28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 21 Haziran 2015 EDİTÖR:AYŞEGÜL ÖZBEK 15 yıl sonra zafer ayrampaşa Cezaevi’nde 19 Aralık 2000’de düzenlenen 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan ‘Hayata Dönüş’ adı verilen operasyondan, ağır yanıklarla kurtulan, yüzü tanınmayacak hale gelen Hacer Arıkan, 15 yıl sonra hukuk savaşını kazandı. İçişleri ve Adalet Bakanlığı, Arıkan’a HİLAL 120 bin TL tazminat ödeKÖSE yecek. Danıştay 10. Dairesi, “Pasif direnişteki mahkum ve tutukluların can güvenliğinin sağlanması yönünde gerekli önlemler almayan idarenin ağır hizmet kusuru bulunmaktadır” dedi. Arıkan’ın avukatı Gülizar Tuncer de “Bu dava ile devletin Bayrampaşa’daki sorumluluğu yargı organları tarafından kabul edilmiş oldu. C1 koğuşunda yanan kadınların kendi kendilerini yakmadıkları ispatlandı” diye konuştu. Arıkan’ın operasyon sonrası açtığı tazminat davası, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nde, 17 Şubat 2006’da sonuçlandı. Mahkeme kararında, cezaevlerinde tutukluların can güvenliğinin sağlanmasının idarenin görevi olduğu kaydedilerek, şu tespit yer aldı: “Bu operasyonun yapılmasını zorunlu kılan şartların oluşmasında idarenin kusuru olduğu açıktır. Cezaevinin denetim, gözetim ve yönetiminden sorumlu olan idarelerin bu görevlerini yerine getirirken, başta gerekli özeni göstermediği, geçmişteki tutumları yüzünden cezaevine operasyon yapılmasını gerekli kılan noktaya gelindiği anlaşılmıştır.” Mahkeme, toplam 120 bin TL’nin, 19 Aralık 2001’den itibaren faiziyle Adalet ve İçişleri bakanlıkları tarafından Arıkan’a haber 9 Cezaevindeki kör noktalar umursanmamış Onur’un ölümüne ilişkin davanın sanığı gardiyanlar konuştu: Kameraların olmadığı noktaları yönetime bildirdik altepe Cezaevi’nde gördüğü şiddet nedeniyle yaşamını yitiren 15 yaşındaki Onur Önal’ın ölümünden sorumlu oldukları iddiasıyla yargılanacak olan infaz koruma memurlarının ifadeleri, çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu. Cezaevinde bir çok noktada kameraların görmediği noktaların olduğu, durumun yönetimine bildirildiği halde önlem alınmadığı ortaya çıktı. “Sorumlu biz değiliz” diyen infaz koruma memurlarının ifadeleri özetle şöyle: Arıkan’ın, ambulanstaki yüzü yanmış, battaniyeye sarılı şekildeki görüntüsü, ‘Hayata Dönüş’ operasyonunun simgesi olmuştu. 15 yıl sonra hukuk savaşını kazandı B ödenmesine karar verdi. Dava, 3 Temmuz 2009’da Danıştay’da bozuldu. Mahkeme, 20 Nisan 2012’de yeniden yaptığı yargılamada, davayı reddetti. Kararda, Arıkan’ın sağlık sorunlarının ölüm orucu ve operasyon sırasında koğuşta çıkardıkları yangından kaynaklandığı, Arıkan’ın bilerek bu eylemlere katıldığı savunuldu. Olayda hizmet kusurunun bulunmadığı belirtildi. Danıştay 10. Dairesi, 23 Ocak 2014’te kararı yine bozdu. Kararda, Anayasa’ya göre devletin herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlü olduğu vurgulandı. Davalı idarelerin görev ve yetki çerçevesinde operasyon gerçekleştirmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilerek,“Ancak bu tür bir operasyonun gerçekleştirilmesi sırasında kolluk kuvvetlerine saldırıda bulunan, kamu malına zarar veren kişilerle, pasif direnişte bulunan kişilere aynı şekilde müdahale edilmesi, onların can ve mal güvenliğinin gözardı edilerek onlara zarar verilmesi hizmet kusuru teşkil etmektedir” denildi. Arıkan’ın, F tipi cezaevlerinin faaliyete geçirilmesini önlemek amacıyla pasif direniş gösterdiği vurgulanarak, Kadınlar Koğuşu’nda, yangın çıkarttığı, olaylar sırasında kolluk kuvvetlerine silahla ya da herhangi bir kesici aletle saldırıda bulunduğu ve kendini yaktığına ilişkin dava dosyasında somut bir belge ve bilginin olmadığı kaydedildi. Ka İkinci yargılamada ret M ‘Defalarca bilgi verdik’ Hizmet kusuru Merkez kontrol odasında görevli olan Hasan K.: “Sabah ve akşam saatlerinde firar olayları fazla olduğundan, özellikle akşam yemeğinden sonra dikkatimiz çatıları gören kameralardadır. Bu nedenle, C 10’un bahçesindeki oyun adındaki sert kapışmayı görmedim. Kameraların görmediği kör noktaları defalarca kuruma bildirdik.” Simit oyununun oynandığı gün C 11’de görevli olan Mehmet Ü.: “C 10 ve C 12’de arkadaşım Kasım’la benim sorumluluğumdaydı. O gün kameraya bakma imkanım hiç olmamıştır. Olayın olduğu saatte yemek ihtiyacı için ayrılmıştım.” Onur’un komaya girdiği gün ana kumanda görevlisi olan Serkan A.: “Mescit dışında, üst koridorlara çıkan merdivenlerden de görüntü alamamaktayız. İdare durumu biliyor. Önceden bahçede de kamera sistemi yoktu. Bazı sıkıntılar yüzünden idare oraya iki kamera koydu.” l HİLAL KÖSE / İSTANBUL ‘Yemeğe gitmiştim’ Süreç nasıl ilerledi? ‘Başka kör noktalar var’ Arıkan, ‘Hayata Dönüş’ operasyonu sonrası ambulanstaki bu haliyle hafızalara kazınmıştı. Pasif direnişteydi rarda, şu değerlendirme yer aldı: “Dolayısıyla, pasif direnişteki mahkum ve tutukluların can güvenliğinin sağlanması yönünde gerekli önlemler alınmaksızın cezaevinde operasyon yapılması ve bu operasyon sonucu aktif direnişe katılmayan davacının yanması olayında, idarenin ağır hizmet kusuru ve tazmin sorumluluğu bulunmaktadır. ” Daire, İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nın karar düzeltme istemini de 9 Nisan 2015 tarihinde reddetti. Almanya’da yaşıyor Hacer Arıkan, 49 yaşında. Gönen doğumlu, öğretmen. ‘Hayata Dönüş’ operasyonundan vücudunun yüzde 45’i yanık olarak kurtuldu. Operasyondan sonra hemen hastaneye götürülmedi. Cerrahpaşa’da ayağından zincirle yatağa bağlandı. Burnunun olmadığını bir buçuk ay sonra öğrendi. Aynaya, ilk kez, 4.5 ay sonra bakabildi. Burnu dışında, dudakları, saçları da yoktu, alnı yanıktı. 2001 yılında, tahliye edildi. 2003 yılında yürümeye yeniden başladı. Onlarca operasyon geçirdi. 2010 yılında Almanya’ya siyasi sığınma talebiyle başvurdu. Şimdi Almanya’da, tedavisi ise devam ediyor. Sorumluluğu hep başkasına attılar Danıştay’ın kararına göre operasyona imza atan dönemin bakanları “ağır hizmet kusuruyla” sorumlu tutuluyor. Dönemin üst düzey yetkilileri ‘Hayata Dönüş’ operasyonuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda sorumluluğu hep birbirlerinin üzerine attılar. İşte dönemin yetkililerinin yaptıkları açıklamalar: Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: “Biz o zaman görevimizi yaptık. Benim kararım değildi, devletin kararıydı. Hayata dönüş operasyonu kapsamında MGK’nın aldığı tavsiye kararı sadece cezaevlerinde düzenin sağlanması, güvenli hale getirilmesi ve içerideki hukuksuz yasadışı her türlü durumun ortadan kaldırılması için alınmış bir karardı. Bu kararın alındığı toplantıya katılmadım” Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan: “İçişleri Bakanlığı olarak bizim operasyonda bir rolümüz yoktu. MGK ve hükümetin kararıyla bu operasyonun yapılmasına karar verildi. Cezaevleri Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğu için, Adalet Bakanlığı ve soruşturmayı yürüten savcı operasyondan sorumluydu. Savcının emir vermesiyle operasyon hazırlıklarına başlanır ve jandarma da görev planı hazırlar.” Dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun: “Hayata Dönüş operasyonunun fikir babası İçişleri Bakanlığı’dır. İçişleri Bakanlığı ve jandarma tarafından gerçekleştirilmiştir. Hazırlıklar ve planların da onlar tarafından yapılmıştır.” Hikmet Sami Türk Sadettin Tantan ilgili hem Kayseri’deki ana davada hem de Beşik otele giderek görüntülerin silinmesi talimatı verdiği için “suç delillerini karartmak” suç A. İsmail Korkmaz lamasıyla yargılandığı Eskişehir’deki davada beraat eden polis memuru Hüseyin Engin’in meslekten ihraç edildiği ortaya çıktı. Ali İsmail’in ölümüyle ilgili yargılanan polislerden Engin’in olay gecesi Beşik Otel’e giderek görüntülerin silinmesi talimatını verdiği ortaya çıktı. Engin ve Beşik Otel’in sahibi Erdoğan Gözseçen, önceki gün “suç delillerini yok etmek” suçuyla yargılandıkları Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat etti. Davanın ardından Aydın’a tayin edilen Engin’in kısa süre önce “suç delillerini yok etmek” nedeniyle meslekten ihraç edildiği ortaya çıktı. l CAN HACIOĞLU Beraat eden polis ihraç edildi ezi Direnişi sıraG sında Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle Savaşın ortasında baba olmak Suriyeli babalar, “Babalar Günü’nü” kendilerine yabancı topraklarda, sığınmacı olarak geçiriyor. Suriye’nin Tel Abyad bölgesindeki çatışmalardan kaçarak, çocuklarını kilometrelerce kucağında taşıyıp, güvenli gördükleri Türkiye’ye getiren babaların tek dileği bir an önce ana yurtlarına geri dönmek. Bir diğer acı da Suriyeli yetimler. Ülkelerindeki iç savaşta babalarını kaybeden ve aileleriyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli çocuklar da babalarının fotoğraflarına bakarak teselli buluyor. (Fotoğraf: AA) BUGÜN BABALAR GÜNÜ ‘Oğlum rüyama girse göndermeyeceğim’ Fotoğraf:AA Fotoğraf:AA rmenek’teki kömür ocağında 28 Ekim 2014’te meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden 18 işçiden Tezcan Gökçe’nin babası Recep Gökçe (77), ilerleyen yaşına rağmen torunları, gelini ve eşi için ayakta durmaya çalışıyor. Kaza sonrası bekleyişi sürerken endişesini “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı” sözleriyle dile getiren eşi Ayşe Gökçe’yi oğullarının itlis’te yaşayan Ramazan Hikmet Koç, otistik oğlu Can Recep (25) ile ilişkisi ve gösterdiği fedakarlıkla “örnek baba” portesi çiziyor. Bitlis Belediyesi’nden 2010 yılında emekli olduktan sonra başka bir işte çalışmayı düşünmeyen ve hayatını oğluna adayan Koç, günlük programını Can Recep’e göre planlıyor. Koç, gün boyu oğluyla zaman geçiriyor, kıyafetlerini değiştiriyor, karnını doyuruyor ve sohbetler yapıyor. Tüm gününü oğluyla geçiren baba Koç, Can Recep’i evde sıkılmaması için yaz kış demeden her gün parka götürüyor ve gezintiye çıkarı Bir babanın fedakârlığı B yor. Can, “Onunla bir arkadaş gibi vakit geçiriyorum. Haftanın her günü yaz kış dışarı çıkarıp gezdiriyorum. Kendi hayatımızı onun için ayarladık. Çocuğumun bu hastalığı bir nebze de yenmesi için eğitim alması gerekiyor ama Doğu’da otizmlilerin öğretmenleri yok. Çocuğumun topluma kazandırılması için maddiyattan çok manevi desteğe ihtiyacımız var. Çocuğumuz 25 yaşında ama bütün ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Çocuğumuz kendini ifade etsin istiyoruz. Tıpta bunun bir çaresi yok. Bu hastalıkla ilgili tıpta bir gelişme varsa öğrenmek isterim” diye konuştu. E kaybından dolayı teselli edememenin üzüntüsünü yaşayan Recep Gökçe, ilk Babalar Günü’nde kaybettiği oğlu Tezcan Gökçe’yi yine özlemle andı. Gökçe, “Tezcan’ı rüyamda hiç görmedim. Onu en azından rüyamda görmek istiyorum. Oğlum bir rüyama girse göndermeyeceğim. Tutarım kolundan ‘gitme oğlum’ derim. Biliyorum uyanıversek yine bir şey yok ama olsun. Çok özledim” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle