19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 26 Şubat 2016 EDİTÖR: CAN DOKER AHLÜMKAÜNMETİ: PYD terör örgütü değil Almanya’da tartışmalı olan PYD ve YPG konusu dün netliğe kavuştu. Alman Sol Parti’nin Federal Meclis Milletvekili Sevim Dağdelen’in federal hükümete yönelttiği “Alman hükümeti, PYD ile YPG ve YPJ’yi terör örgütü olarak niteliyor mu?” soru önergesine “Terör örgütü değil” cevabı verildi. Alman hükümeti yazılı olarak verdiği cevapta “PYD de askeri kolu YPG ve kadın birliği YPJ de BM Güvenlik Konseyi’nin terörist örgütler listesinde yer almamaktadır. PYD, PKK’nin bölgedeki organlarından biri olarak görül mekte ise de AB’nin terör örgütleri listesinde de bulunmamaktadır” denildi. “Suriye Kürtlerinin temsilcileri olan PYD ve YPG temsilcilerinin de Cenevre’deki Suriye müzakerelerine davet edilmesi için çaba harcayacak mı?” sorusuna Riyad’da bu yönde Suriyeli muhaliflerden oluşan geniş bir grubun uzlaşı sağladığına dikkat çekildi. Alman İçişleri Bakanlığı cevabında PYD’nin Suriye rejimine yönelik duruşunun siyasi ve askeri açıdan net olmadığı da belirtilerek “Ancak süreç mümkün olduğunca geniş kesimleri kapsamalı. Şam rejimi ve muhalif gruplar dışında PYD gibi önemli aktörler de Suriye’nin siyasi geleceğine dair görüşlerini paylaşma fırsatına sahip olmalı” denildi. Dağdelen İzole eden politika Cumhuriyet’e konuşan Se vim Dağdelen, Erdoğan’ın Suriye poli tikası nedeniyle uluslarararsı toplum da her geçen gün daha da izole olduğunu söyledi. Sevim Dağdelen, “Ankara’dan farklı olarak Alman hükümeti, PYD, YPG ve YPJ’yi terör örgütü olarak nitelememiş, böylece ABD ve Rusya ile aynı bakış açısını sergilemiştir” diye devam etti. Dağdelen, “Erdoğan YPG mevzilerini bombalarken, Alman hükümeti, PYD ve YPG’nin Suriye’de çözüm sağlanması için önemli aktörlerden biri olduğunu belirtmiştir ve onların çözümün bir parçası olması gerektiğini vurgulamıştır” diye konuştu. Şeriat buna izin vermez‘ANNEKUZUSU’TORUNLARINIGERİİSTEYENDEDEYEIŞİDEMİRİNDENYANIT: Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki IŞİD davasının dosyasında, IŞİD’in sınır emiri Mus tafa Demir ile 3 torunu damadı tarafın dan Suriye’deki IŞİD bölgesine kaçırı lan bir dedenin çok çarpıcı telefon gö rüşmesi de yer aldı. Tapelere göre, IŞİD’in sınır emiri olan Ebu Ali kod adlı Mustafa Demir’e numarasını bir “dost tan” aldığını belirten de de H.H.K, Demir’den to KEMAL GÖKTAŞ runlarının getirilmesi için yardım ricasında bulunuyor. Buna karşın Demir, acılı dedeye şeriata göre Türkiye’nin İslamiyeti yaşamadığı için çocukların iadesinin söz konusu olmadı ğını, annenin çocuklarına kavuşmasının tek yolunun onun da “İslam Devleti”ne gitmesi olduğu yanıtını veriyor. Konuş madan bazı çarpıcı bölümler şöyle: l “H: Alo, Ebu Ali Bey’le mi görüşüyom l M: Evet l H: Ya ben Ankara’dan arıyom l M: Buyur hocam l H: Ya benim çocuklarım, damadım üç tane çocuğumu Kilis Elbeyli’den Su riye hudutlarına götürdü. Ee ben kızım la birlikte şimdi buradayım. Biz Kilis Elbeyli’de onları polise söylemiştik, jan darmayla birlikte orda bi köyde arama yaptılar. Ordan sonra da tabi polis jan darmadan elinden kurtulduktan sonra karşıya Hacıbeyliye geçtiği söyleniyor. E bize ordan bi dost sizin isminizi verdi. Size yardımcı olabilir dedi. Bize nası yar dımcı olabilirsiniz? l M: İsim neydi amca? l H: H.. l M: H. amca, şimdi insanlar bura kendi kendi iradesiyle gelir doğru mu? l H: Doğru ama bu kaçak gitti, aranı yo şu anda. Kızım davacı. Çocuklar biri bir buçuk, ikizler 4 yaşında. l M: İslam şeriatına göre ee kesinlik le buradaki hakimler, hatta burda gelip mahkemeye verseniz dahi bile, buradaki İslam şeriatına göre onların İslam diya rında oturması gerekir ve asla geri ver mezler. l H: Ama çocuk bunlar Ebu Ali efen di. Çocuk daha bunlar götünde donuğun beziynen gitti bu çocuklar. Anne kuzu su bunlar. l M: Evet ben 6 aylık burda geçen be be gördüm H. amca 6 aylık l H: Annesi de burda şimdi doktor kontroluynan duruyor. E üç tane çocuk elinden gitti. Doktor denetiminde şu anda, yani biz ee siz takdir ederseniz ki babaysağız hepimizin evladı var. Bunlar da ana kuzusu ne yaparız nası ederiz sizden açıkçası yani sizin yardım edebileceğinizi söylediler 'Ana kuzuları...' l M: Bu konu hakkında kesinlikle hiç bi şekilde yardımcı olamam size. l H: Şeriat kanunlarına göre eğer ki siz ee hepimiz elhamdülillah Müslümanız ee şeriat kanunlarına göre de Peygamberimizin hadislerine göre Allah’ın emrine göre de üü bu çocuklar ana kuzusu anasından ayrılmaz ki... l M: Şeriat diyor ki iki devlet var. Bir tanesi Allah’ın hükmü ile hükmediyor, Allah’ın şeriatı var. Diğeri de kendisini İslama nitelendirmiş ancak ee sağdan soldan toplama yani İsviçre Avrupa Birliği gibi diyelim demokrasiyle yönetilen bir ülke var. Hangisi hangisine muhkim olmamız gerektiğini sorduğu zaman kesinlikle bunların hepsi gidiyor yani kuran ve sünnet çocuğun İslam devletinde yaşamasını emderiyor. l H: Onu bi kenara atalım ben buraya gelecem ya da bu işte bu topraklarda bu çocuklarımı yetiştirecem derken annesinin onayını almayan bu şeriat ne der? l M: Ha işte annesinin onayına bakmaz Allah ezze ve celle ve onun peygamberi Allah resulu sallallahu ve selem bi şeyi emrettiği zaman ayette diyor ki Allah ezze ve celle diyor Allah resulu bi işe hüküm verdiği zaman mümin erkekler ve mümin kadınların seçme hakkı yoktur diyor Allah azze ve celle ayette burda ayet ortada geçer eğer burda İslam devleti varsa İslam devletine hicret etmek Müslümanlar üzerinde farz olan bir amelse İslam diya devleti dışında kalan bütün Müslümanlar asi durumuna düşerler. ‘Bu nasıl Müslümanlık olur?’ l H: Ne yaparız biz yani bu çok benim kızım burda yani çok hasta ee anne ee bu üç tane çocuğu meliye meliye bu nası bi Müslümanlık olur bilemiyorum oo ayrı bir dartışılacak konu da… Onu bi kenara atalım ben buraya gele bur‘aAynanegedlesin!’ Tapelere göre Ebu Ali, annenin deİslam Devleti’ne gelmesi gerektiğini söylüyor. cem ya da bu işte bu topraklarda bu çocuklarımı yetiştirecem derken annesinin onayını almayan bu şeriat ne der? ‘Hiçbir şey yapamazsınız’ l M: Ha işte annesinin onayına bakmaz. Ayette burda ayet ortada geçer eğer burda İslam devleti varsa İslam devletine hicret etmek Müslümanlar üzerinde farz olan bir amelse İslam devleti dışında kalan bütün Müslümanlar asi durumuna düşerler. l H: Tamam napmamız gerekiyor bizim bu durum karşısında? l M: Hiç hiç bişe yapamazsınız ancak yani annesinin yarasının kuruması gerekiyorsa kendisi buraya çocukların yanına getirecek ve bu şekilde yarası dinecek. Onun dışında Hasan amca kendinizi yormaktan başka bi şey yapamazsınız yani. l H: Tamam teşekkür ederim. l M: Rica ederim Hasan amca iyi akşamlar. l H: Teşekkür ederim. Allah sizinle olsun. l M: Sağolun” AKP’Lİ Çelik’ten HDP’li HEzer’e ‘İnsanlıkla bağdaşmaz’ Güler Sabancı Terzioğlu’na son görevProf. Dr. Terzioğlu’nun cenaze törenine Güler Sabancı da katıldı. İstanbul’da önceki gün yaşamını yitiren Sabancı tığı anılacak çok şey var. İyi bir eğitim gönüllüsü, iyi bir bi Üniversitesi kurucu rektörü ve lim insanı, iyi bir yönetici idi” eski TÜBİTAK başkanlarından dedi. Prof. Dr. Tosun Terzioğlu (74) Bebek Camii’ndeki cena için Sabancı Üniversitesi Tuz ze töreninin ardından Terzioğ la Kampusu’nda tören düzenlendi. Törene Sabancı Üniver Terzioğlu lu, Zincirlikuyu’da son yolculuğuna uğurlandı. Törene; Gü sitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler ler Sabancı, milletvekili Ekmeleddin Sabancı, akademisyenler ve öğrenci İhsanoğlu, gazeteci Cengiz Çandar leri katıldı. Güler Sabancı “İnce, de da katıldı. Terzioğlu, Zincirlikuyu’da rin zekâsı, birikimi ile bizlere bırak toprağa verildi. l İSTANBUL/CHA AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, HDP’li Tuba Hezer’in Ankara’daki terör saldırısını gerçekleştiren militanın ailesine ta ziye ziyareti yapmasını eleştirdi. Çe lik, “Böyle bir kişey taziyede bulun mak insanlıkla bağdaşmaz” dedi. Çe lik, HDP’li Tuba Hezer’in TBMM’de yerinin ol madığını söyledi. Partisinin ge nel merkezinde ba sın toplantısı dü zenleyen Çelik, HDP’nin teröre karşı TBMM’de hazırlanan bildi riye imza atma masını eleştirdi. Çelik, “HDP im za atmadı, kafası karışık temel insa ni değerler konu sunda savrulma ya şayan bir kadro. Taziye ye katılmaları insanlık la bağdaşmaz. Dünya da böyle bir şeyin gö Ömer Çelik rüleceğini zannetmi yorum. Terörist taziyesini giden kişinin TBMM’e işinin olmadığını düşünüyorum, milletvekilliği vasfı ile bağdaşır yanı yoktur. İspanya’da medyada ETA terör örgütünü öven kişi mahkum oldu. Sen gidiyorsun bu kadar insanı katleden insanın taziyesine. TBMM bu ülkenin onurudur ve kimsenin kirletmesine izin verilemez. TBMM üyesi vasfı taşımaz” değerlendirmesini yaptı. ‘Haddini bilmiyor’ Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri’nin açıklamalarına ilişkin görüşlerini de açıklayan Çelik, Türkiye’ye gelip de terör örgütü üyeleriyle vakit harcaması, Türkiye’yi suçlaması en hafif tabirle, haddini bilmezliktir” dedi. Mülteci yükünün eşit paylaşılması gerektiğini belirten Çelik, “Bu yükün eşit paylaşılması gerek hiçbir Avrupa kurumu ve ülkesi Türkiye’yi insanların depolandığı bir yer olarak görmemesi gerek” dedi. Ömer Çelik, AKP hükümetinin aldığı tedbirlerin savaşın engellenmesine yönelik olduğunu savundu. l ANKARA haber 13 Ey bombaya can veren iktidar!anlı bombalar ülkenin çeşitli yerle rinde sağlı sollu patlarlar. C Her bombadan sonra, ölenlerin ve öldürenlerin kimlikleri üzerinden nefretin çatallı dili parlak bir şeytan gibi belirir. Onun parlaklığında kamaşan gözler hızla körleşir. Gerçeklerden uzaklaşıp bir kâbusun girdabında kayboluruz. Terör hepimize kendi dilini tane tane öğretir. Terörle kazanıldığı ya da kaybedildiği sanılan ne varsa adaletin terazisinden yerlere dökülür. Şu, şu, şu merkezlerdeki duraklardan uzak durun haberleriyle kuşatılırız. Kendimizi, canlı bombaların şehirde fink attığı bilgisini sıradan bir bilgi olarak gündelik hayatımızın merkezine sorgusuz sualsiz koymuş buluruz. Hak bile verebiliriz kendini bir uğurda öldürenlere... Cenazelerine gideriz, ailelerine başsağlığı dileriz... Deliririz... Kendini öldüren canlı bombadan daha çok deliririz. Canlı bomba... Muhtemelen aklı yitik ama fikri sabit sayısız deli... Onlar şu anda aramızda ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. Kimi Allah’a inanıyor; kimi özgürlüğe... Ama hepsi ölerek ve öldürerek dünyayı değiştirebileceğine inanıyor. Ve her biri davalarına hizmet edecekleri o kutsal dehşet anını kolluyor. O an kimimizin işten, kimimizin okuldan, kimimizin sinemadan çıktığı ve az sonra ne yapacağını düşündüğü bir an olacak. Son an olacak. Öleceğiz, cesetlerimiz parmakla sayılamayacak kadar çok ve tanınmayacak kadar az olacak. Ardından terörü lanetleyenler ve terörü övenler arasına gerilmiş seyirlik telde insanları oyalamakla vazifeli cambazlar ortada cirit atacaklar. Biz onları seyrederken anadilimizi unutup panik dilini öğreneceğiz. Gündelik hayatımızın kasten bir korku tüneline sokulduğunu fark bile etmeyeceğiz. Bu yüzden canlı bombaların kumandasını ellerinde tutanlar iktidarla pazarlığa elleri güçlü oturuyorlar. Bu arada iktidarın eli de armut toplamıyor. İktidar canlı bombaların faaliyet planına hâkim ama kendine hâkim değil. O yüzden halka güven vermiyor; halkı alaturka yöntemlerle tedirgin ediyor. Bunların sağı solu belli olmaz, diyor. Şurada, burada, orda her an patlayabilirler, diyor. İyisi mi ya sen bize hiç güvenme, kendi başının çaresine bak, diyor. Ya da başkanlığı destekle bitsin bu çile, diyor. Neticede sadece eylem yapılabilecek noktaları açıklıyor. Sonra susuyor. O suskunluğun tedirginliğinde o noktalar boşalıp en güvenli yer haline gelirken; geri kalan her yer toptan tekinsizleşiyor. Canlı bombaların zaten hem mecazen hem de cidden sağı solu belirsiz. Ama bombaya can verenin her seferinde kim olduğu belli. O patlamayla kimlerin canlarının neden alındığı da belli. Yine de sanki bombaya can veren başka bir şeymiş gibi... Bir güç olduğuna inanıyormuşuz da bir türlü tanımlayamıyormuşuz gibi... O canlı bombalara o canı veren güç bizden büyük ve her şeyden kudretliymiş gibi... Hayatımız usul usul canlı bombalı ve büyük korkmalı bir kâbusa dönüşüyor. Bu kâbustan silkinip uyanmamız gerek. Bombaya can veren iktidarın tek dayanağı, insanın şiddete tahammüllü ve ondan medete eğilimli olmasıdır. Tahammülü azaltmaz ve medetten vazgeçmezsek öle öle tükeneceğiz. Ve terörle yönetilen bir ülke olarak tarihteki ve coğrafyadaki yeni ve korkunç yerimize kalıcı olarak gömüleceğiz. Protesto için kendilerini astılar Yunanistan’ın başkenti Atina’da sıkışıp kalan mülteciler kendilerini astı. İki Pakistanlı sığınmacı Balkanlar üzerinden Avrupa’ya yapacakları yolculuk geciktiği için intihara kalkıştı. Mülteciler hastanede tedavi altına alındı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle