18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR [email protected] Türkiye rekoru yine Osman Hamdi’den Antik A.Ş.’nin dün gerçekleştirdiği müzayedede Osman Hamdi Bey’in “Yeşil Cami Önü” tablosu KDV dahil toplam 13.509.000 TL. fiyata satılarak Türkiye’de satılan en değerli sanat eseri rekorunu kırdı. Bir önceki rekor 5 milyon TL ile Antik A.Ş.’nin 2004 yılı müzayedesinde satılan Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı eserindeydi. Osman Hamdi Bey, Hoca Ali Rıza, İbrahim Çallı, Halil Paşa, Feyhaman Duran, Şevket Dağ imzalı tabloların yer aldığı müzayedeye sanatsever ve koleksiyoncular büyük ilgi gösterdi. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı müzayedeyi Antik A.Ş. yönetim kurulu başkanı Turgay Artam yönetti. Pazar 15 Mayıs 2016 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU 17 akika bir, gol bir! Daha ilk anlar Bob Wilson ve Berliner Ensemble’dan ‘Üç Kuruşluk Opera’dan, bu “Üç Kuruşluk Opera”nın Dbundan önce izlediğimiz ya da bildi ğimiz üç kuruşluk ya da beş paralık operalara hiç benzemeyeceğini anladık. Bu Robert Wilson’un operasıydı. Minimaliz Soygun düzeni vemindoruğataşındığıbir“operaydı”.Oya mimariyi bir arada yoğurarak bütüncül tiyatroya ulaşıyor. Onun elinde beyaz bir kâğıt parçası, kanat çırpan bir güvercine dönüşüyor, görünmezi görünür kılıyor. Konuşmalarımızdan bir satırbaşı: “Tiyatro bir algılama olayıdır. Yazarın, yönetmenin, oyuncunun değil, izleyenin so lınlıkla, görkeme ulaşılan bir gösteriydi. Şaşırtıcı görselliğin, düşünce zenginliğine dönüşebildiği bir eserdi... Bertolt BrechtKurt Weill’in ünlü eseri (1929) Robert Wilson’un yorumu, sahne ve ışık tasarımı ve Berliner Ensemble’un faşizm el ele yürür rumluluğunda olan bir algılama”. Revükabare Önceki akşam daha ilk andan kendimi Weimar Almanya’sının kabare dünyasında buldum. Kabare, sirk, revü, muhteşem oyuncularıyla 10 yıldır, dünya oyun dünyası... yı dolaşıyor. Sonunda İstanbul’a geldi Sahnedeki neon ışıklar “Gelin ler. Önceki akşam 20. İstanbul Tiyat eğlenceye katılın!” diye neredey ro Festivali’nin onur ödülünü, Bülent se çığırtkanlık yapıyordu. Daha Eczacıbaşı, Brecht’in “yuvası”sayılan ilk andan sonuna dek seyirciye, Berliner Ensemble’a verirken, millet görmenin ve duymanın sonsuzlu ayağa fırlamış 67 yıllık bu saygın ku ğunu, sınırsızlığını verirken ona rumu alkışlıyordu. seçim özgürlüğü de tanıyordu. Sermayekara paraahlak Kurt Weil’in müziğini yorumlayan 9 müzisyen. Birbirinden us Brecht’in  oyunu kapitalizmin aman ta şarkıcıoyuncuların canlandır sız bir eleştirisidir. “Mülkiyet” “serma dığı kişiler: Tebeşir beyazı yüz ye” “kara para” “emek” “suç” “ah ler, kapkara gözler. Mimikleri bü lak” “hırsızlık” üzerine  eğlenceli bir yüten “gestus”. Korkuluk, kuk derstir. Kapitalist düzen ile yeraltı suç layı andıran beden dili... Abartılı dünyası arasında paralellik kurar. Er saçlar, makyajlar. Silueti vurgula ki elinde tutanların bu düzenden nasıl yan giysiler... Grotesk görüntüler, yararlandıklarını gösterir... gölgeler... Polis müdürlerinin, yöneticilerin, Daha ilk resmigeçitte bu insan savcı ve hâkimlerin alınıp satıldı ların adeta içlerinin boşaltıldığı ğı, çürümüşlüğün, yozluğun, yalanın, nı, birer gölgeye dönüştüklerini, soygun ve talanın egemen olduğu bir (sanki üç değil iki boyutlu) dönen düzenin savunucuları, en kısadan ve çarkların dişlileri arasında birer çok sık iki şeye sarılır: Biri şiddet ve vida, birer kukla olduklarını his savaş , öteki “ahlak”! (Kimse çağrışım settik... Sesleri de öyleydi. Ade kurup suç duyurusunda bulunmasın. ta 1920’lerden gelen seslerdi. Ve Ben değil Brecht söylüyor. ) nasyonal sosyalizmin “zaferi” ya Sık sık ahlaktan dem vururlar ki, kındı! soygunları sorgulanmasın. “Önce ekmek, ardından ahlak gelir” desturunu Işıkrenk ve gölgeler unutmuşlardır. Yoksulun payını ver Sahnede ışık, renk, gölgeler, meyenlerin açları suçlaması çok ko mekânı her an yeniden yaratıyordu. laydır. Brecht bunu da vurgular! Sesler çok önemliydi: Para şın Bir Büyücü: Robert Wilson gırtısı, kelepçe, demir parmaklık sesi, rap rap darbe sesi, göze gö Tiyatro dünyasında yeni bir çığır rünmeyen perde çekme sesi... açan Robert Wilson’la New York’taki Tüm oyuncular mükemmel stüdyolarında (Watermill’de) çalışma di. Angela Wimkler (Jenny), Ste olanağı bulmuştum. Mimar, ressam, fan Kurt (Sustalı Mack) ve ikili tasarımcı, “Okumaz ama yazar ve çi düette Johanna Griebel (Polly) ile zer”, estetik ve plastik bilimci bir bü Dorothée Neff (Lucy) unutulmazdı. yücü o. Hiç bitmese diye yakardığım bir Müziği, tiyatroyu, dansı, devinimi, geceydi! [email protected] Nemrud, ‘Nemrud’, Rainbow45 Records Olgunluk yolunda büyük adım Eğer bir topluluk üçüncü albümüne kendi adı mamış bir rock basçısı olmasına rağmen, tecrübesi he nı veriyorsa işin ruhuna men fark ediliyor. hâkim, raconunu da kesme Eskiye göre daha doyuru yi biliyor demektir. Bu deli cu ve masif bir sounda sahip kanlılar topluluğu progresif ler, vokaller de iyileşmiş. Ol rock’ımızın güzide temsilci gunluğa giden yolda büyük si Nemrud. bir adım bu. Kendilerine has Önceki albüm iki yıl önce bir sound oluşturma yolunda çıktığında hiç fasıla verme da ilk kez bu kadar ciddi gö den yenisine girişmişti gitar rünüyor Nemrud. Dört uzun cı vokalist Mert Göçay, klav parçadan oluşan konsept al yeci Mert Topel ve davulcu büm, deneysel pasajlarla göz Mert Alkaya. Şimdi Aycan dolduruyor. Adaptandır; ko Sarı’nın yerini Levent Can nular mistik ve fantastik ha daş almış ki hiç progresif çal liyle. Savaşlar ve felaketler le kirlenen insanoğlunun trajedisidir anlatılan metaforik olarak ceman. Harikulade görünen kapak tasarımı, çizimi Betül Dengili Atlı’ya ait; hani şu efsane “Led Zeppelin 2” albümünün yerli baskısını çizen abla. Bir de kapakta, eski bir Türk alfabesi diliyle dinleyiciye şifreli mesajlar veriliyormuş. Orhan Veli’ye sordum: “Söyleyemem, onu da edebiyat tarihçisi bulsun” dedi. Sekans4, ‘Kayıp Kelimeler Krallığı’, Yavuz Asöcal Tam bir rock’n roll lunaparkı Football Manager (FM) diye bir oyun var; Ronaldo, Robben, Messi, İbrahimoviç, Lewandowski, Neymar, Gerard istediğin oyuncuları seçerek takım kuruyor, oynuyorsun. Kadıköy Sanatçılar Sokağı’nda bir masaya çökmüş, çaylarını yudumlayan üç adam; klavyeci Mert Topel, davulcu Bilge Candan ve gitarcı Gür Akad; piyasanın bıçak gibi kesildiği bu kesatta, bari sürekli ertele diğimiz hayalimizi nasıl gerçekleştirelim diye kara kara düşünürken, sanki yukarıdan biri gönderdi onu. Tesadüfen yoldan geçen basçı Zafer Şanlı bir çay içeyim diye oturunca, Sekans4 kurulmuş oldu. Zaman kaybetmeden herkes çıkınında biriken bestele rini koydu ortaya. Provalar yapıldı, düzenlemeler oturduktan kısa bir süre sonra da kayıtlar başladı. Ancak sözsüz oluşundan dolayı “Kayıp Kelimeler Krallığı” adını verdikleri albüm öyle bir çırpıda çıkmadı, son noktayı koymak tam 3.5 yıllarına mal oldu. Çılgın soloları, matrak pasajları, duygusal cümleleri, tutkulu, derin ve incelikli melodileriyle “Kayıp Kelimeler Krallığı” tam bir rock’n roll lunaparkı. Gelelim FM’a. Bilgisayar oyunlarından falan anlamam, ama hard’n heavy, baba bluesrock türünde takımını kur, sonra otur keyifle dinle deseler inanın hiç uğraşamam, çünkü Sekans4 var. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle