17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 27 Eylül 2015 haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 4 ugün bayramın son günü... Genellikle akılda güzel şeyler bırakan zamanların son günleri hüzünlü olur. Bugün için aklımda pek çok yazı konusu vardı. Türkiye’de yazarlığın başlıca zorluğu, hangi konuyu işleyeceğine karar vermek! Bayramın son gününe girdiğimizi düşününce, birden içimde bir rüzgâr esti, yüreğimin derinliklerinden bir sızı koptu, dudaklarıma acı bir gülüş olarak yerleşti... Usulca mırıldandım: Hapise bayramın en güzel günü, son gündür! Çünkü geçecek, bitecek... Bayramın çağrıştırdığı her şey geride kalacak! Bayramın ilk günü de en hüzünlü gündür. O yüzden bayramın ilk günü sabah hapishane yönetimi tüm koğuşlara ulaşan ses düzeninden şöyle seslenir: “Bir dahaki bayramı ailenizle ve sevdiklerinizde geçirmeniz dileğiyle, bayramınızı kutlarız!” Kutlamadaki dilek, acı acı gülümsetir insanı... Mutlu günlerden kareler düşer önüne yağmur gibi. Onlarla ıslanmak titretir hafiften ama, iyi gelir. B Acının son mumu hiç sönmez! HHH Hapishanelerde 20’si gazeteci olmak üzere binlerce adalet bekleyen insan var. Bizimki de hapishane yönetimlerinin anonsu gibi olmasın ama bugün onların hapiste geçirdikleri son bayram olsun. Ne yazık ki büyük acıların yaşandığı bir coğrafyadayız. Zindan, göç, ölüm, ezilme gibi acıların her biri ötekiyle yarışıyor. Tarih biliminin öncüleri şöyle der: Mutlu halkların tarihi yoktur! Yaşananlardan geriye çoğunlukla acılar kaldığı için tarih sayfaları da bunlarla doluyor. Bizim de tarihimiz fena sayılmaz! Halen yaşamakta olduklarımız da tarihteki yerini alacak. İnsanın iyiyle kötü, acıyla mutluluk gelgitindeki mücadelesi bitmeyecek. Tarihe baktığımızda, geleceğimizi de görürüz. Bütün mesele, yaşananlardan ders alabilmek... Goethe, “Acı çekmeyen insan eğitilemez” diyor. Doğru bir söz ama, geçmişte yapılmış bir araştırmada, kölelerin çoğunun en büyük idealinin şu olduğu ortaya çıkmış: İleride köle sahibi olmak! HHH Konuyu tarihe boğmayalım... Bugünün egemenleri de geçmişte çok acılar çektiklerini söyleyerek topluma bu acıları yaşatıyorlar. Hapiste bayramın son gününden başlayıp nerelere geldik. Başlıca dileğimiz kimsenin ailesinden, sevdiklerinden uzakta kalmaması... Goethe’nin dediği gibi acılar insanı gerçekten de eğitiyor. Eğitilmeyenleri de insandan Eylül evgili, Üç gün önce, bir anlığına başa baş gittiler, sonra gece yeniverdi bir kez daha günü. Güneşli ılık günler dolayısıyla pek farkında olmasan bile, bil ki artık geceler daha uzun. Bilmiyorum gecelerin bilincine varınca senin de kapladı mı içini, bir hüzün? Şimdi sana tuhaf gelecek, ama ben o hüznü, 21 Haziran’da, en uzun günde yaşamıştım, ertesi günden başlayarak, günlerin geceler karşısında gerileme sürecine gireceğini düşünerek. Ne tuhaf değil mi, en uzun güne sevinecekken gecelerin günleri kemirmeye başlayacağını fark edip hüzünlenmek. Ama ben 21 Haziran hüznümün intikamını, 21 Aralık günü alırım. Günün en erken solduğu, gecenin en uzun olduğu o tarihte bende bir neşe olur ki, sorma gitsin! Çünkü karanlıklar içinde bilirim ki, artık günlerin geceyi kemirme süreci başlamıştır. En uzun gecede, uzun günlerin muştusunu almak, en uzun günde uzun gecelerin hüznüne dalmak pek akıllı işi değil biliyorum ve Pascal’ın şu sözleri geliyor aklıma: Hiç içinde bulunduğumuz anı yaşamayız, ya geçmişteyizdir ya da gelecekte. HHH Tabii, en akıllıcası, içinde bulunduğun anı yaşamaktır. Zaten gerisi de lafügüzaftır. Geçmiş artık yok, geleceğin ise bizim için olup olmayacağı belli değil. En uzun günleri, içinde bulunduğum zamanın keyfiyle yaşadığım ender anlar, bayramların en güzeli olan ve şimdiye kadar birkaç kez Paris’te yaşamak olanağını bulduğum “Fete de La Musique” (Müzik Bayramı) günleridir. 1982 yılında, Fransız Kültür Bakanı Jack Lang’ın, bakanlığın müzik ve dans direktörü Maurice Fleuret’nin önerisiyle başlattığı şenlik, günümüzde yüzden fazla ülkede yapılmaktadır. Başlangıçta, amatör toplulukları müzik yapınız (faites de la musique) diyerek teşvikle yola çıkan müzik bayramı, Paris’te tam bir şölen oluyor. Havanın saat 22 sularında karardığı 21 Haziran’da kentin sokakları, her cinsten, her dilden, her dinden, her tınıdan, her yaştan, her renkten, amatör veya profesyonel müzikçinin hünerlerini sunmalarıyla tam bir şenliğe dönüşüyor. HHH Hep düşündüm, acaba bizim ülkemizde örneğin İstanbul’da da böyle bir müzik bayramı yapabilir miyiz diye. Sonra vazgeçtim. Vazgeçtim çünkü müzik ile gürültünün birbirine karıştırıldığı bir diyardayız evvela. Sonra, kimsenin kimseye müziğini dayatmadığı, kimsenin, kimsenin müziğini de yadsımadığı bir toplum olmamıza, kentlerimizin sokaklarının değişik tınılarla dolmasının zenginlik olduğunu anlamamıza daha çok var. Müzik bayramı kafasının içi, sivil toplumu bile üniformalı olanlara göre değil. Ben sevgili, Paris’te dört kez katıldığım, müzik bayramlarında, yalnızca o en uzun günü, rengi, kokusu, tınısı ile doyasıya yaşadım, uzun geceleri anmanın hüznü olmadan. Her neyse, uzun gecelerle başladık, derken yine uzun günlere kaçtık. Sözlerimi şair dostum Ahmet Kadri Ergin’in “Eylül” dizeleriyle noktalayayım: “Gençlerin iç çekişleriyle yarışır yaşlıların sapsarı iniltileri ayrılık mührünü yanında taşır bütün sevdalar kolay unutulacak bir uzun kış bestesine hazırlanır yağmurlar kadınlar erkekler hüznün ve Eylül’ün telaşındadırlar. artık nereye kaçsan her yer sonbahar.” S saymayalım gitsin... Acı insanı empati yapmaya, acı günler geçse de o acıların başkaları için devam ettiğini düşünmeye zorluyor. Sorumluluğa itiyor. Yaşamın anlamını daha derinden sorgulamasına neden oluyor. İlhan Selçuk, “Zamanla acılar ballanır, tatlanır, gülümseyerek anlatılır” derdi. Gerçekten de öyle olur ama, bir de aması var... Efsane o ki; insan, büyük bir acı yaşadığında içinde 40 mum yanarmış. Zamanla acılar kabuk bağlar, mumlar da usul usul sönermiş. Acılarını biraz da görmez olurmuş. Mumlar gittikçe azalır, azalırmış, ta ki son muma dek. İnsanın içindeki, acının yaktığı o son mum, hiçbir zaman sönmezmiş... Bayramın birinci günü sabahı oğlum, “Baba bayram iyi gün demek mi, böyle bilmiyordum” deyince, son gün ışıldayan mum zaten harlamıştı. Acıların son mumu hiçbir zaman sönmez. Bütün mesele o mumu, önünü görmek, geleceği görmek ve örmek için kullanmak! HDP, AKP’nin anketlerinde bile yüzde 12’nin altına düşmüyor AAT YAPTIĞI S ILMIŞTI AN BOMBA S DP’nin baraj altında kalması durumunda tek başına iktidarı garantileme hesabı yapan AKP’de, yaptırılan her anketle moraller bozuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Baraj altında kalması risk değil” dediği HDP’nin anketlerdeki oy oranı en az yüzde 12 çıkıyor. 1 Kasım’da oy EMİNE oranı yükselse bile partiKAPLAN de yapılan hesaplamalarda 276 milletvekili sayısına ulaşılmasına kesin gözüyle bakılamıyor. HDP’yi durduramıyor H Oyları düşmüyor Davutoğlu adaşıyla buluştu Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçen yıl Ensar Vakfı ve TÜRGEV öncülüğünde New York’ta kurulan TÜRKEN Vakfı’nın 2. dostluk ve kardeşlik yemeğine katıldı. Yemeğe, Teksas’ta evinde yaptığı saati, okulunda bomba sanılıp gözaltına alınan Müslüman öğrenci Ahmed Muhammed (14) de ailesiyle birlikte katıldı. Görüşme öncesi Muhammed gazetecilere, “Kim ne derse desin yaratıcı olmalıyız, başkaları sizi geri çevirse bile. Benim hayalim, ırkçılığa, ayrımcılığa karşı bilinç uyandırmak” dedi. Muhammed ve ailesiyle bir süre sohbet eden Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, Muhammed’le fotoğraf çektirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “1 Kasım’da tek başına iktidar göründü” sözünün dayandığı AKP’nin son anketine göre, partinin oy oranı yüzde 44’lere çıkmasına karşın HDP’nin oy oranı düşmüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “1 Kasım seçimlerinde HDP’nin baraj altında kalması bir risk oluşturmaz. 80 vekil çıkardılar da ne oldu, her tarafı yakıp yıkmadılar mı?” dediği HDP’nin oy oranı ise AKP’nin anketlerinde yüzde 12’nin altına düşmüyor. Başbakan Davutoğlu’na sunulan anketlerde, HDP’nin oy oranı yüzde 1213 arasında çıkıyor. AKP yönetimi, HDP’nin oy oranının düşmemesi nedeniyle tek başına iktidar hesabını CHP, MHP, HDP ve SP’den partiye kayacak oylarla yapıyor. CHP ve MHP’den birer, HDP ve SP’den yarımşar puan oyun partiye kayabileceği hesabını yapan AKP yöneticileri, bu durumda 7 Haziran’da 258 milletvekili çıkaran partinin 1520 milletvekili daha çıkarabileceğini düşünüyor. Ancak güvenoyu için gereken 276 milletvekili de “bıçak sırtında” görülüyor. AKP yöneticileri, “1 Kasım’da öngördüğümüz şekilde bir tablo çıkar, diğer partilerden 3 puan kadar bir oy kapabilirsek milletvekili sayımız 273’te de kalabilir 278’i de bulabilir” görüşünü dile getiriyor. AKP yönetimi, bu tablo nedeniyle çok az sayıda oyla bir milletvekilinin kaybedildiği illere yönelik olarak özel bir çalışma yapıyor. Bu illerde partinin sandık görevlilerinin çok daha dikkatli olmaları, parti teşkilatlarına da her kapıyı çalmaları, sürekli halkın içinde olmaları talimatı verildi. l ANKARA 276 da bıçak sırtında M 70. Dönem Genel Kurul Toplantıları için New York’ta bulunan Davutoğlu, “Bugün itibarıyla, şunu ifade etmek isterim ki Türkiye’ye dönük terör tehdidinin beli kırılmıştır” dedi. Davutoğlu IŞİD, DHKPC ve PKK’ye yönelik operasyonlarla terör tehdidine darbe indirildiğini ifade ederek, “Terörle mücadelede 20 ile 23 Temmuz arasında arka arkaya DEAŞ, DHKPC ve PKK terör örgütlerinin saldırılarına muhatap olduk. Bu saldırılar karşısında o 3 günlük süreç içerisinde daha önce de devam eden saldırı ve provokasyonlarla birlikte 23 Temmuz’da aldığımız kararla her üç terör ör ‘Terörün beli kırıldı’ B gütüne karşı eşzamanlı bir operasyonu başlattık. Bu operasyonla, şunu ifade etmek isterim ki Türkiye’ye dönük terör tehdidinin beli kırılmıştır” dedi. Son dönemde sınır ötesi operasyonlarla PKK ve IŞİD sığınaklarına büyük zarar verildiğini vurgulayan Davutoğlu, “Kuzey Irak’ta PKK’nin barındığı sığınaklar, mühimmat depoları, karargâhlar, Suriye’de sınırımızda DEAŞ’ın Türkiye’ye dönük tehdit oluşturan bütün yapıları ve sığınakları, önemli ölçüde etkisiz kılınmış; şehirlerimizde ve kırsal alanda kamu düzeni ve egemenliğinin sağlanması yönünde büyük bir mesafe kat edilmiştir” dedi. akan Davutoğlu, New York’ta, Almanya Başbaka nı Angela Merkel ile bir ara ya geldi. Almanya Daimi Temsilciliğ pılan basına kapalı görüş inde yame laşık 45 dakika sürdü. Gö , yakrüşmede Dışişleri Bakanı Ferid un Sinirlioğlu ve MİT Müsteşarı Ha dan da bulundu. Davutoğ kan Filu, menin ardından beraberi görüşndeki heyetle yürüyerek Türkiye ’ni York Başkonsolosluğu’na n New geçti. Merkel ile 45 dakika görüştü aşb B HDP’li Konca hastaneye kaldırıldı S eçim hükümetindeki Avrupa Birliği Bakanlığı’ndan istifa eden HDP Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca, Kocaeli’nin İzmit ilçesinde göğüs ağrısı ve mide bulantısı şikâyetiyle dün sabah saatlerinde fenalaştı. Kalp krizi geçirdiğinden şüphelenilen Konca, eşi tarafından hemen Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada yapılan ilk tetkiklerde kalp krizi olmadığı belirlendi. Konca’nın eşi Naciye Konca, “Şu anda iyi görünüyor. Muhtemelen bir anjiyo düşünüAli Haydar Konca lüyor” dedi. HDP Kocaeli İl Eşbaşkanı Mehmet Akgül de “Bir sıkıntı yok. Anjiyo yapılacak. Geçmişte stentler varmış. Ondan kaynaklanan bir takip, kontrol ve anjiyo yapılacakmış” dedi. l KOCAELİ/CİHAN Anjiyok a yapılac MHP İzmir 2. Bölge adayı Çelik, Bakan Gürcan’ın börek benzetmesine yanıt verdi SELDA GÜNEYSU ‘Börek açarım siyaset de yaparım’ M liz. Siyasi yeterliliklerinden faydanılan bir portreyiz. Yani öyle parmak indirip, kaldırmıyoruz” diyor. “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın dediği gibi börek açar mısınız?” diye sorduğumuz Çelik’in yanıtı: “Düşünün ki bir kadın ‘kocasından boşanamadığı’ için onu öldürüyor. Öldürerek, kurtuluyor. Biz hâlâ böyle olayların yaşandığı bir ülkeyiz. Bu açıdan börek açmanın kadınlara atfedilmiş olmasından rahatsızız. Ben çok iyi yemek yaparım, çok iyi börek açarım, siyasette de varım. (Gülüyor.) Kadın her alanda var olmalı. Ancak şu da bir gerçek, ‘Kadın toplumsal iş hayatına katıldı, anne ve eş kimliğinden sıyrılsın’ görüşünde de değilim.” l ANKARA Bayramlaştılar alkların Demokratik PartiH si Diyarbakır İl Eşbaşkanları Ömer Önen ile Gülsen Özer ve HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın yer aldığı heyet AKP Diyarbakır İl Başkanlığı’na bayram ziyaretinde bulundu. AKP İl Başkanı Muhammed Akar, HDP heyetini kapıda karşıladı. l CİHAN HP, 7 Haziran seçimlerinden farklı olarak 1 Kasım’da yapılacak seçimler için milletvekili aday listesinde kadın adaylara daha fazla ağırlık verdi. İzmir ikinci bölge ikinci sıradan milletvekili seçilen Murat Koç’un yerine de Sueda Neslihan Çelik’i aday gösterdi. “MHP, erkekler partisidir” algısının yaygın olduğu kamuoyunda, MHP bu durumu “tersine” çevirecek bir hamlede bulunduğu da siyasi kulislere yansıdı. Çelik, MHP’den “kadın milletvekili adayı” olmayı Cumhuriyet’e anlattı. Çelik, “Bu toplumun kültürünü, kültürel kodlarını çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Ancak belirtmek isterim ki milletvekili olmak, siyaset yapmak çok Çelik kolay bir iş değil. “Haydi kadınlar siyasete” sözü de aslında yalan bir söz. Çünkü ne yazık ki siyaset kadınların çok çabuk kabul edildikleri, kolay yer bulabildikleri bir alan değil. Evet, belki diğer partilere bakıldığında biz kadın siyasetçiler Meclis’te, MHP çatısı altında daha azız. Ancak ‘vitrin’ deği C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle