18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DOĞA ÇILDIRABİLİR El Nino için Türk uzmandan da uyarı geldi. Prof. Dr. Orhan Şen “El Nino’lu yıllarda sıcaklıklar artar, sel, fırtına gibi doğal afetler çoğalır, kuraklık baş gösterir” dedi. EDİTÖR: EMİNE ÖZCAN İstanbul 220 /3 4 0 Ankara 180 /3 3 0 İzmir 230 /3 6 0 Bursa 190 /3 7 0 Antalya 240 /3 2 0 Adana 230 /3 7 0 Trabzon 220 /3 0 0 Artvin 200 /3 0 0 Çanakkale 220 /33 0 40 35 32 28 25 23 19 16 12 8 Balıkesir 170 /3 8 0 Sivas 150 /3 2 0 Diyarbakır 180 /3 7 0 Mersin 270 /3 5 0 Erzurum 100 /2 7 0 Eskişehir 170 /3 5 0 Aydın 210 /4 0 0 Gaziantep 210 /3 6 0 Konya 180 /3 4 0 Gök gürültülü yağmur Atina 260 /3 5 0 Berlin 100 /1 9 0 Girne 240 /3 4 0 Londra 80 /1 8 0 Moskova 80 /1 9 0 Paris 100 /1 9 0 Madrid 130 /2 7 0 Amsterdam 100 /1 7 0 Roma 170 /280 Çok bulutlu TARİHTE BUGÜN 1998: Sinemanın en etkili yönetmenlerinden Japon Akira Kurosava 88 yaşında Tokyo’da yaşamını yitirdi. 2007: İtalyan tenor Luciano Pavarotti, 70 yaşında yaşamını yitirdi. Güneşli Parçalı bulutlu Yağmurlu Karla karışık yağmur TASARIM: ZARİFE SELÇUK Pazar 6 Eylül 2015 AN ERDOĞAN’D TAZİYE TELEFONU ‘Keşke o denizlere açılmasaydınız’ umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen perşembe Bodrum’da sahile vuran cansız bedeniyle dünya gündemine oturan 2 yaşındaki Aylan Kurdi’nin babası Abdullah Kurdi’yi telefonla arayarak taziyelerini ilettiği öğrenildi. Kurdi’nin iki çocuğunu ve eşini kaybettiği trajedinin kendisini de Magna Carta: 1215 Türkiye: 2015 C derinden üzdüğünü belirterek, “O iki yavru sizin yavrunuz olduğu kadar, bizim de yavrumuzdu. Aynı şekilde hanımefendi de bizim kardeşimizdi” diye konuştu. Merhumlara Allah’tan rahmet dileyen Erdoğan’ın, Kurdi’ye, “Keşke o denizlere açılmasaydınız da sizleri ülkemizde misafir ediyor olsaydık” dediği öğrenildi. 2 milyon sığınmacının Türkiye’de ağırlanmakta olduklarına hatırlatan Erdoğan’ın, Kobani’ye insani yardımların devam edeceğini de vurguladığı öğrenildi. Erdoğan’a teşekkürlerini ileten Kurdi’nin, gönderilen yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasına katkı sağlamaktan memnuniyet duyacağını söylediği belirtildi. STK çalışanlarına göre, dil bilmeyen, savaş travması yaşayan eğitimli, eğitimsiz tüm göçmenleri misafir değil ‘dilenci’ olmak zorunda bırakan Türkiye’nin ölümle biten kaçışta sorumluluğu ağır vrupa’nın siyasi duruşu elbette eleştirilebilir. Ancak bu insanlar neden Türkiye’de kalmayı tercih etmiyor, bu da düşündürücü. DAMLA YUR Ölümlerin sebeplerinden biri de Türkiye...” Bu sözler Hamiş Suriye Kültür Evi kurucularından Şenay Özden’e ait. Özden mültecilerin hepsinin dilencilik yaptığına yönelik bir algı olduğunu ancak göçmenler içinde yazarların, entelektüellerin de olup Türkiye’de kendilerini gösteremediklerini söylüyor. Türkiye’de kalamadılar çünkü... “A “Kütüphane açma planımız vardı. Yer bulamadık. Arapça kitaba erişim imkânı yok ve bu sorun çözülmeli. Ayrıca yetişkinlerin Türkçe bilmemesi yüzünden çocuklar çalıştırılıyor. Türkiye’de okula giden Suriyeli çocukların oranı yüzde 17. Bu eksikliklerin giderilmemesi demek insanların kaçmaya çalışmaları demek. İnsani yardım için değil kültürel etkinlikler, hukuki destek, bilinç yükseltme çalışmaları yapmak amacıyla dernek kurduklarını söyleyen Özden şu bilgileri veriyor: Sadece yoksullar değil herkes dahil.” Hamiş ve birçok derneğe destek olarak göçmenlere yardım etmek mümkün. İşte üzülmek dışında ne yapabileceğini soranlar için destek bekleyen dernekler: Üzülmeyin, destek olun Hayata Destek İnsani Yardım Derneği: Dernek Ekim 2012 tarihinden beri Suriyeli mülteciler için insani yardım projelerini yürütüyor. Projelerden biri de “Gönderin ki, hayat bu çocuklar için çekilir olsun”. Destek olmak isteyenler kullanmadıkla rı sağlam fotoğraf makinelerini gönderebiliyor. Gündem Çocuk Derneği: “Savaş en çok çocukları etkiler” diyerek yola çıkan dernek psikolojik danışmanlık ve eğitim projeleri üretiyor. Mavi Kalem Derneği: 2014 Şubat ayından bu yana Suriyeli kadın ve çocuklar için Türkçe kursları gibi atölyeler düzenliyor. Çalışmaların geliştirilmesi için Arapça bilen gönüllüye ihtiyaç duyuyorlar. Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği: Derneğin devam ettirdiği çok sayıda proje var. Ayrıca Askıdaki Yaşamlar İçin Diyalog isimli proje ile haklara erişimin desteklenmesi ve yerel ağ oluşturulması, mültecilere yönelik bir rehber hazırlanması hedefleniyor. l Kanada merkezli Migrant Offshore aid station (MOAS) gemileri ile Akdeniz’deki mültecilere en aktif şekilde arama kurtarma yapan kuruluş. Bağış sayfası kurup maddi destek sağlamak mümkün. l Small Projects İstanbul’a bağış yapmak isteyenler çocukların eğitim hakkından, insani yardıma kadar uzanan pek çok projeye katkı sunmuş oluyor. l Uluslararası Kurtarma Komitesi de barınma ve hukuki danışmanlık desteği sağlıyor. l Refugees Welcome web sitesi aracılığı ile Avusturya veya Almanya’da boşta evi ya da odası olanlar mültecilerle paylaşıyor. KP’nin yargı bağımsızlığına saygılı olmadığını biliyoruz... Erdoğan Başkanlık sistemini savunurken de yargının iktidar açısından “ayak bağı” olduğundan söz etmişti! Oysa yargıyı tepe tepe kullanan bizzat AKPGülen ittifakı idi. HHH Aslında Türkiye yargı yoluyla, Silivri’de yeniden biçimlendirildi: AKPGülen ittifakı, Silivri davaları ile toplumsal ve siyasal güç dengelerini değiştirerek ülkeyi yeniden “dizayn” etti. HHH İktidar kavgası hiçbir zaman bitmez: Laikler, demokratlar, Atatürkçüler, muhalifler, aydınlar, üniversiteler, sivil ve askeri bürokrasi, medya, sivil toplum örgütleri, Silivri davaları yoluyla iyice sindirilip susturulduktan sonra, kavga iktidar paylaşımı biçiminde, eski ortaklar arasına sıçradı: Gülen Cemaati kontrolündeki yargı kanadı, AKP kontrolündeki bürokrasi ve siyaset kanadına karşı, rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla harekete geçti... Bu iddiaların haklı ve geçerli olup olmadıkları tartışılmadan, konunun üstü siyasal olarak kapatıldı ve yargı içindeki güç kavgası bütün açıklığı ile kamuoyuna yansıdı: 12 Eylül 2010 referandumundan sonra, yüksek mahkemelerin üyelik seçimlerinin gruplar arası ideolojik ve siyasal ittifaklarla belirlenmesi maskaralığı yetmiyormuş gibi, yüzlerce emniyet mensubu, savcı yargıç görevlerinden alındı, hatta meslekten ihraç edilenler oldu. Yargı, tümüyle siyasallaştı ve “yürütmeyle uyumlu hale” getirildi: Sadece son günlerde arazi yağması kararlarına ve CB’ye hakaret suçlamasıyla hapsedilenlerin sayısına ve hukuki durumlarına bakmak bile bu konuda yeterli fikir verecektir. HHH 20152016 Adli Yıl Açılış Törenleri, savunma hakkının temsilcisi olan Türkiye Barolar Birliği olmadan yapılmış, böylece savunma hakkını sınırlayan ve kısıtlayan bir yargı düzeni, simgesel anlamda da ifade edilmiştir: Bilindiği gibi Erdoğan, bir açılış töreninde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına kızmış ve ondan sonra da, savunma hakkının temsilcisi olan TBB’nin bu törenlere katılımı önlenmiştir... Bunun üzerine dün, TBB, kendi törenini ayrıca yapmak ve Türkiye’de yargı bağımsızlığını savunmak zorunda kalmıştır! Bu törenler, Türkiye’de yargının, 1215 yılında ilan edilen Magna Carta’da bile kabul edilmiş olan “savunma hakkı” konusunda sorunlu ve siyasallaşmadan mustarip olduğunu hepimize bir kez daha anımsatmıştır! A Can erok Emniyet göz yumuyor odrum sahiline cansız bedeni vuran 2 yaşındaki Aylan Kurdi’nin fotoğrafı dünyayı sarstı. Oysa küçük Aylan’dan önce 2014 yılında toplam 3 bin 279 göçmen Akdeniz’de boğularak hayatını kaybetti. 2015 yılında ise sadece Nisan ayına kadar ölen göçmen sayısı bin 750’ydi. Nisan ayından itibaren ise yoğun bir şekilde Bodrum ve İzmir açıklarından Yunanistan’a ulaşmaya çalışan onlarca botun içinde cansız bedenlere ulaşıldı. Cumhuriyet geçen ay minik Aylan’ın cesedinin vurduğu sahilde göçmen trafiğini izleyip ‘İnsanlığın Bodrumundan’ yazı dizisi ile izlenimlerini aktarmıştı. Gelenlerin kaçma işlemi için geçilen iletişim, kaçış saatleri ve yeri bölgede kime sorulsa bilinecek haldeydi. Çalışmamız boyunca sadece son gün jandarma gelip bir ekibi yakalamıştı. Bu tehlikeli geçişe Türkiye göz yumuyordu ve yummaya da devam ediyor... B Yabancı ajanslar da geliyor bunu fark eden jandarma iki şov yapıp toz oluyor. Ardından yoğun bir şekilde bu koydan çıkışlara devam ediliyor. Jandarma yetkililerinin gözleri önünde bir bota 15 kişinin bindiğine tanık oldum. Hiçbir şey yapılmadı. Türkiye bu geçişe izin vermiyor gibi imaj yaratmaya çalışsa da bu tehlikeli yolculuklara izin veriyor. Cesetlerin sayısı arttı Kaptan: Aynı saatler, 02.0006.00 arası her bir köşeden çıkış devam ediyor. Deniz üzerinde her gün bir ‘help’ (İmdat) sesi duymaya devam ediyoruz. Biraz ileride sahil güvenlik botu var. Benim gördüğüm botu o görmüyor nedense. Bu insanların gidişleri engellensin demiyorum ama bu tehlikeli gidişe de göz yumulmasın. Yunanistan’a bu botlarla ulaşmak çok basit, 30 dakika. Ancak bilinç yok. Sahte can yelekleri ile 5 6 kişi taşıyabilen bota 15 kişi binilirse ne yazık ki batar. O sahte can yelekleri de marketlerde satılmaya devam ediyor kimsenin umursadığı işlem yaptığı yok. Eylüldeyiz artık yavaş yavaş şartlar da ağırlaşmaya başladı. Son günlerde suyun üstünde ceset daha fazla görüyoruz. Önlem alınmalı. Bu ölümlere göz yumulmamalı.” Sahte can yeleği satılıyor Jandarma şov yapıyor Aylan’ın cansız bedeninin vurduğu koydaki bölge esnafıyla konuştuk. Market sahibi: Çekim yaptığınız Akyarlar koyunda sizden sonra 34 gün kimse çıkmadı. ‘Jandarma gelir’ korkusu ile ayarlayanlar öyle yönlendirdi sanırım. Ancak jandarmanın geldiği falan olmadı. Size son şov yapıldı ve yok olundu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle