28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 27 Eylül 2015 EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 13 Tunceli’de çıkan çatışmada Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanı Binbaşı Yavuz Sonat Güzel şehit oldu unceli’nin merkeze bağlı Çiçekli ile Demirkapı köyleri arasında bulunan Yapraklı Mezrası’nda dün saat 15.50 sıralarında güvenlik güçler ile PKK’liler arasında çatışma çıktı. Açılan ilk ateşte Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanı Binbaşı Yavuz Sonat Güzel yaralandı. Kayalık, ormanlık ve derin vadilerin olduğu çatışma bölgesine sevk edilen bir Sikorsky helikopterle, yaralı Binbaşı alındı. Helikopterle Elazığ Asker Hastanesi pistine getirilerek, buradan ambulansla Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edilen Binbaşı Güzel, yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Çatışma bölgesine helikopterlerle özel harekât timleri sevk edildi. 2 Kobra tipi helikopter 2 saat boyunca Yap Tabur komutanı şehit T raklı mezrasındaki derin ve ormanlık vadiyi bombaladı. Bombardıman sonrası bölgeden dumanlar yükseldi. Şehit Binbaşı Güzel’in Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki baba evine acı haber gitti. Aydınlık Mahallesi Güvenler Caddesi’nde yaşayan Güzel ailesinin evine giden Kocaeli Vali Yardımcısı ‘Neredesin Tayyip?’ Hacı Mehmet Kara, Kocaeli İl Jandarma Komutan Vekili Jandarma Albay Salih Akbaş, Kandıra Kaymakamı İsmail Çiçek ve diğer yetkililer, şehit haberini aileye iletti. Şehit annesi Emine Güzel, Ankara’ya gitmek için otomobile binerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi. Anne Güzel, “Oğlum seni bekliyordum ben. Öldüm ben artık yaşayamam. Neredesin Tayyip? Haber verin” diye feryat etti. Sivil polisler gazetecilerin görüntü almasını engellemeye çalışti. Vatandaşlar görüntü alan gazetecilerin üzerine yürüdü. Şehidin babaevine Türk bayrağı asıldı. Şehit Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in cenazesinin Ankara’da defnedileceği belirtildi. Güzel’in Sude isminde bir kız çocuğunun olduğu belirtildi. l Yurt Haberler Esed’e Esed dedim pişman oldum... edisekiz yıl kadar önce dar bir arkadaş grubu ile Suriye’ye gezmeye gittik. Bildiğiniz turistik gezi. Halep’ten Suriye yurttaşı bir Ermeni küçük grubumuzun rehberiydi. Henüz Suriye, Türkiye’nin siyasal gündemine oturmamıştı. Tayyip Erdoğan, Hafız Esad oğlu Beşşar Esad’a “kardeşim” dememiş, aile ziyaretleri filan yapılmamıştı... Rehberimizle konuşurken biz ne zaman “Beşşar Esad” desek rehber nazikçe “Beşşar Esed” diye düzeltiyordu. Grubumuzdaki arkadaşların hemen hepsi “Esed”i yadırgadılar. Ben hariç... Çünkü... Kısaca bir “çünkü” mümkün değil. O yüzden kısa bir anı aktaracağım. 1997 Aralık’ın da Cumhuriyet için Bağdat’taydım. Tümü de Harun El Reşid Oteli’ne yerleşmiş gazetecilerin kendi aralarında “Birbuçukuncu körfez savaşı” dediği günlerdi. Bağdat yakınlarındaki askeri üstlere, bazen de Bağdat içindeki bazı binalara Amerikan uçakları bomba yağdırıyor ama buna alışmış Bağdat’ta yaşam olanca sıradanlığı ile sürüyordu. Savaş gazeteciliği filmlerde göründüğü gibi değildir. Gergin ve berbat günlerdi. Saddam’ın dayandığı siyasal gücün, yani Irak Baas Partisi’nin yetkilileriyle söyleşi talep ettim. Epey süre cevap çıkmadı ve bir akşam, karanlık basınca üç kişi geldi. Harun El Reşit Oteli’nin kocaman avlusunda bir ağaç dibine çöküp söyleşiye geçtik. Grubun sözcüsü Jabar’dı. Bizdeki Cabbar gibi... Jabar Türkiye’de tıp okumuş. Ama Irak’ta hekimliği değil siyaseti seçmiş. Akıcı bir Türkçe ile konuşuyordu. Uzun bir söyleşi oldu. Söz bir ara Suriye Irak ilişkilerine geldi. Suriye’de o günlerde baba Hafız Esed devlet başkanıydı. Irak Baas Partisi ile Suriye Baas Partisi arasındaki “düşman kardeşler” ilişkisini biliyordum. “Suriye Baas’ı ile sizin aranızdaki ideolojik fark nedir” diye sordum. Jabar güldü: Hafız Esed içinden çıktığı yoksul ailesini, yoksul aşiretini çoktan unuttu. O şimdi Nusayri, Sünni, Dürzi, Ermeni ayrımı yapmadan sırtını varsıllara dayayıp yoksulları ezmekte. Baas’a ihaneti sabittir. Yani senin Hafız Esed’in kuyruğunu tramvay çiğnemiş... Türkiye’de üniversite okumuş birinin “Kuyruğunu tramvay çiğnemiş” deyimini kullanışına şaşmadım ama ne demek istediğini de anlamadım. Açıkladı: Adı Aslan ya... Yine anlamadığımı görünce açıkladı: Hafız Esed, Suriye’nin batısında Akdeniz kıyısına yakın Kardahan bölgesinde yerleşik Esed aşiretinden. Esed Arapça “aslan” demek. Aile adları o yüzden Esed... HHH Beşşar Esed’le Erdoğan önce “kardeş” sonra “kanlı düşman” olduklarında Suriye de Türkiye’nin dış politikasının ana eksenlerinden birini oluşturdu. O günlerde T24’te Doğan Akın’la birlikte Esad değil Esed yazmanın doğruluğunda karar kıldık ve öyle yazıp çizmeye başladık. Bir halt etmişiz ki sormayın gitsin. Meğer Türkiye o sırada Esed’ciler ve Esad’cılar diye ikiye bölünmüş. Esed’ciler AKP’li ve Erdoğancı oluyormuş, Esad’cılar da AKP karşıtları... Bu çok önemli saflaşmadan haberi olmayan Doğan Akın ve bana, sosyal medyadan sağanak gibi eleştiri ve küfür yağdı. Ben hemen pes ettim ve “Esed’e Esad demeye” başladım. Doğan Akın inatçıdır, galiba hâlâ direnmekte. Önümüzdeki günlerde Suriye üstüne bir Tırmık yazma hesabındayım. Orada Beşşar Esad yazacağım. Esed’e neden yanlış olduğunu bile bile Esad dediğimi okurlar bugünden bilsin istedim. O yüzden bu “Pazar Tırmık”ı yazıldı. Y Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi, Güzel’in Ankara Kavacık subay evlerinde oturan eşi Burcu Güzel’e ve yakınlarına taziyede bulundu. BEYTÜŞŞEBAP’TA ÖLDÜRÜLEN AMBULANS ŞOFÖRÜNÜN KARDEŞİ İSYAN ETTİ: Ağabeyimi devlet öldürdü Şevket Dursun “Polis noktasına 20 metre mesafede direkt hedef alınarak öldürülmüş. Devletin polisi öldürdü ağabeyimi” diyor ırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde 2 askerin şehit olduğu 4 sivilin yaşamını yitirdiği olaylar sonrasında ilçede yas var. Hisarkapı köylünde bahçeye düşen havan mermisinin patlamasıyla yaşamını yitiren 60 yaşındaki Ahmet Temel, 17 yaşındaki oğlu MAHMUT Behçet Temel ve evde miORAL safir olarak bulunan 50 yaşlarındaki kuzenleri Alya Temel’in öldüğü evden Kürtçe ağıtlar yükseliyor. Eşini ve 17 yaşındaki oğlunun evlerinin önünde öldürüldüğünü kaybeden Feleknas Temel, “Bir baktık evin yanındaki ceviz ağaçlarının orda bir patlama oldu. Daha sonra biraz daha yakına düşen bir şey daha patladı. Son patlama ise evimizin tam önünde oldu. Eşim ve çocuğum kanlar içinde yere yığıldılar. Adana’dana gelen misafirimiz Alya da evin içinde yere düşmüştü. Hiçbiri kurtulamadı. Aynı patmada benim bir oğlumla Alya’nın bir oğlu da yaralandı. Neyse ki onların durumu iyi. Bu patlamadan sorumlu olan bizzat Erdoğan’ın kendisidir. Bizden ne istiyor? Kürtleri neden katlediyor? Ben çocuklarıma kendime artık nasıl bakacağım. Evimin direğini yıktılar” dedi. Ahmet Temel’in ikinci eşi Zozan Temel ise Kürtçe yaptığı konuşmada, “Birkaç patlamadan sonra büyük patlama oldu. Ne olduğunu şaşırdık. 3’ü birden yere düşmüştü. Onlara doğru giderken bir de baktım ben de sol göğsümden yaralanmışım. Ama benim yaram hafif. Allah Erdoğan’a hakkımızı bırakmasın. İki elimiz yakasında olacak” dedi. Ş Ambulans şöförünün kardeşi Şevket Dursun, savcının ‘can güvenliğim yok’ diye gelmediğini söyledi. ‘Nasıl kıydınız!’ Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde PKK’lilerin düzenlediği saldırıda şehit olan Uzman Çavuş Mehmet Ali Bozkurt için dün memleketi Adıyaman’ın Kahta ilçesinde tören düzenlendi. Mezarlıkta şehidin naaşı askerler tarafından cenaze aracından indirildiği sırada anne Naile Bozkurt, Kürtçe, “Nasıl kıydınız kuzuma” diyerek ağıt yakıp, sinir krizleri geçirdi. Aynı saldırıda şehit olan 23 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş Ali Çakar için memleketi Adana’nın Saimbeyli ilçesinde tören düzenlendi. Şehidin kardeşi Elife Feyza Çakar, tabuta sarılıp “Ağabeyime nasıl kıydınız? Canım ağabeyim” diye ağıt yaktı. l DHA/CİHAN Görüntüler ortaya çıktı Ambulans şoförü Şeyhus Dursun’un öldürülmesiyle ilgili dün olay yeri görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde ambulansın ön tarafında kurşun izleri yer alırken, ambulansın ilerisinde 2 silahlı polis görülüyor. Yaralılara yardım etmeye çalışanları engelleyen 2 polisin halkı uzaklaştırmaya çalıştığı, vatandaşların pikapla şoförü hastaneye kaldırdığı görülüyor. ‘İki elimiz onun yakasında’ ‘Hedef alıp vurdular’ Öldürülen ambulans şoförü Şeyhmus Dursun’un kardeşi Şevket Dursun’u ise ağabeyinin cenazesini almak için beklediği Beytüşşebap Devlet Hastanesi’nde buluyoruz. Dursun, ağabeyinin olay günü başına gelecekleri hissetmiş gibi göreve gitmek istemediğini belirterek, “Kaymakam onu gitmeye zorladı. Giderken arkadaşlarına ‘galiba öleceğim’ bile demiş. Polis noktasına 20 metre mesafede direkt hedef alınarak öldürülmüş, Ambulansın sadece şoför mahallindeki kapı ve penceresinde mermi izi var. Demek ki hedef gözeterek öldürdüler. Yanında iki hemşire vardı onlara bir şey olmamış” dedi. Sağlık Bakanı Müezzioğlu’nun Dursun’un PKK’liler tarafından öldürüldüğü açıklamasına tepki gösteren Şevket Dursun, “Sağlık Bakanı gelsin burada halkın arasına girsin görsün. Yalan söylüyorlar. Savaşın bile bir hukuku var ama bunlarda o da yok. Ambulansı PKK taramadı, devletin polisi öldürdü ağabeyimi. Doktorlar, kaymakam ve polis hepsinden şikâyetçiyim. Sağlık bakanını buraya çağrıyorum. Kendi doktorunun ensesinden tutup halkın ortasında tehdit eden, hastaneyi basan ve tarayan özel harekâtçıların yaptıklarını izlesin. Ağabeyimin 6 çocuğuu vardı. Onları okutmak için çabalıyordu. 3 çocuğu üniversite okudu” diye konuştu. Otopsi için savcının beklendiğini ifade eden Dursun, “Otopsi yapılması için savcıyı aradık ama ‘can güvenliğim yok’ diye 1 kilometrelik yolu gelmedi. Emrinde binlerce polisi, askeri zırhlı aracı var ama gelemiyorum diyor. Ama ağabeyimi ölüme göndermekte sakınca görmediler. Olmaz olsun böyle hukuk. Şimdi konuştum diye belki tazminatını da vermeyecekler ama ben söylüyorum. Ben bu devletten şikâyetçiyim” dedi. Roboski’de adalet bekleniyor Roboski’de 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü katliamla ilgili ortaya çıkan belgeler sonrası aileler faillerin hukuk önünde hesap vermesini bekliyor... ğu Roboski bölgesinde 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü katliamla ilgili Cumhuriyet’in ulaştığı belgeler adalet bekleyen aileleri umutlandırdı. Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruların sonucunu bekleyen aileler, tek isteklerinin katliamın faillerinin hukuk önünde hesap vermesi olduğunu söyledi. Uludere ilçesine bağlı OrtaŞırnak’ın su ve Gülyazı köylerinin bulunduRecep Tayyip Erdoğan ve MİT, olayın bir operasyonel kaza olduğunu ifade etseler de belgeler onları yalanlıyor. Ne o gece ne de ondan önceki günlerde bombalanan bölgede ‘Bahoz Erdal’ ya da başka PKK’liler yoktu ve olmadı. Orası hiçbir zaman PKK’lilerin geçiş güzergâhı olarak kullanılmadı. Orayı sadece kaçakçılar kullanıyordu. Belgelerde de bazı askerlerin oradaki grubun kaçakçı olduğunu söylediği halde bombardımanın yapıldığı ortaya çıkmış oluyor. Yani bilerek katletmişler. Bu haberlerden sonra her şeye rağmen adaletten beklentimiz arttı. Bu belge ile Anayasa Mahkemesi’nden olumlu bir karar çıkacağını umut ediyoruz. n 6 kuzenini kaybeden Ortasu Köyü Muhtarı Haşim Encü: Gerçekler birer birer ortaya çıktı. Eğer Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti ise yargı gerçekten söylendiği gibi bağımsız ise ortaya çıkan bu belgelerin Anayasa Mahkemesi’nde bekleyen başvuruyu doğrudan etkilemesi gerekir. Çünkü artık kasten katliam yapıldığı, bir hata olmadığı gün gibi ortaya çıkmıştır. Sorumlular er ya da geç hesap verecektir.” n Kardeşini yitiren Reber Hikmet Alma: Ortaya çıkan belgelerde olay yeri ile ilgili, biri bir ay öncesinden, diğeri de bir hafta öncesinden olmak üzere iki farklı istihbarat olduğu anlaşılıyor. Bir ay öncesinden verilen istihbaratı ele alırsak, madem istihbarat gerçekti, neden o istihbarat alındıktan sonra Beyaz Tepe mevkiindeki ileri üs bölgesinde konuşlu bir bölük asker oradan alınıp, tugay içlerine çekildi. PKK’li grubu geçecekse niye oradan aldılar o askerleri? O bölük oradan götürüldü çünkü planlı bir katliam hazırlanıyordu. Eskiden kaçakçılar o bölük orada iken sadece geceleri gidip gelebiliyordu, bölük oradan gittikten sonra gündüzleri de rahatlıkla gidip gelmeye başladık. Her şey yapılacak katliam içinmiş. Ama ortaya çıkan belgelerde fail artık bellidir. O dönemdeki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’den, dönemin Başbakanı Erdoğan’a kadar, zincirleme bir sorumluluk vardır ve bu sorumluların hepsi adalet önüne çıkarılmalıdır. n Aileler adına açıklama yapan Roboski Derneği Başkanı Veli Encü: “Zamanla gerçekler ortaya çıkıyor. Ve katillerin yüzlerindeki maskeler düşüyor. Şimdi çok daha iyi anlıyoruz ki yapılan katliam planlı ve programlıydı. Devlet kurumlarının arasındaki yazışmalardan anlıyoruz ki emir komuta zinciri içinde olay bir proje doğrultusunda gerçekleşmiştir.” l MAHMUT ORAL YPG’den Celabrus operasyonu uriye’nin kuzeyindeki Rojava bölgesinde yönetimi elinde bulunduran PYD’nin silahlı gücü YPG, Gaziantep’in Karkamış ilçesinin karşısında bulunan, IŞİD kontrolündeki Celabrus bölgesine saldırılarını arttırdı. Bölgedeki YPG kaynakları Celabrus’taki IŞİD mevzilerinin havan ve top atışlarıyla vurulduğunu, bu atışların birkaç gün daha süreciğini belirtirken, 12 hafta içinde Celabrus’u YPG kontrolüne alabileceklerini ifade etti. YPG’nin Celabrus’u alması halinde, Irak’tan Akdeniz’e kadar sınır hattı boyunca koridor oluşması ihtimali güçlenecek. Türkiye’nin güney sınırında ise IŞİD kontrolünde alan kalmayacak. Cebrablus ile Afrin kantonu arasında El Nusra kontrolünde birkaç bölge bulunuyor. Geçtiğimiz Haziran ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz” derken konu MGK toplantısında da gündeme gelmiş, askeri operasyon dahil birçok seçenek konuşulmuştu. l MAHMUT ORAL S ‘Sadece kaçakçılardı’ n Tek oğlunu ve yakınlarını yitiren gazi korucu Mehmet Encü: Ortaya çıkan belgelerle artık failler de açığa çıkmıştır. O gece çocuklarımızı bombalayan o acımasız kararı verenlerin hesap verme zamanı geldi. Her ne kadar yıllardır Genelkurmay Başkanlığı, dönemin Başbakanı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle