28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 12 Eylül 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY tasarım: ÇAĞLA SEVİNDİK haber 15 KONUK YAZAR AYŞE KULİN Sanat durmamalı Ahmet Cemal, Özen Yula, Gürol Sözen,Tan Oral iptallere tepki gösterdi ürkiye’de yaşanan terör olayları sonrasında, pek çok kültür sanat etkinliği ya iptal edildi, ya da ileri bir tarihe ertelendi. Peki, 2. Dünya Savaşı’nda bombalar altındaki Almanya’da mümkün mertebe, tiyatro, opera ve klasik müzik konserleri düzenlenmeye deCEREN ÇIPLAK vam ettiğini ve halkın sanatın izleyicisi olmayı sürdürdüğünü bu süreçte hatırlamak gerekmez mi? Bilindiği gibi, usta sinemacı, komedyen Charlie Chaplin de 1940’larda film çekmişti. Yönettiği ve rol aldığı ‘Büyük Diktatör’ filmiyle, Adolf Hitler ve emrindeki Nazilerin işgal ettikleri bölgelerde yaptıklarını sert bir dille eleştirmişti. Peki toplumsal olaylarda sanat etkinlikleri iptal edilmeli mi? Sanat etkinlikleri durmalı mı? Bu soruları yönelttik ve tek cevap aldık: “Sanat durmamalı!” Yeter! eyla Zana’nın yıllar önce Meclis binasından çıkarken tutuklanıp kelepçelenerek götürülmesi üzerine, içim o kadar taşmıştı ki, mutlaka bir şey yapmak istemiştim. Köşem yoktu, yazı yazamadım. Ama bir yayıncım vardı, yazdıklarımı yayınlayacak, hayatını kaleme almayı denedim. Ona ulaşamadım. Ben de ondan aldığım ilhamla, kendi Leyla’mı yarattım ve Türklerle Kürtlerin kardeşliğini vurgulayacak, barışını haykıracak bir roman yazdım, on yıl önce. Adı BİR GÜN’dü. Romanım taraf tutmuyor, hem bizim hem de onların yaptığı hatalara ayna tutuyordu. Bu yüzden ne Türkler sevdi o romanı ne de Kürtler. Ne gam, çünkü roman şu satırlarla bitiyordu. “Biz, aynı toprağın çocukları, bulacağız bir çözüm. Belki bugün değil, yarın değil ama bir gün... Lütfen... Yakında bir gün. Artık sarılsın bu yara!” Bugün Leyla Zana’nın söylediklerini okuyunca, içim taştı, yine. Neyse ki şimdi “konuk yazarı” olarak, içimi dökeceğim bir köşem var...da çok lafa gücüm yok! Diyeceğim sadece şu: Tükiyenin bütün kadınları, diliniz, dininiz, mezhebiniz, meşrebiniz ne olursa olsun, tek bir gaye etrafında birleşin! Leyla Zana’nın elini tutun. Ne çocuklarımız ölsün ne de biz ölelim defalarca... Kim olurlarsa olsunlar, gelin utandıralım gençlerimizin üzerinden siyaset yapanları, rant elde edenleri, güç kazananları. Biz, Türkiye’nin bütün kadınları, tek yürek olalım, bitirelim bu kavgayı. Kürt’ü tanımayan, Türk’ü tanımayan erkeklerimizi, delikanlı çocuklarımızı, arkadaşlarımızı, komşularımızı dinlemeyelim, sevmeyelim, onlara yemek pişirmeyelim, onlarla konuşmayalım, onlarla sevişmeyelim. Elimizden şiddetin dışında ne geliyorsa, ardımıza koymayalım. Leyla Zana, bayrağımız olsun, gelin hepimiz peşine düşelim, dediğini bir ağızdan tekrar edelim. Artık, sarılsın bu yara! Bu anlamsız kavga bitsin! Dökülen kan, çekilen acı YETER! L T Sanatçı ve aydınlardan çağrı: Barışın önünü açın A ‘Baş sorumlu sorumsuz cumhurbaşkanı’ (Gazetemiz yazarı, çevirmen) Sanat, savaşa karşı çıkmanın en etkili yollarından biridir; bu nedenle terör gerekçesiyle sanatsal faaliyetlerin durdurulması ya da ertelenmesi tam bir çelişkidir. (Oyun yazarı ve tiyatro yönetmeni) Böylesi karanlık zamanlarda bir tek şeye çok dikkat etmemiz gerekiyor. Her birimiz insan olarak kendi içimizdeki faşiste söz geçirmek ve onu durdurmak zorundayız. Dünya savaşlarında bile durmayan sanat burada neden duruyor? Yoksa en yakınımız en uzağımız olur. (Karikatürist) Sanat sadece eğlence aracı değildir. İnsanın ve toplumun bütün sorunlarıyla ve acılarıyla ilgilenen geniş bir alanı kap Ahmet Cemal Özen Yula ralarında Tarık Akan, Kadir İnanır, Fazıl Say, Rıza Türmen, Levent Üzümcü, Pelin Batu, Mahsun Kırmızıgül, Defne Halman, Ahmet Say, Deniz Türkali, küçük İskender, anatçılar Girişimi, 7 HaJülide Kural, Macit Koper, Ali ziran seçimleri sonraNesin, Yılmaz Odabaşı, gisında ülkenin kanlı, karanbi isimlerin de yer aldığı aylık bir uçuruma yuvarlandığıdın ve sanatçılar bir bildinı bunun baş sorumlusu olari yayımlayarak “ateşkes” rak da “sorumsuz cumhurçağrısı yaptı. “Ülkemiz, hızbaşkanıdır” açıklamasını yapla iç savaş ortamına sürüktı. Aralarında, Tarık Akan, Rutlenmektedir” denilen çağrıykay Aziz, Orhan Aydın, Edip la, hem hükümet hem de PKK Akbayram, Mehmet Aksoy, “barışının önünü açmaya” daFerhan Şensoy, Bedri Bayvet edildi. kam, Ataol Behramoğlu, ZeyToplam üç madde halinde nep Oral, Yıldız Kenter gibi yayımlanan çağrı metninde, pek çok sanatçının içinde bu“Bu yıkıcı süreci engelleyebillunduğu girişimin yaptığı açıkmek için, 1. Öncelikle ve derT. Akan lamada şu ifadelere yer verilihal, PKK eylemlerine son veryor: “Bizler, Türkiye halkının, meli, tek taraflı ateşkes ilan ulusumuzun birlik ve mutluluetmelidir. 2. Özellikle sivillerin ğunu, sorumsuzluğun diktasıbüyük zarar gördüğü, ağır can nın değil demokrasinin sınırkayıplarına yol açan ve kent larının olabildiğine genişletilmerkezlerine kadar yayılan mesini, düşünme ve yaratma devlet operasyonları durdurulözgürlüğünün sınırsızlığını samalıdır. 3. Müzakerelerin yevunan sanatçılar, ülkemiz için niden başlayabilmesi için elduyduğumuz büyük sorumluverişli koşullar yaratılmalı, ba D. Halman luğumuzla, aydın, aydınlanma, rış sürecinin önü açılmalıdır. sanat ve sanatçı düşmanlığını her fırHiçbir mazeret, “ama, ancak” kelisatta dile getiren bu sorumsuz kişiye meleriyle devam eden hiçbir açıklakarşı, insan olma onurunu taşıyan herma için artık zaman ve sabır kalmakesi suskun kalmamaya çağırıyoruz.” mıştır” denildi. l Kültür Servisi S Tan Oral sar. Dolayısıyla bugünkü ertelemeler sadece yas ile ilgili değil gibi geliyor. Her şeyin sustuğu ve susturulduğu bir ortamda sanat için de olsa sanatçıların konuşmasından fikirlerini açıklamasından duyulan bir korkunun sonucu olmasın sakın!? bir ağıt bir yakınma değil, bir başkaldırıdır, moral gücüdür. Bunu sokaklarda, meydanlarda nerede hangi koşulda olursa olsun sanatı sürdürmek zorunluluğundayız. (Ressam, eleştirmen, yazar) Sanat ve kültür olayı Gürol Sözen (Yönetmen) Festivaller (Altın Koza) izleyicisiz izlenmemeli. l İSTANBUL Ali Özgentürk 400 barışçı filmine destek çağrısı Beyaz tülbent zinciri “Barışa Bir Tülbent de Sen Bağla” projesi kapsamında Kadıköy İskele Meydanı’nda kadınlar barış için nöbet tuttu İkinci Ogün Samast vakası umhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan’ın ‘400 vekil’ açıklamasını çarpıtmakla suçlanan Hürriyet’e ikinci kez yapılan taşlısopalı baskının olduğu gece, gazete çalışanlarını eylemcilere karşı koruması gereken polisle eylemcinin hatıra fotoğrafı çektirmesi, akıllara Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast’la, yakalandıktan sonra karakolda hatıra fotoğrafı çektiren polisleri getirdi. Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, dünkü köşesinde paylaştığı fotoğrafta, taşlısopalı baskında yer alan ‘eylemci’lerden biriyle, üniformalı, silahlı ve çelik yelekli bir polis memuru birlikte poz veriyor. Yazıda polisin orada bulunma nedeninin ‘azgın bir güruhun saldırısına uğramış, camı çerçevesi indirilmiş binayı ve içindeki çalışanları korumak’ olduğunu hatırlatan Yılmaz, “Eylemci ile güvenliği sağlayacak polis aynı karede, hatıra fotoğrafı çektiriyorlar” dedi. Yılmaz, yazıda ilk saldırıda yer alan AKP İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın’ın da “Artık bunlara alışacaksınız” ifadesini hatırlatıyor. l İSTANBUL/Cumhuriyet Hürriyet’e baskın yapanla polis kol kola... C ralarında Latife Tekin, Necmiye Alpay, Serra Yılmaz, Sema Kaygusuz, Aslı Erdoğan, Ahmet Büke, Ayşegül Tezören, Nermin Yıldırım, Deniz Türkali’nin olduğu yazarlar, sanatçılar, “400 Barışçı” isimli kısa filme destek sunulması için çağrı yaptı. Herkesin katkılarıyla hazırlanacak ‘Barış’ temalı kısa filme, dileyenler bir cümlelik, bir kelimelik barış çağrılarıyla katılabilecek. 400 Barışçı’dan biri olmak için önce www.wetransfer.com isimli dosya gönderim sitesine kısa video görüntüsünün yüklenmesi; ardından, elde edilecek “link’in 400barisci@ gmail.com eposta adresine iletilmesi gerekiyor. l Kültür Servisi A ün taksici muhabbeti oldu yine... “Bahçeli, Diyarbakır mitinginde zamanında onlara demişti ki, anadilinizi konuşacaksınız da ne olacak, daha çok paranız mı olacak” diye lafa girdi bir yerden... Anlattı da anlattı, anlattı da anlattı. “Bu PKK’lilerin kafasını koparıp kapısının önüne atmak lazım o kelleyi” dedi. Tepkisinin gerçekliğini ölçmek istedim bir ara onu dinlerken; “Şu ortamda çocuğunu askere yollar mıydın” dedim. “Tabii ki yollarım” dedi. “Ya ölürse” diye sordum. “Vatanım sağ olsun, 16 şehit vermişiz benim çocuğum çok mu” dedi... Yani devletin anlaşması, uzlaşması, diyaloğa girip barış sağlaması, kimsenin ölmesine gerek kalmadan sorunların çözülmesi tarzı “alternatifler” yok kafasında. “Devlet niye var” diye de sormuyor... Kafasına sokulmuş bazı tabular, çocuğunun yaşamından değerli, çocuğunun yaşamını da bu kumarda kaybetmeye razı bir halde o kafa... Ha bir de “çocuğun öleceğine git kendin öl” demem gerekirdi ama demedim, bunlara “insan yaşamının değerini” anlatmaya kalkışmak zor be arkadaş... Bu insanları, “insan doğasından” fazla uzaklaştıran başka temel sebepler var çünkü. Bir sonrasını düşünemiyor. Bizlerin görebildiği büyük resmi göremiyor. Ürkünç bence... Biz insanların tek zaferi var, o da “sevginin zaferi”dir. Çocukluğunuza dönün, bu dünyada ilk hatırladığınız anlarınıza... Ne çok sevgiye ihtiyaç var... 3 yaşında, 4 yaşında bir çocuk, en tatlı, en saf haliyle bu dünyayı keşfederken annesine, babasına sarılmak isterken, korunmak ve ısınmak isterken, en basit şeylere ağlarken ve gülerken, ne farkı vardır bugünkü halimizden? “Biz büyümüş çocukluklarımızız”. İnsan, doğadaki varlıklar arasında, hep en yanlış yönlendirilen, doğadan en fazla uzaklaşan oluyor... Kendimizi üstün görüyoruz.. Başka bir şeyden veya başka birilerinden “üstün” değiliz halbuki... En dipte “insanlık” yatar. İnsan olmak değerlidir. Yaşamak değerlidir. Bunu hep unutuyoruz. Özümüzü unutuyoruz. Öldürüyoruz bir hiç uğruna. Öldürdüğümüz şey doğadır. Dünyadır. “Büyümüş çocuklardır...” Her kim olursa olsun, güç elde etmek için öldürüyorsa, ölümlere vesile oluyorsa, insanlık suçlusudur. Doğaya ve dünyaya ihanettir. Bunun önüne geçilmeli. Aydınlık bir gelecek uğruna, konuşup anlaşmalıyız biz insanlar. Vurmadan, kırmadan, bağırmadan, birbirinizi dinleyerek ve anlamaya çalışarak aydınlığa varmalıyız... Ne demişler: “Sevginin gücü”, “güce olan sevgi”yi yendiği vakit bu dünya aydınlığa kavuşacaktır. ‘Sevginin gücü’ D Bursa’da korku gecesi: 8 yaralı DAMLA YUR amatya Kültür Dayanışma Kardeşlik S İnsiyatifi üyeleri dört yıl önce “Barışa Bir Tülbent de Sen Bağla” projesini başlatmıştı. Proje kapsamında farklı ülkelerden, farklı dillerden barış mesajları tülbentlere yazıldı. Tülbentler yan yana getirilerek bir barış zinciri oluşturuldu. Dün de kadınlar Kadıköy İskele Meydanı’nda bu tülbent zincirini açtı “kadınlar barış istiyor” mesajı verdi. Barış aktivisti Filor Uluk Benli, “Kürt kadınlar beyaz tülbentlerini çıkarıp yere atar, savaşlar durur. Savaşı kadınlar bitirecek” dedi. Benli müzisyenler İlkay Akkaya ve Yasemin Göksu ile birlikte tülbentlerle birlikte Ankara’ya gideceklerini belirterek “Barış yolu oluşturacağız” dedi. urttaşın 200 Kürt y ldırıldı evlerine sa Mevsimlik Halkevleri yerine işten de oldular yanlış eve gittiler tanlar, istiyorlar ki gariban çocukları birbirini daha çok kırsın. Ama başaramayacaklar” dedi. Kaygusuz, “8 Eylül sabahı oturduğumuz derme çatma konutlara doğru saldırıya geçildi. Silah sesleriyle dışarı fırladık. Arkadaşımızın arabası atılan molotofkokteyliyle yandı” dedi. Okul duvarında HDP ve PKK karşıtı yazılar dikkat çekti. anakkale’de önceki akşam yaşanan olaylar esnasında Halkevleri diye yanlış bir eve girmeye çalışan grup, evin kapısına zarar verdi. Dağlıca saldırısında şehit düşen Fatih Duru’nun cenazesinin Çanakkale’ye getirilişi esnasında ve sonrasında Çanakkale’de gergin anlar yaşanmış, HDP il binası ile Halkevleri’ne Türk bayrağı asılmıştı. Halkevleri binası önünde grup polisle tartışırken, birkaç provokatörün yan binaya girerek, Halkevleri sandıkları bir eve zarar verdikleri ortaya çıktı. İsminin açıklanmasını isteme oğu ve Güneydoğu’dan göç eden aileler ile mevsimlik işçilerin yoğun olduğu Yenişehir’de 4 gündür süren gerilim önceki gece tehlikeli bir boyuta geldi. Öfkeli kalabalık, PKK aleyhine slogan atarak mevsimlik işçilerin yaşadığı Yılmazlar Mahallesi’ne yürüdü. Bunun üzerine mahalledeki yurttaşlar da toplandı. Yenişehir Kaymakamı Rahmi Köse ve Belediye Başkanı Süleyman Çelik, olay yerine giderek öfkeli kalabalıktan dağılmalarını istedi. Bu sırada polis barikatını aşarak mahallelere giren bir grup ev ve işyerlerine saldırdı. Saldırgan gruba kimliği belirsiz kişi veya kişilerce ateş açılması sonucu 1’i ağır 8 kişi yaralandı, 7 kişi gözaltına alındı. Yenişehir Belediye Başkanı AKP’li Süleyman Çelik, HDP İlçe Binası’na Türk bayrağı astı. Emek Mahallesi’nde de gerilim sürüyor. l LEVENT GENCELLİ/BURSA D F Foça’da teğmen eğitimde şehit oldu oça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda, savlara göre eğitim sırasında Teğmen Serdar Albayrak’ın (23) boynuna seken bir mermi isabet etti. Hastaneye götürülen Albayrak şehit oldu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Tunceli Piyade 4. Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli Komando Çavuş Berat Uzunova (21) dün Bayraktepe Kışlası’nda fenalaşarak yere yığıldı. Revire kaldırılan Uzunova’nın kalp krizi geçirdiği anlaşıldı. Uzunova, doktorların müdahalesine karşın hastanede yaşamını yitirdi. YUSUF ÖZKAN Tugayda kalp krizi geçirdi anisa Saruhanlı’ya bağlı Lütfiye köyünde mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Kürt kökenli 200 kişi, son günlerde ülkedeki gerginliğe bağlı olarak yaşanan olayların ardından, apar topar memleketlerine dönmek zorunda kaldı. Yıllardır bu köye geldiklerini köylülerle aralarında hiçbir sorun yaşanmadığını belirten “dayıbaşı” Nezir Kaygusuz, “Etle tırnak gibiydik. Yıllardır çapayı aldık elimize, kölelik yaptık. Kendi koltukları, çıkarları için bu anlamsız çatışmayı başla M Ç Bostancı Hali’nde saldırı T yen ev sahibi “Evde uyurken bir anda kapı yumruklanmaya başladı. Deprem oluyor sandım. Bıçak falan varmış. Kapıyı zorladılar. Ben de kapıyı tutmaya çalışıyordum. Bıçak gelse elime girecek. Üst kat komşumuzun annesi, ‘Burada yaşlı bir teyze oturuyor. Siz yanlış geldiniz’ dediğini duydum. Sonra gittiler” dedi. lÇANAKKALE/DHA ürkiye’de terör saldırılarının ardından Kürtlere yönelik şiddete dün bir yenisi daha eklendi. Sabah saatlerinde bazı kişiler Bostancı Hali’ndeki Kürt işçilere saldırdı. Sözlü başlayan tartışma, gerilimin artmasıyla kavgaya dönüştü. Bölgeye çok sayıda çevik kuvvet polisi sevk edilirken, bazı kişiler taş ve sopalarla yaralandı. Araya giren polis iki grubu ayırırken, olayların büyümemesi için önlem aldı. Önceki günde İçerenköy’deki sebze meyve halinde Kürt esnafa yönelik saldırı gerçekleştirilmiş, esnafın kepenk açamaması sebebiyle pazarlarda bazı tezgâhlar boş kalmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle