17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 DUNYA SURİYE 1.5 milyon Katalan yürüdü İspanya’nın Katalonya bölgesi 27 Eylül’de yapılacak özerk yönetim seçimiyle mecliste bağımsızlık ilanına gitmeye hazırlanıyor. Dünkü Katalan milli gününde yapılan bağımsızlık yürüyüşüne Barcelona’da 1.5 milyon kişi katıldı. EDİTÖR: GÜLRİZ ERGÖZ TASARIM: ZARİFE SELÇUK S.Arabistan’dan sığınmacılara 200 cami Dünyanın en zengin ülkelerinden olmalarına rağmen kapılarını sığınmacılara açmamakla eleştirilen Körfez krallıklarından Suudi Arabistan, geçen hafta sonu Almanya’ya giren her 100 göçmen için bir cami inşa etmeyi önerdi. Bu da 200 camiye tekabül ediyor. Ama Alman hükümetinin Vahhabi camilerine sıcak bakması zor. Cumartesi 12 Eylül 2015 ‘ABDRusyaŞam işbirliği şart’ ABD’nin baskılarına nispet Rusya Suriye yönetimine silah ve asker gönderdiğini doğrularken, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Suriye’de istenmeyenkazalar yaşanmaması için sahada Rus ordusu ile Pentagon arasında bir koordinasyon gerektiğini” söyledi. Lavrov, Suriye’de her iki ülke de askeri faaliyet yürüttüğü için ABD’nin Rusya ile durdurduğu işbirliğini yeniden başlatması gerektiğini belirtti. Rus Dışişleri sözcüsü Mariya Zaharova da IŞİD’le etkin biçimde mücadele edilebilmesi için, Türkiye dahil her ülkenin “hedefe aynı anda vurması” gerektiğini söyledi. Türkiye’nin IŞİD’e karşı nasıl hareket etmesi gerektiğine dair soruyla karşılaşan sözcü, ‘’Rusya krizin çözümü için uluslararası topluma yeni bir girişim önerdi. Terörle mücadele eden herkesin Türkiye dahil mücadelenin etkili olabilmesi için eylemlerini koordine etmesini ve çabalarını birleştirmesini öneriyoruz. Bir hedefe her birimiz sırayla vurursak etki küçük olur. Hepimiz birlikte ve aynı anda vurursak büyük olur’’ dedi. Irak’ta kaçırdığı 18 Türk işçiyle ilk videoyu yayımlayan grup Erdoğan’dan talepte bulundu: Militan akışı, Kürt petrolü ihracı, Alevi kuşatması dursun rak’ın başkenti Bağdat’ın Şii bölgesi Sadr’da 2 Eylül’de kaçırılan Türkiye’den 18 işçinin görüntüleri ilk kez yayımlandı. Bu kez kendilerine “Ölüm Mangası” ya da “Ölüm Grubu” olarak adlandıran yüzü maskeli saldırganların “Emrindeyiz ey Hüseyin” yazılı pankartın önünde durması, baştan beri şüphelenildiği gibi Şii bir grup olduğu izlenimi yarattı. Kaçırmanın sebebini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dış politikası olarak gösteren grup, rehineleri bırakmak için fidye değil, politika değişikliklikleri talep etti. 3 dakilalık videonun sonunda yazılı olarak da sıralanan tümüyle siyasi talepler şunlar: “1) Türkiye’den Irak’a militan gönderilmesi bitsin. Türk askeri çekilsin. 2) Çalınan petrollerin Kürdistan’dan Türkiye’ye taşınması durdurulsun. 3) Suriye’deki Alevi köylerden İdlib’deki Foa ve Keferya ile Halep’teki Nubbul ve Zehra’ya yönelik kuşatmalar kaldırılsın. Kuşatma altında tutan Nusra ve Ahrar liderliğindeki Fetih Ordusu için “milisleriniz” ifadesini kullanan grup, “Erdoğan ile partisi” isteklerini kabul etmez ve sözkonusu köylere temel ihtiyaç maddelerinin geçişine izin verilmezse, “Irak’taki Türkiye çı Erdoğan’a hitaben I [email protected] w nilgun@ Katalanların bağımsızlık yürüyüşü öç krizi” ile Avrupa’nın “sınırlarının” “G kontrolden çıktığı bir sırada; AB üyesi İspanya’nın “ulusal sınırları”, “Katalan 5 militan arkalarında “Emrindeyiz ya Hüseyin” yazılı pankart, önlerinde 18 rehineyle poz verdi. Tek tek isimlerini açıklayan işçilerden birine “Erdoğan’ın sorumlu olduğu” söyletildi. karları ve ajanları mümkün olan en ağır şekilde ezme” tehdidi savurdu. Videoda her işçi tek tek kentinih ve ismini söyledi. Bir işçi, Erdoğan’a hitaben “Bizler ekmeğimizi kazanmaya gelen yabancı işçileriz... Şimdi bazı dış politikaların, anlamsız, tutarsız işlerin sonucunda kurbanız” dedi. Nurol Holding Dışişleri ve Bağdat Büyükelçiliği ile birlikte işçileri kurtarmaya çalıştıklarını belirtti. FİLİSTİN Bir işçinin mesajı A Adı kötü çağrışımlar veriyor BM’de bayrak dalgalanacak ‘Sizin milisleriniz’ BD’nin Irak işgalinde Sünni direnişçilere karşı kayıplar vermesinin ardından, El Salvador’daki ölüm mangası operasyonlarını yönetmiş John Negroponte Bağdat Büyükelçisi atanmıştı. 2005’te İran’la göbek bağı olan Iraklı Şii milis gücü Bedir Tugayları’nın Sünnilere sivilsavaşçı ayrımı gözetmeden saldırmasıyla, Irak’ta mezhep savaşı başladı. Sünnilere elektrikli matkapla işkenceye varan suçlar işleyen Şii milislerden “ölüm mangaları” olarak söz edilir oldu. Şubat 2006’da Samarra kentindeki Şiî Askeriye Camisi’nde Kaide ile bağlantılandırılan bombalı saldırıyla katliam düzenlenmesi, Sünnilere karşı adeta katliam dalgası kabarttı. Bu kez ABD karşıtı, Irak milliyetçisi Mehdi Ordusu da Sünnilere yönelik saldırılara katıldı. milliyetçiliği” ile sınanıyor. Yazıya oturduğum sırada, Barselona, “1 milyon kişinin” “ayrılıkçılık yürüyüşüne” hazırlanıyordu… Son yıllarda her yıl çok büyük bir katılımla yapılan bu yürüyüş, Barselona’nın, İspanyol kraliyet orduları tarafından 300 yıl önce fethedildiği “11 Eylül 1714”e gönderme yapıyor. Barselona’ya geçen yıl “gayri resmi bağımsızlık referandumu” için gittiğimde; kentin çeşitli yerlerinde bu “11 Eylül” açıklamalarını görmüştüm. Bunlardan biri de tam otelimin önündeydi. Ve “Katalonya’nın 11 Eylül”ünü, çarpıcı bir milliyetçilik diliyle “Katalonya’nın düşüşü” olarak takdim ediyordu. Madrid karşıtı “milliyetçi rövanş” duygularıyla yapılan gösteriye bu nedenle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 5 kilometrelik bir insan seli eşlik edecek. Geçen yılki “gayri resmi 9 Kasım bağımsızlık referandumu”nun ilk kampanya harekâtı, bu yürüyüşle start almıştı. Bu defa 27 Eylül’deki yerel seçimlerin ilk kampanya buluşması, sarıkırmızı Katalan bayraklarıyla yapılan bu kitlesel yürüyüşle sağlanacak. Sırf Katalonya’daki yerel parlamento ve yerel hükümeti belirlemek için yapılan bir egzersizden ibaret olmayan bu yerel seçimler iki açıdan önemli. Bunlardan ilki, Madrid’in “anayasal olarak yapılmasına olanak vermediği” ve bu sebeple “resmen tanımadığı” bir “ayrılıkçılık referandumu”nun yerine geçmesi… Katalanlar da, İskoçlar gibi “bağımsızlık” taleplerini resmi bir halkoylamasından geçirmek istemişler, ama Madrid buna izin vermeyince, sonuçları bir “nabız yoklamasıyla” sınırlı kalan “alternatif referandumla” yetinmişlerdi. Resmi olmayan o referandumda yüzde 81’in “bağımsızlık” oyu kullanması, Madrid’i çileden çıkarmaya yetmişti… Katalanlar bu defa; “Madem bağımsızlık referandumuna resmen geçit vermediniz, biz de yerel seçimi o doğrultuda kullanırız. Sandığı ‘bağımsızlık yanlısı partiler’le ‘karşıtları’ arasında bölen yarışa dönüştürürüz!” diyor. Seçimler dolayısıyla bir “resmi bağımsızlık referandumunu” ikame ediyor. Bir yanda yerel hükümet başındaki Artur Mas liderliğindeki Katalan merkez partisi ve Cumhuriyetçi Esquerra partisini bir seçim koalisyonunda yan yana getiren “Evet için birlikte/Junts pel Si” bloku var. “Evet için”ciler, adlarından da anlaşılacağı üzere “bağımsızlık” yanlısı. Diğer tarafta da bağımsızlık karşıtı partiler bulnuyor. Merkez sağsoldaki geleneksel kitle partileri; Mariano Rajoy’un sağcıları ile anamuhalefetteki Pedro Sanchez’in sosyal demokratları, bağımsızlığa karşı çıkıyorlar. Podemos/Ciudadanos gibi tabandan örgütlenen yeni ve genç partiler ise seçmenin ayrılıkçılık tercihlerini sandıkta açıkça ifade edebilmesini savunan ve “bağımsızlık referandumunu” sahiplenen “seçme hakkı”nı destekliyor. Her grubun yerel düzeyde alacağı sonuçlar; İspanya’nın aralık ayındaki genel seçimleri için büyük önem taşıyor. “Bağımsızlıkçıların” “kılpayı” zafer ötesinde bir başarı kazanması; merkezi sistemin geleneksel kitle partileri için hezimet sayılacak. “Podemos” ve “Ciudadanos” gibi yükselen partilerin zaten presi altında bulunan geleneksel partiler daha da zayıflayacak. Katalan seçimleri böylece Madrid’deki tüm siyasi panaromayı etkileyecek. Katalan seçimlerinin ikinci sonucu da bu: Seçimler yerel ama sonuçları ulusal! Jose Oneto gibi pek çok usta yazar bu nedenle, Katalan seçimleri yarışını; “İspanya tarihi için tayin edici bir kampanya” diye tanımlıyor. Referandumun artçısı Filistin bayrağı bundan böyle BM merkezlerinde dalgalanacak. Filistin’in devlet olarak tanınması mücadelesinde sembolik açıdan büyük önem taşıyan karar önceki gün BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada alındı. Tasarı 193 üye ülkeden 119’unun “evet” oyu ile kabul edilirken “hayır”cılar cephesinde beklenildiği üzere İsrail, ABD, Kanada, Avustralya’ya, Marshall Adaları, Tuvalu, Palau ve Mikronezya da katıldı. Aralarında kimi AB ülkelerinin de olduğu 45 ülke ise çekimser kaldı. Tasarının kabul edilmesiyle, BM’de üye olmayan gözlemci devlet statüsüyle temsil edilen Vatikan ve Filistin’in bayrakları 193 üye ülke bayraklarının bulunduğu yere 20 gün içinde asılması gerekiyor. Vatikan daha önce yaptığı açıklamada, bayrağının BM Genel Merkezi önünde aşılması konusunda bir girişimde bulunulmayacağını belirtmişti. Sığınmacıyı yemek için savaştırmak Macaristan’da polis Roszke kampında topladığı sığınmacıların tepesine yiyecek poşetlerini fırlatarak izdihama yol açarken görüntülendi. Büyük tepki çeken görüntüler karşısında sığınmacılara mezbahalık hayvan muamelesi yapıldığı belirtildi. Ankara kovdu, ABD listeye aldı Türkiye’de bulunduğu üç yılda Yahudi yerleşimcisi gençlerin öldürülmesi gibi suçlara karışan Hamas’ın Batı Şeria lideri Salih Aruri’nin önce ABD baskısıyla Türkiye’den sınırdışı edildiği iddia edildi. Son olarak ABD Hazine Bakanlığı Aruri’yi “terör listesine” aldı. ABD yönetimi bir hafta içinde ikinci kez Hamas’la bağlantılı isimleri hedef alan “kara liste” yayımladı. Hazine Bakanlığı listesinde Aruri’nin yanısıra iki Suudi finans görevlisi, Hamas’ın Gazze’deki askeri kanadına mali yardım yaptığı iddia edilen Suudi merkezli Asyaf Uluslararası Holding Grubu ve Mısırlı bir döviz bürosu sahibi de var. Bu kişi ve şirketlerin ABD’deki tüm mal varlıkları, ticari faaliyetleri donduruldu. Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat bölümünden bir yetkili Hamas’ı zayıflatmaya, destekçilerini ortaya çıkarmaya kararlı olduklarını söyledi. HAMAS ‘23 Türk yönetiyor’ Fotoğraf: Vedat Arık Tarihi kampanya WPost muhabiri İzmir’de insan kaçakçılığı şebekesinin bir liderini eliyle koymuş gibi buldu. Kaçakçı: İşi 23 güçlü Türk yönetiyor vrupa’ya sığınmacı akınının kaynak ülkelerinden biri olan Türkiye’de araştırmaya çıkan Washington Post muhabiri Liz Sly, İzmir’den “Sığınmacıların yolculuğunun en kritik ve tehlikeli ayağı bu liman kentinden başlıyor” diye yazdı. Sly, bir arasokağın dibindeki bir otelden işini yöneten bir insan kaçakçısıyla görüştü. “Onu bulmak zor olmadı” diyen Sly, resepsiyonistin daha sormadan kaçakçının otelin avlusuna açılan odasını işaret ettiğini belirtti. Minderler serilmiş alçak bir yatakta oturarak müşterilerini karşılayan kaçakçı, onlara yanlarına neleri almaları, neleri bırakmaları gerektiğini anlatırken, 45 dakikalık yolculuk için de 1300 doları cebe indiriyor. Suriye’nin Türkiye sınırında kaçakçılığıyla meş A Dolmabahçe’deki karşılama töreninde komutan ve eşleri önünde tören kıtasındaki bir asker bayıldı. Polis bakarken NATO komutanları İstanbul’da SERTAÇ EŞ NATO’ya üye 28 ülkenin genelkurmay başkanı İstanbul’da biraraya geldi. Dolmabahçe Sarayı’nda dün akşam yapılan karşılama töreninde, mehter konserini dinlemek için hazırlanan 28 üye ülkenin komutan ve eşleri nin önünde tören kıtasındaki bir asker bayıldı. Düşen asker bölgedeki görevlilerin yardımıyla tören kıtasının önünden kaldırıldı ve su verildi. İki dakika sonra son komutanın da gelmesiyle konsere geçildi. NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı yarın bitiyor. hur Azez kentinden gelen 40 yaşlarındaki dar çeneli, saçları kelleşen kaçakçı, İzmir’den botlarla TürkiyeYunanistan rotasında insan kaçıran çok karlı bir şebekedeki 12 adamdan biri. Sığınmacıların Türk polisinin gözü önünde teknelere, botlara bindiğini gözlemleyen Sly’a adının açıklanmaması kaydıyla konuşan kaçakçı, “Bugüne dek bir müşterim bile ölmedi. Yüzde 90’ı ilk girişimde Yunanistan’a ulaştı. Şişme botlara 45 kişiden fazla doldurmuyorum” diyor. 300 milyon doları geçen büyük karlar elde ettiklerini inkar ediyor. “Masrafların yüksek olduğunu, tekneyi 40 bin, botu 7 bin dolara tuttuklarını, şebekenin diğer üyelerine de para verdiklerini” anlatıp ekliyor: “Şebekeyi en nihayetinden iki ya da üç çok güçlü Türk kontrol ediyor, karın büyük bölümüne de onlar el koyuyor.” IŞİD’in kimyasal birimi BBC’ye konuşan bir ABD’li yetkili, IrakSuriye sınırının her iki tarafında IŞİD’in hardal gazı kullandığı en az dört vaka tespit ettiklerini belirtti. Cihatçıların bu kimyasılı toz olarak kullandıklarını, havan topu gibi geleneksel patlayıcılara yerleştirildiğini aktaran yetkili, ABD yönetiminin, IŞİD’in bu silahların yapımından sorumlu bir biriminin olduğunu düşündüğünü anlattı. İstihbarat servisleri IŞİD’in büyük olasılıkla bu ölümcül silahları kendisinin ürettiği görüşünde. Bu arada BM Güvenlik Konseyi Rusya’nın da onay vermesiyle Suriye’de kimyasal silah saldırıları olduğu yönündeki haberlerin uluslararası komisyon tarafından araştırılması için yeşil ışık yaktı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle