14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 4 Aralık 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Gökçek kaybetti ‘dayı oğlu’ kazandı ATO seçimlerinde Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek’le yarışan Emine Erdoğan’ın dayısının oğlu Gürsel Baran 100 oyla yeni başkan seçildi Salih Bezci’nin istifasının ardından yapılan Ankara Ticaret Odası (ATO) başkanlığı seçimlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın dayısının oğlu olan Gürsel Baran 100 oyla kazandı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğlu olan Osman Gökçek ise 86 oyda kaldı. Yaklaşık 125 bin üyesi bulunan ATO dün sandık başına gitti. ATO Konferans Salonu’nda yapılan seçimler nedeniyle dün ATO’da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. ATO’nun girişi polis tarafından demir barikatla kapatıldı. Kimlik kontrolü yapıldı. Sarı basın kartı olmayan gazeteciler içeriye alınmadı. Sarı basın kartı olan gazeteciler de üzerleri aranarak içeriye girebildi. İki kez kimlik kontrolü yapılırken, gazeteciler de sadece ATO’nun giriş salonuna kadar gidebildi. Araçlar da arandı. ATO da çevik kuvvetin de aralarında bulunduğu çok sayıda polis görev yaptı. Bazı ATO meclis üyeleri alınan güvenlik önlemlerine tepki gösterdi. ATO’nun giriş kapısına Çankaya 4. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın, “Cep telefonu, fotoğraf makinesi gibi görüntü kaydedici veya haberleşme sağlayıcı cihazlarla kapalı oy verme yerine girilmesi yasak olup aksine hareket edenler hakkında 298 sayılı kanunun 82. maddesi uyarınca sandık kurulu başkanı tarafından işlem yapılacaktır” yazısı asıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, oy kullanmak için geldiği ATO’da başkan adayları Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in oğ lu olan Osman Gökçek ve Emine Erdoğan’ın dayısının oğlu olan Gürsel Baran ile açıklama yaptı. Hisarcıklıoğlu, güvenlik önlemlerinin seçim hâkiminin aldığı bir karar olduğunu söyledi. İki başkan adayı birbirlerine çiçek vererek başarılar diledi. 100 oyla yeni başkan Yapılan seçimlerde kazanan Gürsel Baran oldu. Baran, 188 meclis üyesinden 100’ünün oyunu alarak ATO başkanlığına seçildi. Osman Gökçek 86 oy alırken, 2 oy da geçersiz sayıldı. Başkanlığa seçilen Gürsel Baran, FETÖ ile mücadelede devletle işbirliği içerisinde çalışmalar yapacaklarını söyledi. Seçim sonuçlarında FETÖ etkisi olduğunu iddia eden Osman Gökçek ise şu açıklamalarda bulundu: “Gürsel Baran’ı tebrik ediyorum, demokratik bir seçim oldu, kendisi başarıyla çıktı. Özellikle süreç içerisinde FETÖ terör örgütüyle ilgili yaptığımız açıklamaların sandığa olumsuz olarak yansıdığını görüyoruz. Zannediyorum içeride bulunan bu örgütlerin yine aynı şekilde tam tersine bir oy kullanması söz konusu olduğunu düşünüyorum. Ama sonuçta Gürsel Bey hakkıyla almıştır. Bu FETÖ terör örgütüyle mücadele edilmeyeceği anlamına gelmez. Ben meclis üyesi olarak FETÖ terör örgütüyle mücadeleye tam gaz devam edeceğim. Önümüzde bir seçim daha var ve inşallah önümüzdeki sürecin içinde sonucun değişeceği kanaatindeyim.” Osman Gökçek daha önce de AKP’den milletvekili aday adayı olmuş ancak aday gösterilmemişti. NECATİ SAVAŞ ‘Gökçek aday olamaz’ iddiası Gürsel Baran yaptığı yazılı açıklamada, Osman Gökçek’in aday olamayacağını belirterek, “Hukukçu arkadaşlarımız ATO’yu ilerleyen süreçte başkansız bırakabilecek kadar önemli bir görüşü bizimle paylaştılar. Diğer aday arkadaşımız Osman Gökçek’in ATO Başkanlığı için seçilme yeterliliği bulunmamaktadır. Çalıştığı şirkette temsil ve ilzama yetkisi bulunmayan bir kişinin seçimlere girmesi, aday olması ve seçilmesi durumunda yaşanabilecekleri gerçekleşecek seçimler öncesi sizlerle paylaşmayı uygun bulduk” dedi. Açıklamada hukukçuların görüşlerine de yer verildi. Hukukçular, “Bir kişinin, oda başkanlığına aday ola bilmesi için meclis üyeliğine seçilen şirketin ortağı ve/veya yöneticisi olması ve ana sözleşmeye uygun şekilde şirketi temsil ile bağlayıcı işlem yapmaya yetkilendirilmiş olmasının şart olduğunu” belirtti. Açıklamada, Osman Gökçek’in şirketin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olmadığına işaret edilirken, hukukçu görüşlerinde “Osman Gökçek’in yetkilendirmesine ilişkin alınan kararın görevi sona eren yönetim kurulu tarafından alındığı görülmektedir” denildi. Açıklamada, yetki devrinin yok hükmünde olduğu kaydedildi. Açıklamada Gökçek’in, kazanması halinde ise YSK’ye yapılacak bir başvuruyla seçimin iptalinin gündeme geleceğine dikkat çekildi. ‘Başbakan’ torbalanacak! Haftaya TBMM’ye sunmayı planladığı anayasa değişikliği önerisinde ‘başbakanlığı’ tek torba maddeyle kaldırmayı planlayan AKP’ye yöntemle ilgili uyarılar geldi EMİNE KAPLAN AKP ve MHP’nin üzerinde uzlaştığı anayasa değişikliği önerisinde, şimdiye kadar hiçbir anayasa değişikliğinde uygulanmayan bir yönteme başvurulacak. Anayasanın 17 maddesinde geçen ‘Başbakan ve Başbakanlık’ ifadeleri, 17 maddede değişiklik yapılması yerine tek bir torba maddede kaldırılacak. Ancak hukukçular, bunun anayasa tekniği açısından sıkıntı yaratacağını, her maddede ayrı ayrı değişiklik yapılması gerektiği görüşünü dile getiriyor. Eski TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Atilla Kart, bu yöntemi “anarşist yasa yapma” olarak nitelendirdi. Bu yöntemin uygulanması durumunda, 17 maddede ayrı ayrı değişiklik yapılması yerine ‘Değiştirilen hükümler’ başlığı altında “Anayasada ‘Başbakan’ olarak geçen ifadeler ‘Cumhurbaşkanı’, ‘Başbakanlık’ olarak geçen ifadeler ‘Cumhurbaşkanlığı’ olarak değiştirilmiştir” hükmünü düzenleyen tek bir madde getirilecek. Geçen dönem kurulan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Atilla Kart, bu uygulamaya tepki göstererek şöyle konuştu: “Böyle bir yöntemle anayasa yapımında fiili durum yaratılır. Bunun teknik olarak mümkün olmayacağı, asgari hukuk vicdanı olan akademisyenlerin hepsinin ifade edeceği bir durumdur. Anayasanın kendine göre bir sistemi var, o sistemi ve bütünlüğü daha da tahrip edecek sonuçlar yaratması kaçınılmaz. Tam anlamıyla karambol, tamamen konjonktürel, günü kurtarmaya yönelik, anayasa sisteminde yarattığı tahribatı umursamayan felsefi anlamda anarşist bir yasa yapma yöntemidir.” Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç de anayasa değişikliklerinin tek tek maddeler halinde yapılması gerektiğini söyledi. ‘Yalnızım ama mücadelem sürecek’ Doların ve faizin bir baskı aracı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘kritik süreçten döviz bozdurularak çıkılabileceğini’ savundu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç AVM’nin açılışını yaptı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada “Faiz meselesini çözmemiz gerekiyor. Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim, kararlıyım” dedi. “Gelin şu anda dolarınızı, Avro’nuzu TL’ye çevirin” çağrısını yineleyen Erdoğan, dövizin bir baskı aracı olduğunu belirtti. 15 Temmuz’da halkın demokrasisine, özgürlüğüne, geleceğine sahip çıktığını vurgulayan Erdoğan, aynı sahiplenmeyi ekonomi için de istedi. Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Birileri 15 Temmuz’da tankla, topla, F16’larla teslim alamadıkları bu ülkeyi ekonomik sabotajlarla diz çöktürmeye çalışıyor. Bu oyun da yeni değil. Özellikle son 3 yıldır ekonomik kriz kozunu farklı yol larla sürekli tedavüle sokmaya çalışıyorlar. Her aracı kullandılar. Yıllardır koyunlarında besledikleri FETÖ, PKK, YPG, DEAŞ gibi örgütleri kendilerini ifşa pahasına üstümüze salmaktan çekinmediler.” Devrimci çıkış! Konuşmasında dünya finans sistemine de eleştiriler yönelten Erdoğan, “Faizi önemli bir sömürü aracı olarak görüyorum, faizi emperyalist mantığın en önemli sömürü araçlarından biri olarak görüyorum ve faizi yatırımcıyı köşeye sıkıştırma aracı olarak görüyorum. Şu anda Türkiye’de en yüksek parayı kazanan reel yatırımcı değildir. En yüksek parayı kazanan finans sektöründe olanlardır” diye konuştu. Erdoğan, kritik süreçten döviz bozdu rularak çıkılabileceğini savundu: “Yastığınızda ne kadar döviz varsa gelin bunu milli paraya, altına yatırın demiştim. Niye? Altın bizim için değişmez ölçüdür. Benim de alanım ekonomi. Bir baskı aracıdır. Gelin milli değerlerimize sahip çıkalım. Gelin şu an dövizinizi çevirin. Yastığınızın altında varsa, TL’ye çevirin. Zarar edersek ne olur? Bak, bu millidir, bunda bereket vardır. Çünkü öbürü emperyal amaçların bir aracı. Yerli, milli parana sahip çıkacaksın.” AKP ve MHP arasında anayasa konusunda varılan uzlaşmayı da hatırlatan Erdoğan, “Birliğimiz beraberliğimiz için bu anayasa görüşmesinin milletimiz için, devletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi. l İstanbul/Cumhuriyet haber 5 Hak, hukuk güvencemizdi hani!.. Kış geldi, kuru soğukta yürüyorum... Bugün günlerden pazar. Yüreğimin içinden bulutlar geçiyor; umutları, sevdaları, sevinçleri sanki benden kaçırıyor. Yıllar önceye gidiyorum, ilkyazı bekliyorum. Bir güney kentindeyim düşlerimle birlikte. Kayısı dalında açan çiçek, ıhlamur ağacının yorgunluğu, yalnızlığı, bir çocuğun gözlerindeki hüzün beni, sizi, hepimizi aydınlık günlerle buluşturacak mutlaka, buna inanıyorum. Adana Aladağ’daki yurt faciası, o küçük kız çocuklarının çığlıkları ve hayatın akışı... Düşünüyorum uzun uzun. Anlamını yitiren acılar ve hüzünler sarmalında ayakta durmaya çalışan toplum, yoksulluğun arasına sıkışıp kalmış. Tüm bunlara karşın Lice’de bir sabah çay içelim, Malabadi Köprüsü’nden ovaya bakalım, Trabzon’da Karadeniz’in coşkusunu yaşayalım, Aydın’da zeybek oynayalım. Var mısınız özgürlüğe, insanca yaşamaya? Var mısınız terör nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur demeye? Karadeniz’deki coşku İzmir’de imbata dönüşecek, Fırat kıyısında çocuklar Kızılırmak’ta bizim şarkımızı söyleyecek kardeşçe, kör terörü lanetlerken her türlü ayrımcılığa karşı çıkacak. Haydi var mısınız, öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi’nin katilini bulmaya?.. Söz vermiştiniz bize, unuttunuz mu? Anımsatayım: “1071’den beri tüm halklar bu topraklarda acı, hüzün ve kaderi birlikte yaşadı. Doğu ve Güneydoğu’da çekilen acılar farklı bölgelerde farklı biçimlerde yaşandı. Zulmün biçimi, rengi, tonu değişikti ama zalim ve zulüm aynıydı.” HHH Hava soğuktu eve döndüm... Bir güney kenti geldi aklıma. Bembeyaz kireçle badanalanmış duvarlardan yansıyan güneş, gözlerimi kamaştırıp acıtıyor... Hani yanmayan mum, beyazdır, soğuktur, cansızdır, ölüdür. Bir kibrit çakımı, içindeki gizilgücü devindirir; yanmaya başlayan mumun alevinde tinselliğin gizemi parlar, insanın gözünü alır; pervanedeki aşk dönencesinin çekim gücü ateşlenir. Sanki geçmiş yılları arıyor, umuda doğru koşuyordum... Gerçekle düş arasında bocalamak... Sayın büyükler ne söz vermişler devam edeyim: “3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte biz bu zulme, ayrımcılığa, ret, inkâr, asimilasyon girişimlerine ve onu yürürlükte tutanlara sizin verdiğiniz yetkiyle son verdik. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abhaz, Roman, Boşnak, kim olursa olsun hepsi bizim kardeşimiz. Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik. ... Çünkü biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik, renginden dolayı değil, ülkesinden dolayı değil, kavminden dolayı değil. Bundan dolayı sevdik. ... Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü seven bir medeniyetin mensuplarıyız. 70 milyon insanımız iyi bilmelidir ki her bir vatandaşımızın hak, hukuku bizim güvencemiz altındadır. Ülkemizin vatandaşlarına karşı kalkıp da bir diğer vatandaş gruplarımızı tahrik etmek doğru değildir... ... Biz insanlarımızın hepsini tek çatı altında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında toplamışız. Ne parasından ne hangi memleketi olduğundan değil, yaradılanı severiz Yaratan’dan ötürü...” Yıllar çabuk geçiyor... 13 yıl önce veriliyor bu sözler... HHH Sevdasızlığın ayazında kalmış gibiyiz toplum olarak. Sahi biz kaderin girdabında mı yaşayacağız acıyı? Sevgiden uzak, zalimce... İnsanlığımıza ne oldu bizim? Çiçeğe durmuş kayısı dalı, ıhlamur ağacının yalnızlığı ve çocuklarımız. Onları yakan, öldüren, boğan, zindanlarda çürüten biz. Var mısınız özgürlüğe, hukuk devletine, yargı bağımsızlığına, insanca yaşamaya! Var mısınız? Abdullah Gül’den üç kritik uyarı Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, memleketi Kayseri’deki, kendi adını taşıyan Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) kampusu içindeki “Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi”ni gezdi. Müzede siyasi yaşamının ve görüşlerinin yansıtıldığını anlatan Gül, “ABD’de ve Avrupa’da devlet başkanları görev süresi bitiminde bu türden kütüphaneler açarlar” dedi. ‘AB süreci devam etmeli’ 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, katıldığı canlı yayın programında; idam tartışmalarına ilişkin “Türkiye’ye yük olur” diyerek darbe girişimini yapanlar da dahil idam cezasının geriye doğru uygulanamayacağını belirtti. Yürütülen soruşturmalarda ‘suçlu suçsuz’ ayrımına dikkat edilmesinin altını çizen Gül, AB ile üyelik müzakereleri sürecine ilişkin hükümetin tutumunu eleştirdi. “Son dönemde Türkiye maalesef dış politikada içe kapanmış durumda” diye eleştiren Gül, “En büyük kalkınma dönemini biz AB sürecinde gerçekleştirdik. Dünya ile bütünleştiğimiz için atacağımız her hareket bize olumsuz olarak dönebilir. Türkiye bir an önce eski günlerine dönmeli” diye devam etti. Gül, olağanüstü hal uygulamasının sona ermesi konusunda, “Türkiye bir an önce nor mal hale dönmeli” dedi. Gül’ün yeni parti kurup Ah met Davutoğlu, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Mehmet Şimşek, Mehmet Ali Şahin ve Beşir Atalay’ı da yanına alacağı haberini yapan Akit TV için “Asılsız, yalan ve fitne odaklı bu haberin amacının ne olduğunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum” diyen Gül, “40 kere söyledim, aktif siyaseti bıraktım ve dönmeyi düşünmüyorum” diye konuştu. Abdullah Gül, 7 Haziran seçimi sonrası bitirilen çözüm süreciyle ilgili olarak da “Ümit ederim ki bu işleri tekrar eski günlerdeki gibi konuşarak çözeriz. Gelişmeler hoş değil. Çok büyük mesafeler alındı tabii ki. Bütün yasaklar ve tabular kırıldıktan sonra bu noktaya gelmek, o da tabii ayrı üzücü” görüşünü dile getirdi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle