16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 28 Haziran 2015 haber EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 10 Yaralı kurttan korkmalı KP “çözüm süreci” konusunda artık farklı bir yerde duruyor. İdeolojik aklı, stratejik aklına galip geldi; taktik adımlarda zorlanıyor. Epeyce önceden kendine “mesele” haline getirdiği Suriye “sorununu” çözmek için düşündüğü, uluslararası dengeler ve “süreç” nedeniyle yapamadığını şimdi “güneyde bir Kürt devleti kurdurmam” gerekçesiyle denemeye niyetleniyor. Herkes duydu; Suriye topraklarında Kürtlerin ağırlıkta ve yönetimde olduğu iki bölge arasındaki Cerablus’a bir askeri harekât düzenlemek istiyor. HHH Ama itirazlar nedeniyle yapamıyor bu tehlikeli harekâtı. Askerlerden ve duyduğumuza göre Dışişleri’nin artık ne kadar kalmışsa diplomat kesiminden de itirazlar geliyormuş. Diyorlarmış ki: “Kürt devleti kurulacak diye başka bir ülkenin topraklarına girilmez; büyük devletlerin onayı olmadan böyle işler yapılmaz; böyle bir harekât güvenli olmaz; kayıplar büyük olur.” Yazılı emir istemiş askerler; Osmanlı paşalığına özenen “Stratejik Derinlik” de yazmış vermiş. Başkomutanın ise bu konularda zaten evvel eski gözü karadır, kararlıdır o; gerçek amacı hiç gizlemeden diplomatik cambazlıkların arkasına saklanmadan söyledi zaten: “Orada devlet kurdurmayız.” HHH İyi ama askere yazılı emir veren hükümet gidici; AKP tek başına iktidar olabilmek için “milli iradeden” yetki alamadı. Kurulması olası AKPCHP hükümetinin anlaşmakta zorlanacağı konular arasında dış politika ön sıralarda yer alıyor. Suriye konusunda da, Kürtlerin ağırlıklı olduğu siyasi oluşumlar konusunda da anlaşamıyorlar. Her ne kadar Kılıçdaroğlu “TIR meselelerinin acelesi yok” dese de sıcak bir askeri harekâta şimdi, yani bugünlerde “evet” diyemez. Peki, bu durumda Başkomutanın “her ne pahasına olursa olsun” diye celallenmesinin siyasi, askeri bir karşılığı olabilir mi? HHH Başkomutan seçimi yitirdi. Başkanlık iddiası çöktü. O şimdi yaralı bir kurda benziyor. İdeolojik yenilenme içindedir; stratejilerini, taktiklerini yenileme gereksinimi duyuyor. Gönülsüzce “evet” demek zorunda kalacağı bir AKP CHP koalisyonunun heveslerine uygun düşmeyeceğini biliyor. Olanak bulsa, bulursa, bulabilirse 45 güne gün ekleyip yeni bir seçime gitmenin kendisi için daha yararlı olacağını düşünüyor. Bunu da sık sık hatırlatıyor zaten. “Kurdunuz kurdunuz, yoksa millete gideceğiz” demesi bundandır. Bir “savaş”ın “milli iradeyi” derinden etkileyebileceğini, “çözüm süreci”ni rafa kaldırmış, milliyetçilikte zirve yapmış, İslamcı rengi iyice belirginleşmiş bir ideolojik yenilenmeyle zafer kazanacağını düşünmesi doğal değil mi? HHH Bu anlattıkların şeytanın avukatlığından başka bir şey değil diyebilirsiniz. Ama belirtiler, işaretler böyle gösteriyor. Denedikleri, şimdilik başaramadıkları, itirazlarla karşılaştıkları ortada. Oyları azalmış, istifa etmiş bir hükümetin böyle kararları uygulaması kuşkusuz zordur. Seçim sonuçlarını hiçe sayan bir koalisyona, AKP’yi aklama eğiliminin ağır basacağı, parlamentoya yansıyan hesap sorma iradesini rafa kaldıracak bir hükümet oluşumuna doğru ilerliyoruz. Böylesi durumlarda iktidara kıyısından ilişmiş partilerin “milli hisleri” galeyana getirecek provokasyonlara, emrivakilere, maceralara itiraz etme yeteneği kalmaz. Eğik düzlemdir; erteledikleri ilkelerden, konumlardan yeni konumlara hızla sürüklenirler. Hem unutmamalı; yaralı ve köşeye sıkışmış kurtların ne yapacağı hiç belli olmaz. Zaten kıt olan aklın, mantığın yerini, iktidarını can havliyle koruma güdüsü alır böyle zamanlarda. Tehlike çanları çalıyor; zaman, maceraya hayır deme zamanıdır. A AKP ile yapılacak koalisyon görüşmelerinde Dışişleri, Adalet, İçişleri, Çalışma ve Maliye bakanlıklarının CHP tarafından yönetilmesi talep edilecek HP, AKP ile yapılacak koalisyon görüşmelerinde masaya koyacağı müzakere paketini büyük ölçüde hazırladı. Görüşmelerde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna açıkladığı 14 maddelik ilkeler listesinin yanı sıra bazı temel konular da gündeme getirilecek. Bu çerçevede Dışişleri, Adalet, İçişleri, Çalışma ve Maliye bakanlıklarının CHP tarafından yönetilmesi; MİT, TİB, BTK ve TÜBİTAK gibi kurumlar paylaşımı ile İşte CHP’nin pazarlık paketi C ilgili talepler Başbakan Ahmet Davutoğlu’na iletilecek. Meclis’teki 4 partinin de Meclis Başkanlığı için önceki gün gece yarısı sona eren başvuru süresi dolmadan partiFIRAT lerin adayları netleşti. Seçim KOZOK için ilk tur oylama 30 Haziran Salı günü yapılacak. İkinci tur oylamanın da aynı gün yapılması kararı alındı. Üçüncü ve dördüncü turlar ise 1 Temmuz’da yapılacak. Ankara haftaya bu önemli seçimle başlayacak, ardından da gözler koalisyon tartışmalarına dönecek. Ankara kulislerinde önümüzdeki haftaya damgasını vuracak temel iki formülün AKPCHP koalisyonu, o olmazsa erken seçim olduğu konuşuluyor. Koalisyon formüllerinin baş aktörü haline gelen CHP’de, AKP ile masaya oturma öncesinde hazırlıklar da tamamlanma aşamasına geldi. Bu çerçevede Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’nu kendisinin kamuoyuna açıkladığı 14 maddelik “ilkeler listesi” ile karşılayacak. Bu ilkelerde uzlaşma sağlanırsa, ikinci aşama olarak bakanlıkların ve kritik bazı kurumların nasıl paylaşılacağı konusuna geçilecek. Bu çerçevede CHP’nin şimdiden belirlediği “olmazsa olmaz” bakanlıklar listesinde Dışişleri, Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Çalışma ve Maliye bakanlıkları geliyor. Arcayürek’in tanıklığı... abriel Garcia Marquez mesleğimizi tanımlarken, “gazeteci, yaşadığı çağın tanığıdır” der. Cüneyt Arcayürek, bu tanımın en canlı örneklerinden biriydi. Elbet Türkiye koşullarında gazeteciler çağın tanıklığını yaparken sanığı da olabiliyor. Arcayürek de Menderes döneminde Akis dergisindeki bir yazısı nedeniyle hapislikle tanışmıştı. Bir habere ulaşma ve onu yayımlamada öylesine ödünsüzdü ki, yıllar süren dostluklarını feda eder, haberi feda etmezdi. Demirel ve Ecevit’le bu nedenle biraz limoni ayrıldı. Demirel’in Köşk’e çıkmasıyla birlikte danışman olarak onunla çalışmaya başlaması da onun haberciliğini bitirmedi. Belki tam tersi oldu. Köşk’ü noktalayıp yeniden Cumhuriyet’te yazmaya başladığında her günkü 45 dakikalık kahve içimi konuşmalarımızın ana konusu, DemirelÇiller dönemi oldu. Çok şeye tanıklık etmişti. Her şeyi olduğu gibi mi yazmalıydı, süzerek mi? İlhan Selçuk’un Ankara’ya aylık olağan gelişlerinden birinde Çiftlik Merkez Lokantası’nda Arcayürek bu ikilemi sorunca İlhan Ağabey, “en doğrusu hiç yazmaman” dedi. Ertesi gün Cüneyt Abi, “tabii İlhan hiç muhabirlik yapmadı ki” diye mırıldanıp DemirelÇiller diyaloglarından birini ballandıra ballandıra anlattıktan sonra ekledi: “Yavv Balbay, bu da yazılmaz mı?” Birkaç kez anlatmıştı; Demirel için “barajlar kralı” manşetini atan oydu. Öyle başlayan ilişki, danışmanlıkla en üst düzeye çıkmıştı, ama Arcayürek yazmadan yapamazdı. HHH Arcayürek Demirel’le olduğu gibi Ecevit’le de çok yakın bir diyalog kurmuştu. Ecevit’in gazetecilik yaptığı, Ulus’a sefertası ile geldiği günleri biliyordu. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda adaya ilk giden gazeteci Arcayürek’ti. Sadece gidiş öyküsü bile belgesel olur. 18 Nisan 1999 seçimleri öncesinde Ecevit’in sağlığının çok iyi olmadığı görülüyordu. Ama kimse dile getirmiyordu. Cüneyt Abi durur mu? O dönem sabah sohbetimizin ana konusu buydu. Ona göre elbet sağlık özel hayata giriyordu, ama ülkeyi yönetenlerin sağlığını bilmek halkın hakkıydı. Avrupa’da gelenek buydu; örneğin Mitterrand’ın kanser olduğu resmen açıklanmıştı. Bunu da araştırmıştı. Sonunda yazıyı yazdı. O gün Ecevit’le seçim kampanyası çerçevesinde Antalya mitingine gidecektik. Sedat Ergin, Fikret Bila, Murat Yetkin, Bilal Çetin’le VIP salonunda Ecevit’i bekliyorduk. Birkaç kez kızgınlığına denk gelmiştim, ama görmediğim bir hışımla bana doğru yöneldi ve seslendi: “Sayın Balbay, bir dahaki geziye doktor Cüneyt Arcayürek’i de çağıralım...” Yazı tabii ki ses getirdi. Ecevit alandan haykırdı: “Sağlığıma laf edenler bin yıl yaşasın...” Ertesi gün Cüneyt Abi gerilimliydi, ama gülümsemesini bozmadı,“ömrümüz uzadı” dedi. Cüneyt Abi’nin Ecevit ve Demirel’le arasındaki buzları eritmek için birkaç girişimde bulundum, hep yarım kaldı. HHH Tıp eğitimini bırakıp 1947’de gazeteciliğe başlayan Arcayürek geride binlerce köşe yazısı ve 40’ı aşkın kitap bıraktı. Çok partili sisteme geçişten sonraki tüm dönemlere tanıklık etmiş Arcayürek bu tanıklığı yanında götürmedi, dostluklarını buzlaştırma uğruna miras bıraktı. Bugün Türkiye’nin o dönemlerini araştıracak bir kişi, çare yok, o kitaplara da başvurmak durumunda. Dün 55 yıllık hayat arkadaşı Esin Abla’yla konuştuktan sonra kafama takıldı; Cüneyt Abi gittiği yerde ilk kimi aramıştır. Aklıma ilk Örsan Öymen geldi. Onun erken gidişine hep yanardı. Örsan Öymen de onu, “Cüüü nerde kaldın” diye karşılamış olmalı. Arcayürek için en iyi dilek, haberler içinde yatsın, demek olur ama... Yatmaz ki! G Vaatlerden dönüş yok CHP’nin bu bakanlıklarla ilgili ısrarının altında adalet, yargı ve istihbarat alanlarındaki yeniden yapılanma ihtiyacı yatıyor. Bunların yanı sıra seçim öncesinde emekliye iki ikramiye, asgari ücretin 1500 TL’ye çıkartılması ve taşeron işçiliğin sonlandırılması konularında verdiği sözlerini yerine getirmek isteyen CHP, Maliye ve Çalışma bakanlıklarının da kendisinde olmasını istiyor. Kamuoyunda olası koalisyonda Milli Eğitim Bakanlığı’nın da CHP’de olması gerektiği yönünde bir algı var. Ancak Milli Eğitim CHP için “olmazsa olmaz” değil. Kılıçdaroğlu’nun Davutoğlu’na, “Bakanlık bizde olmasa bile 1+8+3 sistemine dönmeliyiz” mesajını vermesi bekleniyor. CHP bu bakanlıklarla ilgili pazarlıkları sırasında bazı kritik kurumları da gündeme getirecek. MİT, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri Kurumu ve TÜBİTAK gibi kurumların yönetimi ile ilgili görüşler ve talepler de Başbakan Ahmet Davutoğlu’na iletilecek. l ANKARA Görüşme hazırlıkları MİT, TÜBİTAK, BTK ‘Başkan demeyin, o salıdan sonra’ CHP’nin Meclis Başkanı adayı ve eski Genel Başkan Deniz Baykal, dün Antalya’da CHP il yöneticilerinden Binali Efe’nin eşi Cemile Efe’nin cemevinde düzenlenen cenaze törenine katıldı. Baykal, cenaze öncesi cemevinde partililerle selamlaştı. Baykal, kendisine yönelik “Hoş geldiniz sayın Meclis Başkanım” şeklindeki karşılamaya, “O salı gününden sonra. Şimdi değil” şeklinde karşılık verdi. Baykal, cenaze törenine sol eli cenazenin üzerinde sağ eli sol göğsünde eşlik etti. (Fotoğraf: AA) Baykal mektupla destek istedi HP’nin Meclis Başkan adayı Deniz Baykal, milletvekillerine mektup göndererek, “Artık tek parti hükümeti rahatlığı yok, 25. dönemde kuvvetler ayrılığı prensibi daha belirgin şekilde hissedilecektir” sözleriyle kendisine destek istedi. Tüm milletvekillerini seçilmelerinden dolayı kutladığını belirten ve ba Vekillere ‘Artık tek parti rahatlığı yok, kuvvetler ayrılığı hissedilecek’ dedi C şarı temennisinde bulunan Deniz Baykal, genel seçime katılım oranının yüksekliğine dikkati çekti. Baykal, mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Tek parti hükümeti rahatlığı artık yoktur. 25. dönemde kuvvetler ayrılığı prensibi daha belirgin bir şekilde kendisini hissettirecektir. Parlamentonun belirleyici ve yönlendirici gücü ve etkinliği ortaya çıkacaktır. TBMM’nin yeni tablo karşısındaki bu görev ve sorumluluklarını hep birlikte yerine getireceğiz... Siz, değerli arkadaşlarım eğer bu onurlu görevi bana tevdi ederseniz, ben de bu görev anlayışı içerisinde hizmet etmekle kendimi yükümlü sayacağım.” l ANKARA/Cumhuriyet ‘Referandum yap’ önerisi AYŞE SAYIN İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın’ın da aralarında bulunduğu isimler koalisyon konusunda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na kritik önerilerde bulundu YPSHP koalisyonunda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev alan İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın’ın, Almanya’da Hıristiyan Demokratlarla koalisyon ortaklığı yapan sosyal demokrat SPD’nin yaptığı gibi AKP ile koalisyonu “örgüt referandumu”na sunması önerisinde bulunduğu öğrenildi. Bu öneriyi de değerlendirmeye alan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise AKP’den gelecek koalisyon teklifine hemen yanıt vermeyeceği ve “yetkili organlara soracağım” diyerek, diğer partilerin de tavrını görmek için zaman kazanma taktiği izleyeceği belirtiliyor. Cumhuriyet’e yaptığı “Rövanşist olmayacağız” açıklaması ile AKP ile koalisyon seçeneğine “açık kapı” bırakan Kılıçdaroğlu, olası koalisyona dönük hazırlıklar ve izlenecek strateji konusunda da görüş alışverişini Çeşme Aya Yorgi’de imar tartışması Türkiye’nin gözde turizm beldelerinden Çeşme Aya Yorgi’nin imara açılacağı iddiaları tartışma yarattı. Koydaki 100 dönümlük bir alanda belediye tarafından imar çalışması yapıldığını öğrendiklerini belirten Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamaları Birliği Başkanvekili Bülent Tercan, işletme sahipleriyle birlikte internet üzerinden “koyuma dokunma” kampanyası başlattıklarını bildirdi. İmza kampanyasını yürüten işletmecilerden Özlem ve Bülent Gürcan da, koyun imara açılacağını, Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç’ın kendileriyle yaptığı toplantıda söylediğini öne sürdü. Dalgıç ise iddiaları reddederek, “Planlar açık bir şekilde yapılır” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet D Karayalçın, Kılıçdaroğlu’yla görüştü. sürdürüyor. Geçmişte koalisyon hükümetlerinde yer alan partinin bazı önemli isimleri Kılıçdaroğlu’na geçmiş deneyimlerini anlatırken, “dikkat edilmesi gereken” konularda da öneride bulunuyor. Bu kapsamda, Kılıçdaroğlu ile görüşen Karayalçın’ın, DYP koalisyonu sırasında yaşadığı örnekleri de anlatarak, bir dizi öneri sunduğu öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Karayalçın, özellikle AKP ile yaşanabile cek “güven sorunu”nu aşmak için partisinin önceliklerini “hükümet protokolünde detaylı” olarak yer vermesini isteyerek, kendisinin DYP koalisyonunda bu konuda yaşadığı sorunla ilgili de şu ilginç anekdodu anlattı: “1993’te biz SHP olarak kamu çalışanlarına, memurlara grevli toplusözleşmeli sendikal hak sağlanmasını istedik. Ancak Tansu Çiller, önümüze, koalisyon ve hükümet protokolünü koydu, ‘Sadece sendikal hak verilmesi yazıyor’ dedi. Ortağınız bu yönde düzenleme istemiyorsa, bu tür sorunlarla karşılaşabilirsiniz. O nedenle, koalisyon protokolü genel ilkeleri belirler, ancak hükümet protokolünde detaylar net olarak ortaya konulmalı. ” Karayalçın’ın Kılıçdaroğlu’na “Olası AKP koalisyonu formülü, önseçim delegeleri ve bizzat parti örgütleri düzeyinde referanduma götürebilir. Böylece koalisyon pazarlıklarında partinin eli güçlenir” önerisi getirdiği belirtildi. l ANKARA Bahçeli’den Yılmaz’a yalnızca 4 dakika HP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’nin TBMM Başkan adayı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile partisinin genel merkezinde yalnızca 4 dakika görüştü. CHP’nin TBMM Başkan adayı Deniz Baykal ile Meclis’te 50 dakika görüşen Bahçeli’nin, Yılmaz ile yalnızca 4 dakika görüşmesi dikkat çekti. Görüşmede Yılmaz’ın Bahçeli’ye, TBMM Başkan adayı olduğunu belirterek, desteğini istedi. Ancak Bahçeli, “Bizim geleneksel olarak kendi adayımızın arkasında olmak gibi bir alışkanlığımız var” deyince, görüşmede kısa bir sessizlik oldu. Sessizlik, Yılmaz’ın beraberindeki AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay ve Grup Başkanvekili Ahmet Aydın’la genel merkezden çıkışıyla son buldu. Özellikle Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması konusunda MHP’lilerden Yılmaz’a çok sert eleştiriler yapılmıştı. l SELDA GÜNEYSU M C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle