19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Talana Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Prof. Dr. Türker Savaş, ÇED davalarında bilirkişi sıkın tısı yaşandığını söyledi. Savaş, “Yağmacılara bilir bilirkişi kişi desteği” başlığıyla bir açıklama yaptı. Savaş, “Doğayı talan edenlere sermayenin desteği ve devletin desteği yetmiyormuş gibi birde bilirki desteğiHAKAN CEVREKARA şi desteği sağlanıyor” dedi. Çanakkale Çevre Platformu üyeleri termik santrallar konusunda bilirkişilerin hazırladığı raporların eksik ve yanlı olduğu gerekçesiyle, suç duyurusunda bulundular.. 3 Mart 2016 Perşembe TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 2030’a İsveç, 2030’a kadar fosil ve petrol yakıtlarına veda ediyor. İsveç’te 10 nükleer santraldan 4’ü 2020 yılında kapatılacak. İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan, İsveç’in fosil kadar yakıtlara bağımlılığını sonlandıran dünyadaki ilk ülke olma yolunda önemli adımlar attığını açıkladı. Baylan, “Bioyakıtlar ve alternatif enerji kaynaklarıyla ilgili son yıllarda önemli bir mesafe kat ettik. 2030 yılına kadar fosil ve pet fosile veda rol yakıtlarına son vermeye hazırlanıyoruz” dedi. İsveç’te 10 nükleer santral olduğuna dikkati çeken Baylan, 10 santraldan 4’ünün 2020 yılında kapatılacağını ifade etti. Göksu Deltası’nda yangın Mersin Silifke’de Göksu Deltası’nda yangın çıktı. Yangın yerine gelen Orman İşletme arazözleri ve Mersin Büyükşehir Belediyesi itfaiye araçları, arazi şartlarının uygun olmaması nedeniyle yangına müdahale edemedi. Jandarma, çevrede güvenlik önlemleri aldı. 300’ün üzerinde kuş türü ve çok sayıda bitki türünün bulunduğu Göksu Deltası’ndaki yangında şu ana kadar yaklaşık 100 dönüm sazlık arazi yanarken devam eden yangına müdahale şansı olmadığından kendiliğinden sönmesi beklendi. Baltayı ağaca değil, YEŞİL DÜNYA HAKAN KARA Artvin’in isyanı 140 Tür BdTÖvsdşşmyStöaügimıvnioneıbnğeoşstVknallrekaaaalırgelinıakiriecditsarursmyksr.l1emçnetai.aniieşı”nşıyküknT,on4ntoa“a)cleıg3ulvyrobdkgiıA0nlamkercl’zemCeaypBieedölblbrayizraraşeeknelmrçei“aieieomual2trarnteirarPslkykınsımklğyata0mkisndoiraisaaiteBgniuodctaedejentnnneAtnitiiletecezeanmaneklsvdüünoılairaansnlmbaie.p.arnardrnbrçdi,iaünikAedonıçnledtessuebnGSdaı,mkrıerııaBmnşevlkoı.inkitaö8ubineriyedevaazgÖtllaziynt0inıeaiklrabyrnmiüslnneiGaunrnemtınl,oniıdnrlmir’aytyeemşektd11ülikeiSeıloho4sammanrliie29iaaasönşkbejrul’nkyıiü2tle.k.rçzdeyykuseaiaoüLı1lsBıaoznelnAyesrairç(u4ibiGskuurnüıKıdşndrebrnnH.0ölrntömteadaioauaSl0nıakrecşleı”.uı. taşa vurdular Dünyanın sayılı coğrafyalarından Kafkasör Yaylası Cerat tape bölgesinde bakır ve al tın çıkarmak isteyen şirket lere karşı yıl lardır direnen, son haftalar da ise biber gaz lı, plastik mer mili, TOMA’lı YUSUF ÖZKAN saldırılara uğrayan Artvin liler, yaşam alanlarını korumaya karar lı. Cumhurbaşkanı Recep Tay yip Erdoğan’ın “yavru Gezi’ci ler” tehdidi bile gözlerini kor kutmuyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “mahkeme ka rarı beklenecek” açıklamasını ise, “Biz zaten daha önce yar gıda kazanmıştık. Gereği ya pılsın, Cengiz hemen orayı terk etsin” diye karşılıyorlar. KENTİN YANINDA 25 bin nüfuslu Artvin, coğrafi koşullar nedeniyle enine değil boyuna büyümek zorunda kalmış. Çoruh Vadisi’ne bakan kentin girişinin rakımı 150, madencilik yapılmak istenen Kafkasör ve Genya’ya çıkan üst mahallelerin ise yaklaşık 850 metre. Yani kentin hemen yanı başında, çok özel bir coğrafya uzanıyor. Cengiz Holding’e ait Eti Bakır AŞ’nin madencilik yapmak istediği alan, 4 bin hektarın üzerinde. Cerattepe ve Genya bölgesini kapsıyor. Artvin’e kuş uçuşu uzaklığı sadece 4 kilometre. Sürekli heyelan yaşanan bu alanda, kentin en önemli içme suyu kaynakları bulunuyor. Ayrıca her yıl haziranda, boğa güreşlerinin de yapıldığı Kafkasör Şenlikleri gerçekleştiriliyor. Üstelik Hatila Milli Parkı’nın da yanı başında. Son ÇED raporuna karşı açılan davada, bu konuda şu görüşlere yer veriliyor: “Artvin şehir merkezine karşıdan bakıldığında gözün alabildiği her alan maden ruhsat alanı haline getirilmiştir. Bu ruhsat alanı, alanın büyüklüğü ile birlikte taşıdığı nitelikler itibariyle büyük önem taşımaktadır. Artvin şehir merkezinin bütün su kaynakları bu ruhsat alanı içerisinde yer almaktadır. Bir madencilik faaliyetinin bütün su kaynaklarını kirleteceği açıktır. Maden ruhsat alanı şehir merkezine kadar inmekte bazı mahalleleri içine almaktadır. ” 25 YIL MÜCADELE Cengiz Holding’in geçen 17 Şubat’ta jandarma ve polis “gazı” eşliğinde iş makineleri, konteynır, tel örgütü gibi madenciliğe ha Çevre nöbeti Afacan dede zırlık malzemelerini bin 700 rakımlı Kafkasör Yay lası Cerattepe bölgesine konuşlandırması, süre cin son halkası... Maden cilerin bu noktayı tehdi di ise 25 yıl öncesine da yanıyor. Kanadalı şir Cerattepe ket Cominco 1990’lı yıllarda, INNET Mining ise 2000’lerde bölge den bakır çıkarmak isti yor. Ancak Yeşil Artvin Derneği çatısı altında ör gütlenen halkın kararlı lığı sayesinde geri adım atılıyor. Artvinlilerin “soluk al dıkları” bu doğal alanlar da madencilik hakkı, ön ce Özaltın, daha sonra da Cengiz Holding’e geçiyor. Artvinlilerin “Gapakti (de fol) Cengiz!” diye seslen dikleri şirket, Cerattepe ve Genya’yı kapsayan, Hatila Milli Parkı’nın yanı başındaki yaklaşık Cerattepe 4 bin 400 hektarlık doğal alandan maden çı karmak istiyor. Ayrıca bölgenin coğ rafi konumundan ötürü ciddi heyelan tehdidi ol duğu da, kazanılan dava lardaki bilirkişi raporla rına yansımış. Bir önce ki ÇED onayını iptal eden Rize İdare Mahkemesi, 2014 sonunda, “Projenin yeri hatalıdır” vurgusu yapmış. EN BÜYÜK DAVA Madencilere karşı verilen hukuksal mücadeleyi, halkın kararlı direnişini Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bedrettin Kalın’la konuşuyoruz: “Dava açmamızı bile beklemeden Cerattepe’ye çıkma girişimde bulundular. Biz de aynı ayın 21’inden itibaren Cerattepe’ye çıktık ve 1700 rakımda 24 saat nöbete başladık. 10 Temmuz’da 2. ÇED’in iptali için dava açtık. 751 kişiyle Türkiye’nin en büyük çevre davasıdır bu. 7 ay boyunca hiçbir karar verilmedi. Bu arada defalarca dağa çıkma girişiminde bulundular ama başaramadılar. Sonra bildiğimiz olaylar buldu. Sahildeki 7 ilin güçlerini topladılar. Gerçekten çok ağır bir gaz ve plastik mermi saldırısıyla nöbet yerimizi geçebildiler. ” PANKARTLARIN DİLİ Artvinliler, tüm baskılara ve “en yukarıdan” gelen karalama kampanyalarına karşın, mücadelelerini hukuksal zeminde ve sivil itaatsizlik eylemleriyle sürdürmeye kararlı. Bu kararlılık, haftalardır süren eylemlerdeki pankartların diline de yansıyor. Bunlardan en aklımızda kalanını paylaşmadan geçmeyelim: “Bu derenin uzuni, Kıramadım buzuni, Cengiz sana ayırdım, Sopanın en duzuni...” Siz olsaydınız ne yapardınız? 25 yıldır doğayı korumak için mücadele ettiğinizi düşünün. Eylemler, davalar... Koruduğunuz bölge muhteşem bir orman. 20 endemik bitki türü yaşıyor. Başta boz ayı, karaca, vaşak, 21 memeli hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Kafkasör’üyle, çiçekleriyle, sis basmış dağlarıyla bir cennet. Aynı zamanda kentin ana su kaynağı. Açtığınız davaların tümünü kazandığınızı düşünün. Haklılığınız defalarca tescillenmiş. 6 dava kazanmışsınız. Danıştay bile bölgedeki maden arama ruhsatlarını iptal etmiş. Fakat rahat bırakmıyorlar sizi. İki yıl sonra (2010) bölge yeniden madenciliğe açılıyor. Neden? 2012 yılında ihale yapılıyor, itiraz ediyorsunuz, yasal değil diyorsunuz, dinlemiyorlar. Yeniden dava açıyorsunuz, onu da kazanıyorsunuz (2014). Dava Danıştay’da sürerken bir bakmışsınız şirket iş makineleriyle ormana giriyor. Engellemeye çalışıyorsunuz, jandarma ve polis gelip üzerinize gaz bombası atıyor. Size “yavru gezici” diyorlar. Ne hissederdiniz? Siz olsaydınız, ne yapardınız? HHH Cerattepe mücadelesi başladığında yani 25 yıl önce, Gezi eylemlerindeki orantısız şiddete karşı orantısız zekâ ve mizahla karşılık veren gençlerin büyük bölümü henüz doğmamıştı bile. 96 yaşındaki Afacan dede “yavru” sözcüğünü kimbilir nasıl karşılamıştır? Bahçesine 5 gaz fişeği atılmış. Bahçede oynayan torunlarını güç bela eve sokmuş. Sonra gaz kapsüllerini alıp polise verirken basit bir soru sormuş: “Neden?” Yanıt verememişler sorusuna. HHH Yavruyla kalsa iyi. Terörist dediler insanlara, sonra Alman ajanı. Aslına bakarsanız demediklerini bırakmadılar. Başbakan, hukuki süreç bitene kadar çalışma yapılmayacak sözü verince, gerginlik azaldı. Demek yetkililer, burada hukuki sürecin sürdüğünün farkındaymış. Peki, hukuki süreç sürdüğü halde neden o iş makineleri Cerattepe’ye çıktı? Neden Artvinliler coplandı, gaza boğuldu? “Herkes hukuka saygılı olsun” dediler. Cerattepe’de madencilik yapılmasını engelleyen 6 mahkeme kararına neden saygı duyulmuyor? Bölgedeki maden arama ruhsatlarını iptal eden Danıştay kararı neden uygulanmıyor? Neden bölge yeniden madenciliğe açılıyor? Rize İdare Mahkemesi’nin son yürütmeyi durdurma kararı halen Danıştay’da. Bu sürecin sonunu beklemeden nasıl oluyor da aynı şirketten yeni bir ÇED raporu alınıyor ve bu rapor onaylanabiliyor? Nerede hukuka saygı? Yeniden bir dava açılmışken, mahkemedeki hâkimler neden başka yerlere sürülüyor? Madem hukuki sürecin devam ettiğinin farkına varıldı, Cerattepe’ye çıkarılan iş makineleri neden oradan indirilmiyor? Daha kaç dava kazanması gerekiyor Artvinlilerin, rahata kavuşabilmek için. Daha kaç bilirkişinin “bu maden Artvini yaşanmaz hale getirir” raporu vermesi gerekiyor, bu yatırımdan vazgeçmeniz için? Kaç Artvinlinin dozerlerin önüne yatması, kaçının cop yemesi, kaçının gaza boğulması gerekiyor, doğanın korunabilmesi için? Ne olursa, oradaki insanları sesini duyacaksınız? Bergama gibi olmasın! Cerattepe’de yargı kararlarının bekleneceğinin gama köylülerinin de avukatlığını yapan Özay, Ovacık’ta açıklanması, akıllara hemen ki rezervin tükenmesinin ar Bergama’yı getiyor. dından Havran’dan buraya cev Fethullah Gülen Cemaati’ne her taşınmasına ilişkin yakın Koza Altın şirketi 18 Şubat 2008 tarih nin Bergama Ovacık’ta li ÇED iznine karşı aç ki altın madeni ve buna tıkları dava kapsamın karşı yürütülen mücade da, yarın Bergama’da le, uzun süre ülke gün 5 kişyilik bilirkişi he deminde yer tuttu. Şirket yetinin keşif yapacağı kayyuma devredildiği ve nı anlatıyor. “Atı alan yıllar içinde Ovacık’tan çıkarılacak rezerv kalma Senih Özay Üsküdar’ı çoktan geçti” diyen Özay, “Bu bi dığı halde, madene karşı lirkişi heyeti neye ba açılan davalar sürüyor. kacak? 2009 yılındaki Berga Konuyu en iyi bilen isim ma yerli yerinde değil ki! Artık lerden biri, İzmir Barosu avu kazılan çukurlara, tahrip olan katlarından Senih Özay. Ber ağaçlara, baksın” dedi. NE DEDİLER? NUR NEŞE KARAHAN Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu üyeleriyle birlikte, valiliğin verdiği “özel” izinle maden sahasına çıktı. Başbakan’ın sözüne karşın, şirketin tel örgülerle sahanın etrafını çevirdiğini ve konteynırlarını yerleştirdiğini gördüklerini bildiren Karahan, “Yargı kararının kendi lehlerinde çıkacağından emin görünüyorlardı. Şirket orayı boşaltsın” dedi. OSMAN OKUR 56 yaşında. Cerattepe direnişinin ön saflarında yer alanlardan şöyle diyor: “Kaleyi kaybetmeyecektik. Çok kötü oldu. O kepçenin üzerinde sağlam dursaydım, geçemezdiler. İnmezdim de ama o gaz neydi öyle...” ALİ SARAÇ Saraç, Atabarı Kayak Merkezi)nin işletmecisi. Jandarmanın valilik talimatıyla yolları kesmesi nedeniyle, ne kendisi ne de müşterileri işletmeye ulaşamıyor. “Mücadelemiz çocuklarımızın geleceği içindir” diyor. Efemçukuru unutulmadı İzmir’in içme suyu gereksinimini karşılayan önemli kaynaklardan olan Tahtalı Barajı’nın çatısındaki Efemçukuru bölgesinde, ancak savaş gibi olağanüstü hal dönemlerinde uygulanabilecek acele kamulaştırma kararıyla TÜPRAG madencilik şirketinin önü açılmıştı. Bölgedeki toplam 35 parsel, şirketin çalışması için 2008 yılında acele kamulaştırılmıştı. Yöre köylülerinden 34’ü parsellerini şirkete satarken, Ahmet Karaçam adlı yurttaş ise direnmişti. Yıllar içinde Efemçukuru’ndaki altın madeninin kapasite artışı valilikten onay alırken, acele kamulaştırmaya karşı hukuksal mücadelesini yürüten Karaçam’ı son olarak Danıştay haklı buldu. Danıştay Dava Daire ler Kurulu’nun düzeltme kararı sonrasında dosyayı yeniden görüşen Danıştay 6. Dairesi kamulaştırma işlemlerini iptal etti. Karaçam’ın avukatı Arif Ali Cangı, şunları söyledi: “Ne yazık ki maden şirketi bir yandan kapasite artışı için onay alırken diğer yandan davaların gereklerini yerine getirmemek için çabalıyor. Savaş dönemlerinde uygulanan ‘acele kamulaştırma’ kararı bu şirket için uygulandı. Mülkiyet hakkının gasp edilmesine neden olan bu uygulama mahkemeden dönmüş oldu. Acele kamulaştırma kararı ile ekoloji hareketleri ve açılan davaların önüne geçilmek isteniyordu. Şimdi bu konuda Danıştay kesin kararını vermiş oldu.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle