11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bir ayrıntılı gökkuşağı: İslâm Hem İslâm’ın fundamentalist savunuları, hem de antiİslâmi polemikler bir ‘yekpare İslâm’ kavrayışında birleşir ve bu dinin söylem ve uygulamadaki tarihselyöresel çeşitliliğini gözden kaçırır. TAYFUN ATAY Cumartesi 4 Temmuz 2015 yeryUzU sofraları TASARIM: SERPİL ÜNAY Ramazan Derleyen tayfun atay 7 slâm’ı yargılamadan önce tanımalı; suçlamadan önce anlamalıyız. Bizim boğazımızı biraz da haklı olarak sıkan bu sonsuz eşarp, Beyazıt’tan beri Batı’nın korkulu rüyası olan sarayın dilsiz cellatlarının yağlı ilmeği değildir. Bu, başka bir evrendir. Bu, ayrıntılı bir gökkuşağıdır ve fanatizm yağmurları geçtikten sonra açılacaktır.” PaulJean Franceschini, İran İslâm Devrimi’nin Batı’da ürpertici etkilerinin hâkim olduğu günlerde Le Monde’da kaleme aldığı bir yazıda bu ifadeleri kullandığında yıl 1986 idi. Sözler, “Batı’da Fundamentalist Bir Nakşi Cemaati” adSelefilik lı kitabımın giriş cümleLâkin bu pratikler, kenleridir. Çalışmam, tam da Gökkuşağı renkleriyle tasarımlanmış bir Kur’anı Kerim dilerini “Müslüman” olaFranceschini’nin altını rak kimliklendiren geniş çizdiği şekilde İslâm’ı tamodern dünyayı tehdit lere (Mu’tezile, Eş’arilik, halk kesimlerinin kafasınnımaanlama yolunda bir eden saldırgan bir “totalMaturidilik), siyasalekoda “yaşayan” İslâm’ın aykatkıda bulunmayı hedeflik” olarak görmek, İslâmi rılmaz ögeleridir. Üstenomik çekişmeler ise hilemekteydi. zipleşmelere (SünniŞii) zeminde yaşanan gerçeklik bu “uyuşum”ların redAradan yıllar geçti. Hudoğuş verdi. Dolayısıyla liğe karşılık gelir. İslâm’ı di, en azından tarihsel ve meyni İran’ından küresel ahlâktan siyasete varınca “sevmek” ile “yermek” sosyolojik olarak, İslâm’ın El Kaide tedhişine, şimya değin insan toplumsal şeklinde iki karşıt kubugünkü geniş coğrafi yadilerde de IŞİD kâbusuna lığını şekillendiren bir ku tupta demirlemiş olmak yılımını da reddetmek ilerledik. Salman Rushdie, rumlar çokluğu/çoğullu la birlikte, aynı “özcü” an anlamına gelir. Çünkü Charlie Hebdo gibi bu akılayışla bu dini değerlenİslâm’ın doğuş yeri olan şa tuzbiber olan vahim ve ğu, “İslâmiyet” zemininde boy atma ve gelişme diren her iki yaklaşım da Arap Yarımadası’nın dışıelim hadiseler de var taimkânı buldu. İslâm’ın tarihsel ve yöre na, söz gelimi Afrika, Anabii... sel bağlamlarda sergiledi dolu, Orta Asya, Hint YaVe o zamandan bugüİslâmi özcülük ği söylem ve pratik çeşitli rımadası ve Güneydoğu ne İslâm’ı tanımaanDoğuş yeri Arap Dün liğini gözden kaçırır. Top Asya’ya yayılması, daha lama yolunda ne kadar yası ve Ortadoğu ile sınır lumsal pratik, İslâm adıçok bu bölgelerde varolan ilerleyebildik, “ayrıntılı bir etkiden öte İslâm, kı na karşımıza tarihsel, coğ İslâmöncesi inanç motiflı gökkuşağı”nı ne ölçüsa sürede Afrika, Orta As rafi ve kültürel dinamiklerinin, geleneklerin ve dide açabildik, bu hayli tarya, Güney ve Güneydoğu lerden beslenen farklı, çe ğer kültürel örüntülerin tışmalı ve hemen herkeAsya’da da geniş yaygın şitli, hatta birbirine karşıt İslâm tarafından içselleşsin karamsarlığı sürdürlık gösteren bir din oldu. dışavurumlar çıkarır. Öy tirilmesi sayesinde mümdüğü bir nokta. “FanaBu yaygınlık, genellikle le ki tek bir toplulukta bi kün olmuştur. tizm yağmurları” bardakhem İslâmi hem de antile, birden fazla “MüslüGünümüz dünyasıntan boşanırcasına yağİslâmi perspektiften (şüp man bakış açısı” ortaya çı da İslâm’a “özcü” bakış, maya devam ediyor. Belen karakteristik karşılıki “gökkuşağı”nı açma yo hesiz birbirine karşıt yön kabilir ve bunlar Müslüde) bu dini değerlendiren man gerçekliği tanımlar ğını Selefi/Vahhabi anlalunda en çok umut vapek çoklarınca bir “yek ken birbirleriyle iktidar yışta bulmakta. Aslında at eden Türkiye de rotapare İslâm” kavrayışına mücadelesi içerisine dahi Batı’daki yaygın “İslâmi sı şaşmış, “şaft”ı kaymış girebilirler. fundamentalizm” tabiribir beceriksiz İslâmcı ikti yol açar. Bassam Tibi’nin ifadesiyle, hem antiAncak İslâm adına karnin karşılığı, çoğu kesimdarın tasarruflarıyla o faİslâmî polemikler, hem şımıza çıkan bu çeşitlilik, lerce sanıldığının aksinatizm yağmurları altında de İslâm’ın “kökten” (fun bu dini “kitabına uygun” ne İran ve Humeyni dehanidir sırılsıklam... damentalist) savunuları, yaşamayı vaaz eden çevğil, Selefilik’tir. Bu “özcü” Yine de çıkmamış canböylesi bir yekpare İslâm relerce reddedilir ve yeriİslâm anlayışı, küresel öldan ümit kesilmez dikavrayışında birleşmeklir. Kitabî, püriten ve nor çekte türettiği siyasalyerek şu “ayrıntılı tedir (“Islam and Cultural matif nitelikli bir İslâm ideolojik şiddet bir yana, gökkuşağı”nın içine kenAccommodation of Social İslâmi söylem ve pratiğin anlayışını temsil eden ule di halimizce dalıp kayda Life”, 1990, s. 32). kendi bünyesinde mevcut ma açısından bu “melez” düştüğümüz bazı noktalaAncak ne İslâm’ı ken(senkretik) pratikler, “hu çeşitliliği, iç rekabet, gerirı bu vesileyle tekrar tardi içinde mükemmel lim ve çatışmaları göz arrafe”, “boş inanç” ve “batışmaya açalım!.. bir uyuma sahip, içdı eden bir genellemeye tıl itikat” şeklinde olumİslâm çoğuldur! çatışmalardan uzak bir yol açması itibarıyla da olsuzlanır. varlık alanı olarak; ne de dukça “sorunlu”dur. “Özcü”lüğün bir baş İslâm, Ortadoğu kökenli üç büyük tektanrıcı dinin sonuncusu. Ahlaki, hukuki ve sosyopolitik tezler bakımından oldukça zengin bir söylem geleneği ve pratikler çeşitliliği ile karakterize olmakta. Peygamber Muhammed’in bir yeni dini hayata geçirme ve sürekliliğini sağlama mücadelesi içinde oluşan, onun ölümünden sonra da bu dine temel karakteristiğini kazandıran “ümmet”, yani siyasi bir örgütlenme dolayımıyla inancını dışavuran insan topluluğu, İslâm’ın sosyopolitik çerçevesini oluşturuyor. Kısa sürede bu sosyopolitik oluşumun işleyişini düzenleyen kurallar silsilesi ve bu kurallara işlerlik kazandıran aktörlerin (ulema) belirmesiyle bir hukuk sistemi (şeriat) temayüz etti. Bireyselpsikolojik gereksinimler mistik açılımlara (tasavvuftarikatlar), entelektüel duİslami fanatizm yağmurları İran devriminden El Kaide’ye ve şimdilerde IŞİD’e kayarlılık ve arayışlar feldar tüm dünyada adeta bardaktan boşanırcasına yağmaya devam ediyor. sefidüşünsel çeşitlenme “İ ka örneği olan bu tavır, İslâmi söylem ve pratiklerin tarihsel değişmelerden, kültürel ve ekolojik dinamiklerden etkilendiği gerçeğini reddeder. Buna bağlı olarak pek çok yerel pratiğin temel İslâmi esaslara uymadığı için İslâmdışı, yanlış ve sapkın olduğunu, bu pratikleri İslâm adına hayata geçiren insanlar kendilerini “Müslüman” addetse de ileri sürer. Türbe ve yatır ziyaretleri, adak adama, ağaçlara çaput bağlama, hatta kandil kutlamaları ve mevlit törenleri, bu püriten İslâm’ın temsilcileri tarafından “orijinal” İslâm’da bulunmadıkları ileri sürülerek reddedilir. FAYDALI BİLGİLER bir inanç pratiğidir Şamanizm. Bununla birlikte şamanların daha çok avcısı olmağa and içiyorum. toplayıcı gruplarda karşıYüksek dağ tepelerinmıza çıkması, inanç önde bulunan ruhlara sayderleri ile ekonomik gegı göstereceğim; and ediçim biçimleri arasında yorum ki onlara candan bağlantı olduğu düşüncebütün varlığımla hizmet sini destekleyen bir veriedeceğim. Bunların en büdir. Genellikle ekonomik, yüğü ve en kudretlisi, üç politik ve cinsiyet temelbölük ruhların âmiri olan, li bir eşitlikçi yaşam biçidağ tepesinde yaşıyan, şaminin geçerli olduğu bu manlar tarafından Sustutopluluklarda şaman, topganah Ulu Toyon tesmiye luluğun diğer üyelerinolunan Tanrıya, onun büden ayrışıp farklılaşmış yük oğlu Uygul Toyan’a, bir hayat yaşamaz. DeKarısı Uygul Hatuna... nilebilir ki o, “parttime” bunların sayısız ailelerine (yarızamanlı) bir inanç ve uşaklarına saygı gösuzmanı ve pratisyenidir. termeğe, hizmet etmeğe söz veriyorum.” İnsanlık tarihinde tarımsal yaşam Eski Türklerin biçimine geçilmedin ve inançlasinden sonra, tabarı alanında unukalaşmış, yani eşittulmaz bir abide siz toplum yapısıisim olan tarihçi nın yansıması olan Prof. Abdülkadir çok ya da tektanrıcı İnan, yukarıdaki dinlerdeki “rahipsözlerin, şaman ler” gibi, toplumun olmaya namzet geri kalan üyelerinbiri tarafından den tamamen farkmesleğe kabul tölılaşıp üstkonum reninde söylendikazanmış “fullğini kaydediyor. Şamanizm doğal ve doğaüstü alemler ara time” dinî şahsiİnan, şaman ya yetler, Şamanizm’de da Türklerde yay sında ‘bir köprü’ inançtır. karşımıza çıkmaz. gın kullanımdaki Şaman, bir rahip değiladıyla “kam” için, sadece İnanç pratiğinin anadir. Sadece kendine iş bir dini şahsiyet olmaktan vatanı olan kutup ve düştüğünde gerekeni yaöte “tabip” vazifesi de gökutupaltı bölgelerde par, onun haricinde yaşaren, ayrıca “kahin”lik vasŞamanizm’i ayırt etmemını sürdürdüğü toplulufına sahip olduğu da düşü mizi sağlayan temel işğun sıradan bir üyesi konülebilecek bir pozisyon levsel özellikler bunlarnumundadır. Rahiplerin tanımlamakta (A. İnan, dır. Sözcük, Sibirya’nın aksine şamanlar, insan“Eski Türk Dini Tarihi”, Tunguzca konuşan halkların yaratıcı ile ilişkisi1976, s.5458). larının dilinden köken ni düzenlemek gibi hiyealır. Ancak Şamanizm’i Onun bu söyledikleri rarşik ve bürokratik yanı sadece etimolojik olaŞamanizm üzerine çağdaş ağır basan bir pozisyonla rak köken aldığı Asya kıantropolojik metinlerde da ortaya çıkmazlar. tasına, hele hele sadece de hemen hemen aynen Türklere özgü bir inanç yer alır. Bir şaman, hem Rahipler ya da ulema bir büyücü, hem medyum, saymak doğru olmaz. gibi “bürokratik” dinî Amerika ve Afrika yerhem lokman hekim, hem şahsiyetleri, tarımın keşli kabilelerinin inançlakâhin, hem astrolog, hem fine ve devletin ortaya rında da karşılığını bude her türden falcıdır. çıkışına borçluyuz. labileceğimiz, dolayısıyTüm bu hususiyetlela evrensel çerçevede deri buluşturacak mahiyette ğerlendirilmesi gereken şu kaydedilebilir: ŞamaYarın: TARIM VE DİN nizm, doğal ve doğaüstü âlemler arasında bir “köprü inanç”tır. Şamanlar da ölüler âlemiyle iletişim kurabildiğine inanılan, olağan dışı yetenekleriyle sivrilmiş şahsiyetler... Ve onların iki temel işlev ya da görevinden söz edilebilir: Birincisi, ölmüş topluluk üyelerinin ruhlarının sıkıntısızca (selâmetle) ölüler âlemine “nakli”ni sağlamak. İkincisi, yaşarken sağlık sorunuyla rahatsızlananların bu durumuna sebep olduğuna inanılan ruhsal güçlerin etkisini, bu ruhları korkutup, kandırıp veya ikna edip savuşturmak... ŞAMANİZM avallıların koruyucusu, yoksulların “Z babası, öksüzlerin ana Soğanlı yumurta deyip geçmeyin!.. as Mutfak’ta hazırlanması doğrusu çı, ev hanımı, kömürlü ocak H görevli sabiraz zahmetliydi. Zaveya maltızda, sadece soğanlı yumurta pişirmeye ray aşçıları en gürif Orgun’un “Osmanlı SOFRA SOHBETLERİ zel yemekleri pişirmek, yeni buluşlarla padişahın gözüne girmek isterlerdi. Eğer sul Artun tan, yediği bir ye ünsal meği çok beğenirse o yemeği yapan aşçıya para ya da eşya ile ihsanda bulunurdu (inâm). Zira “Marifet, iltifata tâbidir”. Örneğin, her yıl Ramazan’ın on beşinde  geleneksel “Hırkaı Saadet” ziyareti için Topkapı Sarayı’na gelen padişah o gün iftarını da burada açardı. Eğer sunulan yemeklerden soğanlı yumurtayı beğenirse, bunu hazırlayan Enderun efendisini kendisine kilercibaşı seçerdi. Kısacası, saray mutfağı ve aşçıları ödüllendirme sistemi, Türk mutfak sanatının  ilerlemesi ve yaratıcı ustaların yetişmesi için önemli bir eğitim aracıydı. Kilercibaşı, sarayın kilerinden sorumlu kişiydi. Ayrıca, sarayda  şerbet ve tatlı üretilen yerlerin de yöneticisi konumundaydı. Ama hepsinden önemlisi, padişaha yemeklerin onun tarafından sunulmasıydı. Becerikli bir Enderun efendisinin, kilercibaşılık gibi bu denli hassas ve önemli göreve getirilerek ödüllendirilmesine yol açan ünlü yemeğin Sarayında Yemek Yeme Âdâbı” üzerindeki incelemesinden aktaralım: “Soğanlar büyük olmayacak ve orta boy dişi soğan olacak. Ortadan ikiye bölünüp halka halka doğranır. Üzerine tuz ekilerek sadeyağda ve hafif ateşte devamlı tahta kaşıkla karıştırılarak nar gibi oluncaya kadar kızartılır (kavrulmaz). Bu iş iyi yapılmak isteniyorsa üç saat kadar sürer. Sonra yağı süzülür ve nar gibi kızarmış soğan yayvan bir kaba (küçük tepsiye) alınır. Üzerine bir kaşık toz şeker serpilir. Bir kaşık sirke, bir miktar bahar ve tarçın da serpildikten sonra tepsiye bir kaşığın tersiyle itinalı bir şekilde yayılır, yuvalar açılır. Yumurtalar kırılıp, ateş kuvvetli olmayacak ve yumurtaların aklarının hemen pişmemesine dikkat edilecektir. Sarılarının pişmesinde yardımcı olmak için, tepsinin kenarlarından kahve kaşığı ile yağlı su alınıp bunların üzerine dökülecektir. Yumurtaların üzerine tarçın ve karabiber de serpilir.” Yumurtanın soğanla beraberliğinin bayağı sabır ve incelik istediği aşikâr. Günümüzde hangi aş üç saat ayırabilir ki? Peki, şimdinin doğalgaz veya elektrikli ocak dünyasında ve günlük yaşam temposu ile uyumlu, daha kısa süren bir yol bulunsa… Geçmişin damak zevkini tam anlamıyla yansıtır mı bilemem; bundan 25 yıl öncesi, Zarif Orgun Bey’in tarifinden esinlenerek evimizin koşullarında pişirilen bir soğanlı yumurta tarifini sizle paylaşalım:    Malzeme: 1 kilo 250 gr yemeklik acı soğan (dışı kiremit rengi, içi pembemsi ve sert), 50 gr tereyağı, 1 çorba kaşığı zeytinyağı, 12 yumurta, 1 tatlı kaşığı tozşeker, 1 çay kaşığı tarçın, 1 tutam yenibahar, 1 çorba kaşığı sirke, tuz, karabiber.   Hazırlanışı: Soğanları yarım ay şeklinde ince ince doğrayın. Geniş bir tavada, tozşeker, tereyağı ve zeytinyağı ile kısık ateşte en az 30 dk. yakmadan kavurun. Baharatları ve sirkeyi katarak yumurtalar için yuvalar açın. Yumurtaları kırın ve soğanları üstlerine doğru getirerek üzerini hafif kapatın. Beyazları pişene kadar pişirin. Tarçın ve karabiber serperek servis edin. Damağınızı şenlendireceğini umarak!.. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle