Katalog

Y ASAM 2 AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu AB desteğiyle, Punto 24 tarafından düzenlenen AB Araştırmacı Gazetecilik Ödülleri sahiplerini buldu. Prof. Yasemin İnceoğlu’nun başkanlığındaki jüri, Prof. Arzu Kihtir, Tuğrul Eryılmaz, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’dan oluşuyor. Büyük ödül Radikal gazetesinde yayımlanan ‘TIR tutanağı’ başlıklı haEDİTÖR: EMİNE ÖZCAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK beriyle Fatih Yağmur’a verildi. İkincilik, Nurettin Kurt’un, Hürriyet gazetesinde yayımlanan ‘Makam aracı 1 Milyon TL’ başlıklı haberine gitti. Üçüncülük ödülü, t24.com.tr’deki “Bingöl’de iki polisi şehit eden mermiler öldürülen dört kişinin elinden çıkmamış!” başlıklı haberiyle Tahir Alperen’e verildi. Perşembe 2 Temmuz 2015 Bodrum’da ‘acı hayat’ Suriye’den üç ay önce kaçanların kente gelişiyle Bodrum’da ‘tatlı hayat’ yaşamaya alışanlar artık ‘acı hayatla’ da tanıştı elma, on yedi yaİZLENİM şında, altı aylık hamile, sırtını duvara dayamış kolundaki Arapça dövmeyi gösteriyor. Arap harfleriyle Hayati Azep yazıyor. Acı hayat. Mine Kocası yapmış dövmeyi. Serdar, 19 yaşında, Söğüt Halep’te yaşarlarken dövmecilik yapıyormuş. İki aylık bebeğini emziren İpek de göğsündeki dövmeyi gösteriyor. ‘Canım İbo” yazıyormuş, kocasının adı. İbrahim de kendi dövmesini açıyor hemen “Canım İpek”. Bodrum’da bir okul bahçesindeyiz. Suriye’den üç ay önce kaçan, “Bodrum’da tarım işleri var, çalışırsınız” diye kandırılıp otobüslerle buraya getirilen Suriyeli Türkmenlerle sohbet ediyoruz. Esnafın ayaklanma haberiyle basının gündemine oturan Suriyeli aileler yerel yetkililer tarafından Cumhuriyet İlkokulu’nun bahçesine toplanmışlar. Aslında sayıları başta çok fonlarından bir zamanlar yaşadıkfazlaymış. Ama kamplara gönderilları evlerinde çekilmiş fotoğrafları me korkusuyla çoğu aile ortadan gösteriyorlar. Televizyonumuz, tül kaybolmuş. perdelerimiz, güzel koltuklarımız vardı bizim de” diyorlar. Ünlüleri merak ediyorlar Hepsi yanmış. Evler yıkılmış. YiBir kısmı 23 Haziran’da batan tek ne de savaş bitsin hemen döneceknedeymiş. “Siz neden kaçmadınız” ler. O zamana kadar bu ülkede hadiyorum. İpek bebeğine sarılıp “Hayatta kalmaya çalışacaklar. Bir yoyatta binmem tekneye” diyor. lunu bulup buradan İstanbul’a gideBu sırada ayrı bir köşede toplaşan cekler. İbrahim “Orası daha büyüktamamı erkek Afgan ve Pakistanmüş. Bulurum bir iş. Ev de tutarız” lı mültecilerden bazıları eşyalarını diyor “Bırakmam ailemi sokakta.” sırtlayıp arkadaşlarıyla tek tek vedaAynı anda sivil toplum örgütlelaşarak okul bahçesini terk ediyorri Suriyelilerin sorunlarını çözebillar. Hepimiz bir süre susup onların mek için toplantı üzerine toplantı gidişine bakıyoruz. Sonra konu deği yapıyor. şiyor. İbrahim Tatlıses’i, Sibel Can’ı, Devletin kayıtsızlığı, yasalardaAnkaralı Namık’ merak ediyorlar. ki boşluklar, sistemin suiistimallere Onların şarkılarını söylüyorlar. Tele açık olması büyük sorun. ‘Sarı Gelin’ şarkısı kimin? “S arı Gelin”i sanırım yeni eserimde ilk kez kullanacağım. Şimdi, “Sarı Gelin”; Türk şarkısı mıdır? Ermeni şarkısı mıdır? İran şarkısı mıdır? Azeri şarkısı mıdır? Hepsi “bizim şarkımız” der. Gerçek, bu dillerde özgün anonim şarkı olarak bulunmakta, sözleri farklı farklı. HHH YouTube’da şarkının altındaki çeşitli farklı videoların yorumlardaki “korkunç” tartışmalara hakaretlerebakıyorum. Yahu... Bir gezegenin bir yöresinde, bir insanlar belli ki bir şarkı yaratmış yüzyıllar önce, nesillerden nesillere, dillerden dillere geçmiş bu şarkı, anonimdir, hangi yüzyıldan kalmadır, belli değil, yahu bir anonim türkü “su” gibidir, bırak öteki de su içmiş olsun. S Bahçeli ne diyor, ne yapıyor? ürkiye Sivas’ta katledilen canlarımızı anarken siyaset, Meclis Başkanlığı seçimine ve Bahçeli’nin sözlerine ve tutumuna kilitlendi. HHH Aslında Devlet Bahçeli gayet tutarlı: Seçimden sonraki ilk gece ve Cumhuriyet grubunu kabul ettiğinde ne demişse onları tekrarlıyor ve o çizgide davranıyor! HHH Seçim sonuçları için: Türkiye, MHP’ye ana muhalefet görevi vermiştir. Koalisyon için: Bize verilen ana muhalefet görevi koalisyon arayışlarına kapalı durmak demek değildir. Samimi olmadıklarını düşündüğü AKP ve HDP’ye: Söz ve beyanatlarınızın arkasında duracak kadar yürekliyseniz, işte size fırsat, işte size imkân. Çözüm koalisyonunu kurun da görelim. Ayrıca HDP için: Ayrı bir siyasal varlık olarak tanımıyoruz, orada bir boşluk görüyoruz. Koalisyona katılmak koşulları: 1) Çözüm süreci sona ermelidir. 2) Erdoğan anayasaya eksiksiz uymalıdır. Siyasette rol kapmak için uğraşmamalıdır. Çankaya’ya dönmelidir. 3) Yüce Divan ve yolsuzluk soruşturmaları tekrar açılmalıdır. Cumhuriyet okurları, bütün bunları zaten Cumhuriyet’le yaptığı söyleşide çeşitli kalemlerden öğrendiler. HHH Peki öyleyse, dünkü başkanlık seçimi ve grup konuşması üzerine kopan gürültü nerden kaynaklanıyor? Sanıyorum özellikle Meclis Başkanlığı seçiminden sonra konu, geçmişte de kritik konularda ve oylamalarda MHP’nin AKP’ye verdiği destekler anımsanarak ele alınıyor ve MHP’nin yeniden AKP’ye koltuk değneği olacağı düşünülüyor. HHH Elbette olayın bir başka yönü daha var: “Barış süreci” ya da “Çözüm süreci” denilen “Kürt sorunu” konusu! Önce, seçim döneminde Erdoğan’ın kendi başlattığını iddia ettiği “Çözüm sürecini” torpilleyici, “Kürt sorunu yoktur” biçimindeki milliyetçi söylemini anımsamak gerek! Bu söylem, AKP’nin o güne kadar izlediği politika ile zıt bir söylemdi ve Erdoğan ile parti arasındaki önemli bir çatlağı işaret ediyordu. AKP’nin, Erdoğan’ın süreci torpilleyici tutumuna geri dönmek için MHP’nin katı tutumunu gerekçe olarak kullanacağı düşünülüyor ve Bahçeli bunun için eleştiriliyor olabilir. Aynı biçimde Bahçeli de, AKP’yi çözüm sürecinden vazgeçirmek için iktidar desteği veriyor olabilir. HHH Ama koalisyon konusu o kadar da basit değil: AKP, Bahçeli’nin “Çözüm süreci” dışındaki iki şartını kabul eder ya da Bahçeli bu koşullardan vazgeçer mi? Hiç sanmıyorum! Çünkü AKP bunları kabul ederse Erdoğan’ın vesayeti, Bahçeli bunlardan vazgeçerse de MHP biter! T ‘Baklava benim, diyen 48 ülke’ Ha duduk dinlemişiz ha kaval, ha viyolonsel, ha kemençe... Müzik güzel olsun, insanlar öbürünün dilini bilmese de öbürüne müzik ile ulaşır, anlar, algılar, bırak “insan” olunsun... Bak ne güzel şarkı. HHH “Kâtibim” şarkısı 33 dilde var... Japonca bile... En sonunda dediler ki “Kâtibim”in orijinali İskoç şarkısıdır... Millet bıktı tartışmaktan, bu denince herkes sustu.. Şimdi “Sarı Gelin” tartışmasını kesmek için birisi “Norveç şarkısıdır” dese de kurtulsak! HHH “Baklava bizim tatlımızdır” diyen 48 ülke var. 17 yaşındaki Selma’nın kolunda Arap harfleriyle Hayati Azep yazıyor. Acı hayat... ‘Kamplarda can güvenliğimiz yok’ Gazeteler günlerdir ayaklanan esnaftan bahsediyor. Ancak esnafın çoğu savaştan kaçıp gelen bu insanlara yardım edebilmek için çalışan sivil toplum örgütlerine destek veriyor. Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nden Figan Erozan, kış boyunca pek çok Suriyelinin Bodrum’da boş olan otellerde para karşılığı konakladığını anlatıyor. Sezon açılınca otellerden çıkmak zorunda kalanlar sokaklara dağılmış ve yerel yönetimler konuyu görmezden geldiği için durum bu boyuta ulaşmış. Serbest dolaşım hakları olan ve yasadışı bir şey yapmadıkça kamplara gönderilemeyen Suriyelilerin bir kısmı gerçekten iş arıyorlar. Bazıları kampa dönmektense dilenmeyi tercih ediyor. Çünkü kamp demek, kadınlar için tecavüze uğramak demek. Ayrıca muhalifler de aynı kamplara getirildiği için orada can güvenlikleri olmadığını düşünüyorlar. Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Rüştü Tezcan’a göre toplumsal çatışma yaşanmaması için de acil önlemler alınmalı. Bodrum şu anda büyük şehirlerin çoktan alıştığı savaş trajedileriyle yeni tanışmış olmanın şaşkınlığında. Şimdiye kadar “tatlı hayat” yaşamaya alışanlar artık “acı hayatla” da baş etmek zorunda. Kimi vicdanının sesini dinliyor, kimi ona kulak tıkıyor. Herkes teknelerden şişme botları çalıp bir başlarına denize açılacak kadar çaresiz kalmış insanların o çok sert dramlarıyla yüzleşme sınavı veriyor. ‘Kamp, tecavüz demek’ Denizli heykel kenti oluyor sanatsal motifler ve mimari biçimli yapıtları yaratma” konusu önerildi. Sonuçta şu sanatçılar davet edildi: Aldo Shiürkiye’nin dünyadaki heykelcilik merroma Uza(Peru), Anna Korver (Yeni Zelanda) kezi Denizli’de yaratılıyor! Ege’nin bu Anna Rasinka ( Polonya), Bio Wang (Tayvan), ünlü kentindeki bir “traverten taş ocağı” şirCiprian Hopirtean (Romanya), Çağdaş Erçeketi, 5 yıldır gittikçe büyüyen etkinlikleriyle lik (Türkiye), Lyudmyla Mysko (Ukrayna), bu yolda adım adım yürüyor. Valeria Jikia (Gürcistan), Vasilisa Chugunova Şirketin Başkanı Nihat Kömürcüoğlu, olu(Rusya), Cynthia Sanenz (Kosta Rika). şumu şöyle anlattı: “5 yıl önce basit bir heyKimilerine “Kömürcüoğlu ocağınkel çalışması düzenlemeyi düşündük. Ameridan traverten taşı”, kimilerine göreyse kan heykeltıraş Edward Fleming, çalışmamıKömürcüoğlu’nun çıkartmadığı “mermerler” zın sürekli bir düzenlemeye dönüştürülmesibaşka ocaklardan satın alınarak sanatçılani önerdi.” ra sunuldu. 10 sanatçı, 11 Mayıs 11 Haziran Japonya’dan, Çin’den, Küba’dan, Peru’dan arasında taşları, mermerleri yontAvrupa’dan, doğal olarak da tular! Yontular, Denizli’nin çeşitli Türkiye’den heykeltıraşlar dayörelerinde sergilenecek. vet edildi. 2011’den sonraki yılKömürcüoğlu, bununla da yetinlarda 13’ü Türk, 23’ü yabancı meyip Koloninin ardından “Heykel 36 sanatçı yapıtlarını yonttular. Akademisi” kurdu. Bu yılki aka2015 çalışmasına ise 43 üldemiye 9 Türk ve 1 yabancı sanatkeden 157 sanatçı 228 öneçı katıldı. ri ile başvurdu. Oysa bir yıl önEge bölgesindeki liseli ve ünice 37 ülkeden 133 sanatçı kaversiteli öğrencilerin yolu artık Patılmak istemişti. Düşünebiliyor mukkale yolundaki Kömürcüoğmusunuz, çağdaş heykeltıraşlar lu işliğinde kesişiyor. Bu yıl 500’ü Denizli’ye gelip “mermer” ya aşan öğrenci, işliği ve 5 yılın yapıtda “traverten taşından” heykel larının sergilendiği alanı gezdi. Köyontmak istiyorlar. mürcüoğlu ve ailesi bir vakıf girişiBu yıl için “Denizli şehrini miyle bu oluşumu geleceğe bırakanlatan ve kent alanlarında serJikia Haben manın adımlarını atıyor. gilenebilecek görsel, işlevsel, ÖZGEN ACAR T C M Y B FOTOĞRAFLAR: OĞUZ YILDIZ