Anıt’a ziyaret Katoliklerin ruhani lideri Papa Françesko da 100. yıldönümü vesilesiyle 1915’te Ermenilerin yaşadıklarını “20. yüzyılın ilk soykırımı” diye nitelemesi sonrası, “Ermeni Soykırımı Anıtı”nı ziyaret edecek. Vatikan, Papa’nın 2425 Haziran’daki Ermenistan ziyaretinde anıtta bir saat geçireceğini açıkladı. Sarayı ve damadı yazanlar yandı Rusya Devlet Başkanı Vla di. NBA’de takım sahibi milyar dimir Putin’in ailesi ve yakın der işadamı Mikhail Prokhorov’a çevresinin sürekli zenginleş ait, gazete, TV ve haber ajansı mesi hakkında haberler yapan olan RBC, önce genel yayın yönet Rus medya grubu RBC’nin ön meni Elizaveta Osentinskaya’yı de gelen üç editörünün biletle Stanford Üniversitesi’nde mas ri kesildi. ter yapmaya gönderdiğini açık Putin’in kızı ve damadı Putin ladı. Ama ardından haber ajan nın milyarlarca dolarlık işle sı yayın yönetmeni Roman Bada ri, dostlarının Panama Belgeleri’ne yan nin ve gazete editörü Maxim Solyus’un sıyan kara para aklama faaliyetlerinin istifası geldi. Badanin “Şirket kendini üzerine çarşamba günü “Putin’in sara büyük baskı altında bulunca editoryal yı” diye nitelenen malikanenin yakı politikada görüş ayrılığı doğdu” dedi. nındaki istiridye çiftliğiyle ilgili haber Osentinskaya’nın da sosyal medyadan yapan RBC’de istifa dalgası baş göster aldığı desteğe teşekkürü dikkat çekti. Kalem kılıcı kestiğinde Ölümcül bir hastalığa yakalanmışım gibi. Öyle bakıyor insanlar... Ağızlarını açarken daha “Vah vah!” diyorlar: “Ne olacak sizin bu haliniz?” Arkadan gelen ikinci cümle de şu oluyor: “Sizin için ne yapabiliriz?” 48. PEN Uluslararası Yazarlar Toplantısı’nda, bu cümleleri kaç kez işittim hatırlamıyorum. Slovenya’nın kuzeybatı köşesinde, Trieste’ye 1.5 saat mesafedeki Bled Gölü’nde yapılıyor bu yıllık uluslararası PEN toplantıları. Gölün yamacında, tam karşımızda yüksek bir kayalık tepenin üzerine tünemiş 1000 yıllık bir ortaçağ şatosu bizi karşılıyor. Üstünde beyaz kuğular yüzen, etrafı zümrüt yeşili ormanlarla çevrili göl ortasında da 600 yıllık bir kilise var. İyi havalarda kıyıdan sandal kiralayarak, bu kilise ve adacığa gitmek mümkün. Güya burada dilenen dilekler yerine geliyor. Ama biz değil adaya dilek dilemeye gitmek, otelden dışarı çıkamıyoruz. Geldiğimizden beri çünkü sürekli yağmur yağıyor. Ama Bled böyle de güzel... Gölün yüzeyine dek inen bulutlar, atmosfere gizemli bir hava katıyor. Sipsivri kayalıklar üzerinde yükselen ortaçağ şatosu, yer ile gökyüzü arasında adeta asılı duruyor. Bu haliyle mükemmel bir masal âlemini andırıyor. ‘Bir epostam yeter!’ Ama bu peri masalı ortamına rağmen, bizim konuştuğumuz konuların masalla ilgisi yok. Toplantıda barış, basın ve ifade özgürlüğü sorunları olan ülkelerin yazarlarının gülle gibi ağır açmazları konuşuluyor. PEN üyeleri bu baskılar ve ifade özgürlüğü ihlallerine karşı ne tür yöntemler seferber edebileceklerini tartışıyorlar. Özgürlüğün hizmetine giren kalemin gücünden bahsederken, PEN Başkanı Jennifer Clement, “Bu öyle sıra dışı bir güçtür ki” diyor: “Benim yolladığım sözgelimi bir eposta, tüm dünyanın sayılı yazarlarını hemen arkamızda seferber edebilir!” PEN’in amblemi de zaten, ölümcül olabilen iktidarların gücünü temsil eden kılıcı ortadan bölen bir kalemle tasvir ediliyor. Kalemin, böylece kılıç kadar keskin iktidarlardan daha etkili olduğu anlatılıyor. Tutsak kuş şakımaz Kimler gelmiş kimler kimler geçmiş buradan... Öyle ki... PEN’in Bled tarihindeki yazarların listesine şöyle bir baktığınızda, “kılıcı kesen kalem” tasvirinin hiç abartılı olmadığını düşünüyorsunuz. Bu toplantıların “tarihi belleği” olan ve ilk günden beri bu göl etrafındaki organizasyonları yapan Elza Jereb; süreçte 4 büyük Nobelli yazar tanıdığını anlatıyor: Heinrich Böll, Pablo Neruda, Miguel Angel Asturias ve İvo Andric... “Arthur Miller Bled’de ilk toplantıyı yaptığımız 1965 yılında PEN başkanıydı” diyor. Miller basın ve ifade özgürlükleri konusunda en üst düzey duyarlılık gösteren isimlerin başında geliyormuş. Yugoslavya iç savaşında bu coğrafyada yaşayan bir dostuna şu satırları yazmış: “Beni zaman içinde en kahreden şeylerden biri gazetecilerin ve yazarların bunca ülkede öldürülüyor olması. Çektikleri kişisel cefaların ötesinde yazarlar çünkü halklarının gözü ve kulağıdır. Halkın bilgili iradesi üzerine kurulan demokrasiler, sağır topluluklar tarafından ayakta tutulamaz... Zulüm altındaki kuş şakımaz.” Sığınmacı yazarlara destek PEN, basın ve ifade özgürlükleri üzerindeki bu klasik hassasiyetine, yeni kadın başkanı Jennifer Clement ile birlikte giderek kadına yönelen baskıyla, günün en büyük sorunsalı “göç”ü de eklemiş. Alman PEN’i, Katalunya PEN’i gibi değişik ülkeler ve bölgelerin PEN’leri; sığınmacı yazarlara destek sağlamaya hazırlanıyor; kısa süreli de olsa, bu sorunlu bölgelerden ve ağır baskıdan kaçan yazarlara başlarını sokacakları birer çatı ayarlamak arayışına giriyor. PEN yazarları için “dayanışma”, inanılmaz, ama hâlâ bir anlam taşıyor. ‘Kirchner devleti dolandırdı’ suçlaması Eski Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner, devleti dolandırmakla resmen suçlandı. Yargı kararıyla mal varlıkları dondurulan Kirchner, pesoyu şişirmek amacıyla Merkez Bankası’na doları düşük fiyattan sattırıp devleti 5.2 milyar dolar zarar ettirmekle itham ediliyor. Dönemin ekonomi bakanı ve merkez bankası başkanı da suçlanıyor. Menem: Oğlumu Hizbullah öldürdü Arjantin’in198999’daki devlet başkanı, “El Turco” lakaplı Carlos Menem, oğlu Carlos Facundo’nun 21 yıl önce helikopter kazasında ölmesini soruşturan yargıca ifade verdi. Menem, dönemin dışişleri bakanının, yabancı büyükelçiliklerden Hizbullah’ın dahli olduğunu duyduğunu kendisine aktardığını söyledi. IŞİD infazı süsü verilmiş cinayet Britanya’da Türkiye kökenli Nurcen Taycur, eşini öldürtme planı nedeniyle 6 yıl hapse çarptırıldı. Taycur, Kürt kocasını 5 bin Sterlin karşılığında öldürmesi için anlaştığı kişiye, boğazını keserek öldürmesini, akla IŞİD’in geleceğini söyledi. Ancak bu kişi sivil polis çıkınca, başka bir ilişkisi olduğu için kocasından kurtulmak istediğini itiraf etti. Budist keşişi de palalarla katlettiler Bangladeş’te ateist ya da laik yazarlar ve LGBTİ aktivistlerini hedef alan palalı katliamların son kurbanı 75 yaşındaki Budist bir keşiş oldu. Başkentin 350 km güneydoğusundaki bir Budist tapınağında inzivada yaşayan Şue U Çak isimli keşiş, palalarla doğranmış ve bir kan gölünün içinde yatar halde bulundu. Venezüella’da OHAL ABD: Maduro gidici Venezüella’da sağcı muhalefetin görevden alınması için referandum düzenlemeye çalıştığı Devlet Başkanı Nicolas Maduro yine OHAL ilan etti. Maduro bunu “ekonomik krizin sorumlusu” ABD’nin darbe planlarıyla gerekçelendirdi. Washington Post’a konuşan ABD istihbarat yetkilileri ise Venezüella’nın çöküşün eşiğinde olduğunu, Maduro’nun altındaki buzun kırıldığını söyledi. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle