13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler KÜLTÜR SANAT Perşembe 2 Temmuz 2015 Filipinler’deki barış süreci Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün yolu bu kez Filipinler’e düştü. Barış sürecinin taraflarından biri Moro İslami Kurtuluş Cephesi. İşte 7000 adadan oluşan Filipinler’in tarihten bugüne uzanan sorunları... MELDA ONUR Eski CHP milletvekili 16 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK U zakta ama bir o kadar da tanıdık. Tarihsel sorunların günümüze taşıdığı bir çatışma ortamı; sömürgecilerin izleri; çoğunlukla azınlık, Hıristiyanlıkla Müslümanlık, ulusal gelişmişlikle bölgesel yoksulluk çatışması; bir devletle bir halkın karşı karşıya gelmesi; o devletin ordusuyla, halkın silahlı güçlerinin savaşı; şiddet, 120 bin ölü, yüz binlerce göç, her yıl 20 milyar dolar kayıp... Acılar, acılar, acılar... Biraz tanıdık geldi mi? Dünyadaki çatışmaların izini süren Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) Başkanı Kerim Yıldız ve şahane ekibinin bagajı bu ve benzeri çatışmaların çözüm/çözümsüzlük örnekleriyle dolu. Bu kez Filipinler’e düştü yolları, ben de heyete dahil oldum. Filipinler, güney batısına yerleşen ilk Müslüman topluluklar, ardından ülkeyi işgal edip 300 yıl kalan İspanyollar, ardından gelen Japonlar ve nihayet ABD tarafından sömürgeleştirilmenin bugüne bıraktığı sorunları çözmeye çalışıyor. Çok karmaşık bir sorunun sebep olduğu çatışma süreci de bir o kadar karmaşık olan bir barış süreciyle sona erdirilecek. En azında öyle umut ediliyor. Bu karmaşık süreci anlatırken tanıdık çok şey bulacaksınız. 7000 adadan oluşan Filipinler’in, Mindanao ve Sulu bölgesinde 15. yüzyılda var olmaya başlayan Müslümanlaşma, İspanyol hâkimiyetinde bile ayrı bağımsız bir damar olarak kalıyor. Ta ki ABD gelip Müslüman adaları da Filipinler bütününe katana dek. Tarihin taşıdığı sorunlarla birlikte bu Müslüman damar son 40 yıldır daha hızlı atar hale geliyor. Müslüman ve Hıristiyan halklar arasında başlayan çatışmalar, Diktatör Ferdinand Marcos’un sıkıyönetimiyle örgütsel karşılığını da buluyor. Filipin Komünist Partisi ve onun silahlı kanadı Yeni Halk Ordusu’nun yanı sıra ilk kez “bağımsız ülke” talebinde bulunan MNLF (Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi) kuruluyor. Ancak ileriki süreçte zayıflayan MNLF’den kopan ve İslama daha kuvvetli vurgu yapan MILF (Moro İslami Kurtuluş Cephesi) bugünkü barış sürecinin tarafı haline geliyor. Marcos sonrasının ünlü Başkanı Corazon Aquino döneminde, 1989 yılında bugün hâlâ var olan Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi kuruluyor. Aquino sonrası başlayan çatışmalar döneminin ardından yeniden oturulan barış masasında bu kez oğul “Noynoy” Aquino var. Süreçte dikkati çekenler içerisinde gecikmeli de olsa uygulanıyor. 3. Gözler: Barış sürecinde Filipinler hükümeti ile MILF masada bu kez tek başlarına değiller. Devlet tekrar masaya oturmak isteyince, bu kez MILF bir 3. Göz yani süreci denetleyecek ülke ve kurumlar istiyor ve bu konuda ısrarcı oluyor. İlk önce kolaylaştırıcı devlet olarak sisteme Malezya giriyor. Ardından Uluslararası Barış İzleme Ekibi oluşuyor; burada Malezya, Libya, Brunei, Japonya, Norveç ve AB var. Görevleri barış sürecini izlemek ve rapor yazmak. Uluslararası Temas Grubu ise taraflar arasında nevi arabuluculuk yapıyorlar. 4 ülke ve 4 yazışmalarını whatsapp üzerinden yapıp toplantılarını da bu yolla organize ediyorlar. Burada STK temsilcileri biraz daha farklı yaklaşımlarıyla barış sürecinde rol oynayabiliyorlar. Müzakere masasında çok sert üslupla davranan MILF yetkilisinin karşısına ellerinde Angry Birds pankartlarıyla çıkmayı teklif eden Avustralyalı bir STK temsilcisinin bu önerisi, elçilik çalışanlarınca önce temkinle karşılansa da işe yarıyor ve müzakerede havayı yumuşatıyor. Kadınların yeri masada: Taraflar barış sürecinde kadınların rolüne önem veriyorlar. Öncelikle Filipinler hükümetinin ve MILF’nin barış sürecinden çok sayıda kadın müzakere masasında bulunuyor. Benim sorum şuydu: Zaten özerk olan bölgeye yeni yasa ile yeni özerklik ne getirecek? Ulusal bütçeden kendilerine ayrılan payı daha bağımsız kullanmayı; bölgedeki kaynakların paylaşımından daha yüksek pay almayı bekliyorlar. Yani yine dönüp çatışmanın başlangıcı olan yoksulluk meselesine, toprak meselesine dönüyoruz. Yasa kalbura çevrilirken bu haklar da bir hayli tırpanlanmış ve esas amacı toprak ve emek mücadelesi olarak yola çıkan örgütler artık masada yok. Demokratik Gelişim Enstitüsü ve son çatışma bükücü Kerim Yıldız, Esra, Elenor, Charlotte, Eren yeni barış süreçlerine doğru yol alırken Filipinler Hükümeti Bangsamoro halkına “al dinini, ver toprağı” der mi, der... DPI KİMDİR?: Demokratik Gelişim Enstitüsü dünyadaki çatışma çözümleri alanında uzmanlaşmış bir düşünce kuruluşu. Kıbrıs’tan İrlanda’ya, Azerbaycan’a, Ermenistan’a, çevre çatışmalarına dek uzanan çok geniş bir alanda danışmanlık, araştırma, hukuk vb. hizmetler veriyor. Kurum Başkanı Kerim Yıldız İngiltere’de yaşayan bir avukat. Türkiye’de gerçek bir barış süreci yaşanırsa, DPİ bulunmaz arşivi ve iletişim network’ü ile bulunmaz bir 3. Göz olmaya aday. 2 Yanmadan aydınlığa çıkabilmek men hemen bütün gazeteler, buna benim Sivas’taki konuşmamın neden olduğunu yazdılar. 2 Temmuz günü, yani benim konuşmamın ertesi günü çıkan hiçbir gazetede benim Sivas konuşmam yoktu. Öyleyse nereden çıkarıyorlardı benim Müslüman Sivas halkını kışkırtıcı, İslamı küçültücü, aşağılayıcı sözler söylediğimi? Yaşamımın hiçbir döneminde İslam dinini ve Müslüman dindarları küçültücü bir söz söylemediğim gibi, hiçbir inancı ve inanç bağımlılarını aşağılamadım. Ama kendimin dinsiz ve Tanrısız olduğumu da yadsıyarak ikiyüzlülük yapmadım, yalancılık yapmadım. Benim Sivaslıları kışkırtarak bu toplu kıyıma neden olduğumu salt bu faciadan en çok sorumlu olması gereken İçişleri bakanı söylememişti: Aynı yalanı cumhurbaşkanı, başbakan, ana muhalefet partisi genel başkanı da yineleyerek Türk ve dünya kamuoyuna yaydılar. Birey olarak hiç kimse tek başına suçlu değildir. Suçlu, bağnazlara ve köktendincilere derece derece ödün veren bütün hükümetlerdir. En sonuncu hükümet en suçlu olandır. HHH Üç şairin, Madımak Oteli’nin merdiven basamaklarında bir arada çekilmiş resmi var. Behçet’in önünde yangın söndürme aleti, Uğur’un elinde seçemediğim bir şey, Metin’in elinde de saplı badana fırçası ya da temizlik fırçası... Bu silahlarla, saldırgan kuduz it sürüsüne karşı, kendilerini ve bizi kurtaracaklardı. Metin, savunma silahını benimle Sivas cehennemini birlikte yaşadığımız arkadaşıma göstererek, Hanımefendi, demişti, bir şairin silahı da ancak işte böyle olur. Al dinini, ver toprağı Demokratik Gelişim Enstitüsü üyeleri Filipinler’de... Şeffaflık ve eylem planı: Filipinlerdeki barış sürecinin bir eylem planının olması, bu planın kamuoyuyla paylaşılması, sürecin kurumlarının ve çalışanlarının belirlenmesi, sürece ait bavullarımızı dolduracak kadar dokümanın oluşturulması sürece olan güveni artırıyor. Eylem planında ateşkesin ardından hazırlanan bir çerçeve anlaşma; Mindanao Müslüman Özerk Bölgesi’nin Bangsamoro Özerk Yönetimi’ne dönüşmesinin kanuni dayanağı olan Temel Yasa’nın yapılması; bu yasanın meclisten geçirilmesi, bu süreçte silahların teslimi ve hatta bu bölge için plebisit gibi aşamalar var. Raporlamaların bile zamanlamasının olduğu eylem planı STK grubundan oluşuyor. Bunlar; Japonya, İngiltere, Türkiye, Suudi Arabistan ve STK’ler olarak Muhammediye, Asya Vakfı, İnsani Diyalog Merkezi, Uzlaşı Kaynakları. Bitmedi... GPFOPAPP, ICG, TJRC, IDB, TPMT, JNC, TECO, GPHMILF CCCH, GPHMILF AHJAG, IMT, REHABBDA... Tüm bu harfler barış süreci kurumsal yapıların kısaltmaları. Angry Birds barış sürecinde: Uluslararası Temas Grubu’nda devletleri elçilik çalışanları temsil ediyor. İlk anda yazılı çalışmaktan ve hatta bir egrup oluşturmaktan imtina eden bu devlet görevlilerine en uygun iletişim olarak whatsapp keşfediliyor. Uluslararası Temas Grubu Tarihi sorun Temmuz. 22 yıl önceydi. Sanki dün gibi. Her anını anımsıyorum. Sonraki günlerde “evet ama” ve “ancak”lı açıklamaları yapanları, “Aziz Nesin de çok oldu...” diyenleri de... Bugünkü duruma gelmemizde, o “ama”lı, “ancak”lı bahanelere sığınıp katliamı yok sayanların rolü büyük. O günden bugüne: Türkiye’nin referansları daha çok dine yöneldi. Yobazlık arttı. Köktendincilik, bağnazlık, mezhepçilik arttı. Kadına karşı tahammülsüzlük, kadına karşı şiddet, kadın cinayetleri, çocuk gelinler çoğaldı. Kızların okula gitmesi azaldı, evlilik yaşı düştü, resmi nikâh mecburiyeti kalktı, imam nikâhı yeter dendi. Eğitimde adım adım karşıdevrim uygulanır oldu. Anadolu Müslümanlığı, Arap Müslümanlığına dönüştü. Suçluların “zamanaşımı”ndan yırtmasını dönemin Başbakanı Erdoğan, “Milletimize hayırlı olsun” diye alkışladı. Yanmadan aydınlığa çıkacağımız günleri beklerken sizleri Aziz Nesin’in Sivas katliamı yazısıyla baş başa bırakıyorum: (“Ömrüne Sığmayan Adam: Aziz Nesin 19152015” sergi kataloğundan alınmıştır.) HHH 2 Temmuz 1993 günü, Sivas’ta 10 bin insan, sekiz buçuk saat “şeriat isteriz” diye ulumuştur. Sekiz buçuk saat, Madımak Oteli’nde kapana sıkıştırılmış gibi, biz devleti bekliyorduk. Ben bu devletin nasıl devlet olduğunu bilmeme karşın, hâlâ içimde şöyle ya da böyle bir devletin bulunduğu umudu ve inancı vardı. Bu yüzden nasıl olsa kurtulacağımıza inanıyordum. 37 aydının cayır cayır yakılmasından ve 60 insanın yaralanmasından sonra he İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi’nden almış olduğum Kimyagerlik diplomamı, kaybettim. Hükümsüzdür. Sare Esra EMİROĞLU T.C. YOZGAT (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN DÜZELTME İLANI 2015/1 TImt. Yozgat merkez, Penpecik köyü, Köyiçi mevkii, 1246 Parselde bulunan tarlanın kıymeti 3.510.00 TL’dir. 17/06/2015 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:107744) ölümünün 26. yılında özlem ve saygıyla anıyoruz. AİLESİ C M Y B Hasan Esat IŞIK’ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle