19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 3 Mart 2016 EDİTÖR: CAN DOKER haber 11 ‘Tutuksuz yargılama esastır’ Başbakan Ahmet Davutoğlu, Can Dündar ve Erdem Gül’ün özgürlüğünü değerlendirdi Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyesine olanak veren Anayasa Mahkemesi kararı ile ilgili olarak ilk kez konuştu. Davutoğlu, KKTC Başbakanı Ömer Kalyoncu ile Çankaya Köşkü’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi’nin Dündar ve Gül ile ilgili hak ihlali kararı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karara verdiği tepkiyi toplantıda ilk kez değerlendirdi. Davutoğlu, Erdoğan’ın müşteki olduğu dava ile ilgili olarak, “İki gazetecinin herhangi bir görüş beyan etmesi değildir. Taraf olduğum husustur” dedi. Davutoğlu, “Ancak Arızi durumlarda mahkemeler tutuklu yargılanmaya karar verebilirler, dedim. Yine aynı şeyi söylüyorum. Önemli bir gerekçe söz ko nusu değilse tutuksuz yargılama esastır” diye konuştu. Davutoğlu, “İşin esasına girildiğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, hükümetine ve halkına yönelik açık bir casusluk faaliyeti söz konusudur. Olayların gerçeğini saptırma faaliyeti söz konusudur” dedi. Davutoğlu, milli duruşa ve insani hassasiyete sahip herkesin bunun farkında olması gerektiğini dile getirdi. Davutoğlu, mahkemenin kararı ile ilgili olarak, “Yargı süreçleri tamamlanmadan Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. O dava sürerken, bu davanın esasından koparılıp bir basın özgür lüğü davası olarak yansıtılması, sürmekte olan davaya açık bir müdahaledir” değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM kararına karşı “tanımıyorum, saygı da duymuyorum” tepkisine de destek veren Davutoğlu, “Anayasa Mahkemesi’nin kararı üzerinde herkesin görüş belirtme ve gerektiğinde eleştirme hakkı vardır. Nasıl siyasiler eleştiriden azade değilse, aynı şekilde bütün kurumlar da aldıkları kararlar doğrultusunda eleştiriye tabi tutulabilirler” dedi. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisinin bu bağlamda değerlendirilmesi gerek tiğini ifade etti. Bu arada Cumhurbaşkanı Başdanış manı Mustafa Akış’ın “Cumhurbaşkanımızın, AYM kararını eleştirmesi, ‘kişisel konumlanma’ değil; ‘devletin ve hükümetin başı’ sıfatıyla bir açıklamadır” açıklamalarına Davutoğlu’ndan toplantıda yanıt da geldi. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın açıklamasını yeni duyduğunu belirtirken şu ifadeleri kullandı: “Cumhurbaşkanı herhangi bir vatandaş gibi eleştiri yapma hakkı vardır. Ben de aynısını söyledim. Cumhurbaşkanı başdanışmanın açıklaması bana gelmiş değil. Ayrıca o anlamda bürokratik birinin açıklamasına cevap verme tutumu içine girmedim, girmem. Türkiye’de devletin başı Cumhurbaşkanı’nın da hükümetin başı Başbakan’ın yetkilerini de herkes bilir.” l ANKARA/ Cumhuriyet Bürosu Gazetecilere dava açmayı bırakınERSCDINUOGIMRĞAHTZAAUENNRT’AEBIMCASAİŞELYKESARALENNNIDİ: Dündar ve Gül’ün özgürlüğünü değerlendirmek için basın toplantısı düzenleyen Sınır Tanımayan Gazeteciler: Cumhurbaşkanına sesleniyoruz, onların güvenliğinden sorumlusunuz Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSFReporters Sans Frontieres), gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün özgürlüğü değerlendirmek için bir basın toplantısı düzenledi. Çok sayıda uluslararası basın kuruluşundan gazetecilerin katıldığı toplantıda konuşan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, AYM kararının onların dışarı çıkması için bir kapı araladığını belirtti. İstanbul’daki toplantıda Can Dündar ve Erdem Gül’ün avukatı Bülent Utku, RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire ve RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu konuştu. Sözlerine “herkese teşekkür ederek” başlayan Can Dündar, “Uluslararası basının ilgisi hem bizi içeride ayakta tuttu, hem de dışarı çıkmamızı sağladı” dedi. “İlk kez şunu gördük, biz bir gazeteciler ailesiyiz. Bu aile birisi dara düştüğünde yardımına koşan, onu düştüğü hapisten çekip alabilecek çok büyük bir aile” diyen Dündar şöyle devam etti: “40 gün yalnız tutuldum, yazacak daktilom ya da bilgisayarım yoktu. Bütün o yokluk koşullarında bir kâğıt ve kalemin insanı nasıl dünyaya bağlayabildiğini görme şansım oldu. Bir kağıt ve kalem sayesinde sesimi duyurabildim. Oradan yolladığım notların İtalya’da, Polonya’da, ABD’de, Fransa’da çıktığını görmek, büyük bir güç kattı bana. Bana kattığı güç kadar zannediyorum hükümette de panik yarattı. Biz çıkabildiysek, büyük oranda bu uluslararası dayanışma sayesinde oldu.” RSF Genel Sekreteri Deloire, Dündar’a hitaben, “Bana yazdığın mektubu hatırlıyorum. Seninle birlikte yemeğe gitmek, el sıkışabilmek çok güzel” dedi. 30’u aşkın gazetecinin yaptıkları haberler yüzünden hâlâ içeride olduğunu hatırlatan Dündar, AYM kararının onların dışarı çıkması için bir kapı araladığını belirtti. “Belki daha önemlisi, bizim üzerimizden salınan korku sebebiyle yazmaya korkan, haber yapmaya çekinen potansiyel tutuklu gazetecileri korkularından kurtardık” diyen Dündar, gazetecilerin bundan sonra daha rahat haber yapacaklarını düşündüğünü dile getirdi. “Ben dışarıda suskun bir gazeteci olmaktansa hapiste konuşan bir gazeteci olmayı tercih ettim. İçeride konuşmaya ve yazmaya devam ettik, yine öyle olacak diye düşünüyorum” diye konuşan Dündar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tahliye kararına ilişkin sözleri hakkında, “Erdoğan kararı içine sindirmekte zorlanıyor. Bu onun için bir yenilgi oldu. Pek yenilgiye alışık olmayan bir Cumhurbaşkanımız var. Ama bu açıkça bir yenilgi, bunu hazmetmek yeri ne bir devlet krizine dönüştürmeyi deniyor. Bu, Türkiye tarihinde ilk kez oluyor” değerlendirmesini yaptı. ‘El sıkışabilmek çok güzel’ Birçok uluslararası basın kuruluşunun desteği ve dayanışmasıyla ilk toplantılarını 3 ay önce, Dündar ve Gül’ün tutuklanmalarının ardından yaptıklarını söyleyen Önderoğlu, “Sonunda meslektaşlarımızın özgürlüklerine kavuşmalarıyla birlikte tekrar sizlerle birlikteyiz” dedi. RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, Can Dündar’a hitaben yaptığı konuşmada, “Bana hapisten yazdığın mektubu hatırlıyorum. Mektubunun son cümlesinde ‘Umarım seni özgür bir adam olarak görürüm’ demiştin. Seninle birlikte yemeğe gitmek, el sıkışabilmek çok güzel. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar sizin için çok iyi bir haber, ama aynı zamanda Türkiye’deki basın özgürlüğü için de çok önemli bir karar. Normalde hâkimleri işlerini yaptıkları için kutlamamak lazım, ama ne yazık ki Türkiye’de onları kutluyoruz” dedi. “Buradan Türkiye’nin Cumhurbaşkanına sesleniyoruz: Gazetecilere dava açmayı bırakın, gazetecilere karşı yürütülen tüm illegal prosedürleri durdurun” diyen Deloire, “Erdoğan’ın AYM’nin kararını tanımadığını söylemesi son derece tehlikeli. Bay Erdoğan, Can Dündar ve Erdem Gül’ün güvenliği için sizi sorumlu tutuyoruz, onların güvenliğinden sorumlusunuz” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘Vicdanınızı sAİSHYıMAzENTlEaSTETVtİ EmR hıyiçomr?i’ 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Dışişleri Bakanlığı döneminden beri danışmanlık yapmış olan Ahmet Sever, Twitter’da kendisine yönelik yazılan hakaret ve küfürlere karşı isyan etti. T24 sitesindeki “Kendini dindar ve ahlaklı gören bir güruhu takdimimdir” başlıklı yazısında iktidardakilere ses lenen Sever, “Türkiye sizin döneminizde ahlaken çöküyor, hâlâ farkında değil misiniz?” diye sordu. “Ak Parti’nin kuruluşunda bu tür insanlar yoktu. Hangi Ahmet Sever merkezlerden, kimlerin himayesinde yönlendirildiklerini, beslendiklerini çok iyi biliyoruz. Amaç belli: Sindirmek, korkutmak, hedef göstermek ve susturmak” ifadelerini kullanan Sever, “Bunca tehdit, şantaj, hakaret, küfür, iğrençlik ve terbiyesizlik hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor? Hiç mi rahatsızlık duymuyorsunuz?” diye sitem etti. l Haber Merkezi HUKUKÇU TURGUT KAZAN, AYM’YE YAPILAN ELEŞTİRİLERİ YANITLADI: AYM iddianameyi istemez AKP’ye yakınlığı ile bilinen Sabah gazetesinin MİT TIR’ları haberleri nedeniyle 92 gün tutuk lu kalan Can Dündar ve Erdem Gül’ü özgürlüğe kavuşturan Ana yasa Mahkemesi (AYM) kararıy la ilgili yaptığı haberin yalan olduğu ortaya çıktı. Gazetenin iddiasına Turgut Kazan göre, AYM başvuruyu değerlendirirme den önce savcılıktan 17 Aralık 2015 ta rihine kadar tutuklulukla ilgili evrak ları göndermesini istedi ancak iddiana meyi istemedi. Gazete ve haberin sahi bi muhabir iddianamenin çıkış tarihi Çelikel: Nasıl sistem istediğini gösterdi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derne Aysel Çelikel ği Genel Başkanı Prof. Aysel Çelikel, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığı nı meşrulaştırmak için yeni Anayasa mü cadelesi verdiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararı hakkındaki beyanı nın, yeni anayasa yapmanın ne kadar ge reksiz olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Çelikel, “Anayasayı uygulamak yeni ana yasa yapmaktan daha önemlidir” dedi. nin 27 Ocak 2016 olduğunu unuttu. İstanbul Baro Başkanı avukat Turgut ceğini kaydetti. Bireysel başvuru sırasın ne bakar. Bu incelemelerin iddianamey Kazan, AYM bireysel başvurularında “id da hazırlanmış bir iddianame olmayabi le ilgisi yoktur. Tutuklama haksız ola dianame incelemek” diye bir şey olmadı leceği ihtimalini de dile getiren Kazan, rak görülüyorsa onun ihlal olduğunu ka ğını vurgulayarak, “AYM mutlaka Ada “Örneğin Türkiye’deki yargı işleyişinde rar verilir. Bu davanın düştüğü anlamına let Bakanlığı’ndan görüş sormuştur. İd 1 yıl sonra bile iddianame hazırlanabili gelmez” dedi. Dündar ve Gül’ün avukat dianame istenmez” dedi. Kazan, yargıya yor. Örneğin, tutuklama kurallara aykırı ları haksız tutukluluğu 3 Aralık 2015’te intikal etmiş olaylarda, savcılık aşama olabilir veya Türkiye’de 20 yıl25 yıl sü AYM’ye taşımıştı. AYM bireysel başvu sında ya da dava yürürken Avrupa İnsan ren davalar var. Tutuklama ya da uzun ruları 17 Şubat 2016’da gündemine al Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları süren durumlarda AİHM’ye de başvuru mış, aynı gün verdiği kararla da değer na göre tutuklama ve makul süreyi aşan lur. AİHM tutuklamayı inceler ya da yar lendirmeyi Genel Kurul’a bırakmıştı. yargılamalar açısından ihlaller doğabile gılamanan makul sürede bitip bitmediği l İSTANBUL/Cumhuriyet İşkenceye müsamaha zamanı mı? Uluslararası Af Örgütü 2014’te dünya genelinde şiddet raporunu açıklamıştı. Raporda işkencenin küresel bir sorun olduğuna işaret ediliyordu. Halbuki 1950 tarihli İnsan Haklarının ve Temel Hürriyetlerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, daha sonra İşkencenin ve Gayri İnsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi ve İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Küçültücü Muamele ya da Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi ile donatılmış güçlü bir uluslararası sözleşme yapısı yıllardır yürürlükte. Üstelik bunlar kâğıt üzerinde kalan sözleşmeler değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası mahkemelerle, coğrafi kapsamı sınırlı da kalsa, uluslararası bir yargı mekanizmasıyla güçlendirilmiş durumdalar. Bunlara rağmen Af Örgütü’nün raporunda 20092014 yılları arasında 141 ülkenin büyük bir bölümünde işkencenin rutin ve sistematik bir şekilde yapıldığı belirtiliyordu. Ayrıca, işkencenin yanında, kötü muamelenin de özellikle polis tarafından çok sık kullanıldığına dikkat çekiliyordu. Rapor, işkencenin muhalefete karşı kullanılan bir yöntem olduğunu ve ulusal güvenliği koruma kisvesi altında işkencenin ve kötü muamelenin uygulandığına dikkat çekiyordu. Bugün işkence ve kötü muamele, hükümetler, devlet bürokrasisi ve destekçileri tarafından her yerde aynı gerekçeyle meşrulaştırılıyor: Terörle mücadele. Güvenlik devleti ve bürokrasisi böyle alan kazanıyor. Şiddet yöntemlerine başvuran grup veya örgütlerin de bir amacı, devletleri işkence ve kötü muamele ihlalleri işlemeye kışkırtarak, onların demokratik meşruiyetinin zedelenmesini sağlamak. Bu uluslararası sözleşmeler, işkence ve kötü muamelenin failini, bir “kamu görevlisi” veya “bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle hareket eden kişi” olarak tanımlıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin taraf olduğu hem Avrupa hem BM sözleşmelerinde, kamu yetkisi kullanan kişilerin yaptığı veya yönlendirdiği, teşvik ettiği işkence ve kötü muamelelerle mücadele öngörülüyor. Çünkü esas sorun, yargılama ve cezalandırma tekelini elinde tutan gücün şiddet kullanımını sınırlamak. Zaten bu nedenle, BM sözleşmesi, tanımladığı işkence fiilinin “yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızi olarak husule gelen acı ve ıstırabı” içermediğini belirtiyor. Yasaların öngördüğü çerçevede yasal şiddet kullanımının ötesinde bir fiil, işkence ve kötü muamele. Gelelim Milli Savunma Bakanlığı’nın hazırladığı kanun tasarısına. Bir askere, terörle mücadele sırasında silah kullanma yetkisini aşma, işkence ve kötü muamele iddiasıyla soruşturma açılmasının MSB’nin iznine ve Başbakan’ın onayına bağlanmasını öngörüyor. Terörle mücadele gerekçesiyle, işkence ve kötü muamele iddialarını açıkça yasa denetimi dışına çıkarmak, söz konusu BM sözleşmesini fiilen askıya alma demek. Ayrıca soruşturma izni verilmeyen iddialarla ilgili olarak Başbakan’ı doğrudan suç şaibesine ortak etmek de demek. Bunun arkasından, polisten benzer bir talebin gelmesi beklenir. Önce MİT, şimdi asker, sonra polis... Asker, polis ve istihbaratın cezai sorumsuzluğunun parti devleti koruması altında sağlandığı, faşizan bir devlet özlemi şekilleniyor. Yasa Meclis’e geldiğinde, “terörle mücadele” gerekçesiyle kimin bu işkence ve kötü muameleyi teşvik etme girişimini destekleyeceğini göreceğiz. Destek cephesinin AKP ve MHP’den daha geniş olması maalesef ihtimal dahilinde. Ulusal güvenlik ya da sadece güvenlik gerekçesiyle bu tasarıyı desteklemek, kamu görevlilerinin ileride işleyebilecekleri işkence ve kötü muamele suçlarının teşvikçisi olmak demektir. Bunun uluslararası ağır sonuçları da vardır. Ama endişelenmeyin, biliyorsunuz, “Türkiye bir hukuk devletidir, hiçbir şekilde işkence ve kötü muameleye müsamaha gösterilemez”! Darbeye teşebbüsten soruşturma istediAYTHMAEYDÜYEYAFEİRNLK’EIDNRPEİ Milletvekili Şamil Tayyar, Can ADündar ve Erdem Gül’e tahliye yolu nu açan kararı veren AYM üyeleri hakkında “12 üyeyle ilgili anayasal rejimi ortadan kaldırmaya yönelik darbe teşebbüsü iddi asıyla haklarında Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma açılmalıdır. Savcıyı göreve davet ediyorum” dedi. Katıldığı bir televizyon programında Tayyar, “Bu karar hukuki değil, siyasi karardır. Anayasa Mahkemesi bir darŞamil Tayyar be ürünüdür. Bu karar geçen yıl, 75 paralel yapı mensubunu saat 17’de acelece kendi yetkisi olmadığı halde tahliye etmeye kalkan 2 hâkimden farklı değildir. Hukuk iğfali yapan 2 hâkim için soruşturma açıldı” dedi. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle