Katalog

KULTUR Mick Jagger’dan David Bowie itirafı The Mirror’a pişmanlıkları hakkında samimi demeçler veren The Rolling Stones grubunun lideri Mick Jagger, ölümünden önce David Bowie ile temasa geçememiş etti. Jagger, The Mirror’a, “Ölümünden önce son albümünü dinliyordum. Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Onunla iletişime geçmeyi düşündüm. Ama bunun he olmasından ötürü üzgün hissettiğini itiraf men ardından öldü. Çok üzgünüm” dedi. Bowie Perşembe 24 Mart 2016 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Midilli’de [email protected] 17 ‘Metrodaki kemancı’ yeniden geliyor insan olmak... Grammy ödüllü keman sanatçısı Joshua Bell, geçen yılki İstanbul konserinin ardından yeniden geliyor. 15 Mayıs’ta İstanbul’da Zorlu PSM’de sahne alacak Joshua Bell, bu yıl ilk kez Ankaralı müzikseverlerle de buluşacak, 16 Mayıs’ta Congresium Ankara’da sahneye çıkacak. Sanatçı, ‘metroda ki kemancı’ olarak da anılı yor. Sanatçı 4 milyon do lar değerindeki 1713 yılı na ait Stradivari us kemanıy la sahne de ola cak. Joshua Bell Domeni kampı Midilli’de üç mülteci kampını ziyaret ettim. İlk dikkatimi çeken sığınmacılar arasındaki ayrım oldu. Hayır, dini ya da mezhepsel ayrım değildi. Sınıfsal ayrımdı. Geçen hafta Midilli Adası’nda bir toplantıya katıldım. Oradaki üç mülteci kampını ziyaret ettim. Bizim kıyılardan, o adaya canını atmak için birbirini ezenlerin seslerini dinlemeye çalıştım. O kamplarda gördüklerimle, kapalı salonlarda konuşulanlar arasında ilişki kurmaya çalıştım. Yaşamın korkunçluğu karşısında bir kez daha dehşete kapıldım. Toplantı Stockholm ve New York merkezli bir düşünce ve tartışma kurumu olan Tallberg Vakfı tarafından düzenlenmişti. Sanatçı, gazeteci, STK temsilcilerinden, öğretim üyelerine uzanan geniş bir katılımcı profili vardı. Ne o kamplarda gördüklerim, ne de tüm toplantılarda konuşulanları bu yazıda özetlemem olanaksız, ancak orada izlenimlerimden sonuçları paylaşabilirim sizlerde. Midilli bir simge Şair Sappho’nun adası Lesbos bugün bir simge. Avrupa kapısının simgesi... Türkiye’den ölümü göze alarak insanlık dışı koşullarda buraya kaçanların tek umudu kapağı bir an önce Morie kampının girişi. Gönüllüler çocuklara resim yaptırıp oyun oynatıyor. Avrupa’ya atmak. Avrupa’nın 510 milyonluk nüfusu içinde 20 milyon Müslüman, Avrupa’yı çok korkutuyor. “Bir zamanlar Endülüs...” diye başlayan diyalog yerine, “20. yüzyılın ortalarında Batı Avrupa’da hiç Müslüman yoktu” diye söze başlamayı tercih ediyorlar. Bugüne dek uygulanan ayrımcı politikalar yeniden gözden geçirilirken birlikte yaşama yolları aranırken, Avrupa’da Müslüman nüfusunun azalmasını isteyenler çoğunlukta... O nedenle muhafazakâr ya da sağcı ırkçı partilerin yükselmesine şaşmamak gerek. Sınıfsal farklılıklar Mülteci ve göçmen sorununu dini açıdan irdelediğinizde çıkış yolu yok gibi... Midilli’de ilk dikkatimi çeken sığınmacılar arasındaki ayrım oldu. Hayır, dini ya da mezhepsel ayrım değildi. Sınıfsal ayrımdı. Savaş, ekonomik nedenler şiddet, baskı, tehditler, çocuklarına daha güzel bir gelecek verme tutkusuyla yollara düşen milyonlar arasında da korkunç sınıfsal farklılıklar vardı. Varlıklı Suriyeli otelde kalabiliyor, araba kiralayabiliyordu. Bir an önce Midilli’den Avrupa’ya geçeceğinden de kuşkusu yoktu. Olan yoksul Suriyeliye oluyordu. Adadaki en büyük iki kamp Karatepe ve Moria. Bu ikincisi ikiye bölünmüş: Bir yanda Suriyeliler kalıyor ötekinde Pakistan, Irak ve Afganlar kalıyor. Neden bu ayrım sorusuna aldı ğım yanıt: Statü farkı... Birleşmiş Milletler bürokrasisi... Mülteci ve göçmen sorununu sınıfsal açıdan irdelediğinizde, ekonomik uçurumu gidermeye çalıştığınızda çıkış yolu var gibi... Vicdan temizleme Bu kamplarda tam sayılarını bilemeyeceğim ama yüzlerce gönüllü çalışıyor. Çoğu Amerikalı ve Avrupalı. Canla başla çalışıp politikacıların yapmadıklarını yapıyorlar: Yani sığınmacılara hayatı bir nebzecik yaşanır kılmaya çalışıyorlar. Ama nedense bu gönüllü “yabancıların”, adanın yerli halkıyla pek bir ilişkisi yok... Belki haksızlık ediyorum ama bana müthiş bir “vicdan temizleme” operasyonu gibi geldi. ABD ve AB yönetimleri nin “Aman bizden uzak olsunlar da ...” tavrına karşı bir tepki... Bir ayrıntı. Ada adeta turizm merkezi gibi. Fiyatlar fırlamış, bir gün önce Anjelina Jolie gelmiş, Ai Wei Wei gitmişti... Türkiye mi? AB ile Türkiye arasındaki antlaşma, toplantımızın son günü masaya düştü. Genel kanı: “Kirli pazarlık”... Hem hukuk, hem ahlak dışı... Uygulanması olanaksız... Türkiye’nin bugüne dek 2 milyon Suriyeli almış olması; milleti riske atma pahasına gösterdiği olağanüstü “konukseverlik”... Bütün bunlar demokrasi sorunlarının yanında ne yazık ki arka planda kalıyordu. Ortadoğu’da bugün yaşanan durumların köklerine indiğinizde, emperyalist güçlerin oyunlarından, savaş tutkularından, Irak işgalinden söz ettiğinizde... (SykesPicot Antlaşması’ndan; Gertrude Bell’in cetvelle çizdiği sınırlardan söz ettim, Japonca dinler gibi dinlediler.) Aldığım yanıt hep Suriye’deki savaşta hükümetimizin oynadığı olumsuz roldü ve IŞİD’e göz yumulmasıydı. Hukuksuzluğun egemen olduğu, muhalif olanların “vatan haini” ya da “terörist” diye nitelendiği ortamlarda “konukseverlik” bile işe yaramıyor! Bana öyle geliyor ki tüm sınırlar ortadan kalktığı gün, dünya daha korkusuz ve daha insanca yaşayabilecek... Kulağınız desteğe ‘Açık’ olsun Kurulduğu günden bu yana hiçbir sermaye ya da gruba bağlı olmadan 20 yılını dolduran Açık Radyo’nun 13.’sünü düzenlediği Dinleyici Destek Özel Projesi devam ediyor. Etkinlik 9 gün 99 saat sürecek. 19 Mart Cumartesi sabahı başlayan program, 27 Mart Pazar akşamı sona erecek. 13. Radyo Günleri çerçevesinde programcılar, dinleyiciler, sanatçılar, müzisyenler, edebiyatçılar, oyuncular, gazeteciler ve bilim insanları bir araya gelerek dünyanın gidişatını konuşacak, sanat ve bilimlerini konuşturacak ve yeni destekçilere çağrıda bulunacaklar. Radyo Şenliği’nin konukları arasında Ahmet Ali Arslan, Ata Demirer, Badi Gardi, Başak Yavuz, Biz, Burak Gü ven, Can Güngör, Cemal Ünlü, Ceylan Ertem, Cihan Mürtezaoğlu, Cümbüş Cemaat, Ege Çubukçu, Feryal Öney, Gülay Diri, Güzin Değişmez, Hakan Vreskala, Harun Tekin, Uğur Yücel ve Umay Umay gibi isimler ve gruplar yer alıyor. Ayrıca; 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için Melih Cevdet Anday’ın “Dikkat Köpek Var” oyununu; Entegre Sanat rejisiyle Meltem Cumbul, Nejat İşler, Güven Kıraç, Zeyno Günenç, Hakan Pişkin, Sercan Gidişoğlu ve Oğuz İşçi seslendirecek. Açık Radyo’ya destek vermek isteyen dinleyiciler seçtikleri programın istedikleri bir saatine destek verebilirler. Bunu (212 343 41 41) telefonu arayarak ya da www.acikradyo.com.tr’yi ziyaret ederek yapabilir ler. Kültür Servisi ‘Taşlar’ yeniden Craft’ta Avustralyalı yazar Tom Lycos’un kaleminden gerçek bir hikâyeyi sahneye getiren “Taşlar” oyunu yeniden Craft sahnesinde. Oyun, izleyiciyi kendinden olmayanın yerine koymaya, ‘öteki’ ile empati kurabilme yeteneğini sınamaya; hem ‘taşı atan’, hem de ‘taşa muhatap olan’ tüm karakterleri anlamaya davet ediyor. Oyun 27 Mart ve 3 Nisan tarihlerinde saat 19.00’da Craft Kadıköy’de izlenebilir. Cumhuriyet Ödülü Doğan Kuban’a Doğan Kuban Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) 2007’den bu yana, her yıl laiklik ilkesinin benimsendiği 10 Nisan’da sahibine sunduğu “Cumhuriyet Ödülü” bu yıl “Cumhuriyetin temel değerlerini ve laikliği, onurlu duruşu ile savunan ve uygulayan, mimarlık, şehircilik ve çağdaş sanatta yeni çözümler üreten örnek bilim insanı” olması gerekçesiyle, Prof. Dr. Doğan Kuban’a verilecek. ÇYDD Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun belirlediği isimler arasından ÇYDD üye, gönüllü ve gençlerinin oylarıyla belirlenen ödülünü Kuban, 10 Nisan Pazar günü Kadir Has Üniversitesi, Cibali Kampusu D Blok Büyük Salon’da 14.00 ve 17.00 saatleri arasında yapılacak törende teslim alacak. Törenin ardından “Yeni Anayasa, Laiklik, Başkanlık Sistemi” konulu bir panel de gerçekleştirilecek. Cumhuriyet Ödülü’nü daha önce sırasıyla Muazzez İlmiye Çığ, Fazıl Say, Sabih Kanadoğlu, Dr. Rıza Türmen, Yıldız Kenter, Gülriz Sururi, Genco Erkal, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve Prof. Dr. Nermin Abadan Unat. Ceylan Ertem C MY B