18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 6 Eylül 2015 KULTUR ‘Fosforlu Cevriye’ geliyor Tiyatrokare, yeni sezonda “Fosforlu” müzikali ile seyirciyle buluşacak. Müzikalde “Fosforlu Cevriye” rolünü Ayça Varlıer oynayacak. Nedim Saban’ın yapımcılığını üstlendiği proje, ilk olarak 12 Eylül’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi Drama Sahnesi’nde sergilenecek. Oyu nun basın tanıtımı ise Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapıldı. Galata’nın arka sokaklarını canlandırılan dekorda gerçekleşen oyun provalarında, “İstanbul Sokakları” şarkısı ilgi gördü. Eylem Pelit’in bestelediği şarkılar, müzisyen Çelik Kasapoğlu tarafından oyuncularla çalışılıyor. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 19 Alberto Barbera Yaratıcı yönetmenler yaşamdan besleniyor emen ana konuya girerek Türk sinemasının, özellikle de genç Türk yönetmenlerin son yıllarda Venedik’te gördüğü ilgiyi, kazandığı ödülleri nasıl değerlendirdiğini soruyorum. “Türk sineması çok canlı, yelpazesi geniş bir sinema. Uluslararası düzeyde bir şey ifade etmeyen yerel nitelikli ticari büyük yapımlar yanında, ciddi bir sanat sineması akımı var. Yaratıcı Türk sinemasının kendine özgü biçemi, özgün kimliği artık hemen göze çarpıyor. Örneğin, Fransız Yeni Dalga akımının nasıl belirgin bir biçemi, sinema anlayışı olduysa, bugün Türk sanat sinemasının da hemen kendini belli eden özellikleri bulunuyor. Son yıllarda seçkileri oluştururken sinemanızı da dikkatle izliyoruz. İlgili arkadaşlarımız daha yapım aşamasında yeni filmleri takibe alıyorlar. Emin Alper’in “Abluka”sını henüz tamamlanmadan, iş kopyasından izleyip beğendik. Almak istediğimizi bildirdik; ancak, ana bölüme mi, yoksa “Ufuklar” seçkisine mi koyacağımızı henüz bilemeyiz, film bittikten ve diğer La Mostra’nın sanat yönetmeni Alberto Barbera, Cumhuriyet’e konuştu. ‘Nuri Bilge Ceylan’ın sinemasına hayranım’ diyen Barbera, ‘Bugün dünyamızın içinde bulunduğu küresel bunalımı sorgulayan yönetmenler çoğunlukta’ mesajını veriyor. Can Güngör ‘Silik Düşler’ (Olmadı Kaçarız Plakçılık) ent Ozanları sahnesinde ikinci raunt az önce başladı. Ufak tefek genç boksörümüz Can Güngör, tek başına meydan okuyor yalnızlığına. Can ilk albümü “Silik Düşler”i yaşadığı köyde, Kadıköy’de kaydetmiş. Albümden önce de “Ben Oradaydım Zaten/Silik Düşler” adlı şarkıları bir 45’lik olarak basılmış, plak formatında. Kişisel bir albümle karşı karşıya olduğumuzu kestirmek zor değil; demolara has bir ruh hali var. Hüzünlü, kırılgan ve melankolik şarkıların bazı satırları monologlar ve iç muhasebeye dayalı hesaplaşmalar içeriyor. Sözlerde günlüklere not alır gibi anlatılmış hikâyeler çok etkile K yici; üstelik de soundu ikinci planda değil. Can tek kişilik bir orkestra; yalnızlığın müzikal açıdan vücuda gelmiş hali, bir bakıma. Virtüöz olmasa da tam bir multienstrümantalist; ilk göz ağrısı davul dahil tam dokuz çalgıyı tıngırdatıyor. Bir de şarkı söylüyor tabii; Bülent Ortaçgil, Sakin ve Kings of Convenience üçgenine kurduğu mikrofonundan, loş bir ortamda. Tek yardımcısı üç parçada klavye çalan Ozan Tekin. İlk rauntta doksanların kimvurdusuna gitmişlerdi, ama ikinci rauntta alternatif müziklerin anaakıma karşı puan getirici yumrukları geliyor. Kent Ozanları sahnesinde ikinci round az önce başladı. H adaylar izlendikten sonra kalarını, yaşanmış olaylardan yola rar vereceğiz dedik. Yönetmençıkarak işliyorlar...” lere tutamayacağım sözler vermekten özenle kaçınıyorum. İliş ‘Nuri Bilge Ceylan’ın kiler şeffaf ve içtenlikli olmasinemasına hayranım...’ lı. Son yıllarda gereksiz kavgaEvet politik sinema kabuk lara yol açan dünya prömiyeri değiştiriyor,Türk sineması da bu aramak gibi saplantılar da benakım içinde yer alıyor saptamasıce anlamsız. Önemli olan filmlenı yaptıktan sonra, yeni/eski porin kalitesidir. Örneğin, iki haflitik sinemayla pek alışverişi olta önce Arjantin’de gösterime gi mayan Nuri Bilge Ceylan’ın jüren ve gişe rekorları kıran Pablo ri üyeliğine geliyor konu. “Son Trapero’nun filmi “El Clan”ın ül Cannes Festivali’nde bir yemekkesindeki dağıtımını geciktirmete aynı masaye çalışmanın daydık. Filmlene anlamı olabirini çok beğenlir ki?...“ diğimi, bir gün Sinemaya Venedik’e de yansıyan kürekatılmasını umsel görüntüyü duğumu vurgunasıl algıladığıladıktan sonnı merak ediyora, ‘dilerseniz rum: bu yıl jüri üye“Bugün dünsi olarak gelmeyamızın içinnizden de mutBasutçu, Alberto Barbera ile... de bulunduğu lu oluruz ‘ deküresel bunalıdim. ‘Venedik mı sorgulayan benim hep düşlediğim bir kentyönetmenler çoğunlukta. Siyasi tir’ diyerek hemen kabul etti... baskılar altında ezilen, ülke ekoNuri Bilge Ceylan’ın en çok benomileriyle bile kumar oynamakğendiğim filmi ‘Bir Zamanlar tan çekinmeyen küresel finansın Anadolu’da’ müthiş bir başyapıt; pençesinde kıvranan, iç savaşlaözellikle finaline hayranım...” rın ve terör eylemlerinin dehşetinden kaçan çaresiz insanların Görevi bu yıl seslerine dikkatle kulak veriyorson buluyor... lar. Aslında, gerçek yaşamdan Fırtınalı festivaller denizinde, besleniyorlar. Bugünün dünyaVenedik Film Festivali’nin rotasını, çıkmazlar içinde bocalayan sını sabır ve kararlılıkla gelenekbireylerin en cılız umut ışığına bile sarılarak çıkış yolları arama sel çizgisine oturtan; yaratıcı si nemasından ödün vermeden daha sonra Oscar kazanacak Hollywood yapımlarını La Mostra’nın açılışında programlayan; aynı zamanda da sinema tarihinden önemli sayfalar açmayı sürdüren Alberto Barbera, ikinci dört yıllık görevi sona ererken, gönlü rahat mutlu bir sanat yönetmeni izlenimi veriyor. Peki, gelecek nasıl görünmekte? Öyle ya, hem kendisinin, hem de La Biennale’nin başkanı Paolo Baratta’nın görev süreleri bu yıl doluyor. Yeniden görevlendirilecekler mi acaba? Pek önem vermiyor bu konuya: “Kamu sektöründeki bütün atamalarda olduğu gibi, son kararı polikacılar verecekler yine. Ne tür bir seçim yapacaklarını göreceğiz. Önemli olan, La Biennale’nin prestijli, düzenlediği farklı etkinlikler ve uzun geçmişiyle çok sağlam bir kurum olması. Ayrıca, diğer kültür kurumlarının bütçeleri daralırken, biz en azından eski (yetersiz tabii) düzeyi koruyoruz. Bu nedenle de bağımsız ve özgür bir ortamda çalışıyoruz. Bana kimse, neyi, nasıl yapmam gerektiği konusunda karışmadı; etkilemeye çalışmadı; herhangi bir kısıtlama da getirmedi. Evet, Berlusconi döneminde durum farklıydı. 2001 yılında, ilk görev sürem dolmadan La Mostra’nın sanat yönemenliğinden apar topar istifa etmek zorunda kalmıştım ama o dönem geride kaldı artık...” Abdurrahman Tarikci ‘İmece’ (Kalan Müzik) ğer televizyondaki şarkılıtürkülü programlara meraklıysanız, hele hele bir de TRT seyrediyorsanız, Abdurrahman Tarikci’nin siması size hiç yabancı gelmeyecektir. Her TRT solistinin arkasındaki müzisyendir O; elindeki çalgısıyla... Kolayca ayırt edilir diğerlerinden; üstü dökülmüş kıvır kıvır saçları, çalarken kendinden geçen güleç yüzü ve ileri geri kafa hareketleriyle. Yozgatlı Tarikci’nin ilk solo albümü “İmece” olağanüstü keyifli bir repertuvardan oluşuyor. Adana’dan Tokat’a, Nesimi’den Ruhsati’ye türküler, bıçkın ve bağrı yanık delikanlı havaları ve taşlaması bol şarkılar; her biri Tarikçi’nin Anadolu müzik kültürüne çok E hâkim olduğunun belgeleri. Geleneksele sadakatle yapılan düzenlemelerde, dünyanın uzak yerlerinden ödünç alınmış sesler de var. “Sel” adlı sözsüz parça kendisine ait. “İmece” Tarikci gibi usta müzisyenlerin (bağlamacı Ahmet Gökhan Coşkun, perküsyoncu Burak Çakır, davulcu Murat Söğüt, kavalcı Mustafa Eke, klavyeci Tarkan Ergün ve Van Halen soundlu gitarcı Özgür Abbak’ın) bir araya gelmesiyle oluşmuş. Eşlikçiler arasında Erkan Oğur, Erdal Erzincan ve Hüsnü Şenlendirici göze çarpıyor. Tarikci, ODTÜ Fizik’te bir akademisyen aynı zamanda; derslere elinde bağlamasıyla giren. ([email protected]) Beatles’ı ‘uçuran’ kontrat satılıyor ock müzik tarihini dört elle yazan efsanevî İngiliz The Beatles grubunun ‘Love Me Do’ isimli ‘hit’ single çalışmalarının piyasaya çıkışından dört gün önce imzaladıkları kontrat, 29 Eylül’de Sotheby’s müzayede evinin düzenleyeceği bir R sta şair ve yazar Hüseyin Avni Cinozoğlu, tedavi gördüğü Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti. 1955 yılında Karabük’te dünyaya gelen Cinozoğlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirerek, aynı fakültede doktorasını yaptı. 1978 yılından itibaren birçok dergide şiirleri yayımlanan yazarın 50’ye yakın kitabı basıldı. Cumhuriyet Gazetesi Kitap eki’nde de ki Şair ve yazar H. Avni Cinozoğlu yaşamını yitirdi U ALİ ARTUN’UN YENİ KİTABI: ‘BİR MUAMMA SANATHAYAT’ tap tanıtma yazıları, söyleşileri, şiir ve edebiyat üzerine makaleleriyle yer aldı. Yazarın üyesi olduğu Dünya Yazarlar Birliği, “Kızını gencecikken yitirmenin acısını taşıdı, ama gülümseme erdemini koruyordu. Artık ‘Eserleriyle Yaşayanlar’ arasında,” açıklamasında bulundu. Cinozoğlu’nun cenazesi Karabük’ün Safranbolu ilçesindeki Dedeoğlu Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Meşeliboğa Mezarlığı’na defnedildi. l Kültür Servisi Sanat, hayatı tek cümleye sığdırırsa ditör, sanat eleştirmeni ve yazar Ali Artun’un derlemesi olan “Bir Muamma SanatHayat” kitabı, bu ay itibarıyla okurlarla buluştu. Kitap, son 500 yıl içinde sanatın hayatla olan kopmaz bağı üzerine ünlü düşünürler ve sanatçılar tarafından söylenmiş aforizmaları içeriyor. Artun, Nietzsche’den Walter Benjamin’e, Isaah Berlin’den Jacques Ranciere’e sanatı en güzel şekilde tarif etmiş 100’den fazla önemli insanı okuyucularla buluşturan çalışma üzerine kaleme aldığı metinde, “sanat ve hayat karşıtlığı ne kadar çözümsüz görülüyor olsa bile, bu ikilinin aslen birbirlerini hep var ettiğini ve var edeceğini” dile getiriyor. Artun kitabın girişindeki metninde ayrıca, sanat ve hayatın birbirlerini belirlediğini, ama aynı zamanda da tehdit ettiklerini ifade ediyor. Artun, ‘Hayatta kalma’ zorunluluğumuz ne kadar sanattan bağımsız, daha çok emek ve çalışmakla ilgili görünse de, insanı insan yapan asıl şeyin dünyayı dö açık artırmada tahminen 681 bin Avro’ya satışa sunuldu. John Lennon, George Harrison, Paul McCartney ve Ringo Starr’ın, menajerleri Brian Epstein ile birlikte imzaladıkları kontrat, 1 Ekim 1962 tarihine ait. l Kültür Servisi E nüştürme isteği olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Aslında hayal kurabiliyor olmak, insanın doğayı yakalaması ve onu yeniden üretmek istemesinin temeli. ‘Bir Muamma SanatHayat’ kitabı, barındırdığı yüzlerce özlü söz ile, bizlerin hayatına entelektüel birer pencere daha açmayı vaat ediyor. Günlük yaşamımızın giderek hızlanması; az ve öz bilgilerin, kısa ama değerli sözlerin tercih edilmesi sonucunu doğurduğu yadsınamaz gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuz böylesi bir ortamda; geçmişte dünya üzerine kafa yormuş filozofların, bilim insanlarının, sanatçıların geniş kitleler tarafından detaylıca araştırılması, öğrenilmesi pek mümkün görünmüyor. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle